LEVANTENLER
"Levante", (Doğulu) kelimesiyle Doğu Akdeniz limanları, bir anlamda bütün Doğu Akdenizliler kastedilir. Ancak bu daha çok hem Bizans hem Osmanlı döneminde yerli ahaliden çok buralara yerleşen italyan, Katalan, Fransız gibi Batı Akdenizliler için kullanılmış; 18. ve 19. yy'da Orta ve Kuzey Avrupa'dan gelip kente yerleşen yabancıları da kapsayan ve betimleyen bir terim olmuştur. Osmanlı idaresinin gözünde, Roma-Katolik ritine bağlı Latin milletinin geniş halk yığını arasında bu terimle anıldığım söylemek mümkündür (bu arada Şark-Katolik cemaatlerini buna karıştırma-malıdır), fakat yeterli değildir. Çünkü 19. yy'da Osmanlı ülkesine yerleşen Protestanlar veya yerli Şark Katoliklerinden bu gruplarla bütünleşenler de "Levanten" diye anılmıştır. Genelde yabancı pasaportlu olup; önceleri Italyancayı, sonra Fransız-cayı özgün şiveleriyle konuşup benimseyen Hıristiyanlar ve bu sosyal gruba girenlere Levanten denir, onların tarz-ı hayatını benimseyenlerle birlikte istanbul ağzında "tatlı su frengi" diye isimlendirilirler-di. Şüphesiz bu tuzlu su balığı yanında tatlı su balığını küçükseme gibisinden yan müstehzi bir tabirdir ve özellikle Batı-Do-ğu kültürü çatışmasının yaşandığı 19. ve 20. yy'da bu anlamıyla kullanılmıştır.
Levantenlerin Fransızcası, çoğun bu topraklarda öğrenildiğinden, son dönemde bile dikkati çekerdi. Eski gramer kitaplarında ve antolojilerde kalan Fransızca biçimler ve deyimler kullanılırdı, istanbul ta-
Nicolas de Nicolay'ın betimlemesiyle
16. yy'da Frenk kadını.
Lfö Navigations Peregrinations et Voyages Faicts en la
Turquie..., Lion, 1568
Galeri Alfa
rihi içinde Levanten denilen Batı Akdenizli zümre, Bizans günlerine kadar uzanan bir cemaatti.
Kuşkusuz Venedikliler(-0 991'de Bizans' tan aldıkları ticari imtiyazlarla bugünkü Bahçekapı, Eminönü (Zindankapı) ve sonra Fener'de oturdukları gibi asıl Galata' da(-0 yaşarlardı ve Venedik ile Ceneviz kolonisinin oturduğu bu kesime Rumlar "Pe-ra" (karşı) derdi. Şehirde bugün Langa(->) denen yerde de bir Venedik yerleşmesi olduğunu ileri sürenler vardır. Bunun gibi Pisalılara(->) 1112'de I. Aleksios Komne-nos tarafından ve daha önce Amalfililere(->) imtiyazlar verilmişti. 1142'de H. İoannis Komnenos tarafından da Cenevizlilere(->) benzer imtiyazlar bahşedilmiştir.
Bütün bu imtiyaz ve yerleşmeler hadi-sesiz ve sakin bir biçimde gerçekleşmedi. 1182'de Bizanslılar ve Venedikliler arasındaki gerilim bir faciaya dönüştü. Doğulu-Batılı arasındaki bu gerilimin yarattığı kavganın intikamını, Venedik 1204'te IV. Haçlı Seferi'ni istanbul'a yönelterek aldı. Şehir yağmaya uğradı ve yarım asrı geçen bir Latin hâkimiyeti başladı. Şehirde Batılı yerleşmesi ve kalıntıları bu dönemde daha çok yayılıp kökleşti. 126l'de şehri yeniden a-lan Paleologos Hanedanı Venediklilerin Pera'daki imtiyazlı durumunu Cenevizlilere verdi ve onlara özerk idare (magnifica communita di Pera) bahşedildi. Başlarında Cenova elçisi bir "podesta" (yönetici) olarak yer aldı. 1453'te fetihten sonra po-desta'ya "kethüda" veya "protogeros" (el-dermen) denirdi. Şehirde Latin nüfus ve a-ristokrasi de kaldı, ileride Fenerli beyler arasında adı geçen Petrasilia ailesi gibi. Fenerli soylular arasına italyanlardan katılan aileler sonraki dönemde de görüldü. Na-polili Marosiniler gibi saray hekimi Mavro-yeni Paşa bu ailelerdendir.
Fetihten sonra Galata'daki Latinlerin statüsü konusunda H. İnalcık'ın açıklamaları şöyledir: Ocak 1453 tarihli ahitname ile II. Mehmed (Fatih) daha kuşatma başlamadan Galata Cenevizlilerini belirli ölçüde bertaraf etme politikası izledi. Bu bir Galata özerkliği değildir. Zira Haziran 1453 ahitnamesinde bu özerkliğin verilmediği açıktır. Ama Ceneviz ahalisine zımni statüsünde belirli haklar tanındı. Mart 1478'de yapılan Galata tahriri ile Galata'da 332 hane Avrupalı yaşadığı görülür. Buna Kefelilerin 267 hanesini de ilave etmelidir. 1540' ta 70 hane görülüyor: 1581'de Pietro Ce-dulini Osmanlı uyruğu yani zımni statü-dekileri (500-600 kişi), harbi Statüde olan tüccar vb (500-600), köle statüsünde olarak (forsa vb) 2.000'in üstünde bir ilave ile nüfusu 3-500 tahmin ediyor. D. Tarillon da 1714'te zımni statüdekilerin sayısını aşağı yukarı 400 civarında veriyor ve diğerleriyle birlikte Galata'da 5.000 Latin-Katolikten söz ediyor. 1927 nüfus sayımı ise Galata-Beyoğlu semtinde 19.793 Katolik olduğunu gösteriyor (bölgenin toplam nüfusunun yüzde 7'si). Bu artış normal bir seyir izlemiş görünüyor. Bu durumda bugünkü sayısal azalmayı izah eden küçük bir cemaat yapısı söz konusudur.
Fetihten sonra yapılan tahrirde Galata'
Huhanname-Zenanname'âe yer alan Frenk erkeği ve kadını betimlemesi. Galen Alfa
de dikkatini çekmiştir. Ama bu sayede Osmanlı antlaşmalarını toplayarak tarihçiliğe ve hukuk literatürüne katkıları olan Baron Testa gibi simaların da bu gruptan çıktığını hatırlamak gerekir. Kuşkusuz son zamana kadar Giovanni Scognamillo'nun hatıralarında zikrettiği ihtiyar hizmetçi Cateri-na gibi italya'nın bir köyünden gelip Galata Köprüsü'nden karşı İstanbul'a bile geçemeden ve Türkçe öğrenemeden bir odada yaşayıp ölenleri de bilmek gerekir. Levanten muhitin kendi "cafe"leri, baloları ve Katolik yortulan öncesi bilinen karnavalları da vardı. Union Française'deki veya Coutea, Livadari, Kristisch gibi ailelerin tertiplediği balolar kadar sokak karnavalı istanbul'da bu zümrenin getirdiği âdetlerdendi. Bugün hayatın bu safhaları artık yok. Ahmed Rasim'in Fuhş-i Atik'te taaccüp ve keyifle anlattığı, bize pek renkli gelmese bile o asrın Osmanlısı için yeni bir âlem sayılan bu karnavalları istanbul hayatına Levanten muhiti soktu.
Beyoğlu'nda Tepebaşı ile istiklal Caddesi arasında; Corpi, Decugis, Tubini, No-mico, Schneider, Berger, Kristisch, Barry, Boudouy, Perpignani gibi ailelerin konakları vardı. Moda'yı iskâna açan ünlü İngiliz aile Whithall'dür. Altıncı Daire-i Belediye reisliği yapan Edouard Blacque(->) ailesi, ünlü banker Alleon ailesi(->), Balla-durlar, Thalasso ve Livadariler son dönemin tanınan Levanten aileleridir. Beyoğlu sem-
Dostları ilə paylaş: |