MAHMUD CEMALEDDİN HULVÎ
(1574, istanbul - 1654, İstanbul) Gülşe-nî şeyhi, şair ve biyografi yazarı.
Ailesi hakkında yeterli bilgi yoktur. Babası saray helvacıbaşısı Ahmed Ağa'dır. İlk eğitimini babasından aldı ve gençlik yıllarında bir süre helvacılık yaptı. 14 yaşında hacca gitti. İstanbul'a döndükten sonra Divan-ı Hümayun çavuşu olarak saraya girdi. Bu sırada kendisine III. Murad (hd 1574-1595) tarafından 36.000 akçelik bir zeamet verildi. Fakat kişiliği bu görevle bağdaşmadığı için 1601'de ayrılmak zorunda kaldı. Bu tarihten itibaren kendini tasavvufa verdi. l6l9'da ikinci defa hac yolculuğuna çıktı. Bir süre Davud Paşa Camii'nde vaizlik yaptıktan sonra kendi adıyla anılan tekkesinin meşihatini üslendi ve vefatına kadar bu görevde kaldı. Mezarı, Şehremini'deki Hulvî Efendi Tekkesi haziresinde iken bu tekkenin Cumhuriyet döneminde yıktırılmasıyla birlikte günümüze gelememiştir.
Hulvî Efendi, devlet görevinden ayrıldıktan sonra Kocamustafapaşa Âsitanesi Postnişini Necmeddin Hasan Efendi'ye (ö. 1610) intisap ederek Halvetîliğin Sünbülî koluna bağlanmıştır. Necmeddin Hasan Efendi, 1579'da vefat eden Yusuf Sinan E-fendi'nin yerine Kocamustafapaşa Âsitanesi meşihatini üstlenmiş ve bu arada Hasan Zarifî Efendi'den (ö. 1576) Gülşenî icazeti almıştır. Hasan Zarifî Efendi, Kahi-re'nin önde gelen Gülşenî şeyhlerinden olup 16. yy'ın sonlarında İstanbul'a gelerek Kumkapı'da kiliseden dönme bir mescitte tarikat faaliyetlerini sürdürmüş, daha sonra Maktul İbrahim Paşa'nın eşi Muh-sine Hatun burada kendisine bir tekke yaptırmıştır. Muhsine Hatun Tekkesi olarak bilinen bu merkez, Hulvî Efendi'nin Gülşenîliğe bağlanmasında önemli rol oynamıştır.
Hasan Zarifî Efendi'nin oğlu İbrahim Efendi'den Gülşenî hilafeti olan Hulvî E-fendi, 1625'te Şehremini'de kendi adına bir tekke kurarak meşihatini üstlenmiş ve vefatına kadar faaliyetlerini İstanbul'un bu tanınmış Gülşenî merkezinde sürdürmüştür. Bu tekkenin yetiştirdiği ünlü isimler arasında Sinan Efendi'den (ö. 1659) sonra posta geçen bestekâr Ali Şîrû Ganî Dede de (ö. 1714) vardır.
Şeyhliğinin yanısıra şiirleriyle de tanınan Hulvî Efendi'nin en tanınmış eseri 1609-1621 arasında kaleme aldığı Leme-zât-ı Hulviyye ez Lemezât-ı Ulviyye'dir. Halvetî şeyhlerinin biyografilerini kapsayan bu kitap, tarikatın tarihini aydınlatmak bakımından büyük bir öneme sahiptir. Hulvî mahlasını kullandığı şiirlerini de ayrıca Divan'mda, toplamıştır. Bibi. Şeyhî, Vekayiü'l-Fuzalâ, I, 551-552; Osmanlı Müellifleri, I, 61; Zâkir, Mecmua-i Tekâ-yâ, 12; Mahmud Cemaleddin el-Hulvî, Lemezât-ı Hulviyye ez Lemezât-ı Ulviyye, İst., 1993. EKREM IŞIN
Dostları ilə paylaş: |