KİTAPÇILAR
Mesleklerin lonca kontrolüne bağlı olduğu Osmanlı döneminde kitap satıcıları Ka-palıçarşı-Beyazıt bölgesinde toplu halde bulunuyorlardı. Evliya Çelebi 17. yy'ın ortalarında sahaf esnafının 50-60 dükkândan ve 200-300 neferden oluştuğunu kaydeder. Dükkânlarında "nice bin kitaplar" bulunduğunu ve ayak satıcılarının da torbalar içinde daha çok dini eğitim içerikli kitaplar sattıklarını ekler. Esasen mesleğin ismi de dini bağı içerir.
Basma kitabın piyasayı işgal etmeye
başladığı 19. yy'ın ikinci yarısına kadar bu yapı devam etti. Sahaflar, kitapların hat kalitesine, süslemesine (tezyin ve tezhibi) ve nadirliğine göre değerlendirmeyi bilen, çok sürümden ziyade meraklı müşterilerine az bulunur eserler ulaştırarak para kazanan kişilerdi. Âdeta günümüzün antikacıları niteliğindeydiler. Kitap halk kitlelerine yönelik bir tüketim malı olmadığından Kapalıçarşı'nın dışında, şehrin mahallelerinde sahaf bulunması bahis konusu değildi. 19. yy'ın ikinci yarısından itibaren sahaflıkla kitapçılık ayrı meslekler haline gelmeye başladı. Necib Asım (Yazıksız) Kitap (1893) isimli eserinde sahafların yazma kitaplarla, talebe-i uluma gerekli (yani dini) kitapların alım satımıyla, kitapçıların ise sadece yeni basmalarla uğraştığını kaydediyor. Sahaflar mesleklerini çarşılarında sürdürürken, kitapçılar İstanbul'un diğer bölgelerine yayılmaya başladılar.
Avrupa kültürünün etkisi arttıkça, Yük-sekkaldırım'da çoğunlukla Fransızca kitap satan dükkânlar belirdi. Eminönü, Sirkeci, Babıâli, Beyazıt bölgesinde ise tütüncü vb bazı dükkânlar da kitap satmaya başladı. Kitap üretimi henüz salt kitapla yaşayabilmeye yetecek düzeye varmamış olduğu için kitapçı denecek dükkân yoktu. 18901ı yıllara varılınca yayınevlerinin artmasına koşut olarak Babıâli yokuşunda ve çevresinde kitapçı dükkânları belirdi. Ancak her birinin sadece kendi yayınlarını satması, okuyucuya çeşit sunacak kitapçıların ortaya çıkmasını engelledi. Zaten sansür sebebiyle Babıâli'nin gözü önünde bu-
1930'lu yıllarda Babıâli'de bir kitapçı dükkânı.
50 Yıllık Yaşantımız, 1923-1933, c. l, İst., 1975
lunan kitapçılar da kendilerini tehlikeye atmamak için başka yayınlara şüphe ile bakıyorlardı.
II. Meşrutiyet'in sağladığı özgürlük ortamı gazetede olduğu gibi kitap yayımına da patlama getirdi. 1908'de bütün istanbul' da 128 kitapçı bulunuyordu. Bunların 55'i Hakkâklar Çarşısı'nda (bugünkü Sahaflar Çarşısı), 18'i Kapalıçarşı'da, 20'si Beyazıt' ta, 32'si Babıâli'de idi. Kadıköy, Üsküdar ve Tophane'de de birer tane vardı. Tabii ki, Yüksekkaldırım ve Beyoğlu'ndaki yabancı dilde kitap satanların sayısı da artmıştı. 1911'den itibaren 10 yıl süren savaşların arkasından nüfusun azalması ve nihayet Latin harflerine geçiş, etkisini bu meslekte de gösterdi. 25 yıl öncesine göre kitapçıların sayısı yandan aza düştü: 1933'te 20'si Sahaflar'da, 5'i Beyazıt'ta, 26'sı Babıâli'de olmak üzere 51 kitapçı kalmıştı. Be-yoğlu'ndakiler de azalmıştı.
II. Dünya Savaşı'mn sıkıntıları kitap yayımını da etkilediğinden daha da bir küçülme belirdi. Buna rağmen Türkçe kitaplar için ilk şergili kitapçı 1943'te Beyoğlu'n-da açıldı. Ziyad Ebüzziya, Osman Nebioğ-lu ve ortaklarının GEN Kitap Sarayı, o zamana kadar yalnız Hachette kitapçısının Fransızca kitaplar için uyguladığı sistemi getirdi. Üstelik, dükkânda sürekli müzik çalarak da yenilik yaptılar. Kitap Sarayı 20 yıl sonra kapanmakla birlikte Beyoğlu yakasını da Türkçe kitaba açmış oldu. Savaşı izleyen büyük gelişme zaten kitapçı dükkânlarının kentin her tarafına yayılmasına yol açtı. Babıâli çevresi bu konuda önemi-
Dostları ilə paylaş: |