MARKİ NECIB BEY YALISI
300
301
MARKO PAŞA
beus'nün bunların arasındaki yerini kestirmek zordur. Listede başka bir mimar a-dı, Fransa'da bir o kadar meçhul, ancak İstanbul'daki Fransa elçisi Roussin'in o tarihlerde 1831'de yanmış olan sefaretinin yeni binasının projesini ısmarlamış olduğu, Pierre Laurecisque vardır. Oysa Laure-cisque bugünkü Fransız Sarayı'nın mimarı olarak bilinmekte ise de Marchebeus'yle herhangi bir ilişkisi bulunamamıştır.
Tüm bu sorunların dışında sıradan bir İstanbul yolculuğu kalıyor. Nisan 1833'te Marsilya'dan yola çıkan grup, Napoli'ye uğradıktan sonra Yunanistan'ın antik sitle-rini gezip ancak 6 Haziran'da İstanbul'a varıyor. Orada Bavyera veliahtı kentin tüm camilerini ziyaret etmek için bir ferman a-lıyor ve mimar Marchebeus ona refakat e-diyor. Sultan Ahmed'den başlayan ziyaret Nuruosmaniye, Bayezid, Süleymaniye, Fatih ve Sultan Selim ile devam eder, ancak yazarın kısa anlatımlarına herhangi ilginç bir gözlem ya da yorum eşlik etmez. Topkapı Sarayı'nın birinci ve ikinci avlusu geziliyor, oysa aynı anda istanbul'da bulunan Lamartine üçüncü avluyu ve köşkleri de gezdiğini iddia etmektedir. Buna karşılık deniz kıyısındaki İncili Köşk ziyaret ediliyor.
14 Haziran'da II. Mahmud'un Beylerbeyi Camii'ndeki cuma namazını seyreden Marchebeus çevredeki saray ve yalıları görür ve kentteki önemli binaların Rum, Fransız, İngiliz ya da İtalyan mimarlar tarafından çizildikleri ya da yapıldıklarını yazar. Ertesi gün gemiyle Boğaziçi gezisine çıkılır ve Beylerbeyi Sarayı önünden geçilir. Yazara göre bu saray kısa bir zaman önce 4 ay içinde inşa edilmiştir. "Beyaz çam (köknar) kerestesinden yapılmış ve arası kerpiçle doldurulmuş sarayın ahşap direk kalınlığı beş-altı parmağı geçmez ve'üstü yalı baskısı tahta ile kaplanmıştır. Bu tahtalar sarıya, pancurlar yeşile ve kapı ile pencere tahtaları beyaza boyanmıştır. Böyle çerden çöpten bir binaya saray adı verildikten sonra padişahın Boğaziçi boyunca bunca saraya, sahip olması ve bunların bir o kadar yanmasına şaşırılmamalı-dır".
Üç katlı olan bu asıl binanın yambaşın-
da ve onun devamı olarak denize doğru çıkıntılı, bir galeri oluşturacak biçimde sıralanmış, on iki köşkten meydana gelen harem dairesi vardır.
Gemi Büyükdere'ye vardıktan sonra II. Mahmud Kemeri ve Kemerburgaz'daki kemerler ziyaret edilir. 17 Haziran'da Binbir-direk Sarnıcı ve ertesi gün Kapahçarşı gezildikten sonra grup ayın 23'ünde kentten ayrılır.
Kitabın sonunda yazar tarafından çizilmiş birkaç gravür vardır. Bunlardan ikisi İstanbul'a aittir, ancak Fransız Sarayı'nın bahçesinden Topkapı'yı gösteren resim Choiseul-Gouffier'nin(-t) albümünde bulunan gravürden esinlenilerek yapılmıştır, çünkü sağda gösterilen elçilik binası o tarihte yanmıştı. İkinci gravürde ise kentin kara surlarının bir parçası ve bir türbenin yan yana montajı yapılmıştır.
STEFANOS YERASİMOS
Dostları ilə paylaş: |