MOLLA ÇELEBİ TEKKESİ
Eyüpllçesi'nde, Osmanlı döneminde "Deb-bağhaneler mevkii" olarak anılan kesimde, Cez'eri Kasım Mahallesi'nde, Feshane Caddesi ile Kızıl Değirmen Sokağı'nın kavşağında yer almaktadır.
Fındıklı'daki Molla Çelebi Camii'nin(-0 banisi Kazasker Mehmed Vusulî Efendi (Molla Çelebi) (ö. 1590) tarafından yaptırılmış, vakfiyesi 992/1584'te tescil edilmiştir. Kaynaklarda "Debbağhane Tekkesi" ve
"Mahmud Efendi Tekkesi" adları ile de anılan bu tesisin, 18. yy'a gelinceye kadar bağlı olduğu tarikat, postuna geçen şeyhler, geçirmiş olduğu onarım ve yenilemeler hakkında hemen hiçbir şey bilinmemektedir. Haziresinde mevcut olan şeyh mezarlarından, tekkenin 18. yy'm başlarında Kadirîliğe bağlı bulunduğu, Şeyh Selim Efendi (ö. 1719), Şeyh ibrahim Efendi (ö. 1719), Şeyh Mehmed Feyzullah Efendi (ö. 1737) ve tekkeye adını veren Şeyh Mahmud Efendi'nin (ö. 1730) bu dönemde meşihat görevini üstlendikleri anlaşılmaktadır. Daha sonra, tespit edilemeyen bir tarihte tekkenin meşihatı Nakşibendîliğe geçmiş olmalıdır. Zira II. Mahmud'un (hd 1808-1839) kızlarından Saliha Sultan'ın 1249/1834'teki düğününe davetli Nakşibendî şeyhleri arasında "Eyüb Ensarî'de Molla Çelebi Tekkesi Şeyhi Ahmed Hayatî Efendi'nin" adı geçer. Bundan az sonra 1256/1840'ta bastırılan Âsitâne'de ise söz konusu tekke "Kadirîyye'den Mahmud Efendi Tekkesi der nezd-i Debbağhane der Eyüb" olarak kayıtlıdır. Aradan geçen 6 yıl zarfında tekkenin meşihatı Nak-şibendîlerden tekrar Kadirîlere intikal etmiş ve tekkelerin kapatılmasına (1925) kadar bu şekilde devam etmiştir. Bu dönemde posta geçenlerden Şeyh el-Hac Ahmed Sıdkı Efendi (ö. 1878), Şeyh Seyyid Ab-dülkadir Efendi (ö. 1880) ve Şeyh el-Hac Mehmed Eşref Sabri Efendi (ö. 1904) tekkenin haziresinde gömülüdür. Tekkenin son şeyhi ise M. Eşref Sabri Efendi'nin damadı Hafız Hüseyin Kâmil (Gönülkırmaz) Efendi'dir. Dahiliye Nezareti'nin R. 13017 1885 tarihli istatistik cetvelinde tekkede 2 erkek ile 5 kadının ikamet ettiği belirtilmekte, ayin günü Âsitâne (1840) ile Mecmua-i Cevâmi'de (1886) salı, Bandırmalı-zade A. Münib Efendi'nin Mecmua-i Tekâ-j^â'sında ise cuma olarak verilmektedir.
Molla Çelebi Tekkesi'nde, inşa edildiği dönemden günümüze intikal edebilen öğeler, banisi M. Vusulî Efendi ile kayınvalidesi Ayşe Hubbî (Hubbâ) Hatun'a ait türbelerdir. Klasik üslupta, çokgen planlı ve kubbeli olan bu türbelerden M. Vusulî Efendi'ye ait olanı birçok kaynakta yanlışlıkla şair Fitnat Hanım'a mal edilmiş, söz konusu yapının gerçek kimliği B. Turnalı'mn ayrıntılı bir çalışmasıyla aydınlığa çıkarılmıştır.
Tekkenin 19. yy'ın ortalarında (muhtemelen 1268/1851'de) yenilendiği ve ahşap bölümlerden meydana geldiği anlaşılmaktadır. M. Vusulî Efendi Türbesi'nin (Fitnat Hanım Türbesi olarak bilinen türbenin) kuzeyinde yer alan, ufak boyutlu tevhid-hane tamamen ortadan kalkmıştır. Günümüzde tevhidhanenin yerinde, tekkenin arka bahçesinden buraya taşındığı söylenen bir abdest tekkesi teşhis edilmektedir. Mermerden yontulmuş, dikdörtgen prizma biçimindeki bu teknenin bir yüzünde, musluk deliğini kuşatan dikdörtgen bir çerçeve ile bunun içinde, bir palmetle son bulan kırık kaş kemer, çerçevenin yanlarında da 18 Zilhicce 1272/1856'da Hatice Fitnat Hanım'ın ruhu için vakfedildiğini belgeleyen, ta'lik hatlı bir kitabe göze çar-
par. Söz konusu tekkenin daha eski bir döneme (muhtemelen 18. yy'a) ait olduğu, kitabenin sonradan üzerine kazındığı söylenebilir. Ayşe Hubbî (Hubbâ) Hatun Türbesi'nin çevresinde yoğunlaşan nazirede, geç dönem mezar taşlarının çok çarpıcı örnekleri bulunmakta, özellikle şeyhlerden bazılarına ait şahidelerde, özenle yontulmuş Kadiri taçlan dikkati çekmektedir. Ayşe Hubbî (Hubbâ) Hatun Türbesi'nin arkasında yer alan iki katlı ahşap bina tekkenin harem ve selamlık bölümlerini barındırır. Cumhuriyet döneminde son şeyhin ailesi tarafından ikametgâh olarak kullanılmayı sürdüren yapı günümüzde yarı yıkılmış durumdadır. Ayakta kalabilen kesimi de son derecede haraptır. Tekkenin haziresinde, buraya ait olduğu şüpheli bir kitabe tespit edilmiştir. Mermerden yontulmuş olan kitabenin üst kısmında, beyzi bir çerçeve içinde yer alan, su ile ilgili hayır eserlerinin kitabelerinde kullanılan ayet hemen bütünüyle kazınmıştır, iki satır halinde düzenlenmiş olan, ta'lik hatlı ve 11 Şevval 1288/1871 tarihli kitabede "sahibü'l-hayrat ve'1-hasenât Ka-sımpaşalı Kuşakçı el-Hac Mustafa Ağa'nın" ruhu için Fatiha talep edilmektedir. Çeşme, şadırvan, sarnıç türünden bir yapıya ait olduğu anlaşılan bu kitabede "Mustafa" ve "Fatiha" ibarelerinin kazınmış olduğu dikkati çeker.
Bibi. Ayvansaravî, Hadîka^ II, 82-83; Aynur, Saliha Sultan, 36, no. 129; Âsitâne, 12; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, II, 10-11, no. 23; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 5; thsaiyatll, 19; Vas-saf, Sefine, V, 271; Sicill-i Osmanî, IV, 127-128; B. Turnalı, "Şair Fitnat Hanım'ın Mezarı", Arkeoloji ve Sanat, S. 8-9 (1980), s. 39-44; Demiriz, Türbeler, 42, 79-81; Haskan, Eyüp Tarihi, 136-137, 205, 220-222; M. Özdamar, Der-saadetDergâhları, ist., 1994, s. 39.
M. BAHA TANMAN
Dostları ilə paylaş: |