KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə294/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   290   291   292   293   294   295   296   297   ...   889
LALELİ KÜLLİYESİ

Eminönü İlçesi'nde, Laleli semtinde, Ordu Caddesi ile Fethi Bey Caddesi'nin kesiştiği köşede konumlanır.

Adını yakınındaki Laleli Baba Türbesi'n-den(-0 ya da Laleli Çeşme'den alan külliye, cami, imaret, çeşme, sebil, türbe, han, medrese, muvakkithane, imam ve müezzin konutları ve dükkânlardan oluşur. Kimi yeni yayınlarda bir hamamdan da söz edilmekle birlikte, özgün kaynaklar (örneğin, Hadîkatü'l-Cevâmî) külliye bünyesinde böyle bir yapının var olduğunu doğrula-mazlar. Ancak, Çukur Çeşme Hamamı(->) halk arasında Laleli Hamamı olarak anıldığı için böyle bir yanılgı ortaya çıkmış o-labilir. Sayılan diğer yapıların bazılarının camiyle yaklaşık olarak aynı tarihlerde yapıldıkları için külliyeye ait oldukları ileri sürülmüştür. Yine de külliyenin bileşenleri konusu tam kesinlik göstermez.

Cami: III. Mustafa döneminde (1757-1774) Koca Ragıb Paşa'nın sadrazamlığı sırasında 1760-1763 arasında inşa edilmiştir. Yapımından kısa bir süre sonra İstanbul' un geçirdiği en şiddetli sarsıntılardan biri olan 1766 depreminde yaşanan hasarın büyük olasılıkla çok önemli olmayıp sadece son rötuşların gecikmesine neden olduğu düşünülebilir. Ayrıca, bazı kaynaklara göre sol minare camiye altı yıl sonra eklenmiştir ve yapı üzerindeki veriler bunu doğrular. Kapısı üzerindeki 1197/1783 tarihli Arapça onarını kitabesi Ağustos 1782'de geçirdiği büyük yangın sonucu ortaya çıkan hasarın giderilmesiyle ilgili olmalıdır. Aynı yangında caminin vakfı olan dükkânların da yandığı bilinir.

Avluya üç yönden merdivenle ulaşılır.

Beşi son cemaat yerini örten toplam on sekiz kubbeli avlunun ortasında şadırvanı bulunur. İki yanda yer alan minarelerden güneybatıdaki, avlu duvarıyla bütünleşirken, diğeri yukarıda da vurgulandığı gibi yapıya sonradan eklenmiştir. Hünkâr mahfiline çıkan rampa da yapıya bu kritik noktada eklemlenir. Caminin zeminden yükseltilmiş ana kitlesi sekizgen şemanın değiştirilmesiyle bugünkü biçimini almıştır. Kubbe, dışa çıkıntı yapan mihrap üstünde ve karşı yöndekileri büyük olan altı yarım kubbeyle desteklenir. Kubbe ve yarım kubbelerin yüklerini aktaran sekiz ayaktan sadece mihrabın karşısına gelen ikisi serbest, diğerleri dış duvarlarla bütünleşik o-larak şekillendirilmiştir. Kıble duvarının yanlara uzatılmasıyla avlu duvarı arasında kalan iki yandaki dar uzun mekânlar dışa açık olarak biçimlendirilmiştir. Yapının bezeme programmdaysa, D. Kuban ve A. Arel'e göre, dönemin önceki örnekleri olan Nuruosmaniye ve Ayazma camilerine göre daha yalmlaştırılmış barok etkilerden söz edilebilir. Oysa, caminin gerek plan şeması, gerekse de bezemesiyle baştan hedeflenenden epeyce farklı bir görünüm kazandığı, hattâ özellikle son dönem ona-rımlarıyla bunun daha da çarpıtıldığını söylemek olanaklıdır.

III. Mustafa döneminin en önemli mimari ürünlerinden biri olan Laleli Camii' nin yapım süreci, Osmanlı mimarlık pratiğinin 18. yy'da ulaştığı düzey hakkında bilgi veren en aydınlatıp örnek durumlardan biri sayılmalıdır. Ayazma ve Nuruosmaniye camileri hakkında bilinenlerle birlikte yorumlanırsa, 18. yy'ın ortalarında Osmanlı mimarlığının tam bir dönemece ulaşmış olduğu sonucuna da varılabilir. Üstelik, bu dönemeçte, çoğu kez vurgulandığı gibi yalnızca üslupsal nitelikte değil; ondan çok daha hayati bir teknik ve örgütsel değişimin belirdiği de anlaşılıyor.

Laleli Külliyesi'nin yapımının ilk aşamasına ilişkin bilgileri Vasıf verir. Tarihçi, yeni bir caminin yapımı için karar verildikten sonra, mimarbaşından bir proje hazırlamasının istendiğini belirterek, onun önce mevcut alanın keşif ve mesahasını yaptığını, ardından da bir proje, "bir resm-i hoş-ayende tarh" ettiğini yazar. Bu projenin ne nitelikte olduğu bilinmiyor. Ancak, çiziminde beş yardımcı mimarın emeğinin geçtiği ve onların da temel atma töreninde ödüllendirildiği düşünülürse, oldukça karmaşık bir teknik betimleme aracının söz konusu olduğu açıktır.

Laleli Külliyesi'nin sözü edilen tasarım çalışmalarının kim tarafından ya da kimin önderliğinde gerçekleştirildiği sorusu yanıtsızdır. Çoğu yayında mimarının Mehmed Tahir Ağa olarak verilmesine karşın, bunu doğrulayan özgün bir belge yoktur. Tam aksine, yapının inşaatının ilk aylarında mi-marbaşılık görevini Hacı Ahmed Ağa'nın yaptığı biliniyor. İnşaatın neredeyse bitirilmek üzere olduğu 1176 CemaziyelevvePi ortalarında (1762 Aralık başında) bile hassa başmiman olarak yine Ahmed Ağa'nın adını veren bir belge vardır. Dolayısıyla, Vasıf in belirttiği mimari çalışmaları ger-

Laleli

Camii'nin



planı.

G. Tanyeli

çekleştirenin değilse bile, yönetenin o olduğu düşünülmelidir.

Külliyenin üzerinde yükseleceği alan istimlakler yapılarak hazırlanmaya başlanmıştır. İstimlaklerin kısmen tamamlanmasının ardından, caminin temeli 23 Şaban 1173/5 Nisan 1760'ta mihrap noktasından başlanarak atılmıştır. Fakat, Topkapı Sarayı Arşivi'ndeki birkaç belge, temelin atımından sonra da küçük çaplı bazı istimlakler yapılıp yayılma alanının genişletildiğini belirtmektedir. İnciciyan'dan öğrenildiğine göre, yıkımlardan çıkan molozlar ve temellerin kazı toprağı kira arabalarıyla Langa Bostam'nın deniz tarafına dökülmüş ve oluşan kara parçasıysa daha sonra Ermeni ve Rumlara yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere satılmıştır. Bu bölge bugün Yenikapı Tren İstasyonu'yla sahil yolu arasında kalmaktadır.

Külliyenin inşası için hafriyatı yapılan alan, bilindiği gibi geniş bir bodrum niteliğini taşıyan bir alt yapıyı içermektedir. Bir benzeri Nuruosmaniye Camii'nin altında bulunan bu tür alt yapılarla 18. yy öncesinde karşılaşılmıyor. Bugün çarşı olarak kullanılan söz konusu Laleli alt yapısının özgün işlevinin ticari olmadığı ise açık. Çünkü, 1956-1957'deki yol genişletme çalışmasına kadar bodrum dışa tümüyle kapalıydı ve cadde tarafındaki dükkân dizisi de mevcut değildi. Dükkânlardan sadece Fethi Paşa Caddesi tarafındakiler özgün tasarıma aittir.

Yapının temel kazısının yapılışı sırasında uygulanan plan düzeninin bugünkünden büyük oranda farklı olduğu anlaşılıyor. Yine Vasıf m verdiği bilgiye göre, plan "bed-i nazarda Sultan Selim Camii'ne müşabih ve müşakiP'di; bugünkü deyişle, "ilk bakışta Selimiye'ye benzer ve onu andırı-cı" nitelikteydi. Ne var ki, şimdiki caminin planimetrisi sekizgen bir ayak sistemini içermekle birlikte, mekân kurgusu açısından Selimiye'ye ancak oldukça uzaktan benzemektedir. Daha da önemlisi, caminin üzerinde yükseldiği alt yapı üstteki plani-metrik düzene uygun değildir. Caminin a-na kitlesinin yan duvarları, altta çok şaşırtıcı bir biçimde ana taşıyıcıların eksenlerinden uzakta kalır. Doğal olarak bu çok masraflı ve karmaşık alt yapının üstteki plan düzeniyle uyum içinde olması gerekirdi. Bu planimetrik çelişki bugüne dek dikkat çekmiş değildir. Oysa, Laleli Camii'nin yapım sürecini benzerleri içinde dikkate değer kılan en ilginç sorun söz konusu çelişkiden kaynaklanıyor olmalıdır. Laleli'de, bu çaptaki hiçbir Osmanlı yapısında görülmeyen ya da veri yetersizliği nedeniyle gerçekleştirildiği fark edilemeyen köklü bir karar değişikliği bulunmaktadır.

Yapının mekân düzenini tümüyle fark-lılaştıran bu karar değişikliğinin kanıtı, Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi'nde bulunmaktadır. Bu bağlamda daha önce değerlendirilmemiş belgeye göre özgün planda iç mekân genişlikleri yaklaşık olarak bugünkü




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   290   291   292   293   294   295   296   297   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin