LEVANTENLER
206
207
LEVENT
Abdullah Biraderler'in bir fotoğrafında Beyoğlu'nda Levantenler, 1890. Images d'Empire, ist., 1993
ti, Türk aydınının kitap ve gazete almak i-çin, paralılarının ise hem alışveriş, hem eğlence için ilgisini çekince Levanten muhitle Türk Müslümanları, yani bu iki grubun yarattığı bir kültürel hayat da başladı. Franz Lizst'ten, Sarah Bernhardt'a(-») kadar Avrupa'nın ünlü sanatçılarının resital ve temsilleri bazı ünlü ve ünsüz trupların gelişi 19. yy'm Beyoğlu hayatını renklendirdi. Ama Beyoğlu bunun yanında kendi salaş ve fakir hayatım da barındırıyordu. Bu tarz-ı hayat bazı Türkler kadar, Pera'daki Levanten kültürünü hafife alan Avrupalıların da istihza ve tenkidine sebep olmuştur.
Levantenler Batılı yazar, araştırmacı ve seyyahların kaleminde pek olumsuz biçimlerde tasvir edilir. Ünlü Avusturyalı tarihçi J. Hammer(->) İstanbul rehberinde, Levantenlerin günlük yaşam tarzı ve giyimlerini, davranışlarını adamakıllı alaya alır. Beyoğlu'nü tasvir ederken de Levanten-leri iğnelemekten kendini alamaz. Benzer iğneleme ve küçüksemelere İstanbul'a gelen birçok Avrupalı seyyahta da rastlamak mümkündür.
Levanten grubu ve kültürü hele 18-19-yy'ları ele alınca ilginç bir sosyokültürel o-laydır. İmparatorluğa özgü bu grup kendi kozmopolit yapısı, etraftan izole hali, kendi sosyal katmanlaşmasıyla tarih olmuş ve bugün kaybolmuştur. Bu grubu bir değil, birçok etnik gruptan yabancılar oluşturmuştur. Başkente gelişleri de muhtelif tarihlere, muhtelif sebeplere dayanır. 19. yy içinde bu çekirdek gruplar içinde en ilginci İtalyanlardır.
Şüphesiz büyük şehrin. İtalyanları, Bizans'tan kalma değildi sadece. Böyleler! sayı olarak bir azınlık teşkil ederdi. 18. yy' in sonundan beri İtalya'nın muhtelif bölgelerinden ve meslek grubundan iş arama-
ya, hayat kurmaya gelen İtalyanlar vardı. Bunların kültürel hayatını ve dillerini Ed-mondo de Amicis(-») pek güzel hikâye e-der.
Şüphesiz ressam Zonaro ve Preziosi' den, Cihangir ve Tarlabaşı'ndaki binaları yapan kalfa ve mimarlara kadar bu kalabalık koloni diğer Hıristiyan gruplarla ve hattâ Müslümanlarla karışıp eridi, bazısı ülkeyi terk etti. Peder Palazzo ve Peder Ra-ineri 1943'te Galata'daki San Pietro Kilisesi cemaati için, "Bu kilise cemaatine mensup ruhlar geçen asırda 5-6.000 kadarken bugün 2.000'e indi" diye yakınıyorlardı. 4 yıl önce bu kilisenin papazının kendisi ile yapılan mülakatta, "15 yıldır hiçbir çocuğu vaftiz edemedim" diye yakındığını belirtelim. Gelen işçi, usta, dülger kalabalığının bir kısmının işi iyi gitmeyince, devletin onları iane ile Amerika ve Avustralya' ya gönderdiği de oluyordu. Başkentteki İtalyan fukarasına yardım için çıkan böyle bir irade var. Bugün ise İtalyanca artık az sayıdaki İtalyan ailelerin çocukları tarafından öğrenilmiyor ve İstanbul'a gelen Süryani-Katolik ailelerle birlikte şehrin az sayıdaki İtalyan Katoliği Türkçe ibadete başladı. Yakın gelecekte Türk-Katolik bir cemaatten söz edilebilecek galiba.
Şehirde fetihten beri yaşayan ünlü İtalyan aileler, Perone, Fornetti, Negri, Doria, Novoni, Sansoni, Oliveri gibi Cenevizliler; Draç Arnavutlarından olup İtalyanlaşan Brutti ailesi, sonra Grillos, Cavalorsa, Sal-vago, Chiavarilerünlü dragoman ailesi (son zamanda Alman Elçiliği'nde Testalar), Gritti ailesi(-0 ve Contariniler, İngiliz sefareti dragomanı Pisani ailesi (Testa ve Pi-saniler evlilik yoluyla yakın akrabadırlar), Galante, Alessio, Venedik asıllı Dhe, Bra-ziano, Paterio, Sanguinazzo, Sassi, Damar-
coa, Beneventio, Poletti, Carrazzo, Cudra-no ve Orlandi gibi hanedanlardı.
1925'te Fransız ve İtalyan okullarının bir kısmının kapatılmasına rağmen II. Dünya Savaşı'na kadar bunların sayısı bugünkünden fazlaydı. Şehirde argoya ve halk diline yerleşen İtalyanca kelimeler vardı: "Monti-nato" (aslı "mantenuta", "metres, dost" anlamında), "faca" (aslı "faccia", "yüz, gösteriş" anlamında), "racon" (aslı "ragion" "düzen, âdet" anlamında) bunlardan en yaygınlarıdır. Bununla birlikte İtalyanca yerini anonim kamu dili olarak veya Osmanlı Levantenlerinin "lingua franca"sı o-larak Fransızcaya bıraktı. Fransızca bu yeri bir tür Fransızlıkla birlikte tuttu. Bunda ecnebi himaye alanında Fransa ve Avusturya pasaportunun makbul olması rol oynadı. Zira kapitülasyon hakları ve yargı alanında Fransız mahkemeleri en etkin işleyeniydi. Levantenlerin bir-iki tebaalı olanı veya aile fertlerinin muhtelif tebaadan olanları çoktur. Bu uygulamada önemli etken; Osmanlı tebaalı kadınların hangi dinden olursa olsun, yabancı tebaalıyla ev-lenememesidir. Bu durumda eşler arası tebaa birliği yoktu; zevç yabancı tebaalıy-dı veya bazen Osmanlı tebaalı kadın zev-cininkinden ayrı bir tebaaya geçerek onunla birlikte kapitülasyon haklarından istifade edebiliyordu. Genelde Levanten muhit zamanla ya Avrupa'ya göç etti veya yerli Rumlar ve hattâ Ermenilerle karışık evlilik yaparak, nüfusça erimeye başladılar. Bu süreç sonunda bugün bu kozmopolit eski zümre, hem nüfus hem de özgün yaşayış biçimleri itibariyle toplum hayatımızdan silinmektedir.
İtalyacanın yerini İtalyanlar arasında da hızla Fransızca aldı. İtalyan okullarının 1925' te 9'u kapanınca, İtalyanca eğitim daha da geriledi.
Son iki asırda İstanbul Levanten muhiti için Fransızcamn en yaygın dil olduğu basının kompozisyonundan da anlaşılmaktadır. Mesela 1900'de en yaygın İngiliz gazetesi The Times'm İstanbul'daki abone sayısı 95 idi. Ama Fransız gazetelerin en makbulü Le Temps'in sadece İstanbul'daki a-bonesi 4.000 idi. Ayrıca Pera ve Kadıköy' de her gazete bayiinde satılırdı. İngilizce gazetelerin toplam okuyucusu 600 olarak görünürken Fransızca gazete okurlarının sayısı bunu kat be kat aşıyordu. (Almanca gazete az okunurken, İtalyan gazeteleri Avusturya postanesi üzerinden geldiğinden gerçek rakam belli değildir.) Yabancı dillerdeki gazete, mecmua nüshası 1874' te 60.000 civarında olup, 1900'de 100.000 nüshayı geçmişti. 1874'te ülkede 15.000 nüsha olarak basılan Fransızca gazete ve mecmualar, 1900'de 20.000'i aşmış, 1795-1900 arasında 139 adet Fransızca gazete ve derginin çıktığı ve içlerinde hayli uzun ömürlü olanların bulunduğu G. Groc ve İ. Çağlar'ın araştırmasından anlaşılmaktadır. Açıktır ki son iki asırda Levanten dediğimiz grubun yayın hayatındaki ve kamu hayatındaki dili Fransızcadır. Journal de Constantinople gibi bazı alanlarda ekleri de olan yayın organları Le Courrier d'Ori-ent, Stamboul ve La Turquie gibi ünlü
Fransızca gazeteler ile Levant Herald ve Levant Times gibi İngilizce gazeteler de vardı. Bunlardan daha uzun ömürlü olanların birkaçında yabancı himaye dolayısıyla daha serbest yazılar çıkabiliyordu, ama tabii güdümlü haber ve yazılar da sütunlardaydı. Bu gazeteler yakın tarihin ilginç kaynaklarıdır.
Fransa, Levantenlerin dini hayatını da etkinlikle düzenleyen bir kuvvetti. Roma' dan tayin edilen patrik vekili görevindeki din adamları (vicaires apostoliques pat-riarcaux) "Latin milleti"nin başındaydı. Bunlar genellikle Fransızlardı. Şehir üç "parish" (papazlık) (paroisoes se'culiems) denilen bölgeye ayrılmıştı: Le St. Esprit denen Pera bölgesi, Kadıköy ve Üsküdar. Domini-ken, Fransisken, Lazarist tarikatına mensup rahip ve biraderler İstanbul'daki Katolik din adamlarını oluştururdu. Latin milletine ait kurumların gerilemesinde din a-damları sayısının azalması ve buralarda görevlendirilememelerinin de rolü vardır. Bugün Roma-Katolik mezhebinin İstanbul' daki temsilcileri Türkçeyi de iyi bilen ve burada yerleşmiş sayılabilecek din adamlarıdır.
1935 sayımı itibariyle şehirde Roma-Katolik kilisesine bağlı olanların sayısı 19.609 (yüzde 2), dil itibariyle Fransızca konuşanlar 3.785, İtalyanca konuşanlar 3.528, Almanca konuşanlar 3.64i ve İngilizce konuşanlar 948 kişidir. Rakamlar da bu kozmopolit topluluğun erimekte olduğunu göstermektedir. Kuşkusuz kültürel hayattan söz ettiğimizde Protestanları Levanten zümreye dahil ediyoruz.
Levantenlerin tarihi, hatırat ve sözlü miras dışında bir sistematik araştırma konusu olmamışken, A. Belin gibileri de daha çok Türkiye'deki Katolik kilisenin tarihini yazmışlardır. Soy araştırmaları (geneologie) iktisadi, sosyal yaşam, kültürel faaliyetler; zamanın gazete, dergi koleksiyonları ve konsolosluk arşivlerinden istifade ile yapılmak zorundadır.
Bibi. S. N. Duhani, Eski insanlar Eski Evler, îst., 1984; G. Scognamillo, Bir Levantenin Beyoğlu Anıları, ist., 1990; H. İnalcık, "Ottoman Galata 1453-1553", Recherches sur la vitte Ot-tomane, ist., 1991; Hammer, Constantinopolis
4. Levent'ten iki görünüm, 1960'lar Kemal Ahmet Ara arşivi
Dostları ilə paylaş: |