LOTI, PIERRE
(14 Ocak 1850, Rochefon - 10 Haziran 1923, Hendaye) Fransız yazar.
Asıl adı Louis-Marie Julien Viaud'dur. Deniz subayı olarak askeri gemilerle Ortadoğu ve Uzakdoğu'da bulundu, buralardaki gözlemlerini aşırı romantik ve gizemli üslubuyla kitaplarına yansıtarak üne kavuştu. Selanik ve İstanbul'da harem içinde
bir aşkı anlatan ilk romanı Aziyade (1879) ile dikkati çeken Loti, İzlanda Balıkçısı (1886), Madam Krizantem (1887) gibi ro-mamarıyla ününü pekiştirdi, 1891'de Fransız Akademisi'ne seçildi. Mesleğinde albaylığa kadar yükselen yazar, ömrünün sonuna kadar eser vermeye devam etmiştir.
İlk kez 1876'da genç bir subayken Türkiye'ye geldi. Daha sonra 1887 ve 1890 ziyaretlerinin arkasından 1903-1905 arasında elçiliğin koruma gemisinin komutanı o-larak İstanbul'da yaşadı. Avrupa'nın maki-neleşen, aşırı maddileşen yaşamına karşı Doğu, hele İslam ülkelerindeki çekişmesiz, hoşgörülü yaşama özlem duyuyordu. Bu sebeple yerli giysileri giyip Eyüp gibi İstanbul'un en sakin ve dine bağlı bir bölgesinde yaşamayı yeğledi. Kendisim tanıyan II. Abdülhamid bütün polis teşkilatına resmini dağıttırdı ve rahatsız edilmeden koruma altında tutulması emrini verdi. Bu sayede İstanbul'un en tehlikeli Galata meyhanelerine girebiliyor, diğer yandan İstanbul sosyetesinin en önünde geliyordu. Gemisinde verdiği ziyafetler, balolar olay oluyor, Avrupa basını bile bunları aktarıyordu. Nitekim kendisini vaftiz etmek için düzenlediği toplantı büyük yankılar yaptı ve hem İstanbul'dan, hem de Avrupa'dan kadınlardan "Kedin olayım Loti" ithaflı mektuplar aldı. Yine bu dönemde kendisini protokolün gerektirdiği şekilde selamlamayan bir kişiyi düelloya davet edişi de Avrupa basınının baş konularından biri oldu.
Kadınlara ilgi duymadığı bilindiği halde kadınlar tarafından paylaşılamayan Loti, bu İstanbul ikameti sırasında, hayatının en eğlenceli ve ona en çok ün kazandıran olayıyla karşılaştı. Osmanlı hariciyesinin yüksek rütbeli, Fransız kökenli bir memurunun kızları, Fransızca öğretmeni olan kadınla birlikte Loti'ye mektup yazıp harem hayatının sıkıntılarını aktardılar ve zorla evlendirilme hikâyesi ile onu etkilediler. Hattâ biri bu yüzden verem olmuş diye anlatıldı.
İstanbul'daki görevi bitip Fransa'ya dönüşünden sonra yazar bu konuyu LesDe-senchantees (Mutsuz Kadınlar, 1906) ro-
manında işledi. 220.000 nüsha basılarak döneminde en çok okunan kitaplar arasına giren eser, Avrupa'da da İslam toplumlarında da büyük etki yarattı ve pek çok dile çevrildi. Daha sonraları olayın sahte olduğu, bu tür bir haremin bulunmadığı ortaya çıktıysa da, yarattığı ilgi gerçeği örttü. Türkiye ve Doğu toplumlarında Loti'nin "dost" ünü daha da pekişti. Diğer yandan kendisindeki Doğu'ya hayranlık da daha kökleşti.
Hızla değişen Batı'ya tepkisi o hale geldi ki, 1908'deII. Meşrutiyet ilan edildiğinde bunu kendisine müjdeleyen bir Türk dostuna, ileri toplumlar düzeyine gelmenin mutluluk olmadığını, bu yüzden Türkleri dünyada eşsiz yapan bütün çekici özellikleri, bütün sevimli güzellikleri kaybedeceklerini hatırlatıyordu. Avare ve tasasız yaşamak, ihtirassız ve idealsiz yaşamak, büyük fincanlarla kahve içmek, nargile hö-pürdetmek, uzunuzun rüya ve daima rüya görmek, üzüntüsüz, şikayetsiz ölmek varken uygar olmaya özenmenin umutsuzluk ve keder getireceğini ileri sürdü.
Jön Türkler'in bu sevmediği değişmeyi zorlamalarına karşı olmakla birlikte, Türklere olan sevgisi asla azalmadı. 1911' de ve Balkan Savaşı ertesinde 1913'teiki defa daha İstanbul'a geldi. Balkanlılara ve Avrupa devletlerinin Osmanlı'yı paylaşma politikalarına karşı sürdürdüğü basın kampanyası sebebiyle büyük törenlerle ve "Bü-
yük Dost" diye adlandırılarak karşılandı. Can Çekişen Türkiye (1913) kitabıyla cesaretle ortaya çıktı. 1915'te de Fransa'nın I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin karşısında yer almasını açıkça eleştirdi ve bu yüzden kendi ülkesinde sevilmeyen adam durumuna geldi. Ancak büyük ünü ona dokunulmazlık sağladı. 1918'de Mondros Mü-tarekesi'nin ilanından hemen sonra Osmanlı Devleti'nin paylaşılma planları yapılırken yine gazetelere makaleler yazarak ve konferanslar vererek Türk savunuculuğuna devam etti.
İstanbul'da anma törenleri yapıldı ve 1920'de "İstanbul'un fahri hemşerisi" ilan edildiği gibi, adına bir dernek kuruldu, Di-vanyolu'nda bir caddeye de adı verildi. İstanbul'daki 80 kadar aydın bir ortak mektupla yardımlarını isterken, Cenevre'deki Türk öğrenciler de sürekli olarak kendisiyle ilişki kurarak Türk davasını daha iyi savunmasını sağlamaya çalışıyordu.
1920'de SevgiliFransamızmDoğu'da Ölümü ve 1921'de Doğu'dan Ulvi Hayaller adlı kitaplarıyla savaşını sürdürdü. Bu çabalar, temel görüşlerine aykırı olduğu halde Ankara hükümetinin de takdirlerini topladı ve 1922'de Mustafa Kemal Paşa kendisine bir değerli halı göndererek teşekkürlerini bildirdi.
Bugün Eyüp'teki Piyer Loti Kahvesi bir ziyaret merkezi olduğu gibi, Divanyolu'n-da bir süre oturduğu binaya da bunu be-
Pierre Loti hizmetkârı Hasanla.
istanbul le Regard de Pierre Loti, Tournai, 1992
lirten bir kitabe konulmuştur. Abdülhak Şinasi Hisar da istanbul ve Pierre Loti (1958) adlı kitabında yazarın İstanbul'a ilgisini işlemiştir.
ORHAN KOLOĞLU
Dostları ilə paylaş: |