KirkçEŞme tesisleri


MAHALLELER 244 245 MAHALLELER



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə380/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   376   377   378   379   380   381   382   383   ...   889
MAHALLELER

244

245

MAHALLELER

Goble'nin fırçasından Rumelihisarı'ndan bir

sokak.

Doğan Kuban fotoğraf arşivi

rilmiştir. Başka bir deyişle arazi verilenler bunun kirasını ödemişlerdir. Fakat aradan 10 yıl geçtikten sonra, bu sistem yerine kent arazisi parasız ya da bir bedel karşılığı kişilere temlik edilmiştir. Yeni gelenler kendilerine tahsis edilen konutlara, eski kilise ve manastırlara yerleşmişler ya da boş arsalara yeni binalar yapmışlar, kente Anadolu ve Rumeli'den getirilerek yerleşenler de, kısa bir sürede, mescitle çevresinde oluşan mahalleleri iskân etmişlerdir. Bu mescitler fetihte önemli rolleri olan ya da yeni başkentte özel görevlere getirilen komutanlar, devlet erkânı ve ulema tarafından yaptırılmıştır. Ayverdi'nin Fatih dönemi sonu ve II. Bayezid dönemi (1481-1512) başı için verdiği mahalle listesinde suriçindeki 181 mahalleden 154 tanesi kişiler tarafından yaptırılmış bir mescide göre adlandırılmıştır. Bunların içinde kiliseden çevrilenler de vardır. Geri kalan 27 mahalleden 11 tanesi o sırada ayakta duran sur kapılarından ad almıştır. Kişi adına bağlı 2 mahalle vardır. Ne var ki fetihten sonraki ilk yıllarda mahalle adları, 1472 tarihli Fatih vakfiyesine göre doğrudan kişi adlarıyla ilişkilidir. Yerleştirilen etnik gruplara göre sadece Edirneli Yahudiler mahallesi belirtilmiştir. Bizans döneminin ünlü semt adlarını koruyan Langa, Blahernai mahalleleri dışında Haliç kıyısında Unka-panı, Cibali ve Balat mahalleleri vardır. Diğer ilginç mahalleler Can Alıcı Kenisası (16. yy'da yok olan Fatih civarında bir kilise) Mahallesi, Lips Manastırı Mahallesi (sonradan camiye çevrilen Fenarî Isa Camii bu manastırın kilisesidir) ve Fildamı (Atatürk Bulvarı üzerindeki büyük Bizans sarnıcı) Mahallesi'dir. Bir manastır, sarnıç ya da çarşı adına mahalleler olması fetihten sonra mahallelerin bulundukları yerdeki en önemli fiziksel yapının adıyla anıldığını, mescitler çoğaldıkça, mahallelerin mescit adıyla tanınmaya başlandığını göstermektedir. Balıkpazarı ve Bozhane de mes-

citsiz mahallelerdir. Kırkçeşme Mahalle-si'nin de o sırada mescidi yoktur. Eyüp ve Kasımpaşa'daki 10 mahalleden sadece biri, Otakçıbaşı Mahallesi mescitsizdir. Gala-ta'daki 61 mahallenin ise sadece 6 tanesinde mescit vardır. Üsküdar'ın 3 mahallesinin mescidi vardır. Boğaz'da sayılan 7 mahallenin de 5'inde mescit vardır. Ayverdi'nin belirttiği gibi İstanbul'da nüfusun yerleşmesi ve kentin gelişmesini mescitlerin kuruluşunun kronolojisini izleyerek yapmak mümkündür, îlk mescitler Haliç kıyısında Tahtakale ve Unkapa-nı'nda kurulmuştur (Ayverdi'ye göre el-Hac Hace Halil Attar'ın 1454'te kurduğu iki mescit). Bunlardan sonraki ilk önemli cami ise bir selatin camisi olan 1459 tarihli Eyüb Sultan Caınii'dir. ilk Eyüp mahallesi bunun etrafında gelişmiştir. Mescitlerin kuruluş tarihlerine bakılacak olursa, fetihten sonraki ilk 20 yılda halk daha çok eski konutlarda oturmuştur. Fatihin kenti iskân için getirdiği nüfus istanbul'a 1466'dan sonra yerleşmeye başlamıştır. Bunlar da ilk önce var olan konutlara yerleştirilmiş olmalıdır.

Bütün mahalleleri içermese bile Ayverdi'nin listesi istanbul'un yeni gelen Müslüman nüfusunun, fiziksel olarak mescitler çevresinde örgütlendiğini göstermektedir, ilginç olan, 1934'te belediye tarafından yeni mahalle bölünmesi ve yeni ad verilmesine kadar, aradan geçen bütün doğal felaketlere, yangınlara ve kentsel gelişmelere karşın, bu ilk mahalle adlarının ve yerleşim alanlarının bütün Osmanlı tarihi boyunca varlıklarını korumuş olmalarıdır. Bu süreklilik kent tarihi boyunca bir sosyoekonomik sürekliliğe işaret eder. Bunun temelinde de mescitlerin vakıflar yoluyla yaşatılması önemli bir yer tutar. Bir bakıma Osmanlı hanedanının kesintisiz yaşamı kadar, başkentin sosyal dokusuna fizik-

Fener Mahallesi'nde bir sokak. Doğan Kuban, 1980

sel bir çerçeve oluşturan mahallelerin sürekliliğinin de devletin stabilitesini koruyan faktörler olduğunu söyleyebiliriz.

istanbul'da ilk mahallelerin kurulduğu dönemle son yüzyılların mahalleleri arasında, özellikle sosyal açıdan farklar vardır. Son yüzyıllara doğru giderek, etnik mozaik daha karmaşık hale gelmiş, kaçgöç azalmıştır. Fakat istanbul'da Cumhuriyet dönemine kadar yer yer devam eden Müslüman mahalle olgusunun hem fiziksel, hem de sosyal olarak gerçekten özgün ve kenti tanımlayan nitelikleri vardır. Bir mescitle ilişkili olarak tanımlanan mahalle, mescidin etrafında gelişmez. Bu ilişki geometrik olarak değil, işlevsel olarak belirlenmiştir. Mescidi kullananların ve kent içinde bir köyün halkı gibi birbirlerini tanıyanların, cuma namazında, öğle namazında, bayram namazında buluşanların, mahalle imamının (bugünün kentlisi için artık söz konusu olmayan) bir tür spiritü-el liderliğini kabul edenlerin (Arap ülkelerinde daha büyük bir benzer ünitenin başına şeyh adı verilir), aynı sıbyan mektebine gidenlerin ve büyük bir olasılıkla ülkenin aynı yöresinden gelenlerin bir araya geldikleri bir mahalle ünitesinde, genellikle, mahalley kent merkezine özellikle çarşıya bağlayan bir anayol vardır. Fakat bunun dışında konutlar arasındaki sokak (Arapça: Zukak) dokusu bir bölümü çıkmaz sokak, bir bölümü herhangi bir şekilde planlanmamış düzensiz sokaklardan oluşur. Bu sokaklarda son yüzyıla gelene kadar ticaret yapılmaz, dükkân açılmazdı. Nasıl bir ev, avlu kapısından girildiği zaman bir içe kapalı mikrokozmos ise, mahalle de sade mahallelinin içine girebildiği bir mikrokozmostur. Mahallede dışarıdan görenler için pek fark edilmeyen bir hiyerarşi vardır. Bu mimari karakter açısından birbirine benzese bile boyutsal olarak farklılaşan konutlarla belirgindir. Fakir evler arasında konaklar bulunur. Bu konakların bir bölümü, diğer evlerle aynı sokağa cephe veren yan yana yapılar olsalar bile, bir bölümü bahçeler ve yüksek duvarlar içinde daha büyük yapılardır. Konaklarda oturan büyük memurlar, zengin tüccarlar mahallelinin hamisi, bayramlarda kapıları mahalleliye açık, zekâtım cömertçe veren, mahalle imamının özel olarak hürmet gösterdiği kimselerdir.

Mahalle kentin en küçük idari ünitesidir. İmam mahallelinin örf, âdet ve din kurallarına göre yaşayıp yaşamadıklarını kontrol eden, nikâh kıyan, yazılı belgeler hazırlayan, mahallenin temizliğinden ve düzeninden sorumlu olan, mahalleli arasındaki anlaşmazlıkları çözmek için yargısına başvurulan ve bir bakıma devletle kişi arasındaki ilişkiyi kuran tek otorite idi (bak. mahalle imamı).

19. yy'm sonunda gelişmiş ve yerleşmiş bir mahallenin başlıca fiziksel öğeleri cami, çeşme, sıbyan mektebi, bakkal ve fırın, belki bir kahve ve başka mahallelerle ortak kullanılan hamamdır. Fakat her mahalle için bir hamam söz konusu değildir. Halk civar mahallelerdeki en yakın hamama gider. Örneğin Cerrahpaşa'da

oturanlar Davutpaşa, Haseki ya da Murad Paşa hamamına giderler. Bir mahalle biçimi yoktur. Yollar kent oluşumunun uzun tarihi içinde, boyuna değişen, organik bir dokuya sahiptir. Mahalle ekonomik olarak tanımlanmış bir bütün de değildir. Fakat sosyal açıdan oldukça tutarlı bir gruptur. Fakat burada ekonomik açıdan değişik konumlardaki insanlar yaşayabilir, ilk kuruluşuna bağlı olarak etnik, dinsel homojenlik söz konusu olabilir. Bugün de görüldüğü gibi, Lazlar, Kürtler, Karamanlılar, Eğinliler, Sivaslılar ya da Boşnaklar aynı mahallelerde oturmaya gayret ederler. Konutlar yol cephelerinde birbirinin yanındadır ve arkalarında küçük bir bahçeleri olur. Bazen Anadolu kentlerinde olduğu gibi, yol üzerinde de bahçe duvarları vardır ve evlere bahçeden girilir. Harem ve mutfak bu bahçeye açılır. Selamlık için doğrudan sokaktan girilen bir başka giriş de olabilir. Fakat küçük evlerde bu lüks pek olmaz. İstanbul'da mahallelerin büyüklükleriyle ilgili çok ayrıntılı çalışmalar yapılmamış olsa bile, E. H. Ayverdi, R. Mantran, S. Aktüre gibi araştırmacıların gözlemlerine dayanarak büyüklükleri l ile 10 hektar arasında (ortalama 5 hektar) ve nüfusları 150-2.000 arasında değişen mahalleler olmuştur. Hektar başına nüfus ilk yüzyıllarda 50-100, yapı yoğunlaşması çok artan 19. yy'da bölgelere göre, bazı semtlerde 250-400 arasında tahmin edilmiştir. Yüksek yoğunlukları ancak yeni mahallelerde ya da Galata gibi semtlerde, ortalama yoğunlukları ise, bahçeli dokuyu bir ölçüde koruyan Kocamustafapaşa gibi semtlerde buluyoruz. Bütün İstanbul nüfusunun 1950 başında 1.000.000 civarında olduğu düşünülürse, 6.000 hektardan daha az bir alan işgal eden suriçin-de hektar başına ortalama nüfus yoğunlu-

Bir kartpostalda mescit çevresinde kurulan

bir mahalle.




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   376   377   378   379   380   381   382   383   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin