Medrese. Mahmud Paşa'mn son sadrazamlığı sırasında bitirildiği anlaşılan medresenin sadece dershanesi kaldığı için biçimini bilmiyoruz, istanbul'un büyük ve önemli medreselerinden biri olduğunu önce ellili ve l652'de altmışlı medrese yapılmasından anlıyoruz. Ayverdi medresenin, vakfiyede öğrencilere verilecek 30 akçeye göre on beş öğrencisi olabileceğini söyler.
Hamam-. Caminin kuzeyinde bulunan hamam 1466 tarihi ile istanbul'daki en eski hamamlardan biridir. Bu hamamla yakın tarihlerde yapılmış olmaları gereken Tahtakale Hamamı'nın erkekler bölümü birbirlerine yakın büyüklükte ve planimet-ride tasarlanmıştır. Soğukluğun 17 m çapındaki kubbesi mukarnaslı nişlerle duvarlara oturur. Ortasında bir aydınlık feneri vardır. Ilıklık yan eyvanları, odaları, ayak-yoluna geçen küçük kubbeli geçişi ve özellikle yivli yarım kubbesi ile ilginç bir mekân düzenlemesidir. Bu hamamda soğukluktan helalara geçiş sağlayan giriş de az rastlanan, fakat işlevsel bir uygulamadır. Bu dönemde yapılan hamamların büyük bir çoğunluğu gibi sıcaklık dört köşesinde nişler olan bir sekizgene açılan yan eyvanlar ve köşe halvetiyle oluşturulmuştur. Hamam 18. yy'daki büyük yangından sonra tamir görmüştür. Aslen bir çifte hamam olan yapının kadınlar kısmı 19. yy'da tahrip olmuştur. Soğukluktaki iki katlı ahşap soyunma galerileri 18 ve 19. yy' larda yemlenmiş olmalıdır. 1953'te büyük bir tamir görmüş olan yapı kısa bir süre hamam olarak kullanılmaya devam edilmiş, sonradan terk edilerek bir depo haline dönüşmüş, doksanlı yıllarda ise görkemli mimarisiyle hiç uyuşmayan niteliksiz bir tamirle çarşıya dönüştürülmüştür.
Mahmud Paşa Külliyesi'nin yapıldığı büyük alanın fetihten sonra II. Mehmed tarafından Mahmud Paşa'ya verildiği söylenebilir. Mahmud Paşa'mn özgün kopyası bulunmayan, fakat vakıf tahrir defterinde bir özeti bulunan 1473 tarihli vakfiyesinde külliye için yapılan vakıfların oldukça büyük bir bölümü külliye yapılarının çev-resindedir. Mahmud Paşa Külliyesi'nin çevresindeki arazide kendine ait ortalama 100 dükkân, 27 ev, tek ve çift katlı 50 kadar hücre, mahzen ve ahır vardır. Vakfiyede cami bahçesindeki tek katlı hücrelerden söz edildiğine göre, dış avlunun pazar çevresinin karakterine uygun, fazla düzenli bir alan olmadığı söylenebilir.
Tarihçilerin övdüğü, halkın "veli" sıfatı verdiği, "Adnî" mahlasıyla şiir yazan Mahmud Paşa, çağının kültürlü devlet adam-
Mahmud Paşa
Camii'nin planı.
Doğan Kuban
larından biriydi, imparatorluğun birçok kentinde yapıtlar bırakmıştır. Fatih tarafından idam ettirildiği zaman halkın gerçekten üzüldüğü devlet adamlarından biri olan Mahmud Paşa hakkında mersiyeler yazılmıştır. Halkın bu sadrazama olan özel ilgisini Mükrimin Halil Yinanç'a atfen-nakledilen şu hikâye ile belirtebiliriz: "Halk Enderun'dan çıkan ilk sadrazam olan Mahmud Paşa'yı devletin devamlı sadrazamı sayarmış. Devlet kapısında işi olanlar, özellikle işinden ayrılmış olanlar, iş için dilekçe yazdıklarında, dilekçeyi, Mahmud Paşa Türbesi'nin türbedarına, küçük bir ücret vererek, bir gece türbede bırakırlarmış. Böylece onun yardımını sağlayacaklarına inanırlarmış." Fetihten sonra istanbul'u şenlendirmek için yapılan bu görkemli külliye kendi yapılarının yaygınlığı, işlev çeşitliliği ve çevresinde kendi vakfını oluşturan yüzlerce yapı ile İstanbul'un en ünlü semtlerinden biri olan Mahmutpaşa'yı oluşturmuştur. Bugün gerek çevresi, gerek yapılarıyla bakıma ve yeni bir restorasyona ve çevre düzenlemesine gereksinme duymaktadır. Bibi. M. Ayaşlıoğlu, "istanbul'da Mahmut Paşa Türbesi", Güzel Sanatlar, S. 6 (1949), s. 148-158; Ayverdi, Fatih III, 443-451; P. Gilles, TheAntiquiHes of Constantinople, New York, 1988, s. 145; Goodwin, Ottoman Architecture, 109-113; Müller-Wiener, Büdlexikon, 433-435; S. Ünver, "Mahmut Paşa Vakıfları ve Ekleri", VD, IV (1958), 65-76.
DOĞAN KUBAN
Dostları ilə paylaş: |