Hazire: Koca Mustafa Paşa Külliyesi'nin haziresi, içinde gömülü olan kişilerin kültür tarihi açısından haiz olduğu önem ve barındırdığı mezar taşlarının sanat değeri bakımından istanbul'daki hazireler içinde ayrıcalıklı bir mevkiye sahiptir. Başlıba-şına bir monografyaya konu teşkil edecek zenginlikte olan bu hazire üç parçaya ayrılmıştır. En geniş olan kesim avlunun doğu girişini izleyen yolun solunda yer alır. Diğer iki parçadan biri aynı yolun sağında, harem binasının güneyinde (önünde), diğeri de türbeler dizisi ile doğu yönündeki derviş hücrelerinin arasında bulunmaktadır.
Şadırvan, Sebiller ve Çeşmeler: Sekizgen bir tabana oturan şadırvan, söz konusu tabanın köşelerinde yükselen sekizgen kesitli mermer sütunların taşıdığı basık sekizgen prizma biçiminde ahşap bir çatı ile örtülüdür. Aslında kurşun kaplı olduğu tahmin edilen çatı, halen Marsilya tipi kiremitlerle örtülüdür. Sekizgen prizma biçimindeki haznenin her yüzünde, Bursa ke-mercikleri içine alınmış birer musluk dizilidir.
Şadırvan avlusunun kuzey girişini izleyen tonozlu eyvan ile şeyh türbeleri arasına sıkışmış olan Rifat Paşa Sebili'nden günümüze ancak tezgâha kadar olan alt yapısı intikal edebilmiştir. Bütün cephesi beyaz mermerle kaplı olan sebilin Osmanlı barok üslubuna özgü kavisli bir çıkma yapan alt yapısı ile aynı kavise sahip profilli tezgâhın üstünde, daire kesitli üç tane ince sütuna oturan, tezgâha paralel bir lento yer almaktadır. Lentonun ekseninde kıvrık dal kabartmalarının kuşattığı beyzi bir madalyonun içinde (herhalde baninin adı ile inşa tarihini veren) kitabe yer alıyordu. Sebil pencerelerinde demirden mamul, oldukça basit parmaklıkların bulunduğu anlaşılmaktadır.
Emine Hanım Sebili çeyrek sekizgen prizma biçimindeki gövdesi ve kubbesi ile dikkati çeker. Aslında duvarlar moloz taş ve tuğla ile örülmüş, sebil pencerelerinin bulunduğu doğu kesiminde beyaz mermer kullanılmıştır. Sebilin üç penceresinden ortadaki diğerlerinden daha geniştir. Pencerelerin bulunduğu kesimde sebilin önüne kesme küfeki taşından basamaklar konmuş ve gövdenin tezgâha kadar olan alt kesimi dikdörtgen çerçeveli mermer panolarla kaplanmıştır. Köşelerde yükselen daire kesitli ince sütunlar, Osmanlı ampir üslubunda görülen Toskana tipinde başlıklarla donatılmış ve belirgin profilli bir lento ile taçlandırılmışım Pencere açıklıkları yanlarda ve üstte ayrıca sö-velerle kuşatılmış, üst söve başlıkları, kilit taşı çıkıntılı basık kemer biçiminde yontulmuş ve Sünbülî tarikatını simgeleyen kabartma sümbüllerle süslenmiştir. Lento-dan sonra yüzeyi sıvalı olan bir kuşak uzanır. Hilal biçiminde basit bir madeni alemle son bulan ve halen çimento sıvalı olan kubbenin aslında kurşunla kaplı olduğu bilinmektedir. Pencerelerde görülen madeni şebekelerin, basık kemerin aynasına isabet eden üst kesimlerinde II. Mahmud döneminden beri Osmanlı süsleme sanatında yaygınlaşmış olan ve "Sultan Mahmud güneşi" tabir edilen ışınlı süsleme grupları yer alır. Şebekelerin geriye kalan kısımları ise yatay ve düşey kayıtlar ile dairevi parçalar ve kesişen "C" biçiminde çubuklardan oluşur.
Hacı Beşir Ağa Çeşmesi, yekpare mermerden yontulmuş, silindir biçiminde bir gövde ile günümüzde ortadan kalkmış bulunan bir tekneden meydana gelmektedir. Silindirin tepesi soğan kubbe biçiminde tasarlanmıştır. Musluk, dilimli kaş kemer biçiminde bir silme ile donatılmış olan bir çerçeve içine alınmış, bunun üstüne talik hatlı manzum kitabe yerleştirilmiştir. 1150/1737 tarihim veren son mısraı şöyledir: "Nûş kıl bu çeşme-i zîbâyâ gel mâ-i ma'în".
Kuşların insanlar tarafından rahatsız e-dilmeden rahatça su içebilmeleri için tasarlanmış olan Kuş Çeşmesi bütünüyle beyaz mermerden mamuldür. Üst hizasında kaval silme biçiminde bir bilezikle son bulan silindir gövdenin üstüne, insanların erişemeyeceği bir yüksekliğe yuvarlak yalak yerleştirilmiş, bunun ortasına da çeşitli musluklarla donatılmış olan, yarım daire bir tepelikle son bulan, silindir gövdeli çeşme oturtulmuştur. Kitabesi bulunmayan bu çeşmenin hangi tarihte kimin tarafından vakfedilmiş olduğu tespit edilememiştir.
Bibi. [Patrik Konstantios], Constanüniade, ist., 1846, s. 109-110; A. Paspatis, Byzantinai Me-
letai, İst., 1877, s. 318-320; Pulgher, Eglises byzantines, 30-31; Richter, Quellen der byzan-Hnischen Kunstgeschichte, Viyana, 1897, s. 243-244; Mordtmann, Esquisse, 77; J. Pargo-ire, "Constantinople-Saint Andre de Krisis", Ec-bos d'Orient, XIII (1910), s. 84-87; Gurlitt, Konstantinopels, 40; Millingen, Byzantine Churches, 106-121; Ebersolt-Thiers, Eglises, 75-89; R. Janin, "Leş couverts secondaires de Psa-mathia", Echos d'Orient, XXXII (1933), s. 326-331; Schneider, Byzanz, 52; S. Eyice, "Remar-ques sur deux ancienres eglises d'Istanbul", Actes du IXe Congres International d'Etudes Byzantines, I (1955), s. 184-195; Eyice, istanbul, 92, no. 139; S. Eyice, "Un type architec-tural peu connu de l'epoque deş Paleologu-es â Byzance", Anadolu Araştırmaları, I (1959), s. 223-234; Janin, Eglises et monasteres, 28-31; R. Kautszch, Kapitellstudien, Berlin, 1936, s. 135, 179, 200; S. Eyice, "Leş eglises byzantines d'Istanbul du IXe au XVe siecle", Corsi di Studi Bizantini e Ravennatie Bizan-tine, XII (1965), s. 302-306; Eyice, Bizans Mimarisi, 7-14; Ayvansarayî, Hadîka, I, 161-166; Evliya, Seyahatname, I, 306; N. Köseoğlu, "Sünbül Efendi'yi Ziyaret", TTOKBelleteni, S. 135 (1953), 11-17; S. Eyice, "İstanbul'da Koca Mustafa Paşa Camii ve Osmanlı-Türk Mimarisindeki Yeri", TD, V/8 (1953), 152-182; Müller-Wiener, Bildlexikon, 172-176; Barkan-Ayverdi, Tahrir Defteri, 366-369; H. J. Kissling, "Aus der Geschichte deş Chalvetiyye-Ordens", Zeitschrift der Morgenlândischen Gesellschaft, III, (yeni dizi) XXVIII (1953), s. 251-281; T. Yazıcı, "Fe-tih'ten Sonra İstanbul'da ilk Halveti Şeyhleri: Çelebi Muhammed Cemaleddin, Sünbül Sinan ve Merkez Efendi", istanbul Enstitüsü Dergisi, II (1956), s. 87-113; T. F. Mathews, Byzantine Churches, Londra, 1971, s. 3-14; Fatih Camileri, 205-207; H. H. Russack, Byzans und Stambul, Sagen und Leğenden vom Goldenen Horn, Berlin, 1941, s. 129; Bayrı, istanbul Folkloru, 141; F. W. Hasluck, Christianity and islam under the Sultans, I, Oxford, 1929, s. 17-18; Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, I, 15; Kumbaracılar, Sebiller, 55; Şehsuvaroğlu, İstanbul, 128-212; Öz, istanbul Camileri, I, 92; S. Eyice, "Fetih'ten Sonra İstanbul'daki Kiliselerin Durumu", Türk Vurdu, S. 307 (Ocak 1965), s. 33-34; Y. Ötüken, "İstanbul Kiliselerinin Fetih'ten Sonra Yeni Görevleri, Banileri ve Adlan", Hacettepe Beşerî Bilimler Dergisi, X/2 (Haziran 1979), s. 71-85; Yüksel, Bâyezid-Ya-vuz, 273-281; İşli, Sahabe, 79-84; Fatih Anıtları, 61-63; A. Egemen, istanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst., 1993, s. 195, 265, 710.
SEMAVÎ EYİCE-M. BAHA TANMAN
Dostları ilə paylaş: |