MEHMED n
330
331
MEHMED H
^.*$&-*
^rA-( - ( .
jypJCV>d*='6oî.i „' ' ı
5 j •—•'Şç.-.-t/^.ojr-'i
- '^t
o?
HİKÂYE - İ İ B T İDÂ-İ İMÂRET-t K O S TANTİNİYYE
Rivayettir ki Sultan Mehmed, çünkü İstanbul'u feth etti, subaşılığı Süleyman Bey kuluna verdi. "Şehri imaret etmek ardınca ol" dedi. Andan Sultaa Mehmed İstanbul'un ma'mur olmasını isteyip cümle Osman vilâyetlerine adamlar gönderip "isteyen gelip istanbul'da mülk tutan tutsun" diye etrâf-ı âlemde çağırttılar. Bu haber âleme çav olup hatırı olan gelip mülk tutmadı. Gördüler ki, İstanbul bir veçhile imarete yüz tutmadı. Andan hünkâr buyurdu ki her vilâyetin ganisinden ve fakirinden süreler. Kadılara ve subaşılara hükümler varıp "her taraftan adamlar sürüp getirip istanbul'a dolduralar, her taraftan adamlar sürüp istanbul'a dolduncak, şen olmağa başladı. Andan bu gelen kişilerin evlerine mukataa va'zettiler. Bundan halk nefret ettiler, eyittiler: "Evlerimizi bize sattırıp vatanımızdan âzmend edip bizi bunda bu kâfir evlerine kira vermeğe mi getirdiniz?" diye ekser halk avratını ve oğlanını bırakıp başını alıp gittiler. Andan Kula Şahin derlerdi, Sultan Mehmed'in atasından ve dedesinden kalmış kişiydi. Padişaha bir gün eyitti: "Hay devletli sultanım,; atan deden zamanından kalmış eski kişiyim. Bunca memleket ki atan, deden feth ettiler. Mukata va'zetmediler. Bu nesne sultanıma dahi lâyık değildir" deyip sükût, etti. Padişaha bu söz tesir edip mukataayı götürdü. Hemen İstanbul yine imarete yüz tuttu. Ta şuna değin-kim, Rum Mehmed Paşa vezir olup ol yine Sultan Mehmed'i iğ-vâyile tama'a düşürüp yine mukataa va'zettirdi. Kendi zira istanbul oğlanıydı. Müslümanlar gelip kendi şehri evlerini müft tasarruf ettiklerine hased edip bu şimdiki mukataa anın iğvasıyle olmuştur.
Neşrî, Kitab-% Cihannûma, II, s. 709-711
ra, "mihmandar-ı Resulullah" olarak bilinen ve bir Arap kuşatmasında şehit düşen Ebu Eyyub el-Ensarî'nin(->) Akşemseddin'in "murakabesi" ile saptanan merkadi üzerine bir türbe ve cami yaptırılarak burasının, istanbul'un manevi merkezi haline getirilmesi, Ayvansaray-Eğrikapı, Galata semtlerinde sahabeden diğer kişiler için mezarlar ve ziyaretgâhlar yaptırılması, Şeyh Vefa için, bir cami inşa ettirilmesi, kente İsla-mi ve uhrevi bir kimlik kazandırmaya dönüktü.
Fatih'in başlattığı imar çalışmalarını destekleyen devlet adamları arasında ilk sırayı, kuşkusuz Vezir Mahmud Paşa almıştır. Adını taşıyan camisi, hamamı ve çarşı semti günümüzde de ayaktadır. Yine, Rum Meh-med Paşa, Gedik Ahmed Paşa, Karamani Mehmed Paşa, Mesih Paşa, Davud Paşa ile aralarında Molla Gürani'nin, Molla Hüs-rev'in, Akşemseddin'in, Molla Zeyrek'in ve daha birçok din bilgininin yer aldığı kişiler imar hareketine katılmışlardır. Aşık-paşazade, Fatih dönemi ricalinin istanbul'a yaptırdıkları eserleri sayarken, Kemal Paşa Türbesi, Mahmud Paşa'nın imareti, medresesi, cuma mescidi, Hasköy'deki diğer medresesi, Rum Mehmed Paşa'nın Üsküdar'daki imareti ve camii, Mağnisa Çelebi' nin mescidi, Gezeri Kasım Paşa'nın mescidi ve muallimhanesi, Davud Paşa'mn medresesi, mescidi ve akıttığı su, Halil Paşa'nın cuma mescidi ve medresesi, Ali Paşa'nın külliyesi, akıttığı su ve yaptırdığı çeşmeler, iskender Paşa'nın mescit, medrese ve bir hamamı kapsayan külliyesi ile sofî-hanesi ve yaptırdığı suyolu özellikle vurgulanmıştır.
istanbul'un, bir iş ve ticaret merkezi olmasını sağlayan İstanbul, Galata ve Üsküdar bedestenleri, geleneksel pazar, kapan, mizan, mengene ve çardak sistemlerinin kuruluşu da Fatih dönemindedir. Yine, istanbul ve çevresinin l "şehir" (Nefs-i istanbul, Mahsura-i Kostantiniyye) ve 3 "belde" (Bilad-ı Selase; Galata., Eyüp, Üsküdar) olarak 4 ayrı kadılığa ve ihtisab(-0 bölgelerine ayrılması da bu erken dönemdedir.
Dostları ilə paylaş: |