KOCAMUSTAFAPAŞA
Suriçi istanbul'un güneybatısında, doğuda Cerrahpaşa(->), kuzeyde Fındıkzade(-0, güneybatıda Yedikule(->), güneyde Samat-ya(-*) semtleriyle çevrili, Fatih Ilçesi'ne bağlı mahallelerden oluşan eski ve gelenekli semt.
Ali Fakih, Abdi Çelebi mahalleleriyle Sancaktar Hayrettin, Arabacı Beyazıt, Da-vutpaşa ve Cambaziye mahallelerinin bir bölümüne yayılan semtin merkezi, aynı zamanda en önemli yapılarından biri olan Koca Mustafa Paşa Külliyesi(->) (Sünbül Efendi Camii) olarak kabul edilebilir. Doğuda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi binaları ve bahçesi, kuzeyde Hekimoğlu Ali Paşa Caddesi ve onun batıya, surlar ü-zerindeki Silivrikapı'ya doğru Silivrikapı Caddesi olarak uzanan devamı, batıda Hacı Piri Caddesi, güneybatıda Hoca Kadın Caddesi, güneyde Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman Caddesi, semtin sınırlarını çizer. Kocamustafapaşa Tren istasyonu aslında Samatya'dadır ve eski Samatya is-
Kocamustafapaşa
Meydanı'mn
yeniden
düzenlendikten
sonraki
görünümü
(üstte) ve
semtten bir
görünüm.
Fotoğraflar Cengiz
Kahraman, 1994
tasyonuna 1960'lardan sonra verilen addır.
Semt, Kocamustafapaşa adıyla anılmaya, 16. yy'dan itibaren, buradaki eski Bizans manastır ve kilisesinin, II. Bayezid'in (hd 1481-1512) vezirazamlarından, 1512' de kafası vurulan Koca Mustafa Paşa tarafından 1489'da camiye çevrilmesinden sonra başlamıştır. Daha önce, fetihten hemen sonra burada mescitlerini kurduran ve II. Mehmed'in (Fatih) çobanbaşısı olduğu söylenen Ali Fakih'in, yine Fatih'in alem-darbaşısı Sancaktar Hayrettin'in adlarıyla anılan mahallelerden oluşan çevrede, yerleşme tarihi Bizans dönemine kadar gider.
Bizans döneminde, bugünkü Kocamustafapaşa, Fındıkzade ve Cerrahpaşa'nın bulunduğu yörenin genel adı Eksokionion' du. Bu ad, İstanbul'un fethinden sonra da Rumlar tarafından Eksimarmara olarak kullanılmış ve bölgenin küçük bir bölümü de sözcüğün Türkçeye aktarılmasıyla Altı-mermer(-») olarak adlandırılmıştır.
Bizans'ın en önemli yolu olan Meşe' nin Kapitol'den ayrılan ve güneye uzanan kolu, Bous Forumu'ndan(->) geçtikten sonra Constantinus Suru'nun(->) İsa Kapısı (Ese Kapı) civarında yeniden ikiye ayrılır. Güneye inen yol tören yolu olarak Altın Kapı'ya(->) varırken, batıya doğru giden
l
anayol, günümüzdeki Hekimoğlu Ali Paşa Caddesi ve Silivrikapı Caddesi güzergâhını izleyerek Silivri Kapısı'na varırdı. Bugün Koca Mustafa Paşa Camii'nin bulunduğu yer, Eksokionion bölgesinin mezarlıkların bulunduğu Pelagiu yöresiydi.
Burada, Bizans döneminden kalan yapıların ve yörenin adının tarihi oldukça tartışmalıdır. 5. yy'da burada bir mezarlık bulunduğu, gerek rastlanan bazı kalıntılardan, gerekse yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Ancak, daha sonra, yapılan ve Koca Mustafa Paşa Camii'nin yerinde bulunan Ayios Andreas Manastırı'nın tarihi, soru işaretleriyle dolu olduğu kadar, bu bölgede bulunan Aziz Andreas adını taşıyan kilise ve manastırların ayrı ayrı yapılar olup olmadıkları da tartışmalıdır. Çeşitli kaynakların karşılaştırılması, Bizans'ın ilk dönemlerinde bölgede, özellikle suçluların ve idam edilenlerin gömüldüğü bir mezarlık bulunduğunu, yine burada Aziz Andreas'ın adını taşıyan bir kilisenin varlığını, bölgeye suçlular mezarlığı yüzünden "yargılama", "mahkeme" anlamına da gelen Krisis adının da verildiğini, Ayios Andreas Manastırı'na Krisis'teki Ayios Andreas Manastırı denmesinin nedeninin de bu olabileceğini düşündürüyor. Janin, Pelagiu ve Krisis'in aynı yer olabileceği ve buranın bugünkü Koca Mustafa Paşa Camii çevresinde bulunduğu görüşündedir.
Ayios Andreas Manastırı'nın 6. yy'da bir erkekler manastırı olduğu, daha sonra bir kadınlar manastırına dönüştüğü de varsayımlardan biridir. Kesin olan, bu kadınlar manastırının adının kaynaklarda ilk kez 792'de geçtiği; Giritli Aziz Andreas'ın rölik-lerini (kutsal emanet) taşıdığı için önemli sayıldığı, zaman zaman tamir edildiği ve 1204-1261 arasındaki Latin işgalinden sonra VIII. Mihael'in yeğeni Teodora tarafından 1284'te esaslı biçimde onarıldıği; bu sırada Teodora'nın buraya bir de kilise yaptırdığı, bu kilisenin ise şimdiki Koca Mustafa Paşa Camii binasının esasını meydana getirdiğidir.
istanbul'un fethinden sonra suriçi baştan başa yeniden iskân edilirken bu bölgede de camiler, mescitler etrafında, seyrek de olsa yeni mahalleler oluşmaya başlamıştır. Bugün hâlâ mahalle olarak varlıklarım koruyan ve Kocamustafapaşa semti içinde olan Ali Fakih ve Sancaktar Hayrettin mahalleleri, semtin, tarihleri fethe kadar giden en eski mahalleleridir. 15. yy'ın sonlarında bu çevrenin bağlar ve bostanlarla kaplı olduğu, bölgede iskânın, II. Baye-zid'in vezirazamlarından Koca Mustafa Pa-şa'nın, Teodora'nın yaptırdığı kiliseyi yeniden cami olarak inşa ettirmesi ve çevresinde medrese, imaret, hamam, çeşme ile bir külliye meydana gelmesinden sonra hızlandığı anlaşılıyor. Cami ve külliye, Bizans döneminden gelen mucizelerle, efsanelerle dolu ününü Osmanlı döneminde de korumuş, uzun zaman bölgenin en fazla ziyaret edilen ve önem verilen dinsel kurumlarından biri olmuştur. Halvetî Şeyhi Cemaleddin Halvetf'nin(-») tekkesinin de yerleştiği bu bütünlük daha sonra, şeyhin hem halifesi hem de damadı olan Şeyh
Kocamustafapaşa'nın eski evleri. îlke Ünkan
Sünbül Sinaneddin Efendi'nin adıyla anılmaya başlanmış, cami de halk arasında Sünbül Efendi Camii diye tanınmıştır. Sünbül Efendi'nin türbesi de caminin karşısında bulunmaktadır. 16. yy'ın sonlarında Defterdar Ekmekçizade Ahmed Paşa (ö. 1618), buraya bir medrese, bir zaviye ve mektep yaptırmış; 18. yy'da, Kocamusta-fapaşa'da konağı bulunan Hekimbaşı Giritli Nuh Efendi buraya yeni binalar eklemiş ;Kızlarağası Hacı Beşir Ağa 1737'de, avluya sütun biçiminde bir çeşme yaptırmış;
K O C A M U
Koca Mustâpaşa! Ücra ve fakîr
istanbul! Tâ fetihden beri mü'min, mütevekkil,
yoksul, Hüznü bir zevk edinenler yaşıyorlar
burada. Kaldım onlarla bütün gün bu güzel
rü'yâda. Öyle sinmiş bu vatan semtine
milliyyetimiz Ki biziz hem görülen, hem duyulan,
yalnız biz. Manevî çerçeve beş yüz senedir hep
berrak; Yaşıyanlar değil Allah'a gidenlerden
uzak.
Gizli bir his bana, hatif gibi, ihtar
ediyor; Çok yavaş, yalnız içimden duyulan
sesle, diyor: "Gitme! Kal! Sen bu taraf halkına dost
insansın;
Onların meşrebi, iklimi ve irfandansın. Gece, her yerdeki efsunlu
sükûnundan iyi, Avutur gamlıyı, teskin eder endîşeliyi;
1766 zelzelesinde zarar gören caminin kubbesi, II. Mahmud tarafından (hd 1808-1839) tamir ettirilmiş; I. Abdülhamid (hd 1839-1861) sebiller ekletmiş, duvarlarını tamir ettirmiş, daha sonra da çeşitli onarımlar yapılmıştır.
16. yy'dan sonra Kocamustafapaşa diye de anılmaya başlanan semtin kalbi Koca Mustafa Paşa Camii ve Külliyesi çevresinde atarken, bu yüzyıldan itibaren dönemine göre oldukça hızlı bir iskâna da sahne olduğu anlaşılıyor. Semt, güneyindeki Samatya ve güneybatısındaki Yediku-le'nin aksine bir Müslüman semti olarak görülüyor, istanbul'un fethinden sonra bu bölgeye, Silivrikapı'ya doğru Arnavutların, güneye Giritlilerin yerleştirildiklerini kimi kaynaklar yazıyor. Bunlar dışında ulemadan, vüzeradan kimselerin burada ahşap konaklar yaptırdıkları, Kocamus-tafapaşa'nın 17-18. yy'larda Osmanlı döneminin kibar semtlerinden olduğu biliniyor. 18. yy'ın ortalarında semtin kuzeydoğu sınırındaki Hekimoğlu Ali Paşa Külli-yesi'nin(->) burada yer alması en başta Halvetî tekkesi olmak üzere çeşitli tekkelerin, cami ve mescitlerin bulunması, bunun işaretleri sayılabilir. Semtin diğer ö-nemli tarihi yapıları arasında Yedikule'ye doğru, Ağaçayırı Mescidi ve Tekkesi(->), Ağaçkakan Mescidi ve Sıbyan Mekte-bi(-0, Ağaçkakan Tekkesi(->), Ali Fakih Camii(-0 ve Koca Mustafa Paşa Külliyesi içinde yer alan çeşitli türbe ve yapılar sayılabilir. Türbeler arasında Çifte Sultanlar Türbesi'nin, kökleri Bizans'a giden, daha sonra Islamileştirüen efsanesiyle, özel bir yeri vardır, istanbul'un suriçi semtlerinin çoğu gibi Kocamustafapaşa da çeşitli yangın felaketleri görmüş; Sulu Manastır yöresinde 700'e yakın ev yanmıştır. Bu yörede haritada da görülmekte olan ızgara planlı yerleşme dokusu, bu yangından sonra yeniden oluşan sokaklara ve evlere işaret etmektedir.
istanbul'un gelişip değişmesine bağlı olarak, diğer benzeri semtler gibi Kocamustafapaşa da daha 19. yy'dan başlayarak toplumsal değişim sürecine girmiştir. Öncelikle devlet ricali, yeni ve Batılı yaşam biçimine özlem duyan kesimler, kentin yeni gelişen, modern sayılan semtlerine taşınmışlar; 20. yy'ın başlarından itibaren semt yerliler dışında, daha çok Rumeli' den gelen göçmenler ve Karadeniz'den gelenler tarafından iskân edilmeye başlanmış ve yoksul bir semt olarak tanınmıştır. Semtin içinde kalan bostanlar, bahçeler yavaş yavaş evlerle dolmuş, ancak Koca-mustafapaşa'mn iki sıralı eski ahşap evlerin bulunduğu sokakları, geleneksel çarşısı 1960'lara kadar varlığını fazla bir değişiklik olmadan sürdürmüştür. Semtin görüntüsünde ve toplumsal yapısında köklü değişmeler 1960, 1970 sonrasının ürünüdür. En önemli değişiklik eski ahşap evlerin yıkılması, kat karşılığında müteahhitlere verilmesi ve yerlerine çok katlı, çok
daireli apartmanların kurulması olmuştur. 1950-1960'larda hızlanan İstanbul'a göçün bir bölümü Kocamustafapaşa'ya yerleşmiş, çoğunluğu semte 1920-1930'İarda gelmiş olanların bir kısmı da semti terk etmiştir.
Günümüzde Kocamustafapaşa, çevre semtlere göre önemli özellik taşımayan, orta ve orta-alt sosyoekonomik katmanların yoğunlaştığı, küçük esnaf ve tüccarların yanında emeklilerin ve küçük memur ailelerinin yaşadığı; çevredeki tıp fakülteleri ve hastaneler yüzünden öğrencilerin de oturduğu bir semttir.
1990 Genel Nüfus Sayımı'na göre semtin nüfusu Koca Mustafa Paşa Mahallesi 6.721, Ali Fakih Mahallesi 9.357, Sancaktar Hayrettin Mahallesi 8.371 ve semte kısmen dahil olan Arabacı Beyazıt Mahallesi 10.280, Abdi Çelebi Mahallesi 6.222, Davut Paşa Mahallesi 5.267 kişi olmak üzere, semt sınırları içinde, tahminen 40.000 civarıdır.
Bibi. Janin, Constantinople byzantine, 38, 39, 375, 405, 422; Müller-Wiener, Bildlexikon, 172-176; S. Eyice, "istanbul'da Koca Mustafa Paşa Camii", TD, Eylül 1953; Ayverdi, Mahalleler; Fatih Camileri, 205-207.
İSTANBUL
Necmeddin Kocataş'ın Şirket-i Hayriye idare Meclisi reisi olduğu yıllarda çekilmiş fotoğrafı. Şirket-i Hayriye, Boğaziçi
Dostları ilə paylaş: |