Mehmed Rauf
Nün Akbayar koleksiyonu
içinde bakışının en belirgin yanları, en önemli eseri olan Eylül'de neredeyse ana-hatlarıyla ortaya çıkar. Karı-koca-âşık üçgeni içinde sınırlanan bu psikolojik romanın baş kahramanları ve ikinci derecedeki kahramanları aracılığıyla İstanbul zaman zaman değerlendirilir. 1900'lü yıllara göre İstanbul'a (Boğaziçi ve Beyoğlu) uzak, trenle gidilip gelinebilen kırsal (bağlık) bir bölgede yaşayan Eylül'ün karı-koca kahramanları, Suad ve Süreyya'nın düşleri Bo-ğaz'da bir yalıda yazlıkta kalmaktır. Romanın hemen başında Süreyya, yaşadıkları çorak yöreden şikâyet eder ve büyükbabalarını suçlayarak "...ne olurdu şu İstanbul'u İstanbul eden güzel yerlere gitseler-di..." der. Boğaziçi'nde ya da Adalar'da olmayı düşler. Eşi Suad'ın düşünceleri de bu doğrultudadır. Yalıya taşındıktan sonra, gözler önüne serilen görünüme duyulan hayranlık dile getirilir: Anadolukavağı, Beykoz, Paşabahçe, Çubuklu, Yeniköy, Tarabya, Büyükdere, Mesarburnu. Âşık kimliğiyle romana giren kahraman Necib, İstanbul'un bir başka semtinin, Beyoğlu' nün insanıdır. Yazar, Necib aracılığıyla bu semti değerlendirir. Roman boyunca Boğaz'ın çeşitli yerlerine yapılan yürüyüşler, gezintiler anlatılırken doğal güzellikler betimlenir.
BibL L. Sami Akalın, Mehmet Rauf/Hayatt-Sa-natı-Eserleri, İst., 1953; E. Coşkun, Mehmed Rauf, İst., 1976.
ERAY CANBERK
Dostları ilə paylaş: |