Göçün Belirleyiciliği
İstanbul, sanayileşmeye yeni başlamış Türkiye'de, Batı'da 150 yılda gerçekleşen kentleşmeyi bir kırsal insan göçü şeklinde birkaç 10 yılda görmüş, yarım yüzyıldan az bir zamanda nüfusu on katma çıkmıştır. Bu kırsal nüfus, Avrupa'nın hiç denemediği bir demokratik süreç içinde, ülkenin ve kentlerin iktidarını doğrudan kontrol eder hale gelmiştir. Bu nüfusun kentsel mekânları sağlıklı örgütleme olanağı, kültürü ve kent deneyimi ile sınırlı olduğu için, İstanbul metropoliten alanının son yarım yüzyıldaki mekânsal gelişmesi -Türkiye'nin başka büyük kentlerinde de benzer süreçler yaşandığı göz önünde bulundurulursa- çağdaş Türkiye tarihinin belirleyici olgusu sayılabilir.
Tarihi bir alışkanlıkla "İstanbul" demeye devam ettiğimiz yeni yerleşme alanları, 2.500 yıllık bir tarihi olan ve 15. yy'dan bu yana bir başkent ve dünya kenti olarak biçimlenen İstanbul kenti değildir. Değişiklik, alışılmamış sayısal boyutların ötesinde, II. Dünya Savaşı sonrasına değin bu kenti tanımlayan bütün mekânsal, biçimsel düzenlerin yok olması, bütün işlevsel ilişkilerin yeni özellikler kazanması, kent insanını birleştiren bütün geçmiş imgelerin yıkılması, kendine göre bir burjuva geleneği olan eski kozmopolit İstanbul kentlisinin yok olması, kentli kültürüne sahip olmayanların yönlendirdiği bir toplumsal yaşamın eski İstanbul yaşamının
Dostları ilə paylaş: |