KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə811/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   807   808   809   810   811   812   813   814   ...   889
Cengiz Kahraman arşivi

Şevkefza'ya bir çift "ayn-ı bakar" (inekgö-zü) iğne, şallar, kumaşlar ve cariyeler hediye etti. Abdülmecid, oğluna elmas işli maşallah, avizeler, horoz mahmuzlan, gümüş sübekler yaptırdı. Şevkefza'ya çok değerli saray giysileri diktirildi. Devlet erkânı padişahı ziyaret ederek tebrik etti. Çırağan Sarayı önüne Tersane'den getirilen sallarda geceleri fişek gösterileri yapıldı. Şairler doğumuna tarih düşürme yarışına girdiler. Esad Efendi, Şehzade geldi deh-re/Nâsa Murad erdi ve "Verdi Şeh-i Ab-dülmecid'e hamd ola bari Murad" diye iki tarih birden düşürdü.

1840 sonlarından başlayarak Abdülmecid'in diğer sultanları (kız) ve şehzadeleri doğmakla birlikte Murad hepsinden farklı ve özenle yetiştirilmeye çalışıldı. Abdülmecid çevresindekilere "Murad'ın terbiyesiyle meşgul olmaktan" duyduğu mutluluğu söylemekteydi. Murad'ın hocaları arasında Ferid Efendi (lisan-ı Osmani),

Şeyh Hafız Efendi (hadis), Gerdankıran Ömer Hulusi Efendi (buharî-i şerif) ve Mösyö Gardet (Fransızca), Guatelli Paşa ve İtalyan Lombardı de (piyano) vardı. Murad Efendi tarihe, felsefeye, resme ilgi duymakla birlikte en çok mimarlıkla ve müzikle ilgilendi. Eskizler, krokiler çizerek, mobilya ve marangoz işleri, piyano için besteler yaparak boş vakitlerini değerlendirdi. Kadınlarla ilk teması ise daha 13-14 yaşında iken oldu. Buna ilişkin anılarında, saraydaki dairesinde marangozlukla uğraştığı bir gün, yanına yaklaşan cariyenin eski saray geleneklerine göre ilişki önerisinde bulunuşunu anlatmış ve duygusallığa dayanmayan ilişkileri doğru bulmadığını vurgulamıştır.

Babası Abdülmecid'in amacı, eğitimiyle hiç ilgilenmediği kardeşi Abdülaziz'in yerine oğlu Murad'ı veliaht olarak hazırlamaktı. Bu düşüncesini İngiltere Büyükelçisi Lord Canning'e de açtığı halde ondan olumlu cevap alamamıştı. Sarayın mabeyin erkânı ise padişaha yaranmak için hemen her gün bu konuyu gündemde tutmaktaydılar. Murad Efendi ise bütün törenlere son derece alımlı ve Avrupai görünümde katıldığı gibi, İstanbul'un giderek alafranga-laşan sosyal yaşamına da iştirak ederek sempati toplamaktaydı.

1861'de babasının ölümü ve amcası Abdülaziz'in tahta çıkması ile resmen Osmanlı veliahtı olan Murad Efendi, kendisine tahsis edilen Dolmabahçe Sarayı'nın veliaht dairesinde, Bebek sırtlarındaki Nisbe-tiye Kasrı'nda, Kurbağalıdere'deki köşkünde ve çiftliğinde yaşamaya başladı. Mason locasına yazıldığı, Jön Türklerle ve hürriyetperver aydınlarla dostluklar kurduğu bu 15 yıllık dönemde, hazineden kendisine ayrılan ödenek yetmediği için Galata sarraflarına borçlandı. İstanbul bankerleri ise geleceğin padişahına borç vermeyi çıkarlarına uygun gördüklerinden ellerinde, günün birinde faiziyle nasıl ödeneceği bilinmeyen "Mehmed Murad bin Abdülmecid Han" mühürlü yüzlerce senet birikti.

Kendisini Avrupalı prenslerden farklı görmeyen ve Abdülaziz'in alaturkalığına inat alafranga yaşama biçimini seçen Murad Efendi, dairesinin ve köşklerinin konuklarla dolup taşmasını istediğinden, Abdülmecid'in şehzadeleri, kızları, bunların eşleri ve çocukları, Jön Türkler, yabancı ve İstanbullu aydınlar veliahtı ziyarete gelmekte ve ağırlanmaktaydılar. Murad Efendi'nin başkanlık ettiği oturum ve davetler, avrupavari, aynı zamanda da her düşünce ve görüşe açık geçiyordu. Özellikle Kurbağalıdere'deki köşkünde yaz boyunca her akşam düzenlenen ziyafetlerde alafranga sofralar donatılıyor, özel eğitimli sofracılar (garsonlar) servis yapıyor, yemek müziği veya muzıka çalınıyordu. II. Abdülhamid'in anılarında belirttiğine göre Murad'ı içki müptelası yapan ise çok sık görüştüğü Namık Kemal'di. Murad Efendi, İstanbul içinde de özgürdü. Özellikle Boğaz'da zengin ve soylu dostları vardı. Kız kardeşi Fatma Sultan'ın Bal-talimanı'ndaki yalısına, Refia Sultan'ın

Çamlıca'daki sarayına, Köçeoğlu'nun Ar-navutköy'deki yalılarına sıkça gider, buralarda da çoğu zaman içkili eğlenceler yapılırdı. Kış boyunca kapandığı Dolmabahçe Sarayı'ndaki dairesinde ise kız kardeşi sultanlarla mektuplaşır, Monte Kristo okur, piyano için besteler yapardı. Murad Efendi'nin bu döneme ait mektuplarında, örneğin, Sultan İbrahim'in kışın kedilere kürk giydirmesi gibi eski saray öyküleri, kış aylarında haremde fazla oturmasından dolayı kendisine "bari başına hotoz koy!" denilmesi, haremde, doğuran kediler için lohusa şerbeti hazırlanması, kedi düğünü yapılması gibi pek çok ilginç bilgi vardır.

Abdülaziz'in 1863'te Mısır'a, 18ö7'de Avrupa'ya yaptığı gezilere Murad Efendi de katıldı. Fransızcası ve nezaketi ile Avrupa hükümdarlarının takdirini kazandı. Abdülaziz bundan sıkılarak onu İstanbul'a geri göndermeyi veya Feyz-i Cihad yatında oturtmayı dahi düşünmüştü. III. Napo-leon, Kraliçe Viktoria, Abdülaziz'den çok Murad Efendi'ye ilgi gösterdiler. Veliaht için özel davetler ve geziler düzenlendi.

Avrupa gezisi dönüşünde Abdülaziz, Murad'ın özgürlüklerini ve savurganlığını kısıtlamaya çalıştı. Borç almasını, özellikle de Tıngıroğlu Agop'la ilişkisini yasakladı. Önce üç gün, daha sonra bir yıl dairesinden çıkmamasını irade etti.

1870'e doğru Jön Türklerle temaslarını artıran veliaht, Namık Kemal ve Ziya Bey (Paşa) ile özgürlük ve anayasa konularını tartışıyordu. İstanbul'a gelen bir Fransız hukukçudan da hükümdar olduğu zaman yürürlüğe koyacağı bir anayasa hazırlamasını istedi. Fakat giderek içkiye daha fazla düşkünlük göstermesi, müzik ve mimari tutkusuyla birlikte açığa çıkan melanko-lizmi, ona güvenenleri umutsuzluğa sevk ediyordu. Abdülhamid (II) ağabeyi Murad'ın, gece sabahlara kadar Namık Kemal'le içtiklerini, okuyup yazdıklarını, bu işretler sonunda asabileştiğini anılarında açıklar. Sarayın baskısı ya da izlemesi sonucu Namık Kemal ve diğerleri, Kurbağa-lıdere'ye gidemedikleri zamanlarda veliahtla ilişkilerim "Cibril" namıyla anılan baltacı Topal Süleyman aracılığıyla sürdürmekteydiler. Namık Kemal yazılarında, açıktan olmasa da ülkenin geleceğinin Murad'ın başa geçmesine bağlı olduğunu sık sık ima eder, örneğin "erbab-ı şebab (gençlik) milletin murâd-ı âtisidir" derdi. Murad da çevresindekilere padişah olursa köleliği, kadınların tutsaklığını yasaklayacağını yineliyordu. Siyasi gündemli toplantılar çoklukla Mustafa Fazıl Paşa'mn bağında veya konağında, Köçeoğlu'nun Üsküdar'daki bağında, Nisbetiye Kasrı" nda, Madam Flori'nin köşkünde yapılıyordu. Bununla birlikte Yeni Osmanlıların Ve-liefendi Çayırı'ndaki ihtilal toplantısının öğrenilmesinden, Gedikpaşa Tiyatrosu'n da Vatan Yahııd Silistre'mn oynandığı gece tiyatrodan çıkanların Namık Kemal'in evine yürüyerek "Muradınız nedir? Muradımız budur. Allah muradımızı versin!" sloganlarıyla gösteriler yapmalarından ve Jön Türklerin Avrupa'ya kaçmalarından

V. Murad'ın tuğrası.

S. Umur, Osmanlı Padişah Tuğraları. İst., 1980

sonra Murad Efendi'nin temasları da kısıtlandı. Comte de Keratry, Mourad F adlı eserinde İstanbul'a gelen bir yabancının onunla görüşmesindeki güçlükleri anlatmıştır. 1871'de asabi rahatsızlığının artması nedeniyle deniz banyosu salık verilen Murad Efendi, İngiltere Büyükelçisi Sir Henry Elliot'un kiraladığı yalıdan denize girdiği için onunla dost olmuş ve birtakım ilişkilerini onun aracılığı ile yürütmek zorunda kalmıştı. Bir yabancının veliahtla görüşmesi için Elliot bile izin alamadığından, gezgin, Galata'da bir işadamıyla buluşup Üsküdar'a geçmiş, uzun bir araba yolculuğundan sonra keçiyollarını izleyerek Kurbağalıdere'ye ulaşmış, koltuk kapısından girerek köşkün bir pavyonunda Murad'la görüşebilmişti.

1873'ten sonra Abdülaziz, Murad Efendi'ye bir ölçüde yeniden serbestlik tanıdı. Borçlarını Hazine-i Hassa'dan ödettirdiği gibi, 40.000 altınlık bir ek ödenek tahsis etti. Murad Efendi, savurganlığı için yeni bir kaynak bulmanın sevinciyle dadısının kocası Boşnak Mehmed Paşa'ya 400 altına Pariskâri bir araba, 500 altına da orlof cinsi bir çift araba beygiri aldırıp hediye etti. Paranın üçte birini de sürgündeki Namık Kemal'e gönderdi.

Murad Efendi'nin tahta geçmesiyle sonuçlanacak ihtilal öncesinde 1873'ten 1876' ya kadar, kısa aralıklarla sadrazam ve vükela değişiklikleri, Hersek ve Bulgaristan ayaklanmaları, Selanik Vak'ası gibi iç ve dış sorunlar gündemdeydi. Buna bağlı olarak "talebe-i ulum" denen medrese öğrencileri boykota yönlendirildi ve İstanbul'da karışıklıklar başladı. 10 Mayıs 1876' daki gösteriler, bir söylentiye göre, Veli-taht Murad Efendi'nin sarrafı Hıristaki ve Midhat Paşa'mn destekleriyle medrese öğrencilerine para dağıtılarak gerçekleştirilmişti. Softalar da bu karışıklıktan yararlanma amacım gütmüşlerdi. Kalabalık, Bâb-ı Seraskeri'ye, oradan Abdülaziz'in o sırada oturduğu Yıldız Kasrı'na yürüyerek Sadrazam Mahmud Nedim Paşa'mn istifasını istediler ve ertesi gün sadrazam azledilerek yerine Mütercim Rüşdi Paşa atandı. İhtilali gerçekleştirecek olanlardan Hüseyin Avni Paşa seraskerliğe, Hayrullah Efendi şeyhülislamlığa, Midhat Paşa Mecalis-i Âliye üyeliğine, Kayserili Ahmed Paşa bahriye nazırlığına atandılar. Bunlar, Abdülaziz'in tahttan indirilmesi, Murad'ın cü-

lusu için anlaşmışlardı. Abdülaziz ise gelişmelerden tedirgin olarak Abdülmecid şehzadelerinin hareketlerini kısıtlamış, hepsini sayfiyelerden çağırttırmış, Dolmabahçe Sarayı'ndaki dairelerinde oturmalarını emretmişti. Murad Efendi'nin dışarı çıkmasına da yasak konmuştu. Sinirleri büsbütün bozulan veliaht, gecelerini içerek geçirmekteydi. "Hal'ü akd eshabı" (ihtilal komitesi) denen paşaları ise askeri ve mali konuları görüşmek gibi bahanelerle hemen her akşam toplanıp ihtilalin ayrıntılarını konuşmaktaydılar. 26 Mayıs 1876 gecesi Serasker Hüseyin Avni Paşa'mn Pa-şalimanı'ndaki yalısında alınan kararla Murad'ın 31 Mayıs günü tahta oturtulması kararlaştırılmıştı. Ertesi gün de ihtilali fiilen gerçekleştirecek olan Mekteb-i Harbiye Nazırı Süleyman Paşa ile konu görüşüldü ve buna göre önlemler alındı. Ziya Bey (Paşa) ve Dr. Kapoleon aracılığı ile de durum Murad Efendi'ye bildirildi. Fakat 29 Mayıs akşamı Abdülaziz'in, Hüseyin Avni Paşa'yı saraya çağırması komiteyi telaşlandırdığından bir gün daha beklemeden o gece harekete geçilmesi uygun görüldü. Saray, denizden gemilerle, karadan da 3 tabur askerle kuşatıldı. Sabaha doğru Hüseyin Avni Paşa Fındıklı İskelesi'ne çıktığı gibi Kayserili Ahmed Paşa da Mesudiye gemisine geçti. Taburlara komuta eden Mekteb-i Harbiye Nazırı Süleyman Paşa, gün ışımakta iken şiddetli yağmur altında, Dolmabahçe Sarayı'nın veliaht dairesine girerek Murad'ı dışarıya davet etti. Murad Efendi, hareketin bir gün önceye alındığını bilmediği için henüz uykudaydı. Uyandırılıp hazırlandıktan sonra eski paltosunu giyinip çıktı. Murad ilk büyük korkuyu bu beklemediği andaki davet ne-

V. Murad'ın Vezir Osman Paşa'ya hitaben

yazılmış bir fermanı.


Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   807   808   809   810   811   812   813   814   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin