KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə854/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   850   851   852   853   854   855   856   857   ...   889
MUSTAFA m

(28 Ocak 1717, Edirne - 21 Ocak 1774 İstanbul) 26. Osmanlı padişahı (30 Ekim 1757-21 Ocak 1774).

"Mustafa-yı Salis", "Sultan Mustafa Han bin bin Ahmed-i Salis" olarak da bilinir. III. Ahmed(->) ile Mihrişah Kadın'ın (ö. 1732) oğludur. Cihangir mahlası ile şiirler yazan III. Mustafa, İstanbul'un imarına çalışan padişahlardandır. Laleli Külliyesi(->), Ayazma Camii(->), Fatih Camii ve Türbesi, Eyüb Sultan Camii ve Türbesi, Büyük Yeni Han, Bend-i Cedid, Paşabahçe Mescidi, Kadıköy İskele Camii bıraktığı eserlerin başlı-calarıdır. Yenikapı'da kıyıyı doldurup bir mahalle tesis etmiş, buraya dükkânlar, vakıf evler yaptırmıştır. Hükümdarlığı boyunca İstanbul'dan ayrılmamıştır.

Lale Devri'ne(-») girilirken doğan Mustafa, çocukluğunu bu kısa dönemin renkli ortamında geçirdi. Babası III. Ahmed ile eniştesi Damat İbrahim Paşa'nın İstanbul'a dönük çalışmalarını izledi. 1730 Patrona Halil Ayaklanması'nda(->) tahttan indirilen babasıyla birlikte Topkapı Sarayı'nın Kafes Kasrı'na kapatıldı. Bu tarihten tahta geçişine kadarki 27 yıl boyunca dış dünya ile her türlü bağı kesilmiş olarak yaşadı. Kendisiyle aynı yazgıyı paylaşan yetişkin şehzadeler Osman (III), Mehmed (1717-1756), Bayezid (1718-1771), Nu'man (1723-1764) ve Abdülhamid (I) de Kafes Kasrı'nın başka odalarında hapistiler. Şehzadeler, zehirlenerek öldürülmekten korktukları için kendilerince birtakım önlemler almaktaydılar. Özellikle de Mustafa, panzehirler üreterek ve aşırı ilgi duyduğu ilm-i nücum (astroloji) yöntemlerine başvurarak suikastlardan korunmaya çalışıyordu. Rivayete göre birkaç kez zehirlendiği halde kurtulmayı başardı. Kendisinden 26 gün büyük olan üvey kardeşi Mehmed'in 1756'da ölümü ile de kafesteki şehzadelerin en yaşlısı olarak taht varisliğinde öncelik aldı.

Amcasının oğlu III. Osman'ın(->) ölümü üzerine 40 yaşındayken 30 Ekim 1757 günü sabaha doğru Kafes Kasrı'ndan çıkartılıp Sünnet Odası'na davet edildi ve padişahlığı tebliğ olundu. Burada bekleyen devlet erkânım "sabahlar hayrola" diye selamlayan III. Mustafa için Bâbüssaade önünde cülus(->) töreni yapıldı. İstanbul'da tellallar tarafından ve toplar atılarak yeni padişahın cülusu duyuruldu. Saray-burnu'ndan, Tophane'den, Tersane'den ve Yedikule'den toplar atılması için de bos-tancıbaşma, topçubaşına ve diğer ilgilile-

re buyrultular gönderildi.4 Kasım Perşembe günü "seyf-i saltanatı takallüb" (kılıç kuşanmak) için büyük alayla önce Fatih Türbesi'ne, oradan Edirnekapı'dan Eyüp'e giden yeni padişaha, şeyhülislam, Hz Ömer'in kılıcını kuşattı. Dönüş, denizden saltanat kayığı ile yapıldı ve Yalı Köşkü'ne gelinirken Tersane gemileri sancaklarla donatılıp Tersane, Tophane ve Kurşunlu Mah-zen'den toplar atıldı.

Hz Ömer'in kılıcını kuşanarak adalede hükmedeceğini ima eden III. Mustafa bir "adaletname" yayımlayarak ülkenin şen ve bayındır, halkın refah içinde olması için çalışacağını ilan etti. Koca Ragıb Paşa'yı sadrazamlıkta bıraktı. 8 Kasım'da cülus bahşişinin dağıtılması sırasında Venedik balyosunu Arzodası'nda(->) kabul etti.

Saltanatının ilk günlerinde yayımladığı fermanla İstanbul'da oturan gayrimüslimlerin eski giyim kuşamlarına dönmelerini, bunu cemaat reislerinin sağlamasını, "zimmilerin sarı mest pabuç, elvan libas" giymemelerini emreden III. Mustafa, ka-kum ve vaşak kürkün devlet erkânına mahsus olduğunu, barata denen başlığın ise saray mensuplarınca giyilmesi gerektiğini uyardı. Müslüman kadınların açık saçık gezmemelerini, yüzlerini kalın yaşmakla örtmelerini, mesire yerlerine gitmemelerini de bir başka fermanla emretti. Kendisi de sık sık tebdil gezerek koyduğu yasaklara uyulup uyulmadığını denetlemeye başladı. Ermeni bir ekmekçi ile bir Yahu-diyi, kıyafet yasaklarına uymadıkları için idam ettirdi.

İşlevini ve iç disiplinini yitiren, ayrıca haremeyn evkafı gelirlerini yiyen, saraya mensup olduklarından da her işe karışıp rüşvet alan Baltacı Ocağı'nı kaldırdı. Galata Sarayı Ocağı'ndan(->) bir oda içoğla-m getirterek saray hizmetleriyle görevlendirdi. Bunların ve ağa çuhadarlarının çok şatafatlı giyim kuşamlarını da yasakladı. Hademe sınıfından olanların şal kuşak, sim bıçak, çiçekli entari, kakum kürk giyinip kuşanmalarına da son verildi. Kamu görevlilerinin rüşvet almamaları için de ferman ve hükümler yayımlandı.

Saltanatının ilk aylarında, Kanlıca'da "bir kebir balığın" kıyıya vurması ve yalnız havyarının 400 okka gelmesi, padişahın uğur ve bolluk getireceğine yorumlandı. Şubat 1758'de, Tersane'de yapılan Hısn-ı Bahrî adlı kalyonun denize indirili-şi töreninde bulunan III. Mustafa, hapishanelerdeki borçlu mahkûmları, yarı borçlarından alacaklılarının vazgeçmeleri koşulu ile kalanını hazineden ödeterek serbest bıraktırdı. Mart ayında da dul kız kardeşi Saliha Sultan'ı Koca Ragıb Paşa ile evlendirdi.

1757-1758 kışı boyunca ülke genelinde yaşanan kıtlık İstanbul'u da etkiledi. Açlıktan, yoksulluktan kurtulma umuduyla İstanbul'a gelenler, başkentte ekmek kıtlığına neden oldular "her fırın önünde birkaç yüz âdem cem' olup pişmemiş çiğ ekmekleri" kapışmaktaydılar. Güçsüzler ve kadınlar ise kalabalıktan fırına yaklaşıp ekmek alamamaktaydı. Ekmek bulamayanlar pirinç almaya koşmaktaydı. Bu yüzden

"pirinç yağması" denen bir olay yaşandı. Ramazan yaklaştığı için kentte pirinç de bulunmaz olmuştu. 8 Mayıs 1758'de (ramazandan bir gün önce) birkaç yüz kadın, Gümrükönü'nde (Eminönü) gayrimüslim bir pirinççiyi basıp aralarından biri, yatağan çekerek dükkân sahibini kaçırttı. Kadınlar mahzendeki pirinç çuvallarını çıkartıp yağmaladılar. Olay yerine gelen Yeniçeri Ağası Nalbant Mehmed Paşa'ya küfürler savurdular. Olay, Ragıb Paşa'ya haber verildi. Saz faslı dinlemekte olan sadrazam istifini bozmadı ve kul kethüdasını görevlendirdi. Kadınları dağıtan kul kethüdası, Nalbant Mehmed Paşa'nın yerine yeniçeri ağası atandı. İki gün sonra İstanbul'a pirinç yüklü bir Mısır gemisinin gelmesi herkesi sevindirdi.

Haziran 1758'de İstanbul'a dönen hanedan damadı paşalardan Ayşe Sultan'ın eşi Silahdar Mehmed Paşa'ya Bahariye'de, Muhsinzade Mehmed Paşa'ya Davutpaşa' da yemeklikler verildi. Sa'dâbâd'da ocak askerlerinin tüfek atışlanm izleyen III. Mustafa, kız kardeşi Büyük Esma Sultan'ı(->) sarayında ziyaret etti.

Temmuz ayında Eyüp'e cuma selamlığına gidişinde sunulan 30 kadar arzuhaldeki şikâyetlerin haklılığı nedeniyle kendisine yazı hocalığı yapmış olan Rumeli Kazaskeri Ekşizade Veli Efendi'yi azleden III. Mustafa, tebdil gezmelerini daha da sıklaştırdı. Bir seferinde Üsküdar'da tebdil gezerken kendisini tanıyan Çorum alaybeyi, çarşı ortasında saygısızca mansıp istedi, "padişahım seninle emr-i şer' ederim!" deyince tebdil hasekilerince tutuklandı ve idam edildi.

Ağustos 1758'de, Kütahya'da ölen eski sadrazamlardan Hekimoğlu Ali Paşa'nın cenazesi 20 gün gömülü kaldıktan sonra, Ragıb Paşa'nın III. Mustafa'yı ikna etmesi üzerine İstanbul'a getirilip Altımer-mer'deki türbesine gömüldü. Yetim iki oğlu da İstanbullu 800 çocukla birlikte Paşakapısı'ndaki "azîm ziyafet ve aheng" ile sünnet edildi. Kasım ayında Nahlbend mahallesi'nde başlayan yangın Sultan Ahmed İmareti'ne ve kent surlarına kadar genişledikten sonra güçlükle söndürüldü.

Şubat 1759'da Tophane'deki geleneksel top dökümü merasiminde hazır bulunan III. Mustafa, ekmeğin vezni (gramajı) ile oynayan ve pişkin ekmek yapmayan birkaç fırıncıyı kulaklarından mıhlattı, birini de idam ettirdi.

14 Mart 1759'da, Hibetullah adı verilen, III. Mustafa'nın ilk çocuğunun doğması, İstanbul'da, o vakte kadar hiçbir şehzade ve sultan için düzenlenmemiş biçimde şenliklerle kutlandı. Daha o doğmadan bütün camilerde dualar edildi. Doğum öncesinde 40 gün boyunca esnaf dükkânları, rical konaklarının kapıları süslendi. Sarayda hazırlanan küçük modelde bir caminin içi kandillerle donatıldı ve Hibetullah doğunca saray meydanına çıkartıldı. Çevresindeki ağaçlara fanuslar asıldı. İstanbullular bu manzarayı hayranlıkla izlediler. 7 gün 7 gece şenlik ve şehir donanması yapıldı. Fakat halkın "şevk u sefası müşahede olunmağın" eğlenceler üç gün daha uzatıldı. Dev-

let erkânı, Yalı Köşkü'nde padişahı tebrik etti. Meyhaneler açılmadı, "avretler sokağa çıkmakdan, hammallar sokaklara gir-mekden" men edildi. Gelenek uyarınca görevdeki rical ile ocak halkının ve tüm esnafın konak, oda ve dükkânlarını süsleyip donatmaları gerekirken bu kez "man-sub ve mazul" herkes kapılarını süsledi, evlerin önüne türlü kameriyeler, avlulu havuzlu köşk maketleri, "mir'at-ı zibâlar, dibalar ve akmişeler, fiddâ şamdanlar, billur avizeler, billur bağçeler, fıskiyeli havz-lar, selsebiller, tel hotoslar..." yaptırıldı. Bu içten coşkunun ve katılımın nedeni III. Mustafa'dan önceki iki padişahın (I. Mahmud ve III. Osman) çocuklarının olmamasıydı. Şair Haşmet(~») de Hibetul-lah'ın doğumu münasebetiyle vilâdetname yazdı.

Şenlikler sırasında kimilerini kızdıran olaylar da yaşandı. Örneğin, İstanbul kadısı kıyafetinde birisinin merkebe ters bindirilip hayvanın kuyruğu eline verilerek şehirde dolaştırılması, esnafın teftiş ettirilmesi, ulemanın tepkisini çekti. Topluca Paşakapısı'na giden ilmiye sınıfı ileri gelenleri "tahkir-i ulema ne demekdür, kitab ve şeriat kalkdı mı, yoksa padişah camileri kapadub meyhaneler açılsun deyü ruhsat mı verdi" dedikten sonra kavuklarını başlarından çıkartıp yere attılar. Ragıb Paşa ise bu tepki karşısında "buyurun aşağıya inelim." diyerek ulemaya, kendisinin "on arşın® kutrunda bir hartavi kavuk ile eyersiz beygire bindirilip hayal-i fenerde teşhir edilişini" gösterdi ve "Bakın veled-i zinalar benim tasvirimi dahi hayale koyup döndürmüşler, insaf buyurun ben destur-i mükerrem olub vekil-i mutlak iken beni hayal-i fenere koyub zamane veled-i zinaları fırıl fırıl çeviriyorlar, sürûr-ı hümayundur, izn-i âmm oldu, ben darılmadım" sözleriyle din adamlarını yatıştırdı. Sonraki günlerde derya donanması için sallar hazırlandı. Padişah, Yalı Köşkü'ne gelip gümüş tahta oturdukça Cebehane, Tersane ve Tophane halkı, sallardan fişekli gösteriler yaptılar ve halk da kıyılardan veya kayıklardan gece şenliklerini izledi.

İstanbul'daki bu görülmemiş şamatadan yararlanan Ermeniler, Sarraf Agob'un Beşiktaş'ta yaptırdığı kiliseyi genişlettiler. Semtin Müslüman halkının ihbarı üzerine III. Mustafa, mimarbaşına kilisenin eklentilerini yıktırdı. İstanbul Kadısı Bekri-zade Şamlı Halil Efendi ise narh işlerine aşırı ilgi gösterip "sütden sünger ile suyu fark ve ekmeğe çuvaldız ile kazel geçü-rüb çiğ mi pişmiş mi bilmek, hamamda kefere bacağına çıngırak bağlatmak gibi" akla gelmedik yöntemlere başvurmaktaydı. Bu titizliğini beğenen III. Mustafa, Şamlı Halil Efendi'yi ödüllendirip kürk giydirdi.

Boğaziçi'nde bir gece tuhaf bir gökyüzü olayı meydana geldi. Herkes bunu büyük bir yangının kızıllığı sandı. Yeniçeriler oradan oraya koşuştular. Ahali sokaklarda sabahladı. Mart 1759'da Tophane'de iki adet üçer kantarlı top, Karabaş Tekkesi şeyhinin duası ile döküldü. Bu yeni toplarla Fenerbahçe'ye yapılan "menzile ve sekdirme" atışlarını padişah da Saraybur-




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   850   851   852   853   854   855   856   857   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin