KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə852/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   848   849   850   851   852   853   854   855   ...   889
ü. Mustafa

G. Renda, Osmanlı Padişah Portreleri, ist., 1992

sına bir cami yapılması valide sultanın dileği olduğundan yapımı süratle tamamlanan "cami-i şerif ve ma'bed-i latif özenle döşendi. İmam, müezzin, hademe görevlendirmeleri yapıldıktan sonra Şubat l697'de ibadete açıldı. Halkın Galata Yeni Cami adını verdiği iki minareli bu mabet sonradan yıkılmıştır.

Diğer yandan savaş giderlerini karşılamak için yeni bir uygulamaya geçilip İstanbul'dan başlanarak gayrimüslimlerin bir yıl sonra ödeyecekleri (1109) cizye bedellerinin ilk taksidini peşin vermeleri istendi. Ancak bu parayı toplamakla görevli Tersane Emini Yusuf Ağa'nın, işi ağırdan aldığı saptandı ve idam edildi.

II. Mustafa 20 Mayıs l697'de üçüncü kez Avusturya cephesine gitmek üzere Edir-

II. Mustafa'nın tuğrası.

S. Umur, Osmanlı Padişah Tuğraları, ist., 1980

ne'de otağa çıktı. 11 Eylül'de Zenta yenilgisiyle sonuçlanan bu seferde Vezirazam Elmas Mehmed Paşa ve bazı komutanlar şehit düştüler. 18 Eylül'de Amcazade Hüseyin Paşa vezirazam oldu. Elmas Mehmed Paşa'nın koynundaki sadaret mührü, ordudaki değerli eşya ve savaş ağırlıkları, toplar, 9.000 araba, binlerce deve, at, öküz, 40.000 florilik hazine, padişahın 8 atla çekilen arabası, Mehterhane'nin bütün çalgıları, Macar krallık tacı Almanların eline geçti. Bozgunun başlıca nedeni, savaşın kritik bir anında yeniçerilerin sadrazama karşı ayaklanmaları olmuştu. Kantemiroğlu, Elmas Mehmed Paşa'nın şehit düşmediğini, yeniçeriler tarafından öldürüldüğünü yazar. II. Mustafa, süratle Temeşvar'a çekildi. Oradan da Edirne'ye döndü. Yeni birçok atamalar yapıldı. İstanbul kaymakamı olan Vezir Silahdar Hasan Paşa, Halep Beyler-beyliği'ne gönderildi. Savaşta şehit olan beylerbeylerinin ve vezirlerin mallan müsadere edilerek hazine kayıplarının telafisine çalışıldı. Şehit yeniçeri ağası Baltaza-de Mahmud Paşa'nın İstanbul'daki varlığına el konuldu. Bu işle görevlendirilen mübaşir, Mahmud Paşa'nın para saklamış olabileceği yerleri arayarak 375 kese akçe ortaya çıkarttığı gibi, yine evi-İstanbul'da olan, Eğriboz beylerbeyi şehit ibrahim Paşa'nın da 22 kese parası çıktı.

Yeni sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa, İstanbul'da "Küçük Müezzin" diye ünlü olup başkentin her türlü işret ve eğlence meclisinde bulunan, kendisi İstanbul kaymakamı iken de basılıp huzuruna getirilen Mehmed Çelebi'yi II. Mustafa'nın has nedimleri arasında görünce şaşırdı. Çünkü bu adam İstanbul'un "namdârân-ı hevâ vü heveslerinden olub kemal-i irtikâbla şöhret" kazanmıştı. Mehmed Çelebi'nin, padişah katında yapılan bir toplantıda ileri geri sözler söylemesi ve küstahça tutumu, Hüseyin Paşa'yı rahatsız etti. II. Mustafa' ya, böyle adamların toplantılarda bulunmalarının, dışarıda dedikodulara neden olacağım izah ettikten sonra Mehmed Çelebi'yi Anadolu muhasebeciliğinden azledip İstanbul'daki evine gönderdi.

Hazine darlığı nedeniyle düşünülen yeni bir kaynak "resm-i bid'at" adı altında kahve vergisi oldu. I. Süleyman (Kanuni) döneminden (1520-1566) beri Yemen'den Cidde İskelesi'ne, oradan da Mısır'a ve İstanbul'a sevk edilen kahve, yılda 4.000 ke-selik bir tüketim kalemi oluşturmaktaydı. Daha önce kahve için öngörülen vergi, okka başına Müslümanlardan 8, gayrimüslimlerden 10 akçe idi. Kahvenin okkası ise 2-2,5 kuruşa kadar yükselmişti.

Özellikle İstanbul'da kahve tüketimi aşırı düzeyde olup uygulanan verginin artırılmasında hazine açısından yarar düşünüldü. Bu amaçla bir ferman yayımlanarak İstanbul gümrüğüne ve diğer gümrüklere gelen kahvenin, diğer emtia gibi gümrük-lendirildikten sonra özel bir depoya alınması, buradan beher okkası için "bid'at-ı kahve" adı altında 5 para daha vergi alınıp tevzi edilmesi, bunun için de ayrı bir kahve emini ile bir de kâtip atanması kararlaştırıldı.

1698 kış ayları boyunca İstanbul'da şiddetli soğuklar oldu. Cemrelerin düştüğü şubat-mart aylarında Haliç dondu. "Eni altı karış, boyu ona göre bir büyük balık" Haliç kıyısında sığlığa vurup öldü. Kamından 9 kılıçbalığı çıktı. Balığın ciğeri bir piyade kayığını doldurmuştu.

l687'de İstanbul'un en kalabalık semtlerinden olan Şehremini'nde çarşıya yakın bir yerde yapılan baruthanede 1698'de, ordu gereksinimi için barut üretilirken beygirlerin döndürdüğü çarklar kızışarak kıvılcımlar çıktı ve 310 kantar barut, bir anda tutuştu. Ameleden 7 kişi ile 22 beygir yanarken o civarda 425 ev de kül oldu. Ayrıca Silivrikapı, Edirnekapı, Aksaray ve Fatih semtlerindeki yüksek binalarda çatlaklar meydana geldi. Camilerin üst sıra pencereleri kırıldı. Yanıp yıkılan evlerde enkaz altında kalanlar oldu. Bu felaketi Edirne'de öğrenen II. Mustafa hadaik-i hassadan olup uzun zamandır bakımsız kalan İskender Çelebi Bahçesi'nde (Bakırköy) yeni bir baruthane yapılmasını emretti. Halk, şehrin ortasındaki baruthanenin kaldırılmış olmasından dolayı padişaha dualar etti.

Daha önceki yangınlarda harap olan ve Yeni Odalar diye bilinen yeniçeri kışlalarının yenilenmesi ve onarılması çalışmaları da l699'da tamamlandı. 24 ağa bölüğü, 49 cemaat ve sekban odası yeni baştan yapılırken 5 oda da onarıldı. Bunlar için harcanan 212 kese akçenin 100 kesesini sadrazam ve devlet erkânı, 40 kesesini yeniçeri ağası ile kul kethüdası ve ocak ağaları, 72 kesesini ise hazine karşıladı.

l699'da Avusturya, Rusya, Venedik ve Lehistan ile Karlofça Antlaşması'nın imzalanması üzerine bu devletlerden gelecek elçilerin Edirne'de değil, İstanbul'da huzura kabul edilmeleri gerekli görüldüğünden II. Mustafa zorunlu olarak 10 Eylül 1699'da İstanbul'a geldi. Rus çarının gönderdiği orta elçi, Azak Denizi'nde yapılmış bir kalyonla İstanbul'a gelerek Kumkapı'da hazırlanan konağa indi. Bir kalyonla Çanakkale'ye gelen Venedik balyosu için İstanbul'dan 2 çektiri gönderildi. Venedik elçisi ve maiyeti 15 Kasım l699'da Galata' daki özel konağa indirildi. Fransa'nın balyosu Galata'daki sefaret binasına indi. Birkaç gün dinlendikten sonra 4 Ocak 1700'de Divan-ı Hümayun'a getirildi. Gelenekler uyarınca ziyafet verildi, elçiye ve 40 kişilik maiyetine hilaller giydirildi. Padişahın huzuruna çıkarılacak elçiye Divan-ı Hümayun tercümanı tarafından gerekli protokol kuralları hatırlatılarak, üzerinde silah ve benzerinin bulunmayacağı uyarıldı. Ancak, Osmanlı Devleti'nin, Avusturya, Rusya ve Venedik'le bir dizi ticari hakları da içeren Karlofça Antlaşması'nı imzalamış olmasından rahatsızlık duyan Fransa, elçisini olumsuz tavır sergilemekle görevlendirdiği için, meçini çıkarmamakta direnen elçiyle görevliler arasında tartışma çıktı. Amcazade Hüseyin Paşa araya girip durumu yumuşatmaya çalıştı. Fakat elçi, diplomatik skandal yaratmak amacında olduğu için diretti. Sadrazam huzura girip durumu padişaha açıkladı. Öfkelenen II. Mustafa, elçiyi kabul etme-

di, getirdiği hediyeler iade edilirken, giydirilen hilaller de geri alındı. 12 Şubat 1700' de gelen Avusturya elçisi için benzeri görülmedik bir ağırlama uygulandı. II. Mustafa, elçi kabulleri biter bitmez Mart 1700' de İstanbul'dan Edirne'ye döndü. İstanbul'a bir daha gelmedi.

16 Aralık 1701'de geceleyin Bedesten-i Atik yakınında çıkan yangın sonucu Ka-palıçarşı ve bedestenler, Sipahi Çarşısı, Ke-beciler Hanı, Bitpazarı ve Mercan Çarşısı yandı. İstanbul'da Fener Kapısı'na yakın, kendisine tahsis edilen konakta ikamet etmekte olan Orta Macar Kralı ve Erdel Beyi Tökeli İmre, Avusturya elçisinin, İstanbul'dan çıkartılması yolundaki talebi üzerine, hazine tarafından İzmit'te bir çiftlik alınarak Ocak 1702'de oraya gönderildi. İstanbul'daki İngiltere elçisinin yerine gelen yeni mukim elçi, II. Mustafa'ya "name arzı" için Edirne'ye gidip döndü.

1701-1702 yıllarının önemli bir olayı Ermeniler arasında yaşandı. Misyonerlerin, Ermenileri Gregoryen kilisesinden caydırıp Katolikliği kabule zorlamaları, cemaat içinde ikiliğe neden oldu. Ermeni mahallelerinde çatışmalar oldu. Valide Hanı'ndaki bir Ermeni matbaasında Katoliklik propagandası için broşürler basıldığı öğrenilince Gregoryenler buraya saldırdılar. Edirne'den gelen ferman üzerine İstanbul kaymakamı ve kadısı olaya el koydu. İstanbul'da Katoliklik propagandası yasaklandı. Cemaat mensuplarını yönlendiren Ermeni papazlar tutuklandı. Fakat İstanbul'da Katolikliğe çalışan başka matbaalar oludu-ğu gibi, Ermeni patriği de cemaatin tamamım Katolikliğe geçmeye teşvik ediyordu. Bu nedenle patrik de tutuklandı. Çalışmalarını Edirne'de sürdüren Divan-ı Hüma-yun'dan, bu konuya ilişkin art arda hükümler çıkartılarak İstanbul'a gönderildi.

19 Mayıs 1702'de, ikindiden önce İstanbul'da hava aniden değişti. "Deryalar gibi yağmur yağıp" İstanbul'un sokaklarında seller revan oldu. Kente 20 kadar yıldırım düştü. Bunlardan biri Tersane-i Âmire'de yeni yapılan kalyona isabet etti. Unkapanı' nda iskelede bağlı bir saman kayığına da yıldırım düşüp iki gayrimüslimin ölümüne neden oldu. Balat'ta da bir Yahudinin evine yıldırım düşerek uşağını öldürdü.

Ünlü tarihini yazmakta olan Naima Mustafa Efendi, eserinin tamamlanan birkaç bölümünü, bir adamı ile Edirne'ye sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa'ya gönderdi. Sadrazam, eseri beğenerek teşvik için Na-ima'ya bir kese akçe gönderdiği gibi İstanbul gümrüğünden de 120 akçe gündelik bağlattı.

İstanbul Kaymakamı Osman Paşa'nın girişimi ile yapımı tamamlanan büyük bir kalyonunun denize indirilmesi için 15 Ağustos 1702'de Tersane'de düzenlenen törene halk da geldi. Ancak kalyon kızağa çakılarak yürümedi. Seyre gelen halk arasında türlü yorumlar ve rivayetler konuşulmaya başladığından Osman Paşa azledildi. Şile'de oturan eski Hanya muhafızı Yusuf Paşa kaymakam oldu. "Cerr-i eşkal" tekniğini bilen bir gayrimüslim, söz konusu kalyonu kolaylıkla denize indirdiğin-

den cizye yükümlülüğünden affedildi. İstanbul'da herkesi dehşete boğan bir cinayet ortaya çıkartıldı. Kadırga Limanı'nda Mehmed Paşa Tekkesi Şeyhi Manevî Efendi, herkesin saydığı, vaazlarına koşulan bir şeyhti. Yedikule dizdarının dul karısı ile evlendi. Çok zengin olan bu kadın, çok geçmeden öldü. Cenazesi mezara götürülürken bir kadının ihbarı üzerine tabutu açıldı ve işkence ile boğulduğu anlaşıldı. Tutuklana şeyh, davası görülemeden öldü. 4 Eylül 1702'de Amcazade Hüseyin Paşa azledilerek, Daltaban Mustafa Paşa sadrazam atandı. Hüseyin Paşa, II. Mustafa'nın izniyle Silivri'deki çiftliğine yerleşti. Ancak 22 Eylül'de burada öldü. Cenazesi Saraçhane'deki türbesine gömüldü. Edirne'de ve İstanbul'da bulunan tüm mallarının müsadere edilmesine ferman çıktığından sayım ve soruşturmalar başlatıldı. Yakınları sıkıştırıldı, hattâ zindana atılanlar oldu. Dalbatan Mustafa Paşa ise, padişah üzerin-

T>iŞ}' ^^^^^^^S^Ç^jSİ^^'İ:,

II. Mustafa'nın bir fermanı. Cengiz Kahraman arşivi




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   848   849   850   851   852   853   854   855   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin