Açıklamalar
«Andolsun ki, kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet tattmak: Bu, benimdir, kıyametin kopacağım sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile muhakkak O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır, der.» (Fussüet, 50)
Bu başlıkla kastedilen, kendisine verilen nimet ve rızkın kendi mahareti, yetenek ve zekâsı sayesinde olduğunu iddia etmek ya da bu sebeplerle Allah'tan alacağı bir hak olduğunu İleri sürmek, tevhide aykırıdır. Çünkü hakiki mümin, Allah'ın zahir ve batın tüm nimetlerini İtiraf edip bu nimetlerden dlayı rabbini Övgüyle anan kimsedir. Bahşedilen nimetleri kendisine değil rabbinin fazlına ve İhsanına izafe eder. Bu nimetleri rabbine itaatta kullanır. Allah üzerinde alacağı bir hak olarak görmez. Bütün haklar Allah'a aittir. İnsan her yönden yalnızca Allah'ın kuludur. İman ve tevhİd ancak bu yolla kemale erer. Zıddı ile ise nimetlere nankörlük, kendini beğenmişlik ve en büyük ayıplardan sayılan şımarıklık zuhur eder.
Ellinci Bab
«Fakat Allah o ikisine yaraşıklı bir çocuk verince, ikisi de tuttular Allah'a verdiği şey üzerinde birtakım ortaklar koştular. Allah ise onların koştuğu ortaklıktan yücedir.» (A'râf, 190)
Âyeti Hakkında Bâb
İbn Hazm şöyle der: "Omerin kulu (Abdu Ömer), Kabe'nin kulu (Abdulkâbe) gibi Allah'tan başkasının kulu anlamına gelen rüm isimletin haramliğı üzerinde alimler ittifak etmiştir. Abdulmuttalib ismi bunun dışındadır."145
Ayetin manası hakkında İbn Abbas radıyallâhu anhumâ'dan §öyle bir rivayet nakledilmektedir: "Adem aleyhisselâm hanımı ile cima edince, hanımı hamile kalmıştı. İblis yanlarına geldi ve korkutarak 'Ben sizi cennetten çıkaran dostunuzum. Ya bana itaat edersiniz ya da bebeğinize geyik boynuzu gibi boynuzlar takarım karnından çıkarken karnını parçalar. Yemin ederim bunu yapacağım! Mutlaka yapacağım! Ona Abdulharis (Haris'in kulu) adını verin!' dedi. İblis'e itaat etmediler. Bebek Ölü doğdu. Daha sonra tekrar hamile kaldı. İblis tekrar geldi. Aynı şeyleri yeniden söyledi. Yİne itaat etmediler. Bebek yine Ölü doğdu. Daha sonra tekrar hamile kaldı. İblis bir daha geldi. Aynı şeyleri söyledi. Çocuk sahibi olma sevdasına, de-dİği gibi Abdulharis adını verdiler. İşte: «... Allah'a verdiği şey üzerinde birtakım ortaklar koştular» âyeti budur." 146 İbn Ebî Hatim rivayet etmiştir.
Aynı kaynakta sahih bir senedle rivayet edildiğine göre âyetin anlamı hakkında Katâde şöyle demektedir: "Allah'a ibadet konusunda değil, itaat hususunda ortakiar koştular,"147
Yine aynı kaynakta sahih senedle gelen bir rivayette: «Andohun bize kusuzsuz bir çocuk verirsen...» (A'râf,l89) âyeti hakkında Mücahıd §öyle demektedir: "Doğacak bebeklerinin insan olmayacağından korkuyorlardı."148
Hasan, Sa'îd ve daha başkalarından da bu manada rivayetler nakledilmiştir.
İlgili Mes'eleler
1. Allah'tan başkasına kulluk manası içeren her türlü ismi kullanmak haramdır.
2. Ayetin tefsiri.
3. Hakîki anlamı kastedilmeden sırf isimlendirmenin dahi şirkten olduğu.
4. Eli-ayağı düzgün, kusursuz bir kız evlat Allah'ın insana bahşettiği bir hibedir.
5. Selefin itaatta şirk ile ibadette şirk arasında fark belirtmeleri.
Açıklamalar
«Fakat (Allah) onlara kusunuz bir çocuk verince, kendilerine verdiği bu çocuk hakkında (sonradan insanlar) Allah'a ortak koştular. Allah ise onların ortak koştuğu şeyden yücedir.» (A'râf, 190)
Bu babın hedefi, kendisine Allah tarafından bedenen kusursuz bir evlat bahşedilmiş olan kimsenin, çocuğunun dinini de kusursuz ve mükemmel kılmaya çalışarak nimetin daha bir eksiksiz hale gelmesine yardımcı olmaya çalışmasıdır.
Allah'tan gelen nimete şükretmek gerekir. Çocuklara verilen isimlere dikkat etmeli, Allah'tan başkasının kulu anlamına gelebilecek adlandırmalardan kaçınılmalıdır. Hiçbir nimet Allah'tan başkasına izafe edilemez. Bu tür tutumlar nimete nankörlük etmek olması yanında tevhide de zıttır.
Ellibirinci Bab
«£» güzel İsimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun İsimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır.»
(A'râf, 180)
Âyeti Hakkinda Bâb
ibn Ebî Hatim, İbn Abbâs radıyaîiâhu anhumâ'dan "Onun isimleri hakkında eğri yola gidenler" âyetinin 'şirk koşanlar1 olarak açıklandığını" rivayet etmiştir.
Yine Ibn Abbâs radıyaliâhu anhumâ'dan rivayet edildiğine göre "müşrikler putlarına İlah kelimesinden bozma olarak Lat; Azîz kelimesinden bozma olarak da Uzzâ ismini vermişlerdir."
A'meş'ten rivayete göre "Onun İsimleri hakkında eğri yola gidenler", bu isimlere olmayan isimleri ekleyenler" olarak açıklanmıştır.149
İlgili Mes'eleler
1. Allah'ın İsimleri bulunduğu.
2. Bu isimlerin en güzel isimler olduğu.
3. Bu isimlerle dua edilmesi emredildiğİ
4. Cahillerden ve eğri yola sapan mülhidlerden aksi tutum sergileyenlerin terk edilmesi.
5. Esma-i husna konusunda ilhadın ne olduğunun açıklanması.
6. Eğri yola sapan mülhidlere va'îdde bulunulması,
Açıklamalar
«En güzel isimler (el-esmâu'l-husnâ) Allah'ındır. 0 halde O'na o güzel İsimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır.»
(A'râf, 180)
Tevhidin aslı Allah ya da Rasûlulullah'ın kabul ettiği esma-i hüsnadır. Bu isimlerin ihtiva ettikleri yüce ve kıymetli manaların en güzel şekilde kavranması, bu isimlerle Allah'a dua ve ibadette bulunulmasıdır.
Kul dünya ve ahirete yönelik olarak rabbinden ne İstekte bulunursa bulunsun, esma-i hüsnadan münasip olanıyla tevessül etmelidir. Rızık isteyen Rezzâk İsmiyle; rahmet ve mağfiret isteyen Rahman, Rahim, Bİrr, Kerim, Afuv, Gafur, Tevvab vb. isimlerle dua etsin!
En efdal olanı, Allah'ın İsim ve sıfatları vesilesi İle ibadet amaçlı dua edilmesidir. Bunun yolu esma-i hüsnânın manalarının kalpte hazır olarak hissedilmesinden geçer. Bu vesileyle kalp, esma-i hüsnânın etkisini ve gereklerini kalbinde hisseder. En kıymetli bilgilerle dolar.
Meselâ; azamet, Kibriya, mecd, celal ve heybet ile alakalı isimler kalpte Allah'a karşı saygı ve ihtiram hissinin oluşmasına neden olur.
Izeer, hikmet, ilim, kudretle İlgili olan isimler Allah celle celâluhû'ya karşı huşu, hudu ve boyun eğmişlik duygusu verir.
İlim, haberdar olmak, kuşatıcıhk, murakabe, müşahede ile alakalı isimler insanın tüm davranışlarının Allah tarafından gözlendiği, bozuk düşünce ve iradelerinin gözlem altında bulunduğu duygusu verir.
Zenginlik ve lütuf anlamı etrafında dönen isimler insanın Allah'a muhtaç olduğu, her an ve halde O'na yönelmeye mecbur olduğu duygusu verir.
Kulun esma-i hüsna hakkındaki bilgilerinden ve bunlar vesilesiyle Allah'a karşı sergilediği ibadet dolayısıyla kalbinde oluşan bu anlayış ve hissiyattan daha yüce, daha efdal ve daha değetli olanı dünyada görülemez. Bunlar Allah tarafından kullara bağışlanan en büyük nimettir. Tevhidin ruhu ve rahmetidir.
İnsanın önünde açılan bu kapı, ancak kamil muvahhidler-de gerçekleşen haüs tevhid ve kamil iman kapısıdır.
Allah'ın isim ve sıfatlarının bulunduğunu kabul etmek, bu yüce hedefin temelini teşkil eder.
Allah'ın İsim ve sıfatları konusundaki ilhad İse bu büyük ve önemli hedef ile taban tabana zıttır.
İlhadın Türleri Ilhada sapan kişi,
* Cehmiyye ve benzerleri gibi esma-i hüsnânın manalarını kabul etmeyebilir.
* Rafızî ve diğer müşebbihe gibi Allah'ın isim ve sıfatlarını yaratıkların sıfatlarına benzetebilir. Meselâ; müşrikler gibi İslahtan bozma olarak Lat; Azİz'den bozma olarak Uzza ve Mennan'dan bozma olarak Menat şeklinde yaratılmışlara Allah'ın İsimlerini verebilirler. Allah'a ait olan isimlerden yeni isimler türeterek Allah celle celâluhû'nun kendine özgü haklarından bazısını, İbadet olunma hakkını bu yaratığa tanıyabilirler.
Allah'ın isimleri hakkındaki ilhadın hakikati, açıklamaları yapılırken, tevil, tahrif vb. yollarla lafız ve manalarıyla kastedilen hedeften saptınlmasıdır. Bütün bunlar tevhide ve İmana aykırıdır.
Dostları ilə paylaş: |