Kuran-i kerim ve hz. Muhammed (S. A. V)



Yüklə 399,36 Kb.
səhifə34/38
tarix09.01.2022
ölçüsü399,36 Kb.
#95631
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38
İSLAM’DA ZORLAMA YOKTUR

İslam dini vicdan ve hürriyete büyük ehemmiyet vermiştir. Hoşlanılmayacak bütün hareketleri İslam dini reddetmiştir. Din denince insanın aklına, iman ile amel gelir. İnsanın hoşlanmayacağı bir zorlama ile değil, tebliğ vasıtasıyla yapılmalıdır. Zorlama ile hakiki bir dindar kazanılmaz. Onun için, İslam dininin hakim olduğu yerlerde hiçbir zaman zorlama yapılmamıştır. İslam’da bütün ameller niyetlere bağlıdır. Zorlama ile inanç insan için mümkün değildir. Çünkü zorlama ile yapılan inançta iyi niyet mevcut olmadığı için, yapılan bütün ibadetlerden de hiçbir sevap beklenemez.

Cenab-ı Hak inanç işini kişinin ihtiyarına bırakmıştır. Onun için İslam dinine bir kimseyi sokmak için zorlamaya lüzum yoktur. Hak batıldan; iman küfürden tamamen ayrılmıştır. Allah-u Teala Hazretleri Kurân-ı Kerim'de;

“Dinde zorlama yoktur. Artık Hak ile batıl iyice ayrılmıştır. Putları inkar edip Allah’a inanan kimse, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah işiticidir, bilicidir.” (Bakara suresi: 256. ayet)

Hak batıldan hidayet delaletten ayrılmıştır. İmanın ebedi saadette, küfrün ise daimi azaba sebep olacağı artık anlaşılmıştır.

Yalnız ‘dinde zorlama yoktur’ prensibi, İslam’a girmeye zorlama gibi durumlara mani olmak için konulmuştur. Yoksa bu prensip İslam dinine mensup olan Müslümanlara uygulanmaz.



İSLAM’DA ADALET

Adalet eksiksiz bir şekilde hak sahibine hakkını vermektir. Her zaman bir cemiyeti meydana getiren insanlar arasında çeşitli münasebetler mevcuttur. İnsanın içinde bulunduğu cemiyetin saadetle yaşayıp devam edebilmesi için, kesin olarak adalete ihtiyaç vardır.

İslam dini adalete gerekli olan ehemmiyeti vermiştir. Zalime karşı çıkmak ve zulmü yok etmek için kesin olarak adalete uygun bir şekilde hareket etmek gerekir. Ancak o zaman fertlerin hak ve hukuku tamamen korunmuş olur. Ve cemiyet hayatı bir intizama girer. Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya vermeyi emreder. Zinadan, fenalıklardan ve zulüm yapmaktan da nehyeder. Size böylece öğüt verir ki benimseyip tutasınız” (Nahl sûresi: 90) Yine Kur’an-ı Kerimde:

“Eğer hükmedersen, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adalet sahiplerini sever.” (Maide sûresi: 42)

İslam adaleti karşısında bütün insanlar birdir. Kuvvetlinin zayıfı çiğnememesi, zulmün yok edilmesi, hak ve hukukun korunması için adaleti bir temel prensip olarak şart koşmuştur. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

“Bir kavme olan kininiz, sizi adalet yapmamanıza sevk etmesin. Adalet yapın ki o takvaya çok yakın olandır” buyrulmaktadır. (Maide sûresi:8)

Adaletle hareket etmek her insana düşen ferdi bir görevdir. Sosyal adalet ancak ferdi adaletle mümkün olabilir. Zulüm yapan insanlar arasındaki cemiyette sosyal adalet hiçbir zaman gerçekleşemez.

Cemiyetin huzur içinde yaşayabilmesi için fertlerin şuurunda adalet mefhumunu kesin olarak yerleştirmek gerekir. Çünkü manevi bütünlük ancak bu ferdi adaletle mümkündür. İnsanlar arasında manevi bir bütünlük olmadan sosyal adalet söz konusu olamaz.


Yüklə 399,36 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin