NUMAN
HAZRETLERİ
Numan Hazretleri, 20. yüzyılda Anadolu’da yetişen evliyaların büyüklerinden olup, keramet sahibi bir zattı. İnsanlar için örnek bir hayat levhasına sahipti. Tasavvuf kitaplarında zikredilen büyük evliyaların tüm meziyetlerini, kendi bünyesinde toplamıştı.
Siirt iline bağlı (Bağtep) Halenze köyünde doğmuş olup, çocukluğu ve gençliği bu köyde geçmiştir. Yamalı, sade ve temiz giyinirdi. Nurani yüzlü, buğday tenli, ak sakallı bir mübarekti.
Numan Hazretleri ümmiydi (okuma yazması yoktu). Gençliğinde ticaretle meşguldü. Ancak bir süre sonra üzerine öyle bir hal geldi ki, dünyayı terk etmek mecburiyetinde kaldı. Nefsin terbiyesi için, başlangıçta ne kadar zorluklar varsa hepsine daldı. O marifete varıncaya kadar, yorucu ve meşakkatli günler geçirdi. Aydınlar ilçesine bağlı, Tom köyünde bulunan Şeyh Muhammed Hazretlerinin türbesinde altı sene Allah ü Teala’ya ibadet etti. Ruhaniyet yoluyla terbiye edilen zatlardandı. (Üveysi idi) O Allah ü Teala’nın sevgisinden dolayı, cezbeye tutulup, kendinden geçmişti. Kırk sene dağlarda tek başına dolaşmıştı. Uzun zaman, yemeden içmeden durup, hep Allah ü Teala’ya ibadet ile meşgul olmuştu.
Ömrünün sonlarına doğru, Siirt’in merkezinde bulunan ve içinde ibadet edilmeyen harabe bir camiye, gelip yerleşti. Bir yatak ve abdest almak için su kabından başka dünyalık hiçbir şeye malik değildi. İnsanların ellerinde bulunanlardan yüz çevirirdi. Yanında bir günlük yiyecekten fazlası bulunmazdı. İhtiyacı olan odunları, dağdan toplayıp sırtına alıp getirirdi.
İç alemden anlayan zatlar, Ona çok büyük değer veriyorlardı. Ziyaretine geliyorlardı. Sözlerin dış görünüşüne bağlı olanlar ise, O’nun kıymetini anlayamıyorlardı. Bilhassa çocuklar eza ve cefa vermekten geri kalmıyorlardı. O mübarek zata taş atıp, alay ediyorlardı. O’na karşı çıkanlar ve eziyet edenler sonunda hep pişman oldular. Hiç biriside hayatta muvaffak olmadı.
Duası makbul olan bu zattan istifade edilmesi gerekirken, dünya menfaatlerine ve hatalara kurban edilmesi, üzücü olup büyük bir talihsizlikti.
Yirmi seneden fazla sohbetinde bulundum. Acaib halleri vardı. Belki keramet olarak binden fazlasını gördüm. Çünkü hayatı baştan başa keramet ve işaretlerle dolu idi. Sekir halinde bulunduğu için, hep keramet gösteriyordu. Allah ü Teala’nın muhabbetinden sarhoş olduğu için, kendi irade ve ihtiyarında olmadan bu kerametleri gösteriyordu. Kişi böyle durumlarda yaptıklarından sorumlu değildir. Hatta namazı dahi, bu istiğrak yüzünden çok zor kılıyordu.
Kerametleri ve kesin bir feraseti vardı. Bunlardan kısaca birkaç tanesini zikredeyim. Kendisine bir hususta soru sorulduğu zaman, biraz susup, murakabe yaptıktan sonra başını kaldırıp cevap verirdi. Yap veya yapma derdi. Verdiği cevaba aykırı hareket edenler, kesinlikle muvaffak olamazdı. İnsanların içinden geçenleri biliyordu. Öğrenci olanlara, istikbalde ne olacaklarını, hangi göreve geleceklerini ve nerede çalışacaklarını söylüyordu. O’nun eliyle pek çok hasta şifa buldu. Belaya uğramış pek çok insan, o mübarek zatın duası ile kurtuldu. Bazen mezarlıkları dolaşıyordu, kabirde bulunan ölülerin hallerine vakıftı. Mezarda bulunan bazı şahısların başında saatlerce murakabe ederdi. Ölüm hastalıklarında, ebediyete göç edip vefat eden şahısların, durumlarını, imanla ölüp ölmediklerini söylüyordu. Keramet olarak gösterdiklerini tekrarla ismen saymaya kalksak bir kitaba sığmaz. Bu muhterem zattan gördüklerimizi, isim zikretmeden genel olarak saydık. Bu kerametleri gören ve halen hayatta olan yüzlerce kişi vardır.
Numan Hazretleri bir sohbette: “Allah ü Teala tarafından takdir buyrulan şeylerin yazılı olduğu manevi levha (yani levh-i mahfuzu) görüyorum, buna rağmen mahalle çocukları bana eza ve cefa veriyorlar” diye anlatırdı. Yine başka bir sohbette Hz. Hızır (a.s)la iki kere buluştuğunu ve mübarek ellerini öptüğünü beyan etmişlerdi. Siirt ilinde ikamet ettiği halde vakit namazlarını Mekke’de ve Kabe'de cemaatle eda ettiğini söyler, cennetle cehennemi gördüğünü, bazen cezbe halinde iken aktarırdı.
Allah ü Teala’nın izniyle öldükten sonra dahi çağrılırsa yardıma yetişeceğini söylüyordu. Çünkü veliler için uzak ve yakın diye bir mefhum, sırası gelince söz konusu değildir.
Ebediyete göç edecekleri sırada, gelen ziyaretçilere bu akşam öleceğim dedi. Ve söylediği akşam Hakkın rahmetine kavuştu. Miras olarak sadece 33 lira para, bir yatak ve abdest kabı bıraktı.
Abid, zahid, manevi durumu gayet yüksek, hayatı baştan başa kerametlerle dolu, gayb ilminin mazharı, ilahi sırlar hazinesi olan Numan Hazretleri 1971 yılında 83 yaşında iken Allah ü Teala’nın rahmetine kavuştu. Mezarı Siirt’te Şeyh Şerafeddin Hazretlerinin türbesinin bulunduğu yerdedir.
Dostları ilə paylaş: |