17- EŞ-ŞEHİD
eş-Şehid faîl vezninde bir sıfat-ı müşebbehedir. Allah'ın sıfatı olarak gizliyi, gizlinin gizlisini bilen, kendisinden hiç bir şey gizlenemeyen 1126 kendisinden hiç bir şey saklanamayan, hiç bir şeyi unutmayan 1127 demektir.
İmam Gazzalî (v. 505/111 l)’ye göre “eş-Şehid” aslında “Alîm” demektir. Fakat aralannda bazı nüanslar vardır: İlim mutlak olarak nazarı itibara alındığında O (Allah) Alimdir. 1128 Gaybe izafe edildiğinde (gizli olana izafe edildiğinde) O (Allah) Habîr, zahiri işlere izafe edildiğinde O (Allah), Şehîddir. 1129
“Ne işte bulunsan, Kur'an'dan ne okusan ve siz ne iş yapsanız mutlaka biz içine daldığınız an üzerinizde şahidiz (her yaptığınızı görürüz). Ne yerde, ne de gökte zerre ağırlığınca bir şey, Rabb'in (in bilgisin)den kaçmaz. Ne bundan küçük, ne de büyük hiç bir şey yoktur ki, hepsi apaçık bir kitapta olmasın.”1130
Yüce Rabbimizin eş-Şehid isimini bu ayet ne kadarda kapsamlı ve güzel üslûpla anlatıyor. Bu sıfatla Allah Teala'nın bilgisinin her şeyi içine aldığını, O'nun bilgisi dışında kalan hiçbir şeyin olmadığını, her olayın ancak O'nun bilgisi ve izniyle olduğunu beyan ediyor.1131
18- EL-ĞAFÛR, EL-ĞAFFÂR, ĞÂFİRU'Z-ZENB, HAYR'U'L-ĞÂFİRÎN, ZÜMAĞFİRE, VAÂSİU'L-MAĞFİRE
Ğufran, mağfiret masdarları örtmek manasında 1132 dırîar. Allah Teala'nın vasfı olarak Ğafûr ve Ğâffâr isimleri Ğufran kökünün mübalağa ifade eden binalarıdır ki özetle “Allah'ın kullarının günahlarını örtmesi, suçlarını bağışlaması ve günahkâr olan suçluları ahirette cezalandırmaktan vazgeçmesini 1133 ifade ederler.
Gazzalî, Kur'an-ı Kerim'de 91 defa varid olan Ğafûr,1134 yani Allah'ın kullarının günah ve çirkinliklerini örtemsinin şu üç şekilde vuku bulduğunu zikreder:
a- Allah'ın kullar hakkında birinci “örttüğü ve meydana çıkarmadığı şey, bedeninin, insan gözleri tarafından tiksinilecek ayıplarıdır. O ayıplar içeride gizlenmiş ve yüzüne vurulmamıştır. İnsanın iç yüzü ile dış yüzü arasında fark cidden büyüktür.
b- Bütün çirkin duygu ve temayüllerin karargahı olarak kimse görmesin diye kalbi seçmiştir. Eğer kulun hatırından geçen kötü duygularına, kalbindeki çirkefliklerine başkaları muttali olacak olsalar ona hücum edip helak ederler. Allah onu bu durumdan kurtarmış, içindekileri dışa vurdurmamıştır.
c- Kişinin, kullar arasında rezil olacak günahlarını da örtmüştür. Sırf günahlarının çirkinliklerini örtmek için, imanda sebat ettiği müddetçe, günahlarını sevaplara tebdil edeceğini bile vadetmiştir. 1135
Kur'an-ı Kerim'de bu isim tek başına varid olduğu gibi,1136 el-es-ma'ul-husnâ'dan Vedûd, Azîz, Şekûr, Afuvv ve Halim isimleriyle de geçmektedir. En çok Rahîm ismiyle varid olduğunu 1137 görüyoruz.
Ğâfîru'z-Zenb: “Günahları mağfiret eden demektir. Kur'an'da yalnızca bir ayette vârid olmuştur. 1138
Hayru'l-ğafîrin: “Mağfiret edenlerin en hayırlısı” anlamındadır. Kur'an-ı Kerim'de sadece bir ayette geçer. 1139
Zû Mağfira: “Mağfiret sahibi” demektir. Allah'ın bu vasfı iki ayette geçer. 1140
Vâsiu'l-Mağfire: “Mağfireti geniş olan” demektir. Bu da sadece bir ayette geçer. 1141
Hiç kimse kusurdan, ayıplardan hali değildir. Bunun için kulun bu isimden alacağı ilham şu olmalıdır: Başkalarından sâdır olan hataları örtmek. Kimsenin ayıbını yüzüne vurmamak... Peygamber (s.a.v.) bu gerçeği Allah'ın kullarına öğretmiştir:
“Her kim bir mü’minin ayıbını örterse, Allah da kıyamette onun ayıbını örter.”1142
Allah Teala'nın mağfireti, şirk dışında, kullarının çok çeşitli günahlarına şamildir. Şu ayet bu durumu en güzel şekilde açıklamaktadır:
“(Tarafımdan onlara) de ki: “Ey nefsilerine karşı aşın giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahlarınızı bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan ve çok esirgeyendir.”1143
19- EL-VEDÜD
Allah Tealâ ile mü’minler arasındaki karşılıklı muhabbeti dile getiren, kendisine yönelene ve tevbe edene muhabbet eden 1144 manasını taşıyan bu isim, zikrettiğimiz üzere iki şekilde tanımlanmıştır:
a- Çok sevilen, Habîb.
b- Kendisine yönelen ve tevbe edene Allah'ın muhabbet etmesi. 1145 VDD kökü, Kur'an'da az çok bulunur (değişik şekilleriyle 30 kadar). Fiil olarak kullanılışında, belli başlı iki mana ifade eder: Birincisi temenni sevgisidir. Bu kısmın misalleri daha fazladır. Mesela: “Her biri ömrünün bin yıl olmasını sever. (Yani temenni eder.)” 1146 Mücerred sevgi anlamında ise, mesela şu ayette görülür: “Allah'a ve âhiret gününe iman eden bir topluluğun, Allah'a ve Rasûlüne karşı çıkanlara sevgi beslediklerini göremezsin...” 1147 Buna mukabil masdâr olarak kullanıldığı her yerde mücerred sevgi manasını haizdir: “Umulur ki, Allah, sizin de düşman olduğunuz kimseler arasında bir sevgi (mevedde) meydana getirir.” 1148 “İman edip ameli salih işleyenler için, Rahman, sevgi (vudd) kucaktır, (sevgisine mazhar edecektir).” 1149 “İnsanların özellikle kan kocanın arasında sevgi, meveddet ve şefkat yaratması da, Allah'ın ayetlerindendir.” 1150
el-Vedûd ismi bütün Kur'an'da iki defa vârid olmuştur: “O'dur, ĞafûrVedûd.”1151
“Rabbinizden mağfiret dileyin, O'na tevbe edin, muhakkak ki, Rabbim, Rahim, Vedûd'dur.”1152
20- EL-MECİD
Mecîd, mecd masdarından sıfattır. Bu isim keremde genişlik ve celâl manalarını ifade eder.1153
İbn Abbas (r.a.), “Mecîd” ismini “Kerîm” şeklinde, Hattabî de: “lütuf ve ihsanı çok geniş olan, kerem sahibi” 1154 olarak tanımlamıştır.1155
Mecîd sıfatı iki yerde Kur'an’ın sıfatı olarak,1156 bir yerde Arş'in sıfatı olarak gelmiş 1157; bir yerde de Allah Teala'yı tavsif etmek üzere varid olmuştur:
“Şüphesiz O (Allah), Hamîd'dir, Mecîd'dir.” 1158
Dostları ilə paylaş: |