Dersler Ve Öğütler
Şeyh Abdulfettah Ebu Gudde, Dabbetul-Arz hakkında şu bilgileri vermiştir:
"Bu, Dabbetu'l-Arz denilen hayvan, yüce Allah'ın Neml süresindeki şu ayeti kerimesinde sözü edilen hayvandır:
"Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman yerden bir çeşit hayvan çıkarırız ki o, onlara insanların ayetlerimize kesin bir şekilde inanmadıklarını söyler."222
Hafız İbni Kesir, Tefsir'inde (3/374) de şu bilgileri vermiştir:
"Bu hayvan, ahir zamanda insanların bozuldukları, yüce Allah'ın emirlerini terkettikleri ve hak olan dini diğiştirdikleri dönemde ortaya çıkar. Yüce Allah, o zamanda yerden bir hayvan çıkarır ve bu hayvan, insanlarla bu konuda (onların hak dinden uzaklaştıkları konusunda) konuşur."
Alusi de, Ruhu'l-Meani (6/314) 'de şu bilgileri vermektedir:
"Yani bu hayvan, insanlara, yüce Allah'ın kıyametin yaklaştığını bildiren ayetlerini (alametlerini) hakkıyla anlayamadıkalarından yahut söz konusu kıyametin yaklaştığını bildiren ayetleri de içinde olmak üzere yüce Allah'ın ayetlerinden hiç birini anlamadıklarından söz eder.
Bu hayvan hakkında özet olarak söyleyeceğim söz şudur ki, bu hayvan ayakları bulunan büyük bir hayvan olur. Hiçbir yönden insana benzemez. Yüce Allah onu ahir zamanda yerden çıkarır. Bu hayvan, insanların arasında mü'minin de, kafirin de bulunduğu bir zamanda ortaya çıkar.
Böyle bir hayvanın ortaya çıkacağına, Ebu Davud Tayalisi'nin Müsned'inin 334. sahifesinde, Ahmedbin Hanbel'in Müsned'inin 2. cildinin 295 ve 491. sahifelerinde, Tirmizi'nin Sünen'inin 12. cildinin 63. sahifesinde hasen olarak ve İbni Mace'nin Sünen'inin 2. cildinin 1351. sahifesinde rivayet edilen hadisi şerifler işaret etmektedir.
Aşağıda verilen hadisi şerif metni de ibni Mace'nin rivayetidir. Bu rivayete göre Ebu Hureyre (r.a), Resulullah (a.s)'ın şöyle buyurduğunu bildirmiştir:
"Hayvan (Dabbetu'l-Arz) ortaya çıkar. Bunun yanında Davud oğlu Süleyman (a.s)'ın mührü ile Musa bin İmran (a.s)'ın asası (değneği) bulunur. Bu hayvan, asası ile mü'minin yüzünü parlatır -veya nurlandırır yahut beyazlatır-mührü ile de kafirin burnuna mühür basar. -Yani mühür aleti ile burnunun üzerine mühür basar ve tanınmasını sağlayacak bir işaret koyar- Hatta bir çeşmenin etrafındaki mahallede oturanlar bir araya gelirler ve berikine "ey mü'min" diye, diğerine de "ey kafir" diye seslenirler."
Alusi bu rivayeti naklettikten sonra şöyle söylemektedir:
"Bu rivayet, Dabbetu'l-Arz ile ilgili rivayetler içinde en çok kabul edilmiş olanıdır."
Hakim Ebu Abdullah Neysaburi, güneşin batı tarafından doğmasının Dabbetu'l-Arz'ın ortaya çıkmasından önce gerçekleşecek bir olay olduğu yönünde görüş ileri sürmüştür. Onun görüşüne göre Dabbetu'l-Arz da ya güneşin batı tarafından doğduğu gün veya aradan fazla zaman geçmeden bir başka gün ortaya çıkar.
Hafız İbni Hacer, 'Fethu'l-Bari' adlı eserinin, 11. cildinin 304. sâhifesinde Hakim Neysaburi'nin bu görüşünü naklettikten sonra şöyle söylemektedir:
"Bundaki hikmet şudur ki; güneşin batı tarafından doğmasından sonra tevbe kapısı kapanır. Bunun üzerine mü'min ile kafiri birbirinden ayıracak olan hayvan (Dabbetu'l-Arz) ortaya çıkar. Böylelikle tevbe kapısının kapanmasındaki asıl amaç da tam olarak ortaya çıkmış olur."
Güneşin batıdan doğması olayı ile Dabbetu'l-Arz'in ortaya çıkması olayından hangisinin önce gerçekleşeceği meselesinde iki ayrı görüş bulunmaktadır. Hafız İbni Hacer, güneşin batıdan doğması olayının önce gerçekleşeceği görüşünü tercih etmiştir."
Yukarıda, Müslim'in rivayet etmiş olduğu ve Dabbetul-Arz'ın ortaya çıkması ve güneşin batı tarafından doğması olaylarından birinin gerçekleşmesinden sonra, bir kimsenin iman etmesinin kendisine herhangi bir yarar sağlamayacağını bildiren hadisi şerif geçmişti. Eğer Dabbetu'l-Arz'ın ortaya çıkması, güneşin batıdan doğması olayından sonra gerçekleşirse, bu konuda herhangi bir problem söz konusu değildir. Ama eğer, Dabbetu'l-Arz'ın ortaya çıkması olayı daha önce gerçekleşirse, bu zaman Müslim'in rivayet etmiş olduğu hadisi şerif açısından yukarıda zikretmiş olduğumuz iki ihtimalden biri söz konusu olabilir.
Şeyh Abdulfettah Ebu Gudde'nin yukarıda iktibas edilen açıklamasında nakletmiş olduğu hadisin bazı kısımlarının şahitleri bulunmaktadır. Yani bu kısımlarını, mana yönünden destekleyen başka rivayetler bulunmaktadır. Bazı kısımlarını ise hadisçilerden bazıları zayıf görmüşlerdir. Hadisin tümünü ise ha-sen görenler olduğu gibi, zayıf görenler de vardır.
Mehdi (a.s)
Peygamber soyundan gelen raşid bir halifenin ortaya çıkacağını müjdeleyen yirmiden fazla rivayet bulunmaktadır. Bu durum bizi, bu konudaki müjdenin anlam yönünden Peygamberimiz (a.s)'e dayandığı konusunda kesin hüküm vermeye götürmektedir.
Baskıcı saltanattan (baskı yönetiminden) sonra raşid halifeliğin geri döneceğini bildiren sahih bir nas bulunmaktadır.
Sahihi Müslim'de, ahir zamanda (kıyamete yakın zamanda), bol bol mal ele geçirecek ve bunları saymayacak bir halifeliğin yönetime geleceğini bildiren bir hadis bulunmaktadır. Bunun yanısıra Peygamber ailesinden gelen bir halifenin yönetime geçeceğini bildiren değişik rivayetler bulunmaktadır.
Halifeliğin kutsal topraklara yerleşmesinden yani kutsal toprakların hilafet merkezi olmasından sonra, sarsıntıların ve fitnelerin ortaya çıkacağı dönemin yaklaşmış olacağını bildiren rivayetler vardır.
Hz. Mesih (a.s)'in, müslümanların Kudüs'te bir imamlarının bulunduğu sırada ineceğini bildiren rivayetler bulunmaktadır. Bu imam acaba Mehdi (a.s) olabilir mi? Bazıları bu yönde görüş ileri sürmektedirler ve böyle bir şeyin olması ihtimal dahilindedir.
Ancak eğer Hz. Mesih (a.s)'in ineceği vakitte, müslümanların halifesi Mehdi (a.s) olacaksa, müslümanların ondan önce halifeleri olmayacak mıdır? Naslardan anlaşıldığına göre Hz. Mesih (a.s)'in ineceği vakitte, müslümanların halifesi eğer Mehdi (a.s) olacaksa, müslümanların ondan önce de halifeleri olacaktır. Çünkü Roma'nın fethedileceğini bildiren ve dünya çapında güce sahip bir İslam devletinin kurulacağına işaret eden hadisi şerifler buna işaret etmektedir.
Bu arada, Hz. Mesih (a.s)'in inmesinden önce kurulacak olan İslam hilafeti, Konstantiniyye'yi ikinci kez fethedecek ve hıristiyanlarla İslam topraklarının üzerinde şiddetli bir savaşa girecektir. Bazı rivayetlerde bildirildiğine göre bu savaşta müslümanların karargahları Şam yakınlarındaki Gute şehrinde olacaktır. Ancak eğer, Hz. Mesih (a.s)'in ineceği vakitte müslümanların halifesi Mehdi (a.s) olmayacaksa; o zaman Mehdi (a.s) İslam ümmetini zafer, üstünlük ve dünyaya hükmetme yolunda yöneten halifelerin ilki veya bu halifelerden biri olabilir.
Mehdi konusunda müslümanlardan pek çok kimse, çeşitli hataların içine düşmüştür.
İmamiyye şi'ası, Samerra'a'da bir mağaraya gizlendiğini ileri sürdükleri Muhammed Hucce'nin Mehdi olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Bazı müslümanlar da, hilafetin yeniden te'sisi için çalışılmasını Mehdi (a.s)'nin ortaya çıkacağı zamana bırakmışlardır. Oysa müslümanlar için yeniden hilafetin tesis edilmesi yolunda çalışmak, şeriatın farz kıldığı bir görevdir. Dolayısıyla bu görevin yerine getirilmesini herhangi bir şahsın ortaya çıkacağı zamana ertelemek doğru değildir.
Müslümanlardan bazı kimseler de Mehdilik iddiasında bulunmuş ve bazı insanlar da onların peşlerine takılmışlardır. Bugün de zaman zaman bu şekilde Mehdi olduğunu ileri süren kimselerin ortaya çıktığını duymaktayız.
Mehdi (a.s)'nin ortaya çıkacağını bekleyenlerin çoğunluğu, onun Hz. Mesih (a.s)'in ineceği vakitten kısa süre önce ortaya çıkacağı düşüncesindedirler. Bununla birlikte Mehdi (a.s)'nin ortaya çıkacağı vaktin yaklaştığını söylemektedirler. Oysa nasların zahirlerinden, yaşadığımız zaman ile Hz. Mesih (a.s)'in ineceği zaman arasında epey bir süre olduğu anlaşılmaktadır.
Hz. Mesih (a.s)'in ineceği vakitte Filistin toprakları, yahudilerin hakimiyeti altında olmayacaktır. Aksine, daha önce de geçtiği üzere o zaman Filistin topraklarına gelen yahudiler, Deccal ile birlikte buraya geleceklerdir. O zamanda Filistin raşid halifeliğin merkezi olacaktır. Bu, yahudilerin şu anki devletlerinin varlığının son bulacağını ortaya koymaktadır.
Mehdi (a.s)'nin Resulullah (a.s)'ın hadisi şeriflerinde bildirilen özellikleri ile ortaya çıkacağına inanmakla birlikte, ister farzı ayn türünden olsun, ister farzı kifaye türünden olsun bizden istenen bazı görevleri yerine getirmeyi, onun ortaya çıkacağı zamana kadar ertelememiz doğru olamaz. Ancak onun ortaya çıkması ve bizim kendisini özellikleri ile tanımamız durumunda, Allah'ın izniyle onun askerlerinden ve yardımcılarından olmaya niyet ederiz.
Aşağıda Mehdi (a.s) konusu ile ilgisi bulunan bazı nasslara, meselelere ve açıklamalara ve yorumlara yer vereceğiz:
Dostları ilə paylaş: |