Maddeyi Nİteleyen özellikler nitelemek ne demektiR? Maddeleri Nİtelemek hep kolay midir?



Yüklə 450,54 Kb.
səhifə6/6
tarix30.01.2018
ölçüsü450,54 Kb.
#42079
1   2   3   4   5   6

4) Maddenin özelliklerini duyu organlarımızla algılarız. Tabloda verilen maddelerin özelliklerini hangi duyu organımızı kullanarak algılıyorsak onu işaretleyiniz.

MADDENİN ÖZELLİKLERİ

GÖZ

BURUN

DİL

DERİ

KULAK

Renk
















Parlaklık-matlık
















Saydam-opak
















Sert-yumuşak
















Koku
















Tat
















Berk-esnek
















Soğuk-sıcak
















Su geçirme
















5) Tabloda yer alan varlıklar hangi gruba dahilse onu işaretleyin.

VARLIK

Madde

Cisim

Eşya

Malzeme

Alet

Araç

İplik



















Makas



















Tahta



















Un



















Şeker



















Çekiç



















Tuğla



















Sandalye



















Cam



















Tepsi



















Kalem



















6) Çevremizde gördüğümüz tüm varlıklar maddedir. Kütlesi ve hacmi olan her şey maddedir. Ağaç, pamuk, kum vs.

Maddenin şekillendirilmiş hali cisimdir. : İplik, masa, cam, sıra…



Eşya malzemelerle yapılır.: Koltuk, masa, halı, buzdolabı…

Aletleri ise şekil değişikliği için kullanırız. : Makas, bıçak…

Araçlar kuvvetimiz yardımıyla iş yapmamızı sağlar. : Tornavida, kalem, silgi…

Tabloda yer alan varlıklar hangi gruba aitse onu işaretleyiniz.



VARLIK

Madde

Cisim

Eşya

Malzeme

Alet

Araç

İğne



















Testere



















Şeker



















Sehpa



















Cam sürahi



















Kerpeten



















KUVVET VE HAREKET

BİR SORU---------BİR YANIT

1-Hareket nedir?

*Bir cismin sabit bir noktaya göre yerinin yada konumunun değişmesine hareket denir.

2-Yer değiştirme nedir?

*Hareket eden bir cismin başlangıç konumundan başka bir yöne doğru konumunun değişmesine yer değiştirme denir.



c:\users\casper\desktop\belgelerim\1.sınıf\çizgi film kahramanları\yardım_dosyalar\image012.gif c:\users\casper\desktop\belgelerim\1.sınıf\çizgi film kahramanları\yardım_dosyalar\image012.gif

ilk Yer değiştirme son konum konum

3-Hareketli cisimlere neleri örnek verebiliriz?

*Hareket halindeki insanlar,taşıtlar,uçan kuşlar,çamaşır makinesi,çalışan saatler.

4-Hangi varlıklar hareketsiz varlıklara örnek gösterilebilir?

*Dağlar,evler,köprüler,durmakta olan taşıtlar…..

5-Hangi hareketlere hızlı,hangi hareketlere yavaş diyebiliriz?

*Bir cismin yer değiştirmesi ;belli bir süre içinde ve kısa zamanda gerçekleşiyor-

sa hızlı,uzun zamanda gerçekleşiyorsa yavaştır.

6-Çevremizde yavaş ve hızlı hareket eden varlıklara neleri örgösterebiliriz?

*Uçan kuş hızlı hareket ederken,kaplumbağa yavaş hareket eder.

mcj01512090000[1]mpj04280050000[1]

7-Yörünge nedir?

*Hareket eden varlıkların izlediği yoldur.Dünya’nın ,Güneş etrafında dönerken izlediği yörünge.mcj02372720000[1]

8-Kaç çeşit yörünge vardır?

*Doğrusal,eğrisel ve dairesel olmak üzere 3 çeşit yörünge vardır.

9-Doğrusal hareket nedir?

*Bir cismin bir doğru üzerinde aldığı yola doğrusal hareket denir.

10-Hangi hareketler doğrusaldır?

*Düz bir yolda hareket eden arabanın,yere düşmekte olan bir cismin hareketi doğrusaldır.

mcj04262260000[1]

Doğrusal hareket

11-Eğrisel hareket nedir?

*Yer değiştirme hareketi bir eğri boyunca oluyorsa buna eğrisel hareket denir.

12-Eğrisel hareketlere neleri örnek gösterebiliriz?

*Potaya atılantop,virajı dönen araba,fıskiyeden akan su….



mpj04033470000[1]

13-Dairesel hareket nedir?

*Bir cismin yer değiştirmesi çember şeklinde ise bu hareket daireseldir.

14-Dairesel harekete neleri örnek verebiliriz*Atlı karınca,yel değirmeninin kanatları,hareket halindeki araba tekerleği……



mcj04322470000[1]
mcj02270080000[1]mcj04358350000[1]

15-Salınım şeklindeki hareket nedir?

*Bir cismin hareketi ileri ve geri doğru sallanma şeklindeyse bu hareket salınım şeklindedir.

16-Hangi araçlar salınım hareketi yapar?

*Saatin sarkacı,salıncakta sallanan çocuk ,bebeğin beşiği salınım hareketi yapar.

mcj02504820000[1]mcj02320560000[1]mcj03616340000[1]

17-Kuvvetin temel hareketi nedir?

*Kuvvet itme ve çekmedir.

18-Kuvvet nedir?

*Bir cismi hareket ettiren ,yönünü ve şeklini değiştiren etkiye kuvvet denir.

19-İtme ile hareket ettirilen cisimlere neleri örnek verebiliriz?

*Bebek arabasını iten anne ,kapıyı örten Yasemin,masayı iten öğretmen.itme kuvveti uygulamaktadır.

20-Çekme kuvvetinin uygulandığı eylemler neledir?

*Kuyudan su çekme,Balık oltasını çekme…..

21-İtme ve çekmenin birlikte uygulandığı eylemler nelerdir?

*Yüzme,kürek çekme,bir tahtayı testereyle kesme….

22-Kuvvet cisimlere nasıl etki eder?

*1-Duran bir cismin hareket etmesini sağlar.

2-Hareket halindeki bir cismin durmasını sağlar.

3-Hareket halindeki bir cismin hızlanmasını ve yavaşlamasını sağlar.

4-Hareket halindeki cismin yön değiştirmesini ve dönmesini sağlar.

5-Cisimlerin şeklinin değişmesini sağlar.

23-Cisimlerin şeklini değiştirmek için hangi kuvvetleri uygularız?

*Germe,sıkma bükme,vurma biçiminde kuvvetler uygularız.

24-Esnek maddeler nedir?

*Kuvvetin etkisiyle şekli değişen cisimlerin bazıları uygulanan kuvvet ortadan kalkınca eski şekline döner.Bu tür maddelere esnek maddeler denir.(sünger)

25-Esnek olmayan maddeler nedir?

*Kuvvet uygulanınca eski haline dönemeyen maddelerdir.(cam)

26-Bir varlık kuvvet uygulanmasına rağmen hangi durumda hareket etmez?

*Aynı anda ve eşit kuvvetler uygulanırsa cisim hareket etmez.

27-Kuvvet ile cismin büyüklüğü arasındaki ilişki nedir?

*Cismin büyüklüğü arttıkça,uygulanan kuvvette artar.

5.TEMA (İYİ Kİ VAR)

TEKNOLOJİNİN KULLANIM ALANLARI

mcj04123040000[1] mpj04307880000[1] j0332268 mcj04299230000[1]

ÇEVREMİZDEKİ TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ

Yaşamımızda olmasa hayatımızın zorlaşacağı ve İYİKİ VAR dediğimiz teknolojik ürünler vardır.İnsanoğlunun ihtiyaçları teknolojik ürün kullanımında bile farklılık göstermektedir.Örneğin; Şoför olan birisi minibüse İYİ Kİ VAR derken Çiftçi olan birisi de traktöre İYİ Kİ VAR diyebiliyor.Öğretmen bilgisayara İYİ Kİ VAR derken gazeteci olan birisi de kameraya İYİ VAR diyebiliyor.

İnsanoğlu doğumundan ölümüne kadar iletişim halindedir.Yeni doğmuş bir çocuk ihtiyaçlarını annesine iletmek için ağlama yolunu seçer.Büyüyüp geliştiği zaman da konuşarak iletişim kurar.

Bildiğimiz gibi insanlar konuşarak iletişim kurarlar.Peki konuşacağımız kişi yanımızda değilse nasıl iletişim kuracağız.İşte insanlık bu noktada yani iletişim konusunda hızlı bir yol kat etmiştir.

TEKNOLOJİ:Teknolojiyi yaşamı kolaylaştırmak için bir önceki duruma göre aynı işi daha hızlı ve daha kolay yapmamızı sağlayan değişimlerin tamamı olarak tanımlayabiliriz.

Teknolojinin Kullanım Alanları

Eğitim,ulaşım,iletişim,sağlık,üretim,ev aletleri……..

ZAMAN ÖLÇME ARAÇLARI

Zaman insanlar için oldukça önemlidir. Eskide insanlar Güneş’in düzenli bir şekilde yer değiştirmesine dikkat ederek vakitlerini belirlemeye çalışmışlardır.

SAAT

Uzun yıllar zamanı ölçmek için Güneş saati kullanılmıştır. Mısırlılar, Güneş saati gibi günlük zamanı gölgenin bir takım işaretler üzerine düşmesiyle ölçmüşlerdir.



gun4

Su saati de eski zamanı ölçmek için kullanılmıştır. Bir huniden konulan su silindirdeki şamandırayı yükseltir. Bu saatin ibresini döndüren bir dişli çubuğa bağlanmıştır. Su akım hızı bir dondurucu tarafından ayarlanır. Su düzeyi bir tüp aracılığıyla sabit tutulur.

450px-modern_water_clock

Yine bu dönemde yağ saati, mum saati kullanmışlardır. Devamlı olarak yanan, eriyen mumun boyunu gösteren bir ölçekle zamanı anlamaya çalışmışlardır. Mum düzenli yanarak suyun kaba damla damla akışından yaralanarak zamanı ölçmüşlerdir.

En çok kullanılan da kum saati olmuştur. Belirli bir zaman parçasını gösterir. Kum saati içindeki kumun bir kaptan diğerine boşalmıştır. İki cam küreden oluşmuştur. Saat baş aşağı çevrildiği zaman, bir küresinde bulunan ince kum diğerine boşalır. Kumun akması bittiği zamanki geçen süre üç dakikadır.

aufwn69ca5ywu6acauweai4cad1217dcag8y6djca7cqn60caj64dyvca69egrbcagwxe6tca1hgwudca95i2qoca5hxu8yca1mi7n4caxp0vztcauwfx2icas1b2b2cajegh9zca4ufn87cazj2y0e

İlk mekanik saatler 10. yüzyılda yapılmaya başlayan ağırlıklı saatlerdir. 16. yüzyılda Hollandalı bilim adamı Christian Huygens Kristiyan Huygnes) ilk kez sarkaçlı saati yapmıştır. Saatin altında sürekli sallanan sarkaçlar, saatin düzenli çalışmasını sağlar.



ufuksaat-pr45b

TAKVİM

Takvimi ilk kez, İlk Çağda Sümerler kullanmışlardır. Yılı 354 gün hesaplayarak Ay takviminin temellerini atmışlardır. Bir günü gece ve gündüz on iki eşit saat olarak düşünmüşler, bir saati 60, bir dakikayı 60 saniyeye bölmüşlerdir.



Mısırlılar, Dünya’nın hareketlerini ve gökyüzünü inceleyerek bir yılın 365 gün olduğunu hesaplamış ve Güneş takvimini oluşturmuşlardır. Yılı on iki aya bölerek, bir ayı otuz gün kabul etmişlerdir. Günümüzde iki takvim çeşidi kullanılmaktadır:

Hicri takvim: Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göçünü (hicret) yılın başlangıcı kabul eder.

Miladi takvim: Hz. İsa’nın doğumundan 7 gün sonraki 1 Ocak gününü yılın başlangıcı kabul eder.

Ay yılı ile Güneş yılı arasında 11 gün zaman farkı vardır. Yüz yıllık zaman dilimlerine yüzyıl (asır) denir.



TARİH BOYUNCA TÜRKLERİN KULLANDIKLARI TAKVİMLER

  1. On İki Hayvanlı Türk Takvimi: Her yıl ayrı bir hayvan ismiyle adlandırılır. Hala Orta Asya’da yaşayan bazı Türklerin kullandığı takvimdir.

  2. Celali Takvimi: Selçuklu Devletinin kullandığı bir takvimdir.

  3. Rumi Takvim: Cumhuriyet’in ilanından önce yurdumuzda kullanılmakta idi. Güneş yılını esas alıyordu. Başlangıç yılı hicret yılıydı. Osmanlı mali işlerinde bu takvimi esas alıyordu.

  4. Hicri Takvim

  5. Miladi takvim

ÖNEMLİ

Takvimler Arası Yıllar Nasıl Hesaplanır?

Örneğin içinde bulunduğumuz yıl olan 2008 yılını hem Hicri hem de Rumi olarak hesaplamak istiyoruz.Ne yapmalıyız?

Hicri Yılı hesaplamak istiyorum.Öncelikle içinde bulunduğumuz yılı yazarız.Sonra ise Hicri yıl başlangıcı olan 622 yılından çıkartırız.Yapalım. 2008-622=1386 (HİCRİ YIL)

Rumi Yılı hesaplamak istiyorum.Öncelikle içinde bulunduğumuz yılı yazarız.Sonra ise Rumi yıl başlangıcı olan 584 yılından çıkartırız.Yapalım. 2008-584=1424 (RUMİ YIL)

Buradaki 2008 yılı MİLADİ YIL yani içinde bulunduğumuz, kullanmış olduğumuz takvimin yılıdır.Bunu sadece 2008 yılı için değil MİLADİ herhangi bir tarih içinde yapabiliriz.Bu işlemlerin tersini de yapabiliriz.Örneğin; Hicri Takvim yılı 1304 olsun.Bunu MİLADİ YILA çevirmek istiyorum.Yapacağımız işlem çok basit.HİCRİ YIL başlangıcı 622 olduğundan Hicri yılın üstüne 622 ilave ettiğimiz zaman MİLADİ YILI bulmuş oluruz.Yapalım. 1304+622=1926 (MİLADİ YIL)

Örneğin; Rumi Takvim yılı 1402 olsun.Bunu MİLADİ YILA çevirmek istiyorum.Yapacağımız işlem çok basit.RUMİ YIL başlangıcı 584 olduğundan Rumi yılın üstüne 584 ilave ettiğimiz zaman MİLADİ YILI bulmuş oluruz.Yapalım. 1402+584=1986 (MİLADİ YIL)

Türkler bugüne kadar çeşitli takvimler kullanmışlardır.Türklerin ilk kullandıkları takvim ise ONİKİ HAYVANLI TÜRK TAKVİMİDİR.Bu takvim her yıla bir hayvan ismi verilerek oluşturulmuştur.Şu şekildedir;

1.Sıçan Yılı

2.Öküz Yılı

3.Pars Yılı

4.Tavşan Yılı

5.Timsah Yılı

6.Yılan Yılı

7.At Yılı

8.Koyun Yılı

9.Maymun Yılı

10.Tavuk Yılı

11.Köpek Yılı

12.Domuz Yılı

Bu takvimde hayvan adları yılları simgeler.Ayların adları yoktur.Yılın 1.,2.,…….12.ayı diye geçer.Örneğin; at yılının 10.ayı gibi



İLETİŞİM --TELGRAFTAN E-POSTAYA

Eskiden insanlar ateş yakarak dumanlarla mesajlarını iletmeye çalışmışlardır. Bazı Afrika kabileleri davul çalarak uzaklara haber iletmişlerdir. Ulak adı verilen kişiler yaya ya da at üzerinde haber iletmiş, mektup taşımışlardır.

İlk posta teşkilatını Persler oluşturmuştur.

Yazını ilk kez Sümerler tarafından icat edilmiştir. 19. yüzyıldaki iletimdeki en büyük gelişme Mors alfabesini bulan Samuel Mors’un elektrikli telgrafı bulmasıdır. Samuel Mors Amerikalı bir ressamdır.



Telefon ilk kez 1876 yılında Graham Bell tarafından icat edilmiştir. 20. yüzyılda sesin radyo dalgaları ile iletişimini sağlayan telsiz telefon bulunmuştur.

Birçok ülke tarafından Dünya etrafında uzaya fırlatılmış haberleşme uyduları vardır. Televizyon uyduları ile yeryüzüne yerleştirilmiş çok sayıda uydu çanağı haberlerin ve bilgilerin gönderilmesini, alınmasını sağlamaktadır.

Ülkemizin uzaya fırlatılarak yörüngeye oturtulmuş olan Türksat adında uydusu vardır.


Milli mücadelemizde 16 Mart 1920de İngilizler İstanbulu işgal ettiklerinde, canını hiçe sayarak telgrafçı Manastırlı Hamdi Bey, işgal haberini ATATÜRKe ulaştırmıştır.


Gramofon: Seslerin kaydedilip sonradan tekrar okunabileceği fikri 1877’de Cross adında bir şair ve bilgin tarafından ortaya atılmış. Bir alıcı, bir kayıt ve bir de okuma düzeneğinden meydana gelen ilk fonograf 1878 yılında Thomas Edison tarafından yapılır. Edison, Mello Fabrikası’nda 20 kişilik ekibiyle yaptığı çalışmalar sonucunda fonograf hariç 40 yeni proje ile 1000’e yakın buluşun patentini alır. 1894 yılında Amerikalı mucit Emil Berliner bu fonografı gramofon adı altında tescilli bir marka olarak yaygınlaştırır.

Teknolojinin Gelişimi İle İlgili Ek Bilgiler



  • Ülkemizde PTT (Posta,Telefon,Telgraf) kurumu 1840’da kuruldu.

  • O yıllarda posta gönderimi atlı birliklerle yapılıyordu.

  • Bu işi yapanlara POSTA TATARI denirdi.Bunlar dayanıklı insanlar ve çok iyi binicilerdi.

  • Yurdumuzda ilk TELGRAF hattı Edirne-Şumnu (Şumnu bugün Bulgaristan sınırları içindedir) arasında kuruldu.

  • Amerikalı bir ressam olan Samuel MORSE, bilimle de uğraştı ve MORSE (mors) alfabesi de denilen alfabeyi geliştirdi.

  • Tarihimizin en önemli telgrafçılarından biri de HAMDİ BEY’dir.Hamdi bey İstanbul’un işgalini Atatürke iletmiştir.

  • 1863te mektuplarda pul kullanılmaya başlandı.

  • İlk telefon santrali 1909 yılında faalite geçti.

  • Halka telefon verilmesine 1914 yılında başlandı.

  • 1995’te telekomünikasyon işlerini Türk Telekom yapmaya başladı.



  • İskoçyalı mucit John Logie BAİRD (1888-1946), görüntünün de aynen ses gibi gönderilebileceğini söyledi.Bunu da 1925 yılında ilk canlı televizyon yayını yaparak bunu gösterdi.

  • 1936da ilk kez siyah-beyaz televizyon yayınları BBC tarafından yapıldı.

  • 1956’da Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) renkli televizyon yayını yapıldı.

  • 1968de TRT (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) siyah-beyaz yayınlara başladı.

  • 1990 yılında Türkiye’de ilk özel tv yayını yapıldı.

  • 1994 yılında ilk kez Türk uydusu TÜRKSAT uzaya fırlatıldı.

ULAŞIM

İlk tekerlek günümüzden 6000 yıl önce Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır. Tekerleğin bulunmasından sonra, atların çektiği arabalar yapılmış, ulaşım bununla sağlanmıştır. Uzun yıllar faytonlar insan taşımacılığında at arabaları ise yük taşımacılığında kullanılmıştır.

İçten yanmalı motorun bulunması ulaşım alanında büyük bir devrim sayılır. Bu devrim sayesinde otomobilden uçağa kadar bir dizi taşıtın üretilmesini sağlamıştır. Motosikletlerin ve otomobillerin motorlarına içten yanmalı motor denir. Bu motor içindeki benzini yakarak tekerlekleri döndürür.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kara yollarının yapımı, gelişmiş hava, deniz limanları, gideceğimiz yere daha hızlı ve güvenli ulaşabileceğimiz kara, deniz ve hava taşıtları yapılmıştır.

Metro ve yaylı sistemler şehir içi ulaşımda büyük bir rahatlık sağlar. Elektrikli trenler daha hızlı, güvenli ve ekonomik ulaşım imkanı sunar.

Ülkemiz, Dünya’nın her tarafına gelişmiş kara, deniz, demir ve hava ulaşım ağıyla bağlıdır.

1933’te kurulan devlet hava yolları (5 uçak 28 personel) 1956’da Türk Hava Yollarının kurulması, modern hava meydanları ve hava limanlarının yapılması iç ve dış hatlarda yolcu ve yük (kargo) taşımacılığı giderek artmıştır. Zamanın tasarrufunun çok iyi bilinmesi, siyasi ve ticari trafiğin çok yoğunlaşması, daha hızlı ve gelişmiş uçakların yapılmasını sağlamıştır.

Ulaşımdaki gelişmeler, bir ülkedeki ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişliğin de göstergesidir. Ekonomik gelişmişlik bilim ve teknolojik gelişmeyi de beraberinde ortaya çıkarır.



LOKOMOTİFİN TARİHÇESİ

İlk kez kömür madenlerinde vagonların taşınması için atın yerini alacak lokomotifi 1804 yılında İngiliz Richard Trevit Hick (Riçırd Tirevit Hik) yapmıştır. İlk lokomotifin sadece dört tane çekici tekerleği vardır.



İlk buharlı lokomotifler İngiltere’de kömür madenlerinde kullanıldı. Zamanla posta arabalarının yerini lokomotifler almıştır. Buhar makinesi insanlığın gelişmesine teknolojinin yaptığı en büyük katkılardan biridir. 1769’da James Watt tarafından yapılmıştır. Ulaşımda çok etkili olmuştur. Buhar gücüyle çalışan lokomotifler yapılarak tekerlek ve raylarla ağır yüklerin taşınabileceği ispatlanmıştır.

ENDÜSTRİ

Tarımsal, hayvansal ve madensel maddeleri işleyerek onlardan doğrudan kullanılır eşya ve madde elde etmeye (endüstri) denir.

Bilim ve teknolojik gelişmeler endüstrinin ortaya çıkmasında, oluşmasında en büyük etkendir. Buhar makinesinin İngiltere’de bulunması endüstri devriminin İngiltere’de başlamasına neden olmuştur. Endüstrileşmeyle birlikte ekonomik ve sosyal hayat önemli ölçüde değişmiştir. Kırsal alandan kentlere akın olmuş kentler gelişerek nüfusları artmıştır. Tarımda makineleşme ve modern usuller verimin artmasına neden olmuştur. Tarımda çalışanların sayısı azalmıştır. Endüstriyel gelişme dünya ticaretinin gelişmesine neden olmuştur(Ham madde ihtiyacı artmış, üretilen malların satılma zorunluluğu ortaya çıkmıştır.)

Üretimde maliyeti düşürmek, daha seri üretmek için bilimsel ve teknolojik buluşlar yapılmış, bilgisayar, elektronik beyin, robot makineleri üretilmiştir.

1950 yıllarından itibaren ilk seri üretim hatları kullanılmaya başlanmış ve birçok işin mekanik yollarla yapıldığı görülmüştür.

Tekstil, maden, makine, orman ürünleri, çimento, cam, seramik gibi ülkemizde gelişmiş olan sanayi kolları her gün biraz daha gelişerek, ihtiyacımız olan her türlü ürünü bize sunmaktadır.

Tarım ve hayvancılık sektörüne yönelik endüstriyel kuruluşlar gelişmiştir.

TEKNOLOJİYİ AMACI DIŞINDA KULLANMAK

Günümüzde gitgide artan teknoloji kullanımı,enerji tüketiminin atmasına neden olmaktadır.Böylelikle yeni enerji kaynaklarının oluşturulması ve bulunması ihtiyacı ortaya çıkarmıştır.Bu enerji kaynaklarının başında atom(nükleer enerji) gelir ki çok az bir madde ile çok büyük enerji elde etmemizi sağlar.Ancak bu enerji türü ,insanlığı tehdit edecek en güçlü tehlikedir.Yanlış ya da amacı dışında kullanımı sonucu tüm dünyayı etkileyebilecek bir felakete yol açabilir.Milyonlarca insan ölebilir.Teknolojinin ,amacı dışında kullanılmasının engellenmesi gerekmektedir.

TELEVİZYON HASTALIĞI

TELEVİZYON ve ÇOCUK

Televizyon çocuğun çevresindeki ulaşamayacağı görüntüleri getirerek;



  • Çevresini zenginleştirir.

  • Hayal alanını genişletir.

  • Bilgisini genişletir.

Bunun yanı sıra sürekli Televizyon izlenmesi halinde;

  • Hayal gücü azalır.

  • Geç yatma ve uykusuzluğa neden olur.

  • Yakından izlendiğinde gözleri bozar ve yorar.

  • Hareketsizliğe neden olduğundan beden gelişimi olumsuz etkilenir.

  • Aile ve arkadaşlık ilişkilerini bozar.

mcj02321390000[1]

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ IŞIK VE SES TEMA ÖZETİ

  • Cisimleri görebilmemiz için ışığa ihtiyacımız vardır. Işıksız bir ortamda çevremizdeki varlıkları göremeyiz.



amplpf2

  • Bir duvarın arkasındaki cismi göremeyiz fakat camın arkasındaki cismi görebiliriz.Bunun sebebi duvarın opak bir madde olmasıdır. Duvar ışığı karşı tarafa geçirmediği için arkasındaki cismi göremeyiz. Faka cam saydam bir madde olduğu için ışığı arkasına geçirir ve böylece cisimleri görmemizi sağlar.

duvar cam

IŞIK KAYNAKLARI

** Ampul, floresan, lamba, el feneri, mum, araba farları, gaz lambası gibi ışık kaynakları insanlar tarafından yapılır. Bunlara YAPAY IŞIK KAYNAKLARI denir.

** Güneş, yıldızlar, ateş böcekleri gibi ışık kaynakları ise

DOĞAL IŞIK KAYNAKLARIDIR. Çünkü bunlar insanlar tarafından yapılmamıştır.

** Ay da etrafa ışık yayar, ancak Ay bir ışık kaynağı değildir. Çünkü Ay Güneş’ten aldığı ışığı bir ayna gibi bizlere yansıtır.

Ay gibi bazı cisimlerde ortamda bulunan ışık kaynaklarından aldıkları ışığı bizlere yansıtırlar. Örneğin; ayna, çelik tencere ve çaydanlık, metal kaşıklar vb.

** Işık kaynakları aynı zamanda etraflarına ısı da yayarlar. Örneğin; Güneş en büyük ışık kaynağımızdır. Güneş bir taraftan Dünya’yı aydınlatır, bir taraftan da ısıtır.

IŞIK

gunes24cd ISI

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AYDINLATMA TEKNOLOJİLERİ

** Çok eskiden insanlar için en önemli ışık kaynağı Güneş ve ateş olmuştur. Yapay ışık kaynakları çok sonraları ortaya çıkmıştır.

Şimdi kısaca ışığın tarihçesine bir bakalım;



  1. İlk önce insanlar meşale yapmayı öğrendi.

  2. Sonra kandiller ve yağ lambaları kullanılmaya başlandı.

  3. İngiltere ve Almanya’da gaz lambaları kullanılmaya başlandı.

  4. Yağ lambalarında balina yağı kullanılmaya başlandı.

  5. Mum ve petrol ürünleri ışık kaynağı olarak geceleri kullanılmaya başlandı.

  6. Edison ampulü icat etti. Bu ampul birkaç saat yanabiliyordu.

  7. Florasan ampuller keşfedildi. Bu ampuller hem daha az enerji harcıyor hem de daha fazla ışık verebiliyordu.

  8. Normal ampullerden daha fazla ışık verip daha az enerji harcayan halojen lambalar icat edildi.

mesale mum1 mbtunc_kandil03 488150

690 02isinla_bizi_scoty00

AYDINLATMA TEKNOLOJİSİNİN HAYATIMIZA ETKİSİ

Aydınlatmanın hayatımızda ki yerini anlamak için bir an aydınlatma araçlarının olmadığını düşünelim. İş merkezlerinde, fabrikalarda, hastanelerde, evlerde, okullarda faaliyetler devam edebilir miydi ? Elbetteki hayır. Demek ki aydınlatma teknolojilerinin hayatımızdaki önemi çok büyük.

Etrafın aydınlatılmasında bazı konulara dikkat etmek gerekir. Örneğin;


  • Işık gözümüze doğrudan gelmemelidir. Aksi halde gözümüze zarar verebilir. Ders çalışırken ışığın sol taraftan gelmesine dikkat etmeliyiz. Ayrıca ışığın şiddeti norma olmalıdır.

  • Ortamları aydınlatırken gereğinden fazla ampul kullanılması hem göz sağlığımızı bozar hem de enerji israfına sebep olur.

  • Evimizde tasarruflu olan ampulleri tercih etmeliyiz.

  • Kullanmadığımız ışık kaynaklarını söndürmeliyiz. Böylece hem aile bütçemize hem de ülke ekonomisine katkıda bulunmuş oluruz.

IŞIK ÇEVREYİ KİRLETİR Mİ ?

Büyük alış veriş merkezleri, mağazalar, eğlence yerleri vb. dikkat çekmek için gereğinden fazla ışık kullanırlar. Işığın gereğinden fazla ve yanlış kullanımına IŞIK KİRLİLİĞİ adı verilir.

Işık kirliliği doğal hayatı olumsuz etkiler . Öreğin; şehir ışıkları gökyüzünün özellikle yıldızların ve gezegenlerin görünmesini engeller. Bu da gök cisimlerinin incelenmesini zorlaştırır.

Işık kirliliği aynı zamanda enerji israfına de sebep olur. Üretilmesi çok zahmetli ve pahalı olan elektrik enerjisi boşuna kullanılmış olur.



kirli1

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ?

Işık bir saniyede 300 milyon metre yol alır.

Dünya’nın en parlak yapay ışık kaynağı 1987 yılında lazer kullanılarak yapıldı. Yapılan bu ışık kaynağı Güneş’ten birkaç milyon kez daha parlaktı.

Dünya’nın en uzun süre yanan ampulü California’ da bulunmaktadır. Bu ampul 1901 ‘den bu yana yanmaktadır.

Dünya’mızın ışık kaynağı olan Güneş’in yaklaşık 7 milyar yıl ömrü vardır.

karagoz

1180987231karagoz11

SES

SES KAYNAKLARI VE TİTREŞİM

** Etrafımızda duyduğumuz bütün seslerin bir kaynağı vardır. Seslerin çıktığı bu kaynaklara SES KAYNAKLARI denir

Örneğin; İnsanlar, su, rüzgar, hayvanlar, müzik aletleri bu kaynaklardan bazılarıdır.

Su, rüzgar, kuş, şimşek gibi kaynaklar DOĞAL SES KAYNAKLARIDIR.



kus15

Müzik aletleri, radyo, televizyon, telefon, kapı zili gibi kaynaklarda YAPAY SES KAYNAKLARIDIR.



gibsonlespaultn9

Ses yayılma özelliği gösterir. Böylece bir ses kaynağına farklı uzaklıkta ve konumda bulunan insanlar aynı sesi duyabilirler



SES VE TİTREŞİM

Ses kaynaklarından ses titreşme sonucu ortaya çıkar.

Örneğin; Gitar, saz gibi müzik aletlerinde tel titreştikçe ses çıkar.

Davul tokmağı, davula vurdukça zarda titreşim meydana getirir. Bu titreşim de sesi oluşturur. Konuşurken elimizi gırtlağımıza dokundurduğumuzda ses tellerindeki titreşimi hissedebiliriz.

Titreşim olayı her zaman gözle görülmeyebilir. Mesela sazın telinin titreştiğini görebiliriz. Fakat rüzgarın havada meydana getirdiği titreşimleri göremeyiz.

SONUÇ: Ses titreşim sonucu oluşur.

Titreşim bir harekettir. Sazın teli titreşirken hareket eder. Cisimlerde titreşimi meydana getirmek için enerjiye ihtiyacımız vardır. Öyleyse SES BİR ENERJİ çeşididir.

SES VE İŞİTME

Ses kaynaklarındaki titreşimler havada yayılır. Havadaki titreşimler kulak kepçesi tarafından toplanarak kulak zarına iletilir. Kulak içindeki diğer yapılar ve beyin aracılığıyla sesleri algılarız.

Çevremizdeki her sesi duyamayız. Örneğin; aralarında fısıldaşarak konuşan iki arkadaşımızın söylediklerini duyamayız. Sesin şiddeti azaldıkça duyma da azalır.

Ayrıca ses kaynağına yakın veya uzak olmamızda duymamızı etkileyebilir. Ses kaynağından uzaklaştıkça sesin azaldığını, yaklaştıkça da sesin çoğaldığını görürüz.

İnsan kulağının duyamayacağı kadar düşük ve yüksek şiddetteki sesleri bazı canlılar duyabilir. Örneğin; yarasa, köpek, yunus balıkları gibi.

SONUÇ:

Sesi duyabilmemizi sağlayan özellik sesin şiddetidir. Düşük şiddetteki sesleri duyamayız. Ses kaynağına yaklaşıp uzaklaştıkça da ses şiddeti değişir.



  • Sesin şiddeti, işitme cihazları veya yükselticiler kullanılarak artırılıp azaltılabilir.

  • Uzun süre sesli müzik dinlemek, yüksek seslere maruz kalmak kulak sağlığımızı olumsuz etkiler.

  • Gürültülü yerlerde çalışanlar kulaklık takarak yüksek sesten korunur.

medya_clip_image005

altec_cs_21_4

Ses Kirliliği

Düzensiz ve şiddeti yüksek olan sesler gürültüye neden olur. Buna SES KİRLİLİĞİ denir

Gürültü insan sağlığını olumsuz etkiler. Gürültülü ortamlarda bulunan insanların kulak sağlığı bozulabilir.

Ayrıca gürültü insanı gergin ve sinirli yapabilir.

Gürültülü ortamlarda bulunmamaya çalışmalı,

evlerimizde ses yalıtımı yaparak dışarıdaki gürültünün olumsuz etkilerinden korunabiliriz.



yas08

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ?

  1. Bilinen en yüksek sesli patlama 1883 yılında gerçekleşti. Krakatao volkanı patladığında sesi 5000 km’den duyulmuştu.



  1. Bilinen en eski müzik aleti 40 000 yıl önce yapılmıştır. Bu müzik aleti geyik ayağından yapılmış.



  1. Bazı şarkıcılar sesleri ile bardak kırabilmektedir.



  1. İnsanların duyamayacağı kadar yüksek ses şiddeti iç organların ve anne karnındaki bebeklerin incelenmesinde kullanılmaktadır.



  1. Ses , havada saniyede 340 m hızla gidebilmektedir. Sıcak havada sesin hızı biraz daha artar.



  1. Yarasa, köpek ve yunuslar yüksek şiddetteki sesleri duyabilirler.

  2. Çok düşük şiddetteki seslerden tıp, petrol arama, haberleşme ve yer kabuğunun incelenmesi gibi alanlarda yararlanılmaktadır.

DÜNYA’MIZIN ŞEKLİ

      Dünya’mızın şekli üst ve alt kısımdan basık (kutuplardan basık) bir KÜRE şeklindedir.

 DÜNYA’NIN KÜREYE BENZEDİĞİNİN KANITLARI

 1- Dünya’nın, Ay üzerine düşen gölgesi yuvarlaktır.



2- Uzaktan gelen bir geminin önce dumanını, sonra bacasını veya bayrağını daha sonra da geminin tamamını görmemiz.

 3-Bir noktadan çıkıp hep aynı yönde gidersek başladığımız noktaya geri dönmemiz. 



4-Uzaydan çekilen fotoğraflar, Dünya’nın küreye benzediğinin kesin kanıtıdır.

KAYAÇLARI,MİNERALLERİ VE MADENLERİ TANIYORUZ

 Karalar kayaçlardan oluşmuştur. Kayaçlar ise çeşitli minerallerin birleşmesi ile oluşmuş katı maddedir. Minerallerin çeşitliliği ve farklılığından dolayı kayaçların yapısal özellikleri, renkleri, sağlamlıkları birbirinden farklıdır. Mineraller,kayaçlara;renk,sertlik,yumuşaklık, parlaklık,matlık gibi özellikler kazandırır.      

Mineraller kayaçların içindedir.Bunların bazılarına ulaşmak için toprağın derinliklerine inmek gerekir.

Mineralleri günlük hayatımızda birçok alanda kullanırız.

Örneğin;


* Ampulün içindeki telin yapıldığı tungsten bir mineraldir.

*Ayna yapımında silis ve gümüş mineralleri kullanılır.

*Kurşun kalemin ucu grafit adlı mineralden yapılmıştır.

*Tebeşir alçı taşı denilen mineralden yapılmıştır.

*Günlük hayatımızın birçok yerinde kullandığımız alüminyum, çinko, demir, altın, kömür, bakır, kum taşı, granit, mermer birer mineraldir.

    Ekonomik değeri olan mineral, taş veya kayaçlara MADEN denir.



Altın, elmas, kömür birer madendir.

  TOPRAK NASIL OLUŞTU?

Toprak kayaçların parçalanması sonucu oluşmuştur. Kayaçlar ise suyun, rüzgârın, iklim şartlarının ve bitki köklerinin etkisiyle parçalanmıştır.

  SUYUN ETKİSİ

 *Akarsular taşları sürükleyerek birbirine çarpıp parçalanmasına neden olur.

*Kayaçlardaki çatlaklardan giren su donar ve kayaçları parçalar.

 RÜZGÂRIN ETKİSİ

 *Rüzgârın etkisiyle kayaçlar kopar, parçalanır ve aşınır. PERİ BACALARI bu şekilde oluşmuştur.

 İKLİM ŞARTLARININ ETKİSİ ( ISI ETKİSİ)

*Güneş’in etkisiyle kayaçlar gündüz ısınır ve genişler. Gece hava soğuyunca kayalar büzüşür. Genişleme ve büzüşme kayaları çatlatır ve ufaltır.

 BİTKİLERİN KÖKLERİ

*Kayaçların çatlaklarına giren kökler burada büyüyüp kayaçların parçalanmasına neden olur.



BÜTÜN BU OLUŞUMLARIN YANINDA BİTKİ VE HAYVAN ATIKLARI DA BU PARÇALARA KARIŞARAK TOPRAĞI OLUŞTURUR.

EROZYON


   Toprak aşınması da denir. Toprağın sürüklenip gitmesidir.Erozyon sonucunda toprak bitki yetiştirmeye uygun olan ve canlıların yaşadığı en verimli kısmını kaybeder.Erozyona; bd14832_

*Yağmur suları

*Akarsular

*Eriyen kar suları

*Rüzgârlar sebep olur.

 EROZYONU ÖNLEMEK İÇİN

*Yamaçlar ağaçlandırılmalıdır.

*Bentler ve barajlar yapılmalıdır.

*Ormanlar korunmalı ve sayısı arttırılmalıdır.

*Toprak eğimine ters sürülmeli.

  (GÖZLEMLENEBİLİR KATMANLAR)

1- HAVA KÜRE ( ATMOSFER)

   Çeşitli gazların karışımından oluşmuştur. Yer küreyi sarar, çevresinden uzaklaşmaz.Su buharı bu katmanda bulunur.Güneş’ten gelen zararlı ışınları engeller.Canlılar için gerekli gazları içerir.

2- SU KÜRE

   Taş küre ile iç içe olan katmandır. Su küreyi; okyanuslar, denizler, iç kesimlerindeki çukurlara suların birikmesiyle oluşan göller, akarsular ve yeraltı suları oluşturur. Canlılar için çok önemli yaşam kaynağıdır. Su kürenin yaklaşık YÜZDE BİRİ içme suyu olarak kullanılabiliyor. Kullanılan bu suya tatlı su da denilmektedir.

3- TAŞ KÜRE ( YER KABUĞU )

Üzerinde canlıların yaşadığı katmandır. Çeşitli yapıdaki kayaçlardan oluşmuştur. Üst kısımları yer yer toprakla örtülmüştür. Yer yer yükselti, düzlük, ve çukurlardan oluşur.Kalınlığı her yerde aynı değildir.Okyanusların dibinde ince ,dağlık bölümlerde kalındır. Yer kabuğunun derinliklerine inildikçe sıcaklık artar.

5bd1ce1258af524b90c27caf7 (GÖZLEMLENEMEYEN KATMANLAR)dunya1

 4-ATEŞ KÜRE ( MAĞMA TABAKASI) (MANTO)

   Yer kabuğunun hemen altındaki tabakadır. Sıcaklığı çok yüksektir. Erimiş maddeler, sıkışmış gaz ve buharlardan oluşmuştur. Ateş kürenin akışkan bir yapısı vardır ve hareketlidir. Ateş küreyi oluşturan akışkan ve sıcak olan bu erimiş maddeye MAGMA denir. Magma zaman zaman yanardağlardan yeryüzüne çıkar. Magmanın yeryüzüne çıkmış haline LAV denir.

 5-AĞIR KÜRE  (ÇEKİRDEK)     

  Dünya’nın en iç ve en kalın katmanıdır. En sıcak ve en ağır katman burasıdır. Sıcaklığı çok yüksek olmasına rağmen katı ve katıya yakın haldeki maddelerden oluşmuştur.

 Yeryüzünden içe yani merkeze doğru gidildikçe sıcaklık artar.

  ÇEVRE KİRLİLİĞİ

  Doğada bulunan hava, su ve toprağın sanayi atıkları, kimyasal maddeler, evsel atıklar, bilinçsizce kullanılan teknolojik ürünler sonucu kirlenmesi olayıdır. Kirlenmiş bir çevrede canlılar yaşayamaz.

             KİRLİLİĞİ ÖNLEMEK İÇİN ;

 *İnsanlar eğitilmeli.



*Fabrika ve sanayi tesislerin bacalarında filtre kullanılmalı.

*Fabrika ve sanayi tesislerine arıtma tesisleri kurulmalı.

*Ev ve iş yerlerinde kaliteli yakıtlar kullanılmalı.

*Motorlu taşıtlarda çevreci yakıtlar geliştirilmeli.

*Kimyasal maddelerin, tarım ilaçlarının ve her türlü atığın, kanalizasyonların akarsu ve denizleri kirletmesi önlenmeli.

*Toprakta çürümeyen plastik ve naylon atıklar ile pil, hastane atıkları ve nükleer atıkların toprakla teması önlenmeli.

* Geri dönüşümlü malzemeler kullanılmalı.

*Ağaç dikilmeli ve ormanlar korunmalı.

*Bilinçsizce sanayileşme önlenmeli.

*Erozyona karşı önlemler alınmalı.

MADDELER DOĞADA KARIŞIK HALDEDİR

Maddeler doğada her zaman saf halde bulunmaz.Madenciler karışık bulunan madenleri bulup ,fabrikalarda işlenip saf hale getirilmesine yardımcı olurlar.

SAF MADDE- KARIŞIM

SAF MADDE: Çevremizdeki bazı maddeler saf durumundadır. İçlerinde kendinden başka madde bulunmayan maddelere saf maddeler denir. Şeker, tuz, cam, altın, alüminyum gibi maddeler saf maddelerdir.

KARIŞIMLAR


Çevremizdeki bir çok madde karışımlar halindedir. Birden çok saf maddenin kendi özelliklerini kaybetmeden bir araya gelmesiyle, oluşan maddelere karışım denir. Toprak, şekerli su, limonata, ayran, ekmek, süt, reçel, bal, hava, deniz suyu, harç karışımdır.

meyveli yoğurt

Karışımların özellikleri


1)     Karışımı oluşturan maddeler kendi özelliklerini kaybetmezler.

2)    Karışımı oluşturan maddelerin miktarları arasında belirli bir oran yoktur.İstenildiği oranda karıştırılabilirler.

3)     Karışımların erime ve kaynama noktaları sabit değildir.

4)     Karışımların belirli bir kimyasal formülleri yoktur.

5)     Karışımlar fiziksel yollarla oluşur ve bileşenlerine fiziksel yollarla ayrılırlar.

Örneğin :Demir saf maddedir.Kükürt saf maddedir.Fakat demir tozu ve kükürt tozunu karıştırdığımız zaman içinde sarı ve siyah renkli tanecikler görürüz.

Karışımlar homojen ve heterojen olmak üzere ikiye ayrılırlar.

ÇÖZELTİLER


Katı sıvı yada gaz bir maddenin bir sıvı içerisinde dağılması sonucu oluşan saydam sıvı karışımlarına çözelti denir. Şekerli ve tuzlu su, maden suyu, gazlı içecekler, deniz suyu

çözeltilere örnektir. Şeker, tuz gibi maddeler suda erimezler, çözünürler



Homojen karışımlar:

Her tarafında aynı özelliği gösteren,tek bir madde gibi davranan karışımlara denir.

Homojen karışımlara genel olarak çözeltiler de denir.

Tuzlu su,hava,kolonya,24 ayar altın örnektir.

Metallerin eritilip karıştırılmasıyla oluşan homojen karışımlara ise alaşım denir.

Bakır+çinko= pirinç

Kurşun+kalay= lehim

Bakır+kalay=tunç

Altın+bakır=bilezik alaşımı

Krom+nikel+karbon+demir=çelik


BİLELİM
Deniz suyu bir çözeltidir. Fakat tüm denizlerde tuzluluk oranı aynı değildir. Örneğin Akdeniz Karadeniz’e göre daha tuzludur. Bunun nedeni Akdeniz’de buharlaşmanın, Karadeniz’de ise yağışların fazla oluşudur.


Bir çözeltide çözünen ve çözücü olmak üzere iki madde vardır.

Örneğin;şekerli suda şeker çözünen,su çözücüdür.

Bir çözeltide çözücü fazla çözen az ise buna seyreltik çözelti,çözücü az çözünen fazla ise buna da derişik çözelti denir.

Çözeltinin Özellikleri

1-Çözünen madde çözen içinde gözle görülmez.

Tuzlu suda

Tuz çözünen madde

Su çözen madde

Tuzlu su çözeltidir.

Şekerli suda

Şeker çözünen madde

Su çözen madde

Şekerli su çözeltidir

Su iyi bir çözücüdür.Fakat çözünen madde çözen maddeden fazla olduğu zaman çözünen madde suyun içinde görünür.Buna da doymuş çözelti

denir


Örneğin ;bir bardak suya 2 şeker atarsak hepsi çözünür ama 10 şeker atarsak bir miktarı dibinde b
Yüklə 450,54 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin