Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 18 Mayıs 2010 tarihli oturum açıldı


Duruşmaya 13:30’a kadar ara verildi



Yüklə 0,78 Mb.
səhifə4/12
tarix08.01.2019
ölçüsü0,78 Mb.
#92866
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12
Duruşmaya 13:30’a kadar ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Bu arada önceki duruşmada Taner Ünal’ın çapraz sorgusu sırasında tutuklu sanıklardan Güler Kömürcü, Öztürk, Fuat Turgut, Aydın Gergin, Sami Hoştan ve Ferit İlsever ile bir kısım sanıklar müdafii Av. Gönül Kerinçsiz Selin Deviren Tahtabiçen, Zeynep Avcı, Necdet Çavlar, ve Vural Ergin’inde geldikleri görünmekle, huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık Taner Ünal tekrar huzuru alındı.

Çapraz sorgusuna devamla.

Mahkeme Başkanı:"Savcı Bey buyurun”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sayın Başkan müsaadenizle devam ediyorum. Sanık Taner Ünal öğleden önceki oturumda size sorduğum sorulardan bir kısmını cevapladınız bir kısmı yarım kaldı, Turgay isimli şahısla yapmış olduğunuz telefon görüşmesini okumuştum orada şöyle bir beyanınız vardı, bundan sonra yürüyeceğiz kardeş artık yollara düşeceğiz ne gerekiyorsa yapacağız Türkiye çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya yani ben genelkurmayla görüşüyorum, geçende genelkurmay başkanlığının şeyle konuştum e emir subayıyla görüştüm epey iki, iki buçuk saat görüştüm bir sürü konuları biliyorum Türkiye çok tehlikeli bir noktada ve Türkiye’de bir sivil toplum hareketi oluşması mecburiyeti var. Halk desteği oluşması mecburiyeti var, Turgay evet bunun mecburiyeti var abi doğru söylüyorsun, siz hani yani Türkiye elden gidiyor yoksa bak başbakan ne dedi hemen gelin dedi geçirelim (bir kelime anlaşılamadı) her yeri ele geçirmiş noktalar emniyeti memniyeti bilmem niye şeklinde burada milli bir direniş ve hareketi meydana getirmek lazım Türkiye şeklinde beyanınız var bu beyanlarınız açıklık getirebilir misiniz?”

Sanık Taner Ünal:”Buna cevap verdim. Sayın başkan açıklık getirdim bütünüyle cevap verdim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kiminle görüştünüz nerede? Hangi konuları görüştünüz genelkurmay başkanı, emir subayı dediğiniz şahıs kimdir?

Sanık Taner Ünal:”Turgay, Turgay. Sayın savcım görüştüğüm kişi bizim Antep il başkanımızdır ben bunu açıkladım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Telefon görüştüğünüz değil görüşmenin içinde geçen iki, iki buçuk saat genelkurmay, emir subayı ile görüştüğünüz şahıs kimdir?

Sanık Taner Ünal:”Hayır bunu da anlattım, arkadaşlarıma yönelik bir maniplasyon yapılıyordu Halit Bozkurt tarafından sürekli olarak ben devletten talimat alıyorum, işte benim arkamda genelkurmay var şu var bu var, diye arkadaşlarımızla bir yılgınlık meydana geldi bir korku meydana geldi, bunu bertaraf etmek maksadıyla böyle bir görüşme yaptım bunların hiç birinin gerçeği yansıtmadığını huzurlarınızda söyledim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Böyle bir olay olmadı mı?



Sanık Taner Ünal:”Kesinlikle olmadı. Ben hiç, zaten olsaydı evimden çıktım andan itibaren kamera başlamış çalışmaya, izlemişler beni bütün görüntülü kayıtlar dosya kapsamında var kiminle ikili bir görüşme yaptıysam dosya kapsamına koymuşlar, nefes alışım bile hepsi izlenmiş ben her hangi bir kişi ile her hangi bir surette konuşmuş olsaydım zaten bunların hepsi şeyde olurdu evimde oturuyordum, kafamda kuruyordum, madem diyordum böyle bir maniplasyon yapıyorlar ben de bu maniplasyona nasıl bir cevap vereyim, zaten bana hep şunu da sordular ya sen son 8 aydır niye hep evinde oturuyorsun, konferans veriyordum çıkıp geliyordum evime oturuyordum neden etrafımda sürekli bir baskı ortamı var bu baskı ortamından rahatsızım Halit Bozkurt’un meydana getirdiği ve yahut da ha burada Halit Bozkurt nedir, Halit Bozkurt olmazsa dünkü duruşma da arz ettim, Ahmet Mehmetoğlu olurdu bu bana gösterilen şahıs muhakkak arkasında bunun bir kurumsal yapı var bu buradan cesaret alıyor, yoksa sürekli bütün üyelerime mesajlar çekiyor mesela bana mesaj çekti dedi ki Ahmet’le ikinizin başını yakacağız dedi. Ben cevap verdim dünde söyledim bunu, madem telefon kayıtlarım var bunlarda olmalıdır aynı sürede bu kayıtlarda incelemedeydi nasıl dedim yakacaksınız Ahmet kim dedim, Ahmet Cinali dedim ki Ahmet Cinali’yle benim ne ilgim olabilir Ahmet Karadeniz’de oturan bir adam dedim. Nasıl yakacağızı görürsün dedi hatta biraz daha deşeledim, sen kimsin dedim böyle konuşuyorsun niye böyle yapıyorsun ben devletim falan filan diye de mesaj çekti, bu mesaj kayıtları incelensin. Şimdi yani burada hiçbir soru yani büyük bir baskı ortamında kaldım teşkilatımın dağıtılması durumu vardı buradaki yürüme diye tabir edilen şeyde kısa bir süre sonra Diyarbakır’da bayrak yürüyüşü yapacaktık o idi. Gerisi de öylesine bir geyik muhabbeti tarzında söylenmiş sözlerdir, sözler istediğiniz yere çekebilirsiniz konuştuğunuzda çeşitli manalar çıkarmak istediğinizde muhakkak ki çıkar ama bunlar bu manalarla ilgili sözler değil şimdi bir insanın yaptığı eylemlere bakmak lazım, benim o sırada yaptığım bütün eylemler oturup araştırma yazısı yazıyorum. Bunun dışında hiçbir eylemim yok, bir konferansa gidiyorum konferansı veriyorum, mesela Diyarbakır’a gittiğim bayrak yürüyüşünü bile uçağa bindim. Diyarbakır’a indim meydanda bir konuşma yaptım konuşmada da aynen şunları söyledim; Biz dedim birlik ve bütünlük için geldik, sevgi ve kardeşlik için geldik, barış için dostluk için geldik dedim, bakın ne güzel hep beraber halay çekiyoruz, birlik ve beraberliğimizi, barışımızı, sevgimizi, kardeşliğimizi hiç kimse sonlandıramaz dedim, böyle mütevazı de bir konuşma yaptım. Herkesin gönlünü alır vaziyette ve hemen uçağıma bindim geldim. Yani yaptığım bütün işler hukuk kuralları içerisinde kalmıştır, yaptığım bütün işler, yani bütün bizim hiçbir eylemimiz olmamıştır, hiçbir zaten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da mütalaası var, vatansever kuvvetler güç birliği hareketi yani mütalaa demeyeyim de görüş bildirdiği görüş var, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği hareketi derneği içinde diyor örgütsel bir yapıya rastlanamamıştır diyor. Zaten hakkımızda bütün bu sorgulardan sonra açılan dava da bir örgütsel yapı değil başka bir suç işleme kastıyla yapılmış bir olaydan dolayı açıldı ondanda şuandaki görülmekte olan dava bizim derneğimizle ilgili değil şahısların bir define işiyle bir tek derneğimizden bir şahıs yargılanıyor orda diğerleri de o şekilde devam eden bir dava var. Dolayısıyla bunlar zaten sorgusu yapılmış defalarca biz bunların ifadelerini verdik hepsini anlattık, mahkeme huzurunda da anlattık, kesinlikle ve kesinlikle böyle bir eylem yapalım, milli direniştir, bunlar hep benim konuşma şeyimdim benim şeylerimde de vardır yani nedir bu yürüyeceksin, bayrak altında yürüyeceksin, hep beraber milli kültür, milli birlik, milli dayanışma. Şimdi mevzuyu nasıl bakarsanız öyle görürsünüz. Şimdi, sizler çok kıymetli hakimler ve savcılar olarak olaya tabi ki suç unsuru arayarak bakıyorsunuz. Ben de bir fikir ve düşünce adamıyım, bütün hayatımı ülkemin birliği vatanın bölünmez bütünlüğü yönünde fikir ve düşünce üreterek geçirdim. Türkiye’nin manzarasının iyiye gitmediğini düşünüyorum bu bir gerçektir. Bu benim inançlarımdır, Türkiye ayrışmaya götürülüyor, ben bunu çıkıp televizyonlarda konuşmuyorum, 4 yıldır hiçbir surette hiçbir televizyona çıkıp konuşmuyorum. Bütün şeyler beni illa bir konuş diyor konuşmayacağım, ben mahkeme huzurunda konuşacağım diyorum ve yüksek mahkemenin yüksek huzurunda da diyorum ki, Türkiye ayrışmaya götürülüyor ve ben bundan bir Türk evladı olarak istiklal harbinde bulunmuş insanların dizinin dibinde büyümüş bir insan olarak, onların göz yaşları ile büyümüş bir insan olarak ve tarihi sonradan inceleyip bunu bir nevi özümsemiş bir insan olarak adeta genetik yapısına bu işlenmiş insan olarak Türkiye’nin gidişatından çok rahatsızım. Atatürk milli birlik ve bütünleşmeyi sağlamaya çalışmış. Atatürk milletleşmeye çalışmış şimdi milletleşme değil ayrışmaya doğru gidiyoruz ve ben bundan bir Türk evladı olarak üzüntü duyuyorum ve çocuklarımın geleceğinden endişe duyuyorum, bunu yüksek huzurlarınızda ifade edeyim, bu benim şahsi görüşüm. Ama ben bunu çıkıp toplum önünde dillendirmedim bile bugüne kadar ben bunu başka şekilde anlatıyorum, nasıl anlatıyorum işte şu sizin halınızdır diyorum, dergimizde bulunan resimler var. Bakın diyorum bu halının motifi Urfa’da da vardır diyorum, Hakkari’de de vardır diyorum, Ağrı’da da vardır, efendim Karadeniz’de de vardır, Antalya’da da vardır, Çanakkale’de de vardır. Demek ki hepimiz biriz bütünüz diyorum ayrışmayalım diyorum, ayrışmayalım bile demiyorum aynı kökten geliyoruz aynı soydan geliyoruz diyorum. Bunu anlatıyorum, işte diyorum bakın Diyarbakır’daki camilere bakın diyorum onla ilgili 4-5 tane profesörümüze araştırma yazısı hazırlatıyorum, onlara basıyorum bakın bunlar Türk mimarisidir diyorum. Yani benim yaptığım budur politikam bile bu kadar benim ama bu şahsi görüşmedir, bu bir toplum üzerine dikte edilmiş bir görüşme değildir, kesinlikle ve kesinlikle öyle bir direniş bilmem ne falan gibi düşüncem kesinlikle olmamıştır, olsaydı zaten bu eylem olarak belli olurdu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”2. iddianame sanıklarından Kemal Aydın’ı tanıyor musunuz? Milli mücadele hareketi diye bir hareket duydunuz mu?

Sanık Taner Ünal:”Öyle bir hareket duymadım ama Kemal Aydın diye isimli şahsı hatırlıyorum her halde efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kimdir ilişkileriz nedir?

Sanık Taner Ünal:”Kemal Aydın isimli şahısla öyle bir ilişkim yok da bir iki defa gördüm efendim. Bir iki defa gördüm.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Nerde gördünüz hangi toplantıda veya birliktelikte?”

Sanık Taner Ünal:”Bir avukat abimizin bürosunda gördüm, MHP genel başkan adayı filan olmak istemişti aday adayı, onun bürosunda gördüm. Bir de yanlış hatırlamıyorsam Adana’da bir toplantımız vardı, o arada akşamüzeri derneğe ziyarete gelmişti beş dakika filan kutlarım dedi gitti ayaküstü böyle şey bir kıpır kıpır bir insandı böyle zayıf falan.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hangi derneğinize geldi Adana’ya mı?”

Sanık Taner Ünal:”Adana şubemize gelmişti. Zannedersem işte Mayıs ayının başlarıydı çünkü orda bir miting yapalım demişti ben vazgeçmiştim sonradan.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”2007 yılımıydı?

Sanık Taner Ünal:”2007 yılıydı efendim. Ama görüşmemiz filan nasıl oldu hiç hatırlamıyorum yani bir de şey, Türkiye Gazetesi’nde bizim mitingimizle bayram mitingimizle Diyarbakır’da bir haber yapılmıştı. O haber vesilesi ile aradı mı nasıl oldu bir görüşme oldu yani yaklaşık bir çok kısa bir görüşme oldu, onda da beni tebrik etti. Birde 3. görüşmemizde zannedersem onun dışında pek görüşme olmamıştı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Milli mücadele hareketi şeklinde bir hareketten haberiniz oldu mu?.”

Sanık Taner Ünal:”Kesinlikle bilmiyorum efendim, kesinlikle inanın bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sanık Muzaffer Tekin hakkında bir takım beyanlarınız var biraz önce Mehmet Fikri Karadağ’la ilgili bölümlerde okurken de geçti. Kendisinin 26 Mayıs 2006 tarihinde Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde alınan ifadesinde, iş yerinde yapılan aramada iki adet Vatansever Güç Birliği Hareketi ana tüzük 2005 Ankara ibareli kitapçık elde edilmesi üzerine, yöneltilen soru karşılığında şöyle cevap vermiş; 2004 yılı sonu veya 2005 yılı başlarında bir gün eski ülkücü olarak bildiğim ve arkadaşım İbrahim Cingi beni Fenerbahçe semtinde bulunan Tesadüf Kafe’ye sohbet etmek için davet etti. Ben o an yanımda bulunan arkadaşım emekli Kurmay Albay Fikri Karadağ ile birlikte kafeye gittim. Kafe’de İbrahim Cingi’nin yanında Hüseyin Görüm isimli şahıs vardı. İbrahim Cingi, Hüseyin Görüm’ü bana Kuvai Milliye Hareketi Marmara Bölge Sorumlusu olarak tanıştırdı. Fakat o gün içerik olarak bir sohbet buluşması dışında her hangi bir siyasi içerikli konuşma olmadı, lakin Hüseyin Görüm beni ilk defa görmesine rağmen gıyabımda beni tanıdığını söyleyerek bana iltifatta bulundu. kendisinin de Kuvai Milliyeci Şeyh Hüseyin’in torunu olduğunu söyledi. Düzce Hendek’te de kendilerini ait bir köyün olduğunu söyledi. Bu buluşmadan sonra bir aylık süre zarfında pek bir irtibatımız olmadı fakat Hüseyin Görüm beni telefonla iki kez aradı ve Ankara merkezli Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi adı altında bir oluşumun varlığından söz etti, yaklaşık bir ay sonra kendisi büroma o gün yanında getirerek tanıştırdığı İbrahim Özcan ile birlikte gelerek kendilerinin içinde yer aldığı Kuvai Miliye Hareketinin Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’ne katıldığını söyledi ve elinde bulunan Türkeli Dergisini bana göstererek bu katılışını belgeledi, böyle bir olay oldu mu? Kuvai Milliye derneği sizin Vatansever Kuvvetler derneği ile birleşti mi öyle bir durum oldu mu?”

Sanık Taner Ünal:”Birleşme değil de bunlar bizi ziyarete gelmişlerdi biz dedi Kuvai Milliye derneğiyiz filan. Onu da arkadaşlar resimlemişler, yani bu dergi tabi ki oturup her şeyini ben yapmıyorum, bizde olayı tam bilmiyoruz nedir Kuvai milliye derneği böyle bir dernek var mı filan.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Dernek demiyor hareket diyor Kuvai Milliye Hareketi bu harekete katılmış diyor.”

Sanık Taner Ünal:”Katıldık tabi tabi katıldık dediler. Yani o dönemde Türkiye’nin her tarafından her gün onlarca 20, 50, 100 ekip geliyordu. Yani hatta sırada oluyorlardı, böyle madem diyorlardı böyle bir hareket var veyahut da dernekleşme oldu işte bizde şube açalım bizde katılalım filan gibi, o katılma vesilesi ile o gün öyle bir görüşme oldu. Sayın Hüseyin Görüm, hatta o gün Hasan Kundakçı Paşa’mız da vardı. Çok kendisine tevazu gösterdi, çok sevgi saygı gösterdi arkadaşlarda ya dedi bu güzel bir görüntü oldu işte resim filan çekildi. Dergide basalım mı dediler bende basın dedim hiç o şekilde bir sayfa ayrıldı her halde ona da. Dergimiz yanlış hatırlamıyorsam ya 240 sayfa bazen 196 sayfa böyle hacimli de bir dergiydi, en az bastığımızda 128 sayfa basıyorduk. Onun içerisinde bir iki sayfa da bu şeylere yer verildi. Yani başka şeylere mesela demokratik bir parti bile ziyarete gelmişti o sayıda. Demokrat Parti bile şu andaki Demokrat Parti o bile ziyarete gelmişti, derneği destekliyor, mesela o da haber olarak yer almıştı bize destekleyenlerden örnekler verilmişti Sayın başkanım, o örneklerin içerisinde o da yer aldı yani hadise o.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz Hüseyin Görüm’e bu Kuvai milliye hareketi nedir diye sordunuz mu yani birleşen hareketin içinde kimler vardı ne şekilde birleşme oldu?”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi o günleri hatırlamıyorum efendim yani öyle bir sormadım da öyle bir şeyde olmadı yani öyle bir şeye zamanda bulamadım zaten.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sadece Hüseyin Görüm mü geldi?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır, hayır Hüseyin Görüm’ün yanında birkaç kişi daha vardı beş altı arkadaş daha vardı?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kimdi onlar hatırlıyor musunuz?

Sanık Taner Ünal:”Beş altı kişi daha vardı Hüseyin Görüm’ün yanında zannediyorsam Nihat Gürkan vardı, o Mustafa Alpay var mıydı bilmiyorum yani yeni daha dernek hemen kurulmuş bir ay geçmiş veya kurulma değil de kurulma müracaatı vermiş bir ay geçmiş, işte yavaş yavaş bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, her tarafa dergi tüzük gönderiyoruz, bir sürü insan geliyor bende bu bir sürü insanı karşılıyorum.”

Mahkeme Başkanı:" Konuşmaktan çekindiğiniz bir şey var mı? bir oluşum var mı kişi var mı?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır, hayır kesinlikle Başkanım, hatırlamıyorum yani Nihat Gürkan’ı hatırlıyorum, yanlış hatırlamıyorsam yanlış bir şey söylerim diye çekiniyorum şeyden değil de olmayan bir insanın ismini söylesem şimdi çirkin bir şey olur itham etmiş olurum. Öyle bir şey bilmiyorum ama o kadar çok kişi geliyordu ki Türkiye’nin her tarafından ve ben bu gelenleri tabi mesela ben Hüseyin Görüm gile bir 5 dakika filan ayırabildim. Çünkü bir sürü oda vardı dernekte ve alt üst kat dubleksti. Karşısında da bir daire vardı, iki tane daireydi toplum dört beş yüz metre kare bir şeydi dernek alan olarak topladığınızda ben bunları oda oda dolaşıyordum ve üçer beşer dakika, üçer beşer dakika hoş geldiniz işte nasılsınız iyi misiniz filan gibi şeref verdiniz ziyaretinizden memnun olduk filan gibi konuşuyordum, ne diyeceksiniz yani insanlar gelmiş size teveccüh gösteriyorlar işte kimisi diyor başkanım ben senin işte 15 sene 20 sene evvel konferansını dinledim, öteki diyor köşe yazımı getirmiş ben işte bak yazılarınızı şey yaptım filan, insanda mutlu oluyor o şey içerisinde öyle bir curcuna içerisinde olan bir şeydir onların gelmeleri de yani özel bir durum değil Sayın Başkanım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz, Nihat Gürkan’la Hüseyin Görüm’ü hatırlıyorsunuz 5-6 kişiydi diyorsunuz gelen hareket iki hareket birleşti şeklinde bunu da haber yaptınız daha sonra.”

Sanık Taner Ünal:”,Evet, iki hareketin birleşmesi filan gibi bir şey değil yani işin aslı iki hareketin filan birleşmesi gibi bir şey değil oradan bir hareket olduğunu filan de ben bilmiyorum tahmin etmiyorum onu Hüseyin Görüm’ün kendisine sormak lazım efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet, devamında kendisine dernek,”

Sanık Taner Ünal:”Ama o şekilde yazıldı, yani o şekilde anlatıldı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet, dernek tüzüğünü verdiğini incelemesi için bu hareketin onursal başkanının Hasan Kundakçı Paşa olduğunun dernek başkanının Taner Ünal olduğunun, Taner Ünal’ın kendisini 35 yıldır davaya adadığını bir çok yazarın yazılarını hazırlayan gölgedeki isim olduğunu, hatta dava için 9 defa kurşun yediğini, Ankara’da 2000 metre kare bir alanda 50.000 kitaplık bir arşivlerinin olduğunu ve burada Türkiye’nin saygı duyduğu 25-30 akademisyenin çalıştığını beyan etti diyor. Bu bilgiler doğru mudur?”

Sanık Taner Ünal:”Kendi beyanları hatırlamıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”35 yıldır davaya adadığınızı kendinizi.”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi tabi dava dediği şey zannedersem benim MHP içerisinden gelişimi kastediyor olabilir. Tabi ben MHP bünyesinde çok uzun bir süre faaliyet gösterdim gençliğimden itibaren, fakat benim şu özelliğim hiçbir zaman değişmedi. Ben Türkiye’deki bütün siyasi akımlara karşı çok sevecen ve şey davrandım. Yani mesela ben genel başkanı adayı olduğumda gazetelerde Kemalist Bozkurt genel başkan adayı oldu denildi. Çünkü, ben Atatürkçü bir insanım aynı zamanda da milli duruşu olan İslamcıyım diyen insanlarla da çok sıkı ve sağlam diyaloglarım vardı, onlar içerisinde de ülkenin birliğini vatanın bölünmez bütünlüğünü savunan insanlar çok saygı ve sevgi gösterdiler yıllarca bana, böyle bir her kesime karşı fikir ve düşünce bazında sıcaklık gösteren, benim tek tavır koyduğum şey şudur, kozmopolitizme karşı koyuyorum. Düşünce yapısı olarak ve bunu her yerde ifade ediyorum, bu kozmopolitizm bazen sol fikrin içine giriyor bazen sağ fikrin içine giriyor işte bazen Amerika tarafından kullanılıyor, bazen Rusya tarafından kullanılıyor. Ülkeni yani insanlarımızı ayrıştırmaya işte bazen demokrasi kılığına giriyor, bazen Marksizm kılığına giriyor çeşitli kılıklara giriyor, amaç ülkenin birliğini bütünlüğünü bozmak. Yani asıl sebep bu ben öyle olduğuna inanıyorum bu tehlikeli bir şey. Benim hayatım bununla mücadele ederek geçti, bunun olmadığı yerde sola kucak açtım dergilerimde hep sol yayınlar yer aldı. Bütün solcu bilim ve fikir adamları yer aldı, yani Atatürk’ün milletleşme prensibine yürekten bağlıyım. Türk milletinin bir ve bütün olmasının aynı dili konuşmamız, aynı tarihle, aynı milli şuurla, aynı kültürle, özdeşleşmemizin Türk çocuklara bunları anlatmanın gerekliliğinin geçmişimizin, mazimizin çünkü her sayfası şan ve şeref dolu bir tarihimiz var, her şeyimizle milli kültürümüz çok yüksek değerlere sahip. Ben hayatım boyunca bunu sağlamaya çalıştım ve bunların tersi yayınlar yapılıyor ya işte Türk mü kötüdür ve biz kültürsüz bir milletiz biz işte efendim bunlarla mücadele ettim benim hayatım bunlarla mücadele geçmiştir. Onun için ayrışma değil bütünleşme yönünde fikri olan herkesle kucaklaşırım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Birçok yazarın yazılarını sizin hazırladığınız gölgedeki isim olduğunuz söyleniyor.”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi o bir arkadaşlarımız onu söylemişler bende teyit etme durumunda kaldım. O şudur efendim şunu açıkça söyleyeyim, şimdi bazı yazarlarımız bir yerde yazı yazarlar bir sohbet yayınlarlar yani bunu çok özür dileyerek Sayın yazarlarımızdan açıklıyorum madem söylenilmiş bir yazı hazırlarlar, bunu kendilerine fakslarız deriz ki, bunu köşe yazısı olarak yayınlayabilir miyiz bunu günceller misiniz deriz? O da der ki bunu siz güncelleyin yani vakti olmaz adam profesördür. Ders veriyordur veya seyahattedir, işte konferansları vardır programı yoğundur. Ben onu kendi konuşma tarzına göre kendi şeyiyle o günün şartlarına göre, o günkü olaylara göre, kendisine gönderirim o kendisi bunu şey yapar düzenler yani yeni baştan düzenler bize gönderir. yani bu hep gazetelerde olur bu şeylerde olur sohbetlerde olur bütün sohbetler filan böyle hazırlanır, bu bilinmeyen bir şey değildir bunu arkadaşlarımız zannedersem ifade etmiştir o arada bana da sormuşlardır evet bu düzenlemeyi yapıyorum demişimdir yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Dava için.”

Sanık Taner Ünal:”Yoksa öyle bir köşe yazarını şimdi siz kalkacaksınız Mustafa Erkal profesör. Adına yazı yazacaksınız adamda o yazıyı gerecek e sizi bir dakikada sıfırlarlar yani bir dakikada adama dava açar sizi bir daha bu piyasada yayıncılık yapamazsınız öyle olsa kolay mı öyle bir şey olmaz yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Dava için 9 defa kurşun yediğinizden bahsediliyor bu olay nedir?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır, hayır öyle bir şey söz konusu değil, hayır, hayır öyle bir şey söz konusu değil.”

Sanık Taner Ünal müdafii Engin Çelik Kadıgil söz istedi, verildi:"Kurşunlanma olayını açıkladı zaten heyetinize yani aynı sorular çok özür dilerim bir şey söylemek istiyorum efendim. Sayın başkanım, müvekkilim daha önce burada huzurda nasıl vurulduğunu, kendisine iftira atıldığını ben işte dava için vurulmadım ticari bir olay nedeniyle siyaseten bitirilmek için tehditler aldığını o şekilde vurulduğunu defalarca heyetinize açıkladı. Sayın savcım sordu ona da açıkladı, şimdi şu yazarın yerine geçmesi yani sorulan soruların dava ile ne gibi bir bağlantısı var gerçekten ben anlamakta zorlanıyorum efendim. Lütfen davanın özelliği ile ilgili bir sorunuz varsa Sayın savcım sorsun bütün boyutları ile açıklıyor zaten bizim itirazımız yok ama lütfen dava ile sınırlı kalsın teşekkür ederim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet, Muzaffer Tekin’in sizin hakkınızdaki beyanlarını okuyorum, Muzaffer Tekin bu davada örgüt yöneticisi olmakla suçlanıyor sizde bu örgüte yardım yataklıktan suçlanıyorsunuz. O sizin hakkınızda bir takım beyanlarda bulunmuş bu beyanlara karşı sizin diyecekleriniz yani size savunma için bir fırsat imkanı tanıyoruz yani, böyle bir şey denilmiş siz ne diyorsunuz şeklinde.”

Sanık Taner Ünal:”Sağ olun efendim, teşekkür ederim efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu sizin lehinize bir durum avukatınız belki anlamıştır.”

Sanık Taner Ünal:”Sağ olun efendim teşekkür ederim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Şöyle diyor, Ankara’da 2000 metre kare bir alanda 50.000 kitaplık arşivlerinin olduğunu ve burada Türkiye’nin saygı duyduğu 25-30 akademisyenin çalıştığını beyan etti diyor. Yani 2000 metre karelik bir alanınız varmış burada 50.000 kitaplık bir arşiv ve burada 25-30 akademisyen çalışıyor şeklinde beyanları var, böyle bir şey var mı?”

Sanık Taner Ünal:”Yok böyle bir şey hayır efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Dikmen’deki yerinizle ilgili.”

Sanık Taner Ünal:”Dikmen’deki yerimizde kitaplar vardı belki o kitapları görüp söylemiş.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ne kadardı oranın büyüklüğü?”

Sanık Taner Ünal:”Orası da iki tane dubleks binaydı. Üst dubleksler biraz genişti yani toplam bir 350-400 metrekare civarında bir alandı. E tabi bunun yarısından fazlası kütüphane olarak oluşturmuştuk biz, benim bir kısım kitaplarımı oraya koymuştuk tabi her gelen şaşırıyordu. mesela Türk dilimi bölümü vardı, Türk tarihinin çeşitli bölümleri vardı, mitoloji bölümleri vardı, mesela Osmanlı tarihi iki odaydı, Türk dili iki odaydı ve çok benim yaklaşık 35 yıldır sahaf sahaf dolaşıp, müzayede müzayede, topladığım kitaplardı bunlar. Tabi gelen ilgi ile bakıyordu bunlara, bu arada da tabi bir şeyler de söylenmiş olabilir ama benim böyle bir beyanım olmamıştır yani kendisini yanlış hatırladığı kanaatindeyim.”


Yüklə 0,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin