II. Murad devrinde (1421-1451) yetişen Osmanlı âlîmi.
Daha çok Manyasoğlu diye şöhret bulan Mahmud bu lakabı Manyas kadılığı yapmış olan babasının adına nisbetle almıştır. Kaynaklarda ve eserlerinde yer alan bilgiler, hayatının önemli kısımlarını aydınlatacak nitelikte değildir. Bursalı Mehmed Tâhir Manyas'ta doğduğunu ve Üsküp'te yetiştiğini söyler.218 Manyas'tan Üsküp'e giden Manyasoğlu tahsilini orada tamamlamış, eserlerinin bir kısniını da Üsküp'te yazmıştır. Daha sonra Edirne'ye gelerek bazı medreselerde müderrislik yapmış ve burada vefat etmiştir. Doğum tarihi gibi ölüm tarihi de belli değildir.
Manyasoğlu Mahmud hadis, fıkıh, kelâm, tefsir gibi dinî ilimlerde üstün bir seviyeye erişmiş ve akranları arasında seçkin bir mevkiye yükselmiştir.219 Bunun yanında ilm-i hesâbla, ilm-i tılsım ve ilm-i nîrenc adı verilen büyü ve tılsımla da uğraşmış, bu ilmin acayip ve garip şeylerinden bahseden, hayvanlar ve madenler ile tarih ve İsimlerin sırları hakkında açıklamalarda bulunan bir de eser yazmıştır. Bazı eserlerinde Arapça ve Farsça şiirlerine rastlanması şiir yazabilecek kadar bu dillere vâkıf olduğunu göstermektedir. Ayrıca Gülistanı nazmen tercüme etmesi, eserleri içinde manzum parçaların bulunması ve bir kısım nazîre mecmualarında manzumelerine rastlanması 220 onun şiirle de uğraştığını göstermektedir.
Eserleri.
1. Gülistan Tercümesi. Sa'dî'nin Güiisfân'ının Anadolu sahasında ilk çevirisini yapan Manyasoğlu Mah-mud'un biri manzum ve İlaveli, diğeri mensur ve muhtasar olmak üzere iki Gülistan tercümesi bulunmaktadır,
a) İlaveli manzum tercüme. Manyasoğlu Mah-mud'un Gülistân'ı önce serbest bir şekilde tercüme etmeye başladığı, fakat sonradan bundan vazgeçerek daha muhtasar ve aslına sadık bir tercüme meydana getirdiği anlaşılmaktadır. Tercümede zaman zaman metnin aslından uzaklaşılıp başka hikâye ve fıkralar da anlatılmıştır. Eserde hikâye ve manzume başlıkları belirtilmemiş, ancak manzum kısımların Farsça'ları da yazılarak altına Türkçe tercümeleri kaydedilmiştir. Manyasoğlu Mahmud'un. manzumeleri tercüme ederken hayli zorlandığı ve Farsça kısımlardan bazılarını çeviride de aynen koruduğu görülmektedir. Ancak tercüme yarım kalmış olup sekiz bölümden oluşan Gülis-tân'm sadece dördüncü bölümünün sonuna kadar olan kısmı çevrilmiştir. Tercüme 833'te (1430) tamamlanmıştır. Dil bakımından sade olan bu çevirinin bilinen tek nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüp-hanesi'nde kayıtlıdır. 221
b) Muhtasar mensur tercüme. Manyasoğlu Mahmud, manzum tercümeden vazgeçtikten sonra Gülistanı mensur olarak ve daha kısa bir biçimde Türkçe'ye çevirip II. Murad'a takdim etmiş ve mensur çevirisini de aynı tarihte tamamlamıştır. Bu tercümesinde seçtiği hikâyeleri Türkçe'ye aktarırken aslına sadık kalmaya çalışmış, ancak çeviride bazı kısımları atlamıştır. Tercümenin biri Süleymaniye Kütüp-hanesi'nde 222 diğeri İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Seminer Kitaplığfnda 223 olmak üzere iki nüshası bilinmektedir. Gülıstân'ın mensur tercümesi gramer incelemesiyle birlikte Mustafa Özkan tarafından yayımlanmıştır.224
2. A'ce-bü'l-acâyib. 841'de (1438) Üsküp'te yazılıp II. Murad'a ithaf edilen ansiklopedik bir eserdir. On bir bölümden oluşan kitabın birinci ve ikinci bölümleri şer'î hükümlere ayrılmıştır. Hesap ilminin menzilleri üzerinde durulan üçüncü bölümde birler, onlar, yüzler, binler gibi sayı haneleri ve çarpma, çıkarma, toplama gibi işlemler konu edilmektedir. Bu yönüyle eser Osmanlı Türkleri'nde yazılan ilk aritmetik kitabı kabul edilmektedir225 Dördüncü bölüm hesap ilminin çeşitlerine, beşinci bölüm madenlerin ve hayvanların yararlarına ayrılmıştır. Altıncı bölümde bitkilerden ve hayvan ürünlerinden yapılan terkipler ve bunların sırrı üzerinde durulmaktadır. Yedinci bölümde her ayın başının ve sonunun nasıl hesaplanacağı, ayın ve güneşin hangi burçta olduğunun nasıl anlaşılacağı gibi konulardan bahsedilmektedir. Sekizinci bölüm Kur'an sûrelerinin faziletlerine ayrılmıştır, dokuzuncu bölüm dua hakkındadır. Onuncu bölümde esmâ-i hüsnâ ele alınmakta, on birinci bölümde harflerin sırrı anlatılmaktadır. Sade bir dille kaleme alınan eserin kütüphanelerde pek çok nüshası bulunmaktadır.226
Bibliyografya :
Mahmûd b. Kâdî-i Manyas. Gülistan Tercümesi: Giriş-İnceleme-Metİn-Sözlük (haz. Mustafa Özkan), Ankara 1992; Seyf-i Sarâyî, Gülistan Tercümesi {haz. Ali Fehmi Karamanlıoğlu), İstanbul 1978; Mecdî, Şekâik Tercümesi, İstanbul 1269, s. M3; Keşfü'z-zunûn,ll, 1504; Ömer b. Mezîd, Mecmüatü'n-nezâir{haz. Mustafa Can-polat), Ankara 1982, s. 52,168; Osmanlı Müellifleri,ti, 15; Kilisli Rifat, Gülistan Tercümesi, İstanbul 1941; Karatay, Türkçe Yazmalar, 1, 479; Abdülhak Adnan Adıvar. Osmanlı Türklerinde İlim, İstanbul 1970, s. 24.
Mustafa Özkan
MANZUM 227 EL-MANZÛMETÜ'N-NESEFİYYE
Necmeddin en-Nescfî'nin (ö. 537/1142) hilaf ilmine dair eseri.
İslâm hukuk tarihinde manzum fıkıh kitabı yazma geleneğinin muhtemelen ilk örneğini teşkil eden eser Hanefî mezhebine ait ilk hilaf çalışmalarından biridir. Kaynaklarda ve kütüphane kayıtlarında el-Mcmzûme ü'î-hüâfiyyût, Manzume fi'î-hilâf, Manzûmetü'l-hilâfiyyât, Manzûmetü'n-Nesefî fi'1-hilâf, Naz-mü'1-hilâfiyyât ve el-Muctekad fi'l-hi-lâl gibi adlarla anılmaktadır. Nesefî eserini Nazmü'l-hilâfiyyât olarak isimlendirir ve 14 Safer 504 (1 Eylül 1110) tarihinde tamamladığını belirtir. Müellifin kitabın sonundaki ifadesine göre manzume toplam 2666 beyitten meydana gelmektedir, Kâtib Çelebi ise beyit sayısını 2669 olarak verir.
el-Manzûmetü'n-Neseîiyye on bölümden meydana gelmekte ve her bölümde bir imamın diğer imamlarla olan görüş ayrılıkları sıralanmaktadır. Birinci bölümde Ebû Hanîfe'nin, ikinci bölümde Ebû Yûsuf'un ve üçüncü bölümde Mu-hammed b. Hasan eş-Şeybânî'nin görüşleri ayrı ayrı anlatılmakta, daha sonra Ebû Hanîfe'nin Ebû Yûsuf fa, ardından İmam Muhammed'le birleştikleri görüşler, Ebû Yûsuf ile Muhammed'in ittifak ettikleri görüşler, bu üç İmamın birbirinden ayrıldığı görüşler, bundan sonra da Züfer b. Hüzeyl, İmam Şafiî ve İmam Mâlik'in görüşleri birer bölümde anlatılmaktadır. Eserde Ahmed b. Hanbel'in görüşlerine yer verilmez. İmamların bu farklı ictihad-ları, her bölümde tekrarlanan klasik fıkıh
kitapları sistematiği içerisinde namaz, oruç, hac, zekât, hudûd... gibi alt başlıklar (kitab) halinde verilmektedir. Zaman zaman mezhep içinde tercih edilen görüşler de belirtilmiştir. Bu çalışmanın, Ebû Zeyd ed-Debûsî'ye nisbet edilen ve kava-idden hareketle ictihad farklarını ele alan Te'sîsü'n-nazar adlı eserle benzer bölüm başlıklarını taşıması dikkat çekicidir. Manzume mezhep içi hilâfiyata geniş yer veren bir çalışma olması bakımından da önem taşımaktadır. Eserde vezin gereği olarak Ebû Hanîfe için bazan "üstat, birinci", Ebû Yûsuf için "Ya'küb, ikinci", Mu-hammed için "Şeybânî, İbnü'l-Hasan" isim ve sıfatları kullanılmıştır.
Tertibi, dilinin sadeliği ve kolay ezberlenmesi gibi yönleriyle uzunca bir süre medreselerde fıkıh öğretiminde önemli yer tutan eseri Taşköprizâde fıkıh bilgisi için yeterli olacak kitaplar arasında sayar.228 Kütüphanelerde çok sayıda nüshasının bulunması ve üzerinde birçok şerh yapılması yaygın biçimde okunduğunu göstermektedir.229
Hanefîler'ce büyük önem verilen el-Manzûmetü'n-Nesefiyye üzerinde şerh, ihtisar ve tercüme şeklinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Şerhleri:
1. Alâeddİn el-Üsmendî, cAvnü'd-dirâye ve muhteli-fü'r-rivâye tî şerlıi Manzûmeti'n-Ne-sefî.230 Aynı müellife Haşrü'I-mesâ'il ve koşrü'd-delâ3iî şerhu Manzûmeti'n-Nesefî adıyla 231 başka bir şerh de nisbet edilmektedir.232
2. Ebü'I-Mehâmid Mahmûd b. Muhammed el-Buhârî el-Efşencî, Hakâ3iku '1-Man-zûme.233 Müellifin yedi yılı aşkın sürede tamamladığı eser Husûlü'l-me'mûl adıyla da anılmaktadır.234
3. Tâceddin Muhammed b. Mahmûd ez-Zevzenî, Mülteka'l-bihâr min münteka'l-ahbâr. 235
4. Ebü'I-Berekât en-Nesefî, el-Müstaşfâ fî şerhi Manzûmeti'n-Nesefî fi'1-hilâî.236 Nesefî bu şerhini Manzûmetü'n-Nesepyye'fiin ilk iki sayfası 237 daha sonra el-Muşaffâ adıyla ihtisar etmiştir. 238
5. Hattâb b. Ebü'l-Kâsım Karahisârî, el-Kâfî fî şerhi Naşmi'1-hi-lâîiyyötli'n-Nesefî. 239
6. Ebü'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Ali, Şerhu Manzûmeti'n-Nesefî. 240
7. Şerefeddin Muhammed b. Ali Dihkân en-Nesefî, Şerhu Manzûmeti'n-Nesefî fi'l'hilâfiyyât.241
8. Radryyüddin İbrahim b- Süleyman el-Hamevî el-Mantıi eî-Ce-vâhirü'l-mazmûme fî şerhi'1-Manzûme. 242
9. Ebû Bekir Muhammed el-Haddâd, Nû-rü'1-müstenîr. 243
10. Nâsirüddin Nebîb. Mürsel Tokadî, Şerhu Nazmi'I-hilâfiyyât li'n-Nese.244 Kaynaklarda Ebû İshak Cemâleddin İbrahim b. Ahmed el-Mevsılî, Ali b. Hüseyin es-Suğdî, Kâdîhan, Musan-nifek. Muhammed b. Hasan el-Kevâkibî el-Halebîgibi âlimlerin de bu manzumeyi şerhettikleri belirtilmektedir.245
Tercümeleri. Eseri Hama hâkimi İbrahim b. Mustafa b. Alişîr el-Melîfdevî 246 önce manzum olarak Türkçe'ye çevirmiş, ardından kısa bazı açıklamalarla şerhetmiştir. Manzume 731-732 (1331-1332) yılları gibi erken bir tarihte Anadolu dışındaki bir bölgede (Hama-Suriye) Oğuz Türkçesi'ne tercüme edilmiş ve bu tercüme Türk dilinin en önemli yadigârlarından biri olarak kabul edilmiştir. Çevirinin British Museum'da bulunan tek nüshası, Milan Adamovic tarafından Die Rechtsiehre des imâm an-Nasafî in Turkischer Bearbeitung vom jahre 1332 247 ve Azmi Bilgin tarafından Nazmü'l-Hilâfiyyat Tercümesi (Ankara 1996) adıyla transkripsiyonlu metin ve tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır. Manzumenin Arapça aslına göre baş tarafından altı bölümün eksik olduğu bu tercümede 1600 civarında beyit yer almaktadır.
Muhtasarları. EbÜ'I-Velîd İbnü'ş-Şlhne, el-Manzûmetü 'n-Nesefiyye'ye Ahmed b. Hanbel'in görüşlerini de ilâve etmiş ve eseri 1000 beyit halinde kısaltmıştır.
Ebü'l-Kâsım Abdurrahman b. Muhammed e!-Lahmî de Hilafiyyâtü'î-İmâm Ahmed b. Hanbel adıyla 248 yaklaşık580 beyitten oluşan bir eser yazarak manzumenin Ahmed b. Hanbel'in görüşleriyle ilgili eksikliğini gidermeye çalışmıştır. Muzafferüd-din İbnü's-Sââtî, Mecmcfu'I-bahreyn adlı eserinde Kudûrî'nin el-Muhtaşor'ı ile Ne-sefî'nin bu eserini bir araya getirmiştir.
Bibliyografya :
Necmeddin en-Nesefî, el-Manz:ûmetü'n-!Sese-fıyye, Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 2177; Şerhu Hâfıziddln en-Mesefİ U-Kitâbİ'l-Müntehab fî uşûli'l-mezheb (nşr. Salim Öğüt, doktora tezi, 1408/1988), DİA Ktp., nr. 8693, neşredenin girişi, 1, 37-38; İbrahim b. Mustafa b. Alişîr el-Melîfdevî. Nazmü'l-HUâfıyyât Tercümesi (haz. Azmi Bilgin), Ankara 1996, hazırlayanın girişi, s. 18-23; Kureşî. et-Cevâhirü'l-mudıyye, I, 66, 84; II, 166; Taşköprizâde. Miftâhu's-sacâde, 111, 15; Keşfü'z-zunûn, II, 1636, 1867-1868; Ahlvvardt. Verzeichnis, IV, 279; Brockelmann, GAL, 1, 477, 550; SuppL,\, 761-762; M. Adamovic, Dİe Rechtsiehre des İmâm an-Fİasafı İn Ttırkischer Bearbeitung uom jahre 1332, Stuttgart 1990, s. 2-10; W. Madelung, '"'Alâ'-al-Din Samarqan-di", E/r., 1,782-783. Ferhat Koca
Dostları ilə paylaş: |