quod etiam ipse sua manu dicitur fecisse; de Mausoleo Satyrus et Pytheos (..., Satyros ve Pytheos ise Maussolleion’ da büyük ve gerçek bir talihe eriştiler), bkz. Vitruvius VII. Praef.12-13. Plinius ise Maussolleion’ da çalışan ünlü heykeltraşların isimlerini sıraladıktan sonra, yapının piramidal çatısının üstünde yer aldığı düşünülen quadriga heykelini yapan kişi olarak “Pythis” ismini verir, bkz. Plinius Nat.His.36. 31. Drerup Maussolleion ile Pytheos arasında bağlantı kurmanın gerekli olmadığını savunur, Drerup 1954, 30-31. Jeppesen, Maussolleion’ un mimarları olarak, Vitruvius’ un Satyros ve Pytheos isimlerini önermesine karşın, Satyros’ un yapının mimarı olabileceğini, Pytheos’ un ise Maussolleion’ da quadriga heykelini yapan genç bir sanatçıyken, projenin mimarisine de katkıda bulunmuş ve Satyros ile birlikte çalışmış, daha sonra elde ettiği ünle Priene Athena tapınağının mimarı olarak atanmış olabileceğini belirtir, bkz. Jeppesen 1976, 72 ; Jeppesen 1992, 100. Dinsmoor, Maussolleion’ un mimarlarının Satyros ve Pytheos olduğunu, Pytheos’ un aynı zamanda quadriga heykelini de yapmış olduğunu düşünmektedir, bkz. Dinsmoor 1950, 258. Hellström ise, Priene Athena ve Labraunda Zeus tapınaklarındaki benzerlikler nedeniyle, özellikle Labraunda Zeus tapınağının mimarının Pytheos olduğu kabul edilirse, Maussolleion ile Pytheos arasında bağlantı kurmanın zorunlu olduğunu düşünmektedir, Hellström 1994, 51. Tüm bu düşünce ayrılıklarının kökeninde, Plinius’un verdiği “Pythis” ismi yatmaktadır; “...in summo est quadriga marmorea, quam fecit Pythis.”, bkz. Plinius Nat.His.36. 31. Ancak Vitruvius’ un kitabında Maussolleion’ la ilgili olarak Satyros ile birlikte Pytheos’ un da isminin geçmesi, Plinius’ ta anılan Pythis isminin, Pytheos isminin farklı bir kullanımı olabileceğini akla getirebilir. Nitekim bu düşünceden hareketle Pytheos’ un mimarlık kadar heykeltraşlık becerisine de sahip olduğu ve Maussolleion’ un en görkemli heykeltraşlık eserlerinden biri olan piramidal çatı üzerindeki quadriga heykelini de bizzat kendisinin yaptığı düşünülebilir. Sonuç olarak, Vitruvius’ un belirttiği gibi, Maussolleion’ un mimarlarının Satyros ve Pytheos olduğu önerilebilir.
435 Maussollos sarayı, günümüz Bodrum kalesi alanında yer almış olmalıdır, bkz. Vitruvius II. 8.11. Bu öneri kale içerisinde yapılan kazılar sonucu ortaya çıkartılmış olan Maussollos dönemi duvarlarıyla da desteklenebilir.
436 Pedersen 1994, 29-30.
437 Jeppesen 1992, 85-86.
438 Labraunda kutsal alanındaki Hekatomnid dönem yapılarının hangi sırayla yapıldığını gösteren kesin fikirler ortaya koymak güçtür. Ancak yapıların architravlarındaki ithaf yazıtları genel bir değerlendirme yapmaya olanak sağlar. Buna göre en azından Andron B’ nin, architravındaki Maussollos’ un ithaf yazıtıyla Maussollos tarafından yaptırılmış olması gerektiği ve bu nedenle kutsal alandaki Hekatomnid dönem yapılarının inşası en erken başlayan örneği olduğu düşünülebilir. Zeus tapınağının architravında Idrieus’ a ait ithaf yazıtı bulunmasına karşın, yapının inşasına Maussollos döneminde başlandığı fakat Idrieus döneminde tamamlandığı düşünülmektedir, Hellström 1994, 39. Andron A ve Oikos architravlarında Idrieus’ un ismi yer alır. Andron A’ nın inşasına Idrieus döneminde başlanmış ve yapı aynı dönemde tamamlanmış olabilir. Ancak Oikos, Kutsal alandaki konumu ile tapınakla bağlantılı olması gereken bir yapıdır. Bunun yanında Andron A’ nın arkasında kalmış olması, Andron A’ nın Oikos’ tan daha sonra yapılmış olması gerektiğini ortaya koyar. Bu nedenle Oikos’ un inşası da, Tapınak gibi, Maussollos döneminde başlamış fakat Idrieus döneminde tamamlanmış olmalıdır. Serinin son yapısı güney Propyleia olmalıdır ve kutsal alandaki Maussollos-Idrieus dönemi yapı grubunun en geç tarihli yapısı olarak düşünülür, bkz. Hellström-Thieme 1982, 45.
444 Andron A, Andron B ile benzer şekilde Ion düzeni sütun altlıkları, sütun başlıkları ve ante başlıklarına sahipken, çatıda kullanılan architrav ve triglyph frizleri ile Dor düzeni çatı mimarisine sahiptir, bkz. Hellström-Thieme 1994, 71-74, fig.22-26. Oikos ise Dor düzeni sütunlar ve architrava sahiptir, ancak architrav üzerinde triglyph frizi yoktur. Bunun yerine ince bir silme halinde Ion düzeni friz ve Ion mimarisi tarzı geison kullanıldığına dair öneriler, özellikle architrav blokları üzerindeki kenet deliklerinin düzenlemesiyle, önerilmektedir, bkz. Hellsröm 1994, 45-46, fig.22-23. Ayrıca Oikos’ ta kullanıldığı tespit edilen Ion ayak birimi de yapının Dor düzeni mimari elemanlarına karşın, Ion mimarisinin bakışım kurallarıyla inşa edilmiş olduğunu ve bu nedenle karışık düzen kullanımı örneklerine dahil edilebileceği fikrini destekler, Thieme 1989, 85. Bunun yanında Andron A, B ve Oikos Dor ve Ion düzeninin birlikte uygulandığı karışık tekniğin bir kutsal alanda kullanımına en erken örneklerdendir, bkz. Hellström-Thieme 1994, 59. Mimari elemanlardaki karışık uygulama yanında, M.Ö.4.yy. Ion mimarisinde planlamaya dahil edilen üç krepisli krepidoma ve opisthodomos gibi Dor düzeni mimari etkileri, Priene Athena ve Labraunda Zeus tapınaklarındaki uygulamaları ile, Dor düzeni özelliklerinin bu yüzyıl içinde, özellikle Hekotomnidler’ in etki alanı içindeki yapılara bazı noktalarda adapte edilmiş olduğunu gösterebilir. Ancak bu uygulama Hekotomnid dönemde ilk kez kullanılmış değildir ve en azında Nereidler Anıtı opisthosomosu ile Batı Anadolu’ da M.Ö.5.yy. sonlarında ortaya çıkmış olduğu söylenebilir, bkz. Hellström-Thieme 1982, 47-49. Bu nedenle Labraunda Andronlar ve Oikos’ taki düzenlerin karışık kullanımı fazla şaşırtıcı değildir.
445 Hellström-Thieme 1982, 46.
446 Hellström-Thieme 1982, 42-43, pl.39.
447 Hellström 1994, 37-38, fig.1-2.
448 Buluntuların yapı öneri çizimi üzerindeki yerleri için, bkz. Helltröm-Thieme 1982, pl.45.
462 Priene Athena tapınağı taş planı için, bkz. Bauer 1968, abb.1. Tapınağın planı için, bkz. Dinsmoor 1950, 223, fig.80 ; Gruben 2001, 416.
463 Dinsmoor 1950, 222 ; Gruben 2001, 419.
464 Gruben 2001, abb.315. Priene Athena tapınağı opisthodomosu, Ksanthos Nereidler Anıtı ve Labraunda Zeus tapınağında olduğu gibi, M.Ö.4.yy. Ion yapılarında, Dor düzeni planlama unsurlarının kullanımına yönelik bir uygulama olarak sunularak, özellikle Pytheos ile bağlantısı üzerinde durulmaktadır, bkz. Koenigs 1983, 142. Opisthodomos dışında krepidomanın 3 basamaklı olması ve krepislerde kurvatura kullanımı gibi detaylar da yapıdaki Dor düzeni özellikleri olarak karşımıza çıkar. Priene Athena tapınağı Batı Anadolu Ion yapılarında kurvatura kullanımına yönelik, Labraunda Zeus tapınağından sonra gelen ikinci örnektir ve 20 m’ de yaklaşık 2-3 cm olarak tespit edilmiştir, Koenigs 1983, 139.
465 Dinsmoor 1950, 222, pl.LV.
466 Kaunos kaya mezarları üzerine en önemli çalışmalar Roos tarafından yapılmıştır, bkz. Roos 1972 ; Roos, 1974a ; Roos, 1974b ; Roos, 1989. Roos, Kaunos kaya mezarları genel değerledirme çalışmasında mezarları A, B, C, D, E, F, G olarak yedi farklı gruba ayırarak kümeler halinde değerlendirmiştir, bkz. Roos 1972, 17-60, fig.1. Bu gruplama mezarların birbirine mesafe olarak yakınlıkları ve mimari stilleri ile buluntuları sonucu elde edilen tarihleme bilgilerine dayanılarak oluşturulmuştur. Nitekim bu gruplama varılabilecek en olası sonucu ortaya koymuştur ve bu nedenle çalışmamızda Roos’ un gruplamasına sadık kalınarak, mezarlar aynı grup başlıkları altında incelenmiştir.
467 Roos 1972, 17-60, 95. Kaunos Kaya mezarları buluntuları için, bkz. Roos 1974a.
468 B grubu mezarların büyük çoğunluğunu Ion düzeni cepheli mezarlar oluşturur. Roos Kaunos kaya mezarları ve diğer Karia kaya mezarlarının Ion veya Dor düzeni cepheye sahip olanlarını “Tapınak fasadlı” olarak tanımlar, Roos 1989, 63-64. Ancak mezarların tümünün tapınak cepheli olarak tanımlanması, bunların tapınakları kopya ettiği düşüncesini gündeme getirir. Oysa B grubu içersinde yer alan B2 ve B10 mezarları tapınak düzenlemelerindeki sıkı tasarım çizgileriyle bağlantılı olmayan özelliklere sahiptir. B2 mezarı yarım kalmış olsa da, anteler arasında 4 sütun uygulamasıyla, B10 mezarı ise kapısının iki yan kanadındaki pencerelerle Ion tapınak düzenlemesinden çok, andron gibi farklı tasarımların örnek alınmış olduğunu göstermektedir. Bu durumda tüm Karia kaya mezarlarının tapınak fasadlı olarak tanımlanması yanıltıcı olabilir ve bunun yerine Ion veya Dor düzeni cepheli olarak tanımlanmaları doğru bir sonuç olabilir.
469 Roos 1972, 18-30, pl.3-12, 23-32.
470 Roos 1972, 31-32, 33-35, pl.12.5-6, 13.1-2.
471 Roos 1972, 51-53, pl.18.4-5, 45.1-3.
472 Roos 1989, 64.
473 Roos 1972, 18, pl.3, 23.
474 Roos 1972, pl.3.
475 Roos 1972, 19-20 ; Roos 1974a, 14-18, pl.1-3.
476 Roos 1972, 20-21, pl.5.1, 25.
477 Roos 1972, pl.5.
478 B2 mezarı yaklaşık 15 m genişliğinde ve 16 m yüksekliğindeki cephesiyle, ortalama genişlikleri 6-10 m arasında değişen diğer B grubu mezarları arasında büyük boyutlarıyla ön plana çıkar, Roos 1972, 20.
479 Roos 1972, 21, pl.5.3, 26.1-3.
480 Roos 1972, 22-28, pl.6-10, 27-31.
481 Roos 1972, 23, 25, pl.49.2-3, 50.2, 61.2-3.
482 Roos 1972, pl.47.1, 48.1-2.
483 Roos 1972, 25, pl.7.1-3, 29.1, 58.1.
484 Roos 1974a, 18-22, pl.4-7.
485 Roos 1974a, 22-23, pl.8.
486 Roos 1972, 28-30, pl.11, 32.
487 Roos 1972, 29, pl.32.1-2.
488 Ateşlier 2001, 151-152, fig.17-19.
489 Hellström-Thieme 1994, 61, 71, fig.18.
490 Roos, B10 mezarını, diğer B grubu mezarlar gibi Ion düzeni tapınak modelli olarak tanımlar ve pencere uygulamasını detaylardaki farklılık olarak niteler, Roos 1972, 28. 1987 yılında düzenlenen Upsala Sempozyumunda, Roos’ un sunumu sonrası tartışma bölümünde, Jeppesen tarafından Karia kaya mezarlarının tapınakları değil de, andronları temsil etmiş olup olamayacağına dair sorusu üzerine, Roos; bu konuda kronolojik bir problem ortaya çıktığını ve andronların sadece Labraunda’ dan bilindiğini, kaya mezarlarının ise Labraunda Andronlarından önce yapılmaya başlanmış olabileceğini ortaya koyar. Bunun yanında Nereidler Anıtı’ nın M.Ö.5.yy. sonu 4.yy. başına tarihlenmesiyle kaya mezarlarının tapınak modelli olarak tanımlanması konusunda daha öncelikli bir örnek olduğunu vurgular, bkz. Roos 1989, 68. Ancak, andronların Batı Anadolu’ da M.Ö.5.yy.’ da kullanılmış olduğunu gösteren Daskyleion örneği, Roos’ un kronolojik problem olarak ortaya koyduğu düşüncesini çürütmektedir. Bunun yanında B grubu mezarlarda görülen, mezarların ayırt edici özellikleri olarak karşımıza çıkan farklı uygulamalar; ki bunlar B1 mezarında peripteros plan tasviri, B2 mezarında in-antis düzenlemede anteler arasında 4 sütun kullanımı, B4 mezarında Ion ve Dor düzeni mimari unsurların bir arada kullanımı, B8 mezarında alınlık kabartması gibi birbirinden farklı nitelikleriyle karşımıza çıkar, B10 mezarının da farklı bir uygulama ortaya koymak isteğiyle andron şeklinde düzenlenmiş olabileceği düşüncesini doğrular niteliktedir. Bunların dışında bir tapınağın mezar olarak modelize edilmesi fikri kabul edilirse, mezar-andron mimarisi arasında da benzer bir ilişkinin kurulabileceği ve bunun dini ritüeller ile red edilebilmesinin olanaksız olacağını gösterir. Ayrıca, Batı Anadolu mezar stellerinde sıkça tasvir edilen cenaze yemeği veya mezar sahibine ait şölen tasvirleri, bu tür içkili yemeklerin andronlarda verilmiş olması üzerinden değerlendirildiğinde, kaya mezarlarının andron modelli ön cepheye sahip olduğu düşüncesi ağırlık kazanır.
495 Kaunos kaya mezarları grupları içerisinde sayıca en çok mezar içeren C grubudur. C grubunda 62 mezar bulunur ve bunların büyük çoğunluğu basit cepheli kaya nişleri şeklindedir, Roos 1972, 30.
505 Koenigs, Ağlayan Kadınlar Lahdi ön cephesini bir Ion yapısı olarak değerlendirmiştir ve bu düşünce doğrultusunda lahdin ön cephe fotoğrafını bir Ion yapısı olarak modellemiştir, bkz. Koenigs 1996, abb.1.
506 Koenigs 1996, abb.11.
507 Koenigs 1996, 140.
508 Koenigs 1996, 133, abb.2, 4.
509 Lippold 1950, 231, taf.82.1.
510 Koenigs 1996, abb.3.
511 Koenigs 1996, abb.4.
512 Ağlayan Kadınlar Lahdi, plastik unsurları ve mimari elemanlarının biçimsel özellikleri yanında, ölçülerindeki oransal değerleriyle de M.Ö.4.yy. Ion düzeni yapılarıyla benzerdir, bkz. Koenigs 1996, 138.
513 Polat 2001, 123, abb.1-2. Polat, kabartmalı bloğun, plastik stil kritik ile M.Ö.360-350 tarihlerine verilebileceğini ve parçanın, bu tarihlerde Lydia Satrapı olan Autophradates’ in mezar anıtına ait olması gerektiğini belirtir, bkz. Polat 2001, 130-131.
537 Labraunda Zeus tapınağı ölçüm tablosu için, bkz. Hellström-Thieme 1982, tab.2.
538 Hellström-Thieme 1982, pl.45.
539 Hellström-Thieme 1982, 56.
540 Hellström-Thieme 1982, 50, pl.42.
541 Hellström-Thieme 1982, 54, pl.42.
542 Hellström-Thieme 1982,54, pl.42.
543 Hellström-Thieme 1982, pl.42-43.
544 Hellström-Thieme 1982, 54, pl.42-43.
545 Hellström-Thieme 1982, 54, pl.47.
546 Labraunda Zeus tapınağı doğu alınlık blokları T1, T2, T3, T4 katalog numarasıyla, batı alınlık blokları ise T5, T6, T7, T8, T9 katalog numarasıyla anılan parçalardan oluşur. Blokların tümü kabartmasızdır ve T3, T4, T5, T6, T7, T8 bloklarının üst kenarı boyunca Ion kymalarına ait izler gözlemlenebilir, bkz. Hellström-Thieme 1982, 54, pl.45.
550 Andron B’ nin architravındaki itaf yazıtı ve transkripsyonu için, bkz. Hellström-Thieme 1994, 64-65, fig. 8.
551 Andron A architrav parçaları ve ithaf yazıtının transkripsyonu için, bkz. Hellström-Thieme 1994,72, fig.22.
552 Hellström 1994, 49.
553 Hellström 1994, 53.
554 Hellström-Thieme 1994, 65, fig.15.
555 Hellström-Thieme 1994, 74.
556 Hellström-Thieme 1994, 67.
557 Hellström-Thieme 1994, 68, fig.17.
558 Thieme 1989, tab.5.
559 Hellström 1994, 53.
560 Thieme 1989, 86, fig.15.
561 Hellström 1994, 43. Güney ve Doğu Propyleia’ lar benzer çatı mimarisi yanında; tasarım, planlama, oran sistemi ve ölçüleriyle de yakın benzerliklere sahiptir. Güney Propyleiae 10.63 m, Doğu Propyleiae 10.83 m cephe uzunluğuna sahiptir. Her iki yapıdaki oran birimi 1' = 1.635 cm olarak tespit edilmiştir. Bunun yanında her iki yapı aynı özellikteki grid sistemine göre tasarlanmıştır, Thieme 1989, 86-87, tab.5-6.
567 Dinsmoor, Priene Athena tapınağı sütun aralığını, sütun üst merkezinden 3.528 m olarak verir, Dinsmoor 1950, 340. Augustus’ un itaf yazıtını içeren architrav bloklarından tam korunmuş olan parça 3.542 m uzunluğundadır, bkz. Koenigs 1983, 152, Beilage.1.