M.Ö Yy. Bati anadolu ion yapilarinda çati mimariSİ hazirlayan öğül Emre ÖNCÜ



Yüklə 0,73 Mb.
səhifə1/12
tarix03.01.2019
ölçüsü0,73 Mb.
#89075
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12


T.C.

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

AR-YL-2005-0002

M.Ö.5.-4. YY. BATI ANADOLU ION YAPILARINDA

ÇATI MİMARİSİ

HAZIRLAYAN

Öğül Emre ÖNCÜ


DANIŞMAN

Yard.Doç.Dr. Suat ATEŞLİER


AYDIN

2005

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU DÖKÜMANTASYON MERKEZİ

TEZ VERİ GİRİŞ FORMU

Tez No: Konu Adı: Üniv. kodu:

Not: Bu bölüm Merkezimiz tarafından doldurulacaktır.



Tezin yazarının

Soyadı: ÖNCÜ Adı: ÖĞÜL EMRE

Tezin Türkçe adı: M.Ö.5.-4YY. Batı Anadolu Ion Yapılarında Çatı Mimarisi

Tezin Yabancı adı: Entablature and Roofs of West Anatolian ionic buildings

in 5. and 4.c.B.C.



Tezin yapıldığı

Üniversite: Adnan Menderes Üniversitesi Enstitü: Sosyal Bilimler Yılı: 2005

Diğer kuruluşlar:

Tezin türü: 1-Yüksek Lisans ( X ) Dili: Türkçe

2-Doktora ( ) Sayfa sayısı: 142

3-Tıpta Uzm. ( )

4-Sanatta Yeterlilik ( )

Tez Danışmanlarının

Ünvanı: Yrd.Doç.Dr. Adı: SUAT Soyadı: ATEŞLİER

Ünvanı: Adı: Soyadı:

Türkçe anahtar kelimeler: İngilizce anahtar kelimeler:

1- Ion mimarisi 1- Ionic architecture

2- Batı Anadolu 2- West Anatolia

3- Çatı 3- Entablature

4- Alınlık 4- Pediment

5- Tapınak 5- Temple

Tarih: 22.02.2005

İmza:



İÇİNDEKİLER

ÖZ – ABSTRACT …………………………………………………….................. I

I.GİRİŞ ………………………………………………………………………. 1

II.BATI ANADOLU ION YAPILARININ ÜST YAPI

TASARIM ÇİZGİLERİNİN ORİJİNLERİ VE ARKAİK ION

YAPILARINDA ÇATI MİMARİSİ ….……………………………………… 10

II.I.Arkaik Ion Yapıları Grubu ……………………………………………… 22

II.II.Arkaik Ion Yapılarının Üstyapı Mimari Elemanlarının

Değerlendirilmesi ……………………………………………………………… 28


II.II.1.Architrav ……………………………………………………………… 29

II.II.2. Friz ……………………………………………………………… 33

II.II.3.Geisipodes ……………………………………………………………… 36

II.II.4.Geison ……………………………………………………………… 38

II.II.5.Alınlık ……………………………………………………………… 40


III.M.Ö.5.YY. BATI ANADOLU ION YAPILARINDA

ÇATI MİMARİSİ ……………………………………………………………… 42

III.I.M.Ö.5.yy. Batı Anadolu Mimari Faaliyetlerini Duraksatan

Siyasal Olaylar ……………………………………………………………… 42

III.II.M.Ö.5.Batı Anadolu Ion Yapıları Grubu ………………………………. 44

III.III.M.Ö.5.yy. Batı Anadolu Ion Yapılarında Çatı Mimarisi ………………. 49

III.IV.Değerlendirme ……………………………………………………… 63

IV.M.Ö.4.YY. BATI ANADOLU ION YAPILARINDA

ÇATI MİMARİSİ ……………………………………………………………… 70

IV.I.M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Siyasal Tarihi ve Ionia Rönesans’ı ………………. 70

IV.II. M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Ion Yapıları Grubu ………………………………. 75

IV.III.M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Ion Yapılarında Çatı Mimarisi ………………. 89


IV.IV.Değerlendirme …………………………………………………….. 102

V.SONUÇ …………………………………………………………………… 114

KISALTMALAR VE KAYNAKÇA ……………………………………... 124

ÖZET ……………………………………………………………………… II

SUMMARY …………………………………………………………………… III

TEŞEKKÜR …………………………………………………………………… IV

ŞEKİLLER LİSTESİ ………………………………………………………….. V

LEVHALAR LİSTESİ …………………………………………………………. VI

ŞEKİLLER VE LEVHALAR ……………………………………………... VII

ÖZGEÇMİŞ ………………………………………………………………... VIII



ÖZ

M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarında çatı mimarisine ait bu çalışma, iki yüzyıllık dönem içerisinde konuyla ilgili buluntu içeren tüm Batı Anadolu örneklerinin incelenmesiyle oluşturulmuştur. Bunun yanında M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarının öncülleri olarak değerlendirilebilecek arkaik dönem Batı Anadolu ve Ege Adaları Ion yapılarında çatı mimarisine dair buluntu içeren örnekler ile Batı Anadolu Ion taş mimarisine taban oluşturduğu düşünülen Ege ahşap mimarisi üzerine öneriler konu kapsamında değerlendirilerek, M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarında çatı mimarisindeki uygulamaları anlamaya yönelik öneriler sunulmuştur. Bu genel çerçeveyle, Klasik dönem Batı Anadolu Ion mimarisinde çatı uygulamaları sütunlar üzerinde yer alan çatı bölümü, alınlık uygulamaları, tavan ve üst örtü sistemi gibi geniş bir perspektifte değerlendirilmeye çalışılmıştır.



ABSTRACT

This study which is abouth entablatures and roofs of ionic buildings in west Anatolia in 5th and 4th centuries BC was prepared end of the survey of entire ionic buildings in the West Anatolia in the classical period. Moreover, Aegean Islands and the West Anatolian archaic ionic architectural examples which have been thought prototype of classical ionic buildings and wooden architectural tradition in Aegean were defined and than some suggestions were put forward to understand practice of entablatures and roofs of the West Anatolian ionic buildings in the classical period. As a result, upper sides of ionic architestural structure in the West Anatolia in the classical period were evaluated with a wide perspective such as survey of entablatures, roofs, tiles, pediments, ceilings.



ANAHTAR KELİMELER KEY WORDS

Ion mimarisi Ionic architecture

Batı Anadolu West Anatolia

Çatı Entablature

Alınlık Pediment

Tapınak Temple



I.GİRİŞ
Batı Anadolu mimarisi, Arkaik dönemle başlayan Ion kültürünün yükseliş döneminde, diğer sanatsal faaliyetlerde olduğu gibi, güçlü bir devinim ve ilerleme sonucu çağdaşı diğer Ege-Akdeniz mimarilerinden farklı olarak, estetik kaygıların üst düzeylere ulaştığı yeni tasarımları ile ön plana çıkmıştır. Ephesos Artemis, Didyma Apollon, Samos Hera kutsal alanındaki Rhoikos (III) ve Polykrates (IV) tapınaklarında hem planlama hem de süslemeye yönelik mimari tasarım felsefesinin sonuçları; tanrısallığı, dipteros plan gelenekli büyük boyutları yanında, ithaf edildikleri tanrıçaların güzelliklerine yaraşır süsleme detaylarıyla sunmuştur1.

Ion düzeni mimari geleneği oluşturan bu ekonomik ve kültürel ilerleme, kuşkusuz geçmişini muhafaza eden, kendi coğrafyasındaki tüm yapıcı unsurları kendi içinde özümseyerek mükemmele ulaşmak adına, yeni fikirleri geleneklerine ve çevresindeki oluşumlara adapte edebilmenin bir sonucu olmalıdır. Bu nedenle olgun çizgilere ulaşılan, Batı Anadolu klasik dönem mimarisi, temel tasarım çizgilerinin oluştuğu erken dönem Batı Anadolu mimarisinden yola çıkılarak incelenmelidir.

Araştırma konumuz olan M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarının çatı mimarisi, bu genel değerlendirme bağlamında ele alınmaya çalışılmıştır. Ion düzeni taş/mermer yapıların öncülleri olan ve Batı Anadolu erken mimari geleneğini oluşturduğu düşünülen ahşap mimari tasarım çizgilerinin değerlendirilmesi ve arkaik Ion yapılarının çatı mimarisi değerlendirmesi çalışmamızın ilk bölümünün genel çerçevesini oluşturmaktadır2. Özellikle Ege Adaları’ndan Naksos, Delos ve Paros’ta, 1960 sonrası dönemde yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkartılmış olan yapılar ve buluntular üzerinden geliştirilen teoriler3, Ion düzeninin gelişim kronolojisinde önemli bir yer teşkil eder. Ion mimarisi erken yapılar grubuna eklenen Adalar mimarisinin bu örnekleri, 1960 öncesinde yapılmış olan ve Ion mimarisi değerlendirmelerinin temelini oluşturan bazı bilgilerin değişmesine neden olmuştur4. Ion mimarisinin, Adalar ahşap yapı geleneği üzerinden geliştiğini öne süren bu tür düşünceler5, Batı Anadolu Ion mimarisi değerlendirmelerinde bu örneklerin, büyük oranda değerlendirme kapsamı dışında bırakılmış olması nedeniyle tartışmalara açıktır. Bu nedenle çalışmamızın ilk bölümünü oluşturan, Ion yapılarının orijinleri üzerindeki inceleme bölümü; yeni buluntu grubunu oluşturan Adalar örnekleri, Batı Anadolu erken Ion mimarisi örnekleri ve bunlar üzerinden geliştirilen yorumlar ile Kıta Yunanistan buluntularının, özellikle çatı mimarisine yönelik değerlendirilmesi olarak yorumlanabilir. Erken Ion yapılarının ve üst yapı tasarım çizgilerinin orijinlerinin incelendiği bölümden sonra M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarının öncüleri olarak düşünülebilecek, M.Ö.6.yy. Adalar, Batı Anadolu, Kıta Yunanistan ve İtalya’da genel çizgileri oluşmuş ilk Ion düzeni mermer/taş yapıların çatı tasarımlarına ilişkin bilgiler değerlendirmiştir. Özellikle Batı Anadolu’dan Ephesos Artemis, Samos Rhoikos (III) ve Polykrates (IV), Didyma Apollon, Adalar’dan Naksos Yria Dionysos IV, Naksos Sangri Demeter tapınakları ile Delphi Knidos’lular ve Siphnos’lular Hazine Binaları buluntuları üzerinden genel değerlendirmeler yapılmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte Adalar ahşap mimari gelenekleri ve Adalar Ion mimarisi taş örnekleri üzerinden geliştirilen teoriler, tüm Ege örnekleriyle değerlendirilmeye gayret edilerek, yorumlar üzerinde yeni bir boyuta ulaşmış tartışma ortamı yaratılmaya çalışılmıştır.

M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapıları çatı mimarisinin incelendiği son iki bölüm, çalışmamızın, erken mimari gelenekler üzerinden geliştiği düşünülen ve iki yüzyıllık dönem içinde olgunlaşan mimari yapıların çatı tasarımlarını değerlendirme aşaması olarak düşünülebilinir. Bu genel taslak içerisinde M.Ö.5.yy. Batı Anadolu Ion yapılarının çatı mimarisinin değerlendirilmeye çalışıldığı III. bölüm, yapı faaliyetlerinin siyasal ve ekonomik nedenlerden dolayı duraksadığı bu dönemin sınırlı sayıdaki yapılarını kapsar6. Ancak son yıllarda literatüre eklenen üç önemli örnek; Çanakkale’nin Biga ilçesinden bulunan Polyksena lahdi7, Labraunda geç arkaik mimari buluntuları8 ve Daskyleion Erken Klasik Yapı buluntuları9, sınırlı sayıdaki M.Ö.5.yy. Batı Anadolu Ion yapıları çatı mimarisi bilgilerini detaylandırmak amacıyla çalışmamızın kapsamına dahil edilmiştir. Bu üç yeni buluntu hem M.Ö.5.yy. ilk yarısına ait Batı Anadolu Ion yapılarının yokluğundan kaynaklanan önemli bir boşluğu doldurması hem de Arkaik Ion yapıları ile M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarının çatı mimarisinin etkileşimlerini ortaya koyması açısından önemlidir.

M.Ö.5.yy. Batı Anadolu Ion yapılarının çatı mimarisinin incelenmeye çalışıldığı III. bölüm; yüzyılın başlarından itibaren Batı Anadolu mimari faaliyetlerinin azalmasına neden olan Pers işgali, Ionia İhtilali ve daha sonraki dönemde yaşanan siyasal ve ekonomik kargaşa dönemine ait kısa bir değerlendirme alt başlığıyla başlamaktadır. İkinci alt başlık, çatı mimarisine ait buluntu içermeyen yapıları da kapsayan, M.Ö.5.yy. Batı Anadolu Ion yapıları grubunun kronolojik dizin içersinde kısa tanımlanmalarla verilmeye çalışıldığı bölüm olarak değerlendirilebilir. Yapı grubunun belirlenmesi sonrasında, çatı mimarisine ait buluntu içeren örnekler, çatı mimarisinin değerlendirildiği üçüncü alt başlık altında detaylı biçimde incelenmiştir. M.Ö.5.yy. Batı Anadolu Ion yapıları çatı mimarisinin incelendiği üçüncü alt başlık, elde edilen bilgiler doğrultusunda yapıların çatı mimarilerinin birbirleriyle ve aynı yüzyılın Kıta Yunanistan Ion mimarisi örneklerinin çatı tasarımlarıyla karşılaştırmalı olarak ele alındığı dördüncü alt başlığı oluşturan değerlendirme bölümü tarafından takip edilmektedir.

M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Ion yapıları çatı mimarisinin incelendiği IV. bölüm, III. bölümle benzer düzenleme içinde oluşturulmuştur. Buna göre M.Ö.4.yy.’da Batı Anadolu’da mimari etkinliklerle ilişkili siyasal ve ekonomik gelişmeler, M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Ion yapıları grubu, yapıların çatı mimarisinin incelenmesi ve incelenen çatı mimarisinin genel değerlendirmesi şeklinde dört alt başlık oluşturulmuştur. Mimari faaliyetlerin arttığı M.Ö.4.yy.’da, özellikle “Ionia Rönesans’ı” olarak isimlendirilen yüzyılın ortalarına ait hızlı ve kaliteli mimari hareketler sonucu inşa edilen çok sayıda yapı bu bölüm kapsamındadır. Ion düzenindeki tapınaklar yanında, Kaunos kaya mezarları10, Labraunda Andronlar11 ve Halikarnassos Maussolleionu12 gibi özel yapılarda M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Ion yapıları kapsamında değerlendirilerek, çatı mimarileriyle ilgili detaylar bu bölümde tartışılmıştır.

M.Ö.5.-4.yy. Ion yapılarının çatı mimarisinin değerlendirilmesi aşamasında sorunlu bir konu, mimari elemanların terminolojisinde ortaya çıkmaktadır. Terminolojideki genel kullanımı tüm dillerde kabul gören terimler çalışmamızda aynı şekilleriyle kullanılırken, tartışmalı olan ve farklı dillerde farklı şekillerde kullanılan terimler, Türkçe’de tam karşılıkları varsa bu kullanımlarıyla, yoksa en genel kullanımlarıyla ele alınmıştır.

M.Ö.5. – 4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarının çatı mimarilerinin gelişimleri ve tasarım çizgilerini anlamaya yönelik genel çerçeve içerisinde niteleyebileceğimiz çalışmamız; Batı Anadolu Ion yapılarının çatı mimarisi bloklarının, klasik mimari değerlendirmelerde olduğu gibi, tek tek incelenmesi yanı sıra, blokların kendi içindeki uyum sistematiği veya farklı yapılarda farklı uygulamaların benzer mantıksal tasarım düşüncesi gibi inceleme yöntemleri ile değerlendirilmeye çalışılmıştır. Özellikle çatı mimarisinin sütun gibi diğer mimari elemanlarla oransal bağlantısı ve çatı mimari elemanlarının kendi içindeki oransal değerlendirmeleri, buluntular ölçüsünde, metin içinde sunulmuştur ve ölçüler ile oranlar tablolarda verilmeye çalışılmıştır (Tablo.2). Bunun yanında bir yenilik olarak düşünülebilecek, iki yöne eğimli çatıların açılımı ve bununla bağlantılı olarak yapıların alınlık bölümlerinin açısal değerlendirmesi de çalışmamıza eklenmiştir ve ölçüler tablosunda mevcut açısal değerler de belirtilmiştir (Tablo.1).

Çalışmamız kapsamına giren M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapıları çatı mimarisi konusu günümüze değin tüm kapsamıyla değerlendirilmemiştir. Aynı zamanda genel Ion mimarisi ve Batı Anadolu Ion mimarisi çalışmaları da yeterli derecede tatmin edici değildir. Bu nedenle literatür araştırmamız, klasik mimariye yönelik genel kapsamlı ve büyük çoğunluğu 1950 öncesi araştırmaların sonuçlarına dayanan çalışmaların13 yanı sıra, özellikle spesifik ve detay çalışmalarının değerlendirilmesiyle oluşturulmuştur.

Batı Anadolu Ion yapılarında, ahşap mimari geleneklerinin tasarım çizgilerini takip etmesi ile ilgili genel değerlendirme anlamında, öncelikle incelenmesi gereken çalışma Barletta’nın yayınıdır14. Çalışmada Dor ve Ion düzeninin orijinleri ile ilgili erken mimari örnekleri sunulmuş ve örnekler ışığında ahşap mimari tasarımlarının taş yapılara ne şekilde yansıdığı üzerine yorumlarda bulunulmuştur. Batı Anadolu Ion mimarisinin, Adalar mimarisiyle bağlantısı ve yapıların temel tasarımlarının Adalar mimarisi üzerinden geliştiğine yönelik fikirlerin ortaya konulduğu önemli çalışmalar; Gruben, Lambrinoudakis ve Konigs’in Naksos ve Paros’taki kazılarının değerlendirmeleridir15. Bunun yanında Boardman’ın Chios mimarisi16 ve Courbin’in Delos Naksoslular Oikos’u çalışması17 bu kapsam içinde ele alınmalıdır. Ohnesorg’un, Adalar mermer çatı mimarisiyle ilgili çalışması, özellikle Adalar yapılarının mermer üst örtü sistemine ait kapama kiremitleri, antefiksler, çörtenler gibi mimari elemanların incelenmesi ve mermer üst örtü sistemlerinin değerlendirilmesi aşamasında önemlidir18. Bu çalışmalar dışında Geometrik dönem Ege mimarisiyle ilgili Drerup’un yayını19 ve erken Ege mimarisinde çatı tasarımlarıyla ilgili Holland’ın makalesi20 incelenebilir. Batı Anadolu Ion yapılarının orijinleri ile ilgili olarak değerlendirme kapsamına alınan model yapılarla ilgili önemli bir çalışma olan Schattner’in yayını21 gözden kaçırılmamalıdır.

M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarının çatı tasarımlarıyla, bu yapıların orijinleri arasında bağlantı kurulmasına yönelik olarak hazırlanan, M.Ö.6.yy. Ion yapılarının çatı mimarisinin incelenmeye çalışıldığı bölümün literatür araştırması; genel olarak yapıları tek tek ele alan spesifik yayınların taranmasıyla oluşturulmuştur. Bu bağlamda Ephesos Artemis tapınağının geometrik periyodunu ele alan Bammer’in yayını22 ile arkaik Artemision’un mimari buluntularını inceleyen Hogarth’ın çalışması önemlidir23. Bunlar yanında son çalışmalardan biri olması nedeniyle önemli bilgiler sunan Muss’un arkaik Artemision’un mimari plastiğiyle ilgili çalışması incelenmiştir24. Didyma Apollon arkaik tapınağın mimarisi konusunda en kapsamlı çalışma Gruben tarafından yapılmıştır25. Bunun yanında Didyma Apollon tapınağının yeni mimari buluntuları konusunda Schneider26, yapının architrav-friz tartışmaları konusunda Schattner’in çalışması27 değerlendirme kapsamındadır. Samos Hera kutsal alanındaki Rhoikos (III) ve Polykrates (IV) tapınakları mimarisi konusunda önemli iki yayın, Buschor’un Rhoikos tapınağı frizleri28 ve Johannes’in sütun altlıkları konusundaki29 çalışmalarıdır. M.Ö.6.yy. Ion yapılarında çatı mimarisiyle ilgili önemli buluntular içeren ve bu nedenle yapıların çatı tasarımlarının oluşması ve gelişmesi konusunda detaylı fikirler sunan Adalar mimarisi örneklerinden; Delos Naksoslular Oikos'u konusunda Courbin’in30, Naksos Yria IV. tapınak ve Naksos Sangri Demeter tapınağı konusunda Gruben’in çalışmaları önemlidir31. M.Ö.6.yy. Ion yapıları grubu içinde değerlendirilen Delphi Knidos’lular, Masselia’lılar ve Siphnos’lular hazine binalarıyla ilgili olarak öncelikli başvuru kaynağı, yayın tarihi oldukça eski olsa da bilimsel geçerliliği halen kabul gören Dinsmoor’un çalışmasıdır32.

Çalışmamızın ana bölümlerinden biri olan M.Ö.5.yy. Batı Anadolu Ion yapıları çatı mimarisi ile ilgili literatür araştırmasında, M.Ö.6.yy. Ion yapıları çatı mimarisinin ele alındığı bölümle benzer şekilde, yapıları tek tek ele alan yayınlar taranmıştır. M.Ö.5.yy.’ın ilk örneklerinden biri olan ve lahit olmasına karşın, kapağında işlenen Ion düzeni çatı mimarisi tasviriyle değerlendirme kapsamına alınan Polyksena lahdiyle ilgili, lahdin kurtarma kazısını gerçekleştiren Sevinç’in, genel bir değerlendirme olarak nitelenebilecek çalışması mevcuttur33. Polyksena lahdiyle yakın tarihli, önemli buluntu gruplarından birini oluşturan Labraunda geç arkaik mimari parçaları Thieme’nin yayınından takip edilebilir34. M.Ö.5.yy. Ion yapıları çatı mimarisi konusunda en önemli örneklerden biri olan Daskyleion Erken Klasik Yapı buluntuları, Ateşlier tarafından, “Daskyleion Buluntuları Işığında Batı Anadolu Achaemenid Dönemi Mimari Etkinlikleri” isimli doktora çalışması içerisinde ve daha sonra yapının detaylı şekilde incelendiği makaleyle yayınlanmıştır35. M.Ö.5.yy. Ion yapılarında kabartmalı alınlık kullanımına yönelik önemli bir buluntu, Sardeis’te Paktalos çayının yatağında bulunan ve Ion düzeninde bir mezar anıtına ait olduğu düşünülen kabartmalı iki alınlık parçası Hanfmann ve Erhart tarafından yayınlanmıştır36. M.Ö.5.yy Ion yapıları çatı mimarisi değerlendirmesinde son yapı olarak incelediğimiz, aynı zamanda çatı mimarisine ait hemen hemen tüm buluntularının ele geçmesiyle bu konuda yapıcı fikirlerin ortaya konulmasına olanak sağlayan Ksanthos Nereidler Anıtı konusunda en kapsamlı çalışma Coupel ile Demargne’ın yayınıdır37. Ayrıca Demargne’ın Nereidler Anıtı’nın kabartmalı alınlık buluntularıyla ilgili bir makalesi mevcuttur38. Krischen’in 1923 tarihli çalışması, yayınlandığı dönemde mevcut buluntular içerisinde bulunmaması nedeniyle, iki yöne eğimli çatının taşıma sistemini mermer yerine ahşap olarak değerlendirmesi dışında önemli bir yayındır39. Bunun yanında Martin’in Nereidler Anıtı mimarisi değerlendirmesi40 ile Childs’ın yapının plastik ve epigrafik buluntuları ışığında tarihlenmesi ve Lykia kronolojisindeki yerinin tespitine dair çalışmaları önemlidir41.

M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Ion yapıları çatı mimarisi bölümü, örneklerin sayıca fazla olması nedeniyle geniş bir literatüre sahiptir. W. Konigs’in M.Ö.4.yy.’ın önemli yapılarından Priene Athena tapınağıyla42 ve Polyksena lahdiyle benzer şekilde, Ion düzeninde bir yapıyı örnek aldığı düşünülen Ağlayan Kadınlar lahdi ışığında, Ion mimarisinde şekil ve oranlarla ilgili olarak H.Philipp Koenigs’le ortak çalışmaları oldukça önemlidir43. Yüzyılın önemli Ion mimarisi örneklerinden Maussolleion’un mimarisi konusunda başlıca çalışmalar Jeppesen44 ve Pedersen’e aittir ve aynı zamanda Pedersen’in M.Ö.4.yy. Halikarnassos ve çevresi mimari faaliyetleri konusundaki çalışmaları bu kapsamda değerlendirilebilir45. Labraunda Zeus tapınağı ve Labraunda Andronları konusunda Hellström’ün çalışmaları46 yanında, Thieme ile ortak makaleleri incelenmiştir47. M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Ion yapıları grubu içinde değerlendirilen Kaunos kaya mezarlarıyla ilgili Roos’un tüm çalışmaları değerlendirme kapsamına alınmıştır48.

Çalışmamızdaki bölümlerin sırasına göre verilen bu literatür listesindeki çalışmaların dışında, konuyla direkt bağlantılı olmayan, ancak değerlendirme aşamasında önemli bilgiler sunarak tartışmaların geniş bir perspektife yayılmasını sağlayan bir çok yayın incelenmiştir.

M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarının çatı mimarisi incelemesinde öncelikli amacımız, Batı Anadolu Ion yapılarında eksikliği hissedilen, çatı mimarisi listesi oluşturarak mevcut buluntuları kronolojik dizin içinde değerlendirmektir. Bu amaç doğrultusunda M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarına ait çatı mimarisi buluntuları, birbirleriyle bağlantılı olarak değerlendirilmeye çalışılarak, çizimler ve fotoğraflarla detaylandırılmaya çalışılmıştır. Ion düzeni yapılarda kendi karakteristik çizgilerini taşıyan üst yapı mimarisinin, süslemeye yönelik düzenlemeleri yanında, taşıma sisteminin mimarisine yönelik mükemmelci tasarım düzenlemeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarının çatı mimarisinde işlevsel olan ve olmayan, ancak tümü aynı zamanda süsleme amaçlı düzenlenen, izleyicinin görüşüne açık mimari unsurlar yanında; görüşe kapalı, tümüyle işlevsel olan çatı taşıma sistemine ait mimari buluntuların da incelenmesi sonucu somut bilgiler ortaya koymak, konunun daha fazla detaylandırılmış ve tatmin edici olmasını sağlayacaktır.
II.BATI ANADOLU ION YAPILARININ ÜST YAPI

TASARIM ÇİZGİLERİNİN ORİJİNLERİ VE ARKAİK ION YAPILARINDA ÇATI MİMARİSİ
M.Ö.6.yy.’da Batı Anadolu’da Ephesos Artemis, Samos Hera kutsal alanında yer alan Rhoikos (III), Polykrates (IV) ve Didyma Apollon tapınaklarıyla, antik dönem Ege mimarisinde ön plana çıkan Ion düzeninin orijinleri üzerindeki tartışmalar, erken Ion mimarisi çalışmalarının odak noktasını oluşturur. Öyle ki, bu cüretkar dipteroslar, salt uygulandıkları Batı Anadolu’nun mimari geleneklerinin bir yansıması olarak ortaya çıkmış olamayacağı gibi, aynı zamanda salt bu dönemin atılımları olarak da düşünülemez. Bu nedenle Ephesos Artemis, Samos Rhoikos (III) ile Polykrates (IV) ve Didyma Apollon tapınaklarına taban oluşturan yapıların tespiti, klasik dönem Batı Anadolu yapılarının üst yapı elemanlarının tasarım çizgilerine de ışık tutması açısından önem teşkil etmektedir.

M.Ö.I. bin Ege mimarisinde tarihsel olaylar ile tasarım çizgileri paralellik gösterir. Ege göçleri sonucu yer değiştiren kültürel gruplar; proto geometrik ve geometrik dönemlerde, özellikle; geleneksel çizgilerini takip eden, doğu etkilerine açık ancak farklı arayışları bünyesinde barındıran yeni mimari faaliyetler içine girmişlerdir. Minos ve Myken kültürlerinin unutulduğu veya uygulama cesaretini yitirdiği yaklaşık 400 yıllık dönemde, temel yapı malzemesi kerpiç ve ahşap olan, başlangıçta ilkel ancak zaman ilerledikçe kendi kimliğini kazanan yapı tarzları uygulanmıştır.

Vitruvius, erken Ege mimarisine damgasını vuran Dor ve Ion düzenleri hakkında bilgi verirken, bunlardan ilk kullanılan sistemin Dor düzeni olduğunu belirtir49. Dor düzendeki bu ilk yapı, Ion göçleri öncesinde yapılmış olan Argos’taki Hera tapınağıdır. Ege göçleri sonucu Batı Anadolu’ya yerleşen ve bölgede kurdukları kentler ve bu kentlerin oluşturdukları birlik ile bölgede üstün bir kültür oluşturan Ionlar’ın da; Kıta Yunanistan geleneklerini sürdürerek, ilk tapınaklarını Panionion Apollon’una adayarak Dor düzeninde inşa ettikleri50, ancak bu yapıda bakışım kuralları üzerinde düzenlemeler yaparak, insan vücudunu ölçüt almaları sonucu, sütun çapı ile yüksekliğini 1/6 oranında belirleyerek, yapıları kurallar çerçevesinde inşa etmeye yöneldikleri anlaşılır51. Bu yapılar ilkel örnekler olarak, tümüyle ahşaptan yapılmış olmalıdır. Nitekim ahşap yapı geleneğini Vitruvius’un yanı sıra52; Olympia Zeus kutsal alanındaki Oenomeus’un evindeki ahşap sütunları53 ve Elis’teki Oksylus’un mezarının çatısını destekleyen meşe sütunları54 tasvir eden Pausanias ta belirtmektedir.

Dor ve Ion düzeni taş ve mermer tapınakların prototiplerinin ahşap yapıları örnek aldığı düşüncesi, düzenlerdeki mimari elamanları anlamlı kılması açısından önemlidir. Çünkü Dor düzeni taş yapılardaki triglif-metop ile Ion düzeni taş yapılardaki geisipodes gibi yapıcı olmayan mimari elemanların kullanımı ancak bu şekilde açıklanabilir55. Nitekim Vitruvius taş ve mermer tapınakların ahşap yapıları taklit ettiğini ve bunun geleneklere olan bağlılıkla açıklanabileceğini belirtmiştir56. İlkel ahşap yapıların, taş mimaride örnek alındığına dair diğer önemli örnekler Lykia bölgesinin özgün gelenekleriyle yapıldığı düşünülen mezar anıtlarında karşımıza çıkar57. Limyra nekropolünde bulunan ev tipi mezarlarda benzer yansımaları bulmak mümkündür58.

İki düzen içinde ilk uygulananının Dor düzeni olmasına karşın, Dor düzenini kurallara bağlayanların Ionia’lıların olması59 ve daha sonra zarafeti temsil eden Ion düzenini tasarlamaları, Ege erken mimarisinde Batı Anadolu’nun ne denli söz sahibi olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bu düşünceden hareketle, Ion mimarisinin kendisi gibi orijinlerini de Batı Anadolu ve Ege Adaları’nda aramak yerinde olacaktır.

Ion düzeni, bünyesinde barındırdığı orientalizan etkiler ile Kıta Yunanistan mimarisinden ayrılır. Bu noktada, Ion mimarisinin doğu etkilerine açık coğrafi konumu ve yeniliklere açık bir felsefi ortamda oluşması etkin olmuş olmalıdır. Ion düzeni üzerindeki doğu etkileri tartışmaları, volütlü sütun başlıkları üzerinde yoğunlaşır60. Babylon’daki Nebuehadnezzar Sarayının M.Ö.6.yy.’a tarihlenen kerpiç salonundaki kutsal ağaç motifi proto Ionik başlıklar şeklinde volütlüdür61. Bununla birlikte Neandria, Larisa, Lesbos ve Mytilene’de ele geçen Aiol tipi başlıklar ile kutsal ağaç motifi oldukça benzerdir62. Aiol tipi başlıkların, proto Ionik başlıklara örnek teşkil ettiği, hatta Aiol başlıkların proto Ionik başlıklar grubu içinde değerlendirilebileceğine dair düşünceler63; Smyrna’dan ele geçen başlıklar64, Paros sunu başlığı65 ve Alazeytin Kalesi’nden ele geçen örnekler66 ışığında, tümünün Batı Anadolu buluntusu olması sonucu öne sürülebilir. Mezopotamya bağlantısı dışında, Ion başlıklarında Hitit etkileri üzerinde de durulmaktadır67. Ayrıca Ege kültürünün en önemli merkezlerinden biri olan Girit’te herhangi bir proto Ionik başlığın ele geçmemiş olması da, Batı Anadolu’da ve bölgeye yakın adalarda doğu etkilerinin sonucu olarak volütlerin ortaya çıkmış olabileceği düşüncesini desteklemektedir68. Volüt dışında sütun altlıklarında kullanılan torusun da, orientalizan etkiler sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir69.

Ion düzeni yapılar bazı orientalizan etkiler içermesine karşın planlama ve düzene ait unsurların pek çoğunun Adalar ve Batı Anadolu geleneklerini sürdürdüğü söylenebilir. Nitekim tapınaklarda iç mekanı oluşturan bölüm, proto geometrik ve geometrik evlerle, daha da önemlisi Ege kültürünün erken dönemlerine damgasını vuran megaronlarla bağlantılı olmalıdır. Troia II’de (M.Ö.2600-2450) görülen megaron örnekleri, bu planlama geleneğinin, Batı Anadolu’da oldukça erken dönemlerde uygulanmış olduğunu gösterir70. Bunun yanında Adalar’da, geometrik dönemde yaygınlık kazanan anteli mekan tasarımları, Batı Anadolu mimari geleneğinde, prototipleri izleyen bir sürekliliğin olduğu düşüncesini güçlendirir. Chios’ta bulunan M.Ö.8.yy. megaronu71, Samos’ta M.Ö.8.yy. başına ait hekotompedon72, Naxos I. tapınak (M.Ö.8.yy. ilk yarısı)73 benzer plan çizgilerinin izlenebildiği önemli örneklerdir.

Ahşaptan taş mimariye geçişte, geleneksellik ile kullanımı süren pek çok mimari elemanın varlığından söz etmek mümkündür. Ahşap mimaride çatıyı taşıyan ana kirişlerin duvarlara yaslanan bölümleri, Dor düzeni taş mimaride trigliflere dönüşmüştür74. Bu noktada ana kirişlerin duvarlarda çıkma yapan bölümlerinin ahşap işçiliği ile süslenmiş olduğu veya üzerlerinin pişmiş toprak levhalar gibi bir kaplama malzemesiyle kapatılarak görselliğin arttırılmak istendiği düşünülürse; ahşap yapılardaki bu uygulama taş mimaride, yapıcı olmayan bir inşa malzemesi olmasına rağmen uygulanmıştır. Ahşap mimaride ana kirişlerin arasında kalan duvar boşlukları ise metopları oluşturmuştur75. Triglifler gibi mutuluslar da, ahşap yapılardan taklit edilen ve triglif gibi işlevsel olmayan, Dor düzeninin vazgeçilmez mimari elemanlarındandır. Ahşap yapılarda iki yöne eğimli çatıda kiremitleri taşıyan sistem içinde bulunan merteklerin çatı saçaklığında oluşturduğu uzantılar, Dor düzeni taş yapılarda mutulusa dönüşür76. Taş yapılardaki mutulusların, saçaklık altından sarkar biçimde, üçgen profile sahip olması da bu şekilde açıklanabilir.

Ion düzeni yapıların başlıklar üzerinde tasarlanan çatı bölümlerinde yer alan mimari elemanlarda da, ahşap mimarinin yansımalarını bulmak mümkündür. Dor düzeni yapılardaki triglif gibi, Ion düzeni yapılardaki geisipodes de ahşap mimarinin yansımasıdır. Vitruvius Dor düzenindeki mutuluslar ile Ion düzenindeki geisipodesi benzer inşa kurallarına bağlar ve merteklerin uzantısı olarak geisipodesin oluştuğunu belirtir77. Ancak diş sıralarının mutuluslarda olduğu gibi eğimli olmaksızın, dik profilli uzanması bu noktada bazı soru işaretleri oluşturur. Nitekim geisipodes, merteklerden çok, ana kirişlerin üzerine binen tavan kirişlerin çatı dışına uzantısı olmalıdır.

Erken Adalar mimarisi Ion düzeni yapıların gelişimini takip edebilmek için önemlidir ve Ion düzeninin üst yapı planlamasında ahşap yapıların taş/mermer yapılarda taklit edildiğini gösteren önemli örnekleri içerir. Özellikle Naxos Yria Dionysos kutsal alanındaki birbirini takip eden 4 tapınak, gelişimi takip etmek için özellikle üzerinde durulması gereken yapı grubunu oluşturur (Şekil.1)78.

Yria Dionysos kutsal alanındaki I.tapınak, M.Ö.8.yy.’ın ilk yarısına tarihlenir79 (Şekil.1-a). 5 x 10 m. ölçülerindeki dikdörtgen oikos, taş temel üzerine kerpiç duvarlarla inşa edilmiştir. Oda içinde ele geçen üç adet düzensiz çokgen taşla oluşturulmuş bir dizi kaide üzerine binen ahşap sütunlar yapının çatısını desteklemiş olmalıdır80.

II. tapınak M.Ö.8.yy. ikinci yarısında, I. tapınağın belirsiz bir nedenle yıkılması üzerine, aynı alana inşa edilmiştir (Şekil.1-b)81. II. tapınak I. yapıya göre daha geniş bir cellaya sahiptir (yaklaşık 14 x 10m) ve duvarları kerpiç yerine düzensiz taş sıralarıyla oluşturulmuştur. Cella duvarları dikdörtgen form oluşturmaz; batı kanadına ait duvar doğu kanadına göre daha uzundur ve bu nedenle güney kısa kenar doğu-batı doğrultulu uzanmak yerine, batı köşede güneybatı yönünde sapmıştır82. II.tapınağın içinde her sırada 5 adet düzensiz çokgen mermer altlık içeren 3 sıra olması, çatının 15 adet ahşap sütunla taşınmış olduğunu gösterir, ancak her sıra birbirine paralel diziler oluşturmaz ve doğrultularında sapmalar mevcuttur83 (Lev.I - 3).

III. Tapınak M.Ö.7.yy. ilk çeyreğine tarihlenirken II. tapınakla yakın ölçülere sahiptir ; ancak cella dikdörtgen formdadır ve iç mekanda 3 yerine 2 sıra altlık ele geçmiştir (Şekil.1-c)84. Altlıklar mermerden daire formludur ve birbirine paralel düzenli sıralar oluşturur85. Her iki sırada yer alan 5 altlık 10 ahşap sütunun tavanı desteklediğini ortaya koyar. III. tapınak, ilk iki tapınaktan farklı olarak, cella önünde ilkel bir prostasise sahiptir86. Oikos önünde bulunan ve prostasise ait 4 sütuna temel oluşturan taş dizisinden yola çıkılarak yapılan öneriye göre87; 4 tane yüksek mermer kaide üzerinde yer alan ahşap sütunlar, bunlar üzerinde ahşap Ion sütun başlıkları ve ahşap baştaban dizilimi mevcuttur88. Aynı alanda ele geçen pişmiş toprak levha parçası üzerinde kabartma olarak yapılmış iki at ayağının görüldüğü fragmana dayanılarak89; ahşap baştaban üzerine, pişmiş toprak levhaların aplike edildiği ahşap friz bloğu yerleştirilmiştir90. Bu düzenleme prostylos plan tipinin ilkel prototiplerinden biri olarak değerlendirilebilir91.

IV. tapınak M.Ö.580/570-550 tarihlerinde tümüyle mermerden yapılmıştır (Şekil.1-d)92. IV. tapınak III. tapınakta şekillenen plan biçimi esas alınarak düzenlenmiştir. Cella içinde III. tapınakta ahşap olan sütunların yerini mermer sütunlar ve Ion sütun başlıkları almıştır93. III. tapınakta ahşap olan prostasis sütunları da, IV.tapınakta mermerdendir. Buluntular ışığında, ön cephede sütunlar üzerinde; architrav94, Ion kyması, düz friz kuşağı, geison, alınlık şeklinde dizilim olduğu tespit edilmiştir95.

Naxos Yria Dionysos kutsal alanındaki birbirini takip eden bu dört yapı; M.Ö.8.-6.yy. arasındaki iki yüzyıllık süreçte, ahşap mimariden taş mimariye geçiş ve Ion düzeninin orijinleri hakkında önemli bilgiler verir. I. evrede basit bir oikos şeklinde düzenlenen yapı, mekan içinde ele geçen basit taş altlıklar sonucu ahşap sütunların kullanımını işaret eder. II. ve III. evrelerde de benzer altlıkların bulunması, ahşap sütun kullanımının M.Ö.7.yy. sonlarına değin devam ettiğini gösterir.

Kutsal alanda dört evrede oluşan yapılar, ele geçen taş sütun altlıkları ve bu altlıklara dayanılarak ahşap sütunların dizilimiyle ilgili yapılan rekonstrüksyonlar doğrultusunda çatı tasarımıyla ilgili bazı önerilerin sunulması olanaklıdır. I. tapınakta mekan içinde ele geçen 3 adet altlık cella duvarlarının uzun kanatlarıyla paraleldir96. Bu ahşap sütunların yapı içinde uzunlamasına eksende uzandığını gösterir. Bu nedenle sütunlar üzerine binen baştaban da uzunlamasına eksende uzanarak, uzun kanat duvarlarına binen ahşap kirişlere, ortada ana kiriş olarak destek olmuş olmalıdır. II. tapınakta yapının genişliği arttığından, destek sıraları 3 tane yapılırken; yapının uzunluğu da arttığı için her sıraya 5 sütun yerleştirilmiştir97. Sütun sıralarının dizilimi göz önünde bulundurularak, ana kirişlerin her sütun sırası üzerinde ve yapının uzun ekseninde uzanmış olabileceği söylenebilir. Kirişler ise I. tapınakla benzer olarak duvarlara yaslanmış ve üç ana kirişten destek almış olmalıdır. Bu tür bir düzenleme ana kirişlerin, yapının kısa kenar duvarlarına binmelerini gerektirir. Vitruvius, ana kirişlerin duvarlarından taşan bölümlerinin kesilerek, uçlarına üçüz yivli levhaların tutturulduğunu belirtir98. Trigliflerin oluşumu hakkında verilen bu bilgi ve Naksos Yria I. ve II. tapınaklarda ana kirişlerin kısa kenar duvarlarına benzer şekilde yerleştirilmiş olması olasılığı ile triglifin, Naksos Yria I. ve II. tapınaklardakine benzer bir tasarım çizgisi ile oluşmuş olabileceği söylenebilir.

III. tapınak boyut olarak II. tapınakla oldukça yakın ölçülere sahiptir. Ancak bu evreye ait yapıda, 3 yerine 2 sıra sütun dizisi kullanılmıştır. Her sırada 5 sütun bulunur ve bunlar uzunlamasına eksende uzanır. II. tapınaktaki 3 sıradan biri kaldırılarak oluşturulan bu tasarım, boyutları aynı olan iki yapının çatı ağırlıkları da eşit olacağı için, farklı bir taşıma sistemine göre düzenlenmiş çatı sistemi olasılığını gündeme getirir. Uzunlamasına eksende yerleştirilmiş iki sıra, II. tapınaktaki 3 sıra sütunun işlevini üstlendiğinden, ana kirişlerin, I. ve II. tapınaklarda olduğu gibi uzunlamasına eksen yerine; dar eksende uzanarak uzun kanat duvarlarına binmiş olabileceğini düşündürür. Bu durumda ana kirişlerin üzerine binen, daha küçük boyutlu kirişler uzunlamasına eksen boyunca dizilerek kısa cephelerden çıkma yapmış olmalıdır. Bu durumda ana cephe boyunca bir dizi oluşturan kirişler, taş mimariye geisipodes olarak yansımış olabilir99.

Geisipodesin, ahşap tavan taşıyıcılarını temsil etmesi üzerine yorumları güçlendiren önemli örnekler; Samos buluntusu model yapılardır. Özellikle M.Ö. erken 6.yy.’a tarihlenen bir model yapıya ait çatı bölümünde, geisipodesin yapının dört kenarını dolaştığı görülür100. M.Ö.550 civarına tarihlenen Samos buluntusu bir diğer örnekte, modelin iki katlı bir yapıyı tasvir etmesiyle, ahşap tasarı önerisi güç kazanır. En azından ikinci katının ahşap olması gereken, modelin tasvir ettiği gerçek yapı, çatıda da ahşabın kullanılması gerekliliğini ortaya koyar. Nitekim ön ve yan cephelerde tasvir edilen dişler tavan kirişlerini temsil etmiş olmalıdır101.

Ana kirişlerin kısa eksen doğrultulu uzanması, aynı zamanda Ion sütun başlıklarının kullanımına yönelik öneriler sunulmasına da olanak sağlar. İlkel ahşap yapılarda ana kirişleri taşıyan sütunların, dikdörtgen prizması şeklinde torna edilmiş ahşap başlıklara sahip olduğu düşünülmektedir102. Naxos Yria III. tapınakta ana kirişlerin dar eksende uzandığı düşünülürse, bunları taşıyan sütun başlıkları da, I. ve II. Tapınak yapılanmasının aksine, oda içinde seyre açık olmalıdır. Dar eksende uzanan ana hatılları taşıyan başlıklarda aynı doğrultuda, ana kirişlere paralel uzanarak, mekan içine girenlerin görüş alanında bulunur. Görüşe açık olan başlıkların, benzer durumdaki diğer mimari elemanlarda olduğu üzere, süsleme kaygısıyla şekillendirilmesi ise şaşırtıcı değildir. Sonuçta yapının üst örtüsü ve üst örtüyü taşıyan sütunların dizilimi ile ahşap Ion sütun başlıklarının şekillenmesi arasında bağlantı olabileceğine dair öneride bulunulabilinir.

Naksos Yria kutsal alanındaki ilk üç evreye ait yapılar üzerinde yoğunlaşan çalışmalarda, bu yapıların iki yöne eğimli çatı yerine, düz çatı şeklinde bir üst örtüye sahip olabileceği vurgulanmaktadır103. Naxos Yria IV. Tapınakta, cella içinde yer alan sütunlar mermerden yapılınca, yapı iki yöne eğimli çatıyla örtülmüştür104. M.Ö.7.yy. son çeyreğine tarihlenen Prinias A tapınağında da, iki yöne eğimli çatı yerine düz çatı şeklinde üst örtü kullanılmıştır105.

İki yöne eğimli çatı, düz çatılı yapılara adapte edilmiş olabileceği gibi iki çatı şekli paralel kullanılmış olabilir106. Nitekim Naksos Yria III. tapınak M.Ö.7.yy. ilk yarısına tarihlenirken, üst örtüsü düz çatı şeklindedir. Ancak M.Ö.10.yy. ilk yarısına verilen Lefkandi Heroon’u öneri çizimlerinde çatının sazdan yapılmış iki yöne eğimli şekli107, iki yöne eğimli çatının erken kullanımına dair kanıt olarak gösterilebilir.

İki yöne eğimli çatıların orijini hakkında önemli bilgiler veren diğer örnekler model yapılardır. Erken Ion mimarisini anlayabilmek için önemli ipuçları veren model yapıların, evleri veya tapınakları taklit ettiği üzerinde kesin bir tanı bulunmaz108. Model yapılar grubu içinde iki örnek; Perakhora ve Argos Heraion buluntuları, iki yöne eğimli çatı konusunda önemlidir. Perakhora A modeli; apsidal planlı, anteli ve hafif dışbükey kanatlara sahip iki yöne eğimli çatılıdır109. Argos Heraion buluntusu ise; dikdörtgen planlı, anteli ve üzeri düz profilli kanatlara sahip iki yöne eğimli çatıyla örtülmüş şekilde düzenlenmiştir110. Argos Heraion buluntusunun dikdörtgen formu ve iki yöne eğimli çatı tasarımı, klasik Ion yapılarının geleneksel çizgilerine daha yakındır.

Samos buluntusu model yapılar içinde iki yöne eğimli çatı tasvir eden yoğun buluntular mevcuttur111. Bu buluntular M.Ö.8.yy. ile 6.yy. arasına tarihlenir. Argos ve Perakhora örnekleri ile benzer şekilde, Samos buluntusu model yapıların, çağdaşı ev veya tapınakları tasvir ettiği düşünülürse; Adalar ve Batı Anadolu mimarisinde iki yöne eğimli çatının en geç M.Ö.8.yy.’da kullanılmış olduğu söylenebilir112.

Bu açıklamalar ile birlikte model yapıların iki yöne eğimli çatılarının açı değerlerinin, M.Ö.6.-4.yy. Ion yapılarından fazla olduğunu belirtmek gerekir. Model yapıların çatılarının açı değerleri ortalama 60º-40° arasında değişir ve bu nedenle çatı dik görünümlüdür. Ancak klasik Ion yapılarında bu oran 11º-17° arasındadır. Bu eğim farkı iki yöne eğimli çatıların erken örneklerinin, klasik Ion yapılarında olduğu gibi, pişmiş toprak kiremitlerle kapatılmış olmaksızın, saz ve kille örtülü olmasından kaynaklanmış olabilir. Nitekim kil ve sazdan yapılmış çatı, şiddetli yağmur veya kar gibi ağır hava koşullarında dayanıklı olmayacağından, çatı eğimi arttırılarak yağışın etkileri azaltılmaya çalışılmış olabilir113. Ancak Ion taş yapılarında çatı üzeri pişmiş toprak veya mermer kiremitlerle örtülünce, yağışlara karşı gerekli koruma sağlanmış ve yapının oran bütünlüğüne uyum sağlayacak şekilde çatı eğimi azaltılmış olmalıdır.


II.I.Arkaik Ion Yapıları Grubu

Ion mimarisinde ilk anıtsal taş yapılar M.Ö.7.yy. sonu ile M.Ö.6.yy. başında inşa edilmeye başlanmıştır. Naksos Sangri buluntusu taş adak sütunu, volütlü ve volüt köşe palmetli başlığı ile, Ion başlıklarının M.Ö.7.yy.’ın son çeyreği içinde şekillenmiş olduğunu ortaya koyar114. M.Ö.6.yy. ilk yarısında Adalar mimarisinde klasik şeklini aldığı anlaşılan Ion düzeni sütun ve başlıklar; M.Ö.6.yy. ilk çeyreğine verilen Aigina Sphinksli sütun, M.Ö.580/570-550’e tarihlenen Naksos Yria Dionysos tapınağı iç ve dış sütunları, M.Ö.570’e tarihlenen Delphi’deki Naksos’lular adak sütununda takip edilebilmektedir115.

M.Ö.6.yy. Ion mimarisine ait buluntular teşkil eden en erken yapılardan biri, Naksos Yria Dionysos tapınağı 4. evresidir (Şekil.1-d). M.Ö.580/570-550116 tarihlerine verilen yapıya ait ele geçen buluntular; cella duvarına ait temel blokları, yapının ön cephesinde yer alan sütunlara ait silindirik altlıklar, yapının içinde yer alan sütunların torus profilli altlıkları ve sütun başlıklarına ait parçalar, Ion kyması fragmanları ve mermer çatı kiremitleri şeklinde sıralanabilir117.Yapının Ion kyması buluntusu ve mermer kiremitleri dışında çatısına ait mimari parçalar ele geçmemiştir. Buna karşın Gruben, Yria 4. tapınağa ait deneme çiziminde, özellikle Adalar mimarisindeki yakın tarihli örnekleri göz önünde bulundurarak118; architrav, friz kuşağı, Ion kyması, geison ve alınlık dizilimli çatı mimarisini yapıya eklemiştir119. Çatıyı örten kapama kiremitleri mermerdir; kalypterler Korinth formludur ve son sıraya ait antefiksli parçalar mevcuttur120. Çatıya ait mimari parçalar gibi, akroterlere ait herhangi bir buluntu olmamasına karşın, Gruben öneri çiziminde akroterleri de yapıya eklemiştir121.

Adalar’da Naksos Yria 4. tapınakla yakın tarihli, ikinci önemli Ion mimarisi örneği, M.Ö.560 tarihlerine verilen Delos Naksos’lular Oikosu dur122. Yapı Ion mimarisinin erken örnekleri içinde, önemli buluntularıyla ön plana çıkmaktadır. Yapı, Ion mimarisinde üzeri mermer çatı kiremitleriyle örtülmüş ilk örneklerdendir123. Bunun yanında yapının çatı mimarisine ait, şu ana kadar ele geçmiş en erken taş architrav örneği olarak karşımıza çıkan iki fascialı blok124, mermer çatı mimarisiyle ilgili kronolojik problemlere ışık tutar. Yapının kuzey cephesindeki peristyle ait köşe parçası olması gereken blokta; üst fascia 16.2 cm, alt fascia 37.8 cm yüksekliğinde ve üst fascia profili 1.1-1.4 cm derinliğindedir.125 Architrav bloğu dışında ele geçen friz blokları126, kyma reversa profilli blok127, geison blokları128, mermer çatı kiremitleri ve Gorgon başlarının kazıma şeklinde işlendiği antefiksler129 mevcuttur. Friz blokları 20.3 cm yüksekliğindedir ve blokların üst kenarında 3.7 cm yüksekliğinde, 3.4 cm profilli yarım daire şekilli silme yer alır.

Samos Rhoikos tapınağı veya III. tapınak130 olarak nitelenen 1. dipteros (M.Ö. yaklaşık 560), arkaik Ion yapıları içinde önemli bir yere sahiptir. Rhoikos tapınağı dipteros planlı ilk yapılardan olması, Batı Anadolu mimari etki alanı içindeki Samos’ta bulunması ve Ephesos Artemis ile Didyma Apollon gibi Batı Anadolu’nun önemli arkaik yapıları grubu içinde anılması ile dikkat çekicidir.

Mimarı Rhoikos’un ismiyle anılan 1. dipterosta, Rhoikos’la birlikte Theodoros’un çalışmış olduğu antik kaynaklarda yer almaktadır131. Yapıya ait ele geçen buluntular, silindirik ve profilli sütun altlıkları, sütun gövdesi parçaları ve çatı kiremitleriyle sınırlıdır132. Yapının sütun başlıkları ve üst yapı elemanlarına ait buluntuların ele geçmemiş olması ise bunların ahşap olması yönünde öneriler sunulmasına neden olmuştur133. Samos (II) Hekatompedon ve Güney Stoa’da kullanılmadığı düşünülen architrav134, Rhoikos tapınağında teknik bir zorunluluk olarak kullanılmış olmalıdır. Ortaya çıkan teknik gereklilik ise iki sıra sütun dizisi ile iki yöne eğimli çatı arasında baştaban işlevli blokların kullanılması gerekliliğidir. Yapıya ait architravlar, herhangi bir buluntunun olmayışından dolayı ahşap olarak önerilir; ancak ele geçen çatı kiremitlerinden yola çıkarak yapının iki yöne eğimli çatıya sahip olduğu ve bu nedenle ahşap baştaban kullanımının zor olduğu düşünülebilir. Architravlar ahşap veya mermer olsun, buluntuların olmayışı, yapıda fascia problemiyle ilgili sorunların cevaplanabilmesini olanaksız kılar.

Samos Rhoikos tapınağıyla yakın tarihli, Batı Anadolu arkaik dönem yapı faaliyetleri içinde en önemli yeri teşkil eden Ephesos Artemis tapınağı (M.Ö.560-550), dipteros plan geleneği ile Batı Anadolu mimari kimliğini yansıtması açısından önemlidir135. Arkaik dönem Ege yaşamında, Batı Anadolu’da yükselişe geçen Ion kültürü ve sanatı, mimaride kendini bu cüretkar ve gösterişli yapıyla tam anlamıyla ifade edebilmiştir. Ancak bu ihtişamlı yapı, aynı zamanda tamamlanması yüz yılı aşkın süren maliyeti de yanında getirmiştir136. Arkaik Artemision’dan günümüze ulaşabilmiş kayıtlı mimari parçaların azlığı ise, bu denli önemli bir yapının net olarak tanımlanmasını olanaksızlaştırmaktadır.

Khersiphron ve Metagenes’in mimarlığını yaptığı137 Ephesos Artemis tapınağı buluntuları; temel kalıntıları, Anadolu tipi Ion sütun altlıklarına ait parçalar, Kroisos’un tapınağa sunduğu kabartmalı sütun tamburları parçaları138, bazı sütun başlığı buluntuları, geisona ait parçalar, Ion kymaları, çatı parapet simalarına ait buluntular ve mermer çatı kiremitlerine ait fragmentlerle sınırlıdır139. Buluntular arasında çatı mimarisini yansıtan parçaların azlığı nedeniyle, üst yapı hakkında doğru öneriler yapılabilmesi zordur.

Didyma Apollon tapınağı, Batı Anadolu yapı faaliyetleri içinde, Ephesos Artemis ve Samos Hera tapınakları gibi dipteros plan geleneğini takip eden anıtsal mimarinin önemli örneklerindendir. Yapı M.Ö.540 tarihlerinde inşa edilmeye başlanmıştır, ancak yapı M.Ö.494’te Darius, daha sonra Xerxes tarafından tahrip edilmiştir140. Arkaik Didyma Apollon tapınağının çatı mimarisine ait kayıtlı parçalar, Ephesos Artemis tapınağında olduğu gibi az sayıdadır. Ele geçen parçalar, biri İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde, diğeri Berlin’de bulunan iki adet Gorgon kabartmalı köşe architrav veya friz bloğu141, Ion kymalı blok142 ve geisona ait parçalardan ibarettir143. Gorgonlu köşe bloklarından İstanbul’da bulunan parçanın yüksekliği 90.9 cm, derinliği 53.0 cm dir144. Gorgon gövdesinin sol yarısının işlendiği kenarda, Gorgon figürünün 33 cm kadar gerisinde, bir aslan kabartmasına ait ön pençeler yer alır. Berlin’deki bloğun yüksekliği 90.9 cm, derinliği 76.3 cm dir145. Bu blokta Gorgon kabartmasının hemen arkasından başlayan 3 fascia profilleri izlenebilmektedir146 ve alt fascia 27.3 cm, orta fascia 34.3 cm, üst fascia 29.3 cm ölçülerine sahiptir147. Geison buluntularından iyi korunmuş olan parçada, yükseklik 12.0 cm, korunmuş derinlik yaklaşık 30 cm dir ve geison bloğu 4°’ lik üst açılıma sahiptir. Alt kenar 4.5 cm düz profilden sonra, 13.5 cm uzunluğunda iç bükey profillidir148. Yapının üst örtüsüne ait kalypter ve stroter fragmanları mevcuttur149.

Naxos’taki Sangri kasabasında yer alan Demeter tapınağı, arkaik Ion düzeni tapınak mimarisinde üst yapı elemanlarıyla ilgili en fazla buluntu içeren örnektir (Şekil.18-a)150. Yapı iç ve dışta Dor düzeni başlıklar içerse de151, Ion tarzı sütun altlıkları ve Ion düzeni üst yapı elemanlarının mevcut olması nedeniyle, düzensiz Ion yapıları grubu içerisinde değerlendirilebilir. Tapınak M.Ö.530 tarihlerine verilirken152, arkaik Ion mimarisinin Batı Anadolu ve Adalar yapı grubu içerisinde, tasarım çizgilerinin olgunlaşmış olduğu örnek olarak değerlendirilmelidir. Yaklaşık 14 x 14 m ölçülerindeki yapı, anteler arasında 5 sütun içerir ve bu düzenlemesiyle anteler arasında iki sütun içeren alışılmış in-antis planlamadan farklı bir tasarımı yansıtır153. Pronaostan cellaya geçiş iki kapı ile sağlanmıştır. Cella içerisinde, pronaostakilere paralel 5 sütunlu bir dizi yer alır. Gruben’ in öneri çizimlerinde bu 5 sütun iki yöne eğimli çatıya ait taş konstrüksyonu destekleyen ve bu nedenle boyutları ortadan yana doğru azalan ölçüler ortaya koyan sütunlar şeklinde ifade edilmiştir154.

Yapıya ait ele geçen üst yapı elemanları; architrav bloğuna ait parçalar, kyma reversa profilli bloklar, friz blokları, Ion kyması parçaları, geison blokları, alınlık blokları ve sima blokları, pronaosta tavan kasetlerini taşıyan mermer ana kirişler, cella içerisinde iki yöne eğimli çatının iskeletini oluşturan mermer mahya kirişleri ve mahyaları oluşturan bloklara ait parçalar, mermer çatı kiramitleri, antefiksler, akrotere ait parçalar olarak sıralanabilir155. Üst yapıya ait hemen hemen tüm parçaların ele geçmesine karşın, geisipodese ait herhangi bir buluntunun olmayışı, yapıda dişli blokların kullanılmamış olduğunu ortaya koyar.

Polykrates’in tyranlığı döneminde, Samos (III) Rhoikos tapınağı bir yangın sonucu yıkılınca (M.Ö.yaklaşık 530)156, yaklaşık 55 x 112 m ölçülerine sahip büyük bir tapınağın yapı faaliyetine başlanmıştır157. Arkaik Ion mimarisi yapı faaliyetleri içinde Ephesos Artemis ve Didyma Apollon tapınaklarıyla paralel şekilde, alt evresindeki Rhoikos tapınağında da uygulanan, dipteros plan geleneğini takip eden Samos Polykrates tapınağı, Samos kutsal alanındaki Hera tapınağının IV. evresini oluşturur158. Yapıya ait buluntular sütun altlıkları, sütun tamburları, başlıklar159 ile cella duvarını kuşattığı düşünülen frize ait küçük parçalarla sınırlıdır160. Buna karşın tapınağın üst yapısına ait herhangi bir buluntunun olmayışı çatı tasarımıyla ilgili öneriler sunulmasını olanaksız kılar161.

M.Ö.530 tarihlerinden bir diğer yapı Paros’ta bulunan ve olasılıkla Athena’ya ithaf edilmiş olan tapınaktır162. In-antis veya prostylos planlı olan mermer tapınağa ait üç fascialı architrav blokları mevcuttur163. Architrav bloğunun üstünde, aynı bloğa işlenmiş inci dizisi yer alır. Architravın üstünde üç sıra Ion kymasının işlenmiş olduğu friz yer alır164. Yapının korinth sisteminde üst örtü sistemine ait mermer kapama kiremitleri, antefiksler ve sima blokları diğer buluntuları olarak sıralanabilir165. Ele geçen sima blokları üzerinde izlenebilen boya izlerinden anlaşıldığı üzere simalar, lotus-palmet bezemelidir ve üzerlerinde ince bir band halinde çengel meander motifi yer alır166.


Yüklə 0,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin