II.II.2. Friz
Arkaik Ion yapılarında friz kullanımına yönelik en erken buluntular, architrav kullanımında olduğu gibi, Delos Naksos’lular Oikosu’ndan ele geçmiştir190. Architravın üzerindeki kyma reversalı kuşağın191 üzerine binen friz düzdür. Ancak frizin Adalar mimarisinde kullanımına yönelik daha erken tarihli buluntu, Naksos Yria Dionysos tapınağı III. evresine ait (M.Ö.7.yy. ilk çeyreği), kabartmalı terrakota plaka parçası ile bu yapıda olabilir192. Yapıya ait silindirik mermer kaideler üzerindeki ahşap sütun ve sütun başlıklarının taşıdığı üst yapıdaki frize ait olduğu düşünülen parça, friz tartışmalarının başlangıcında yer alır193. Naksos Yria IV. tapınakta herhangi bir friz bloğu buluntusu olmamasına karşın, Gruben öneri çiziminde dört cepheyi kuşatan ve plastik bezeme içermeyen bir friz kuşağını yapıya eklemiştir194. Ancak III. tapınakta friz kabartmalı ise, aynı alanda tümüyle mermerden yapılan, mimari çizgilerin geliştiği ve anıtsal sayılabilecek IV. tapınakta frizin düz olması tartışmalıdır.
M.Ö.560 tarihlerine verilen Delphi Knidoslular Hazine Binasına ait friz bloğu bulunamamıştır. Buna karşın aynı alandaki benzer örnekler olan Siphnoslular Hazine Binasındaki kabartmalı ve Masselialılar Hazine Binasındaki düz friz kullanımına dayanılarak yapıda friz kuşağı olması gerektiği önerilmektedir195.
Batı Anadolu Ion yapılarından Samos (III) Rhoikos, Ephesos Artemis ve Samos (IV) Polykrates tapınaklarına ait ele geçmiş friz buluntusu yoktur196. Didyma Apollon tapınağından bulunmuş, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenen Gorgon kabartmalı köşe bloğu ise Gruben tarafından architrav olarak önerilirken197, Schattner tarafından friz olarak değerlendirilir198. Blokta Gorgon’un arkasında sadece ön pençeleri korunmuş olan aslan kabartması ve Didyma’dan 1991 yılında bulunmuş bir kabartma aslan parçasına199 dayanılarak yapılan friz önerisi de, İstanbul bloğunun arşirav olarak önerilmesi kadar tartışmaya açıktır.
M.Ö.530 yıllarına tarihlenen Naksos Sangri Demeter ve Paros A tapınaklarında ele geçen friz parçaları, bu mimari elemanın değerlendirilmesi aşamasında en önemli buluntu grubunu oluşturur. Sangri Demeter tapınağında yaklaşık 50 cm yüksekliğe ve 10 cm derinliğe sahip olan friz bloklarına ait parçalar mevcuttur200. Buluntulardan blokların düz olduğu anlaşılır. Paros A tapınağında ise friz bloğuna üç sıra Ion kyması işlenmiştir201.
İkinci önemli friz buluntusu içeren yapı grubu, Delphi Siphnoslular ve Masselialılar Hazine Binalarından ele geçmiştir. Siphnoslular Hazine Binasında kabartmalı friz kuşağı mevcuttur202. Massalialılar Hazine Binasında ise mevcut friz kuşağı düzdür. Arkaik Ion yapıları grubunda değerlendirilebilecek son yapı olan Metopontum D tapınağının frizi, lotus-palmet bezeklidir ve toplam yüksekliği 53.4 cm olarak tespit edilmiştir203.
Arkaik Ion yapılarında friz kullanımı üzerine yapılacak yorumların başlangıç noktasını, Adalar Ion yapıları oluşturur. Delos Naksos’lular Oikosu’ nda düz olarak kullanılan friz kuşağı, buluntu olmayan Naksos Yria IV. tapınakta, benzer şekilde düz friz kuşağı önerilmesine neden olmuştur204. Bu değerlendirme genel olarak, Adalar Ion yapılarında friz kuşağının teknik zorunluluk olarak kullanılmış ve geleneksel çizgiler doğrultusunda frizin düz bir kuşak şeklinde uygulanmış olduğu görüşlerinin bir yansımasıdır205. Nitekim, Naksos Sangri Demeter tapınağında da friz kuşağı düzdür.
Delos Naksos’lular Oikosu ile yakın tarihlerde frizin Batı Anadolu’da yaygınlaşarak kullanıldığı, ancak Adalar örneklerinden farklı olarak kabartmalı yapıldığı üzerine teoriler olmasına karşın206, Samos (III) Rhoikos, Ephesos Artemis ve Samos (IV) Polykrates tapınaklarından ele geçmiş buluntuların olmayışı bu tür düşüncelerin varsayımdan öteye geçmemesine neden olur. Didyma Apollon tapınağına ait olduğu düşünülen, Gorgon ve aslan kabartmalı İstanbul bloğu, tartışmalar nedeniyle, kesin friz saptaması ile tanımlanması güç bir buluntudur. Batı Anadolu yapılarında frizin, geleneksel olarak, kabartmalı uygulandığına dair sunulan teoriler ise, Ephesos Artemis ve Didyma Apollon tapınaklarında kullanıldığı anlaşılan kabartmalı sütun tamburları207 ile desteklenmeye çalışılmaktadır208. Bu düşünce ile hareket edildiğinde, Batı Anadolu arkaik Ion yapılarında mimari heykeltraşlık faaliyetlerinin yoğunlaştığı kabul edilebilir. Ancak buluntu olmaksızın tapınaklardaki friz kuşağının plastik unsurlarla bezendiğini önermek yanıltıcı olabilir.
Kabartmalı friz kullanımına ait buluntu içeren en erken örnek M.Ö.525’e tarihlenen Sipnos’lular hazine binasındadır. Bu örnek ise, Batı Anadolu yapılarında kabartmalı friz kullanımını desteklemek için doğru bir karşılaştırma örneği olmayabilir. Çünkü Siphnoslular Hazine Binası, Siphnos’luların altın ve gümüş madeni sayesinde hazine binasını vakfettikleri dönemde önemli bir zenginlik elde etmiş olmaları209 ve Kıta Yunanistan’da yapılmış olması ile değerlendirilmelidir. Bunun sonucunda Siphnoslular Hazine Binasında kullanılan kabartmalı frizi, Batı Anadolu etkisinden çok, Kıta Yunanistan geleneği olarak sunmak gerekir ki; böyle bir çıkarımın da doğruluğu kesin değildir.
II.II.3.Geisipodes
Geisipodes, taş yapılarda statik değer taşımayan bir mimari eleman olmamasına karşın, özellikle M.Ö.5.-4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarında yoğunlukla uygulanmıştır. M.Ö.6.yy. Batı Anadolu yapılarına ait geisipodes buluntuları olmamasına karşın, Ephesos Artemis ve Didyma Apollon tapınakları öneri çizimlerine bu mimari eleman eklenmiştir. Bunun ana nedeni, geisipodesin klasik dönem Batı Anadolu Ion yapılarında sıklıkla kullanılmış olmasıdır210. Bir diğer neden ise geisipodesin ahşap mimaride kullanılan tavan kirişlerinin taş mimariye yansıması olarak düşünülerek, yoğunlukla Samos’ tan bulunmuş model yapılarla birlikte değerlendirilmesi sonucu, geleneksel kullanımının taş yapılarda da sürdüğü düşüncesidir211.
Adalar mimarisi arkaik dönem yapılarında, geisipodes buluntusuna rastlanmamıştır. Bunun yanında Batı Anadolu Samos (III) Rhoikos, Ephesos Artemis, Didyma Apollon ve Samos (IV) Polykrates tapınaklarında da bu mimari elemana ait buluntu yoktur. Benzer şekilde Delphi Knidoslular, Siphnoslular ve Masselialılar Hazine Binalarında da geisipodes buluntusu mevcut değildir. Arkaik döneme verilen iki geisipodes örneği ise Larisa ve Delos’ tan bulunmasına karşın, parçaların bağlantılı olduğu yapılar tespit edilememiştir212. Bu nedenle bu iki parçanın tarihlenmesi konusu tartışmaya açıktır.
Gruben frizi, ahşap çatı kirişlerini dış cephede kapatan yapıcı bir mimari eleman şeklinde, Adalar mimarisi için geleneksel kullanım olarak önerirken; benzer teknik kullanımın Batı Anadolu yapılarında geisipodes olarak oluştuğunu öne sürer213. Bu yorum Metopontum D (M.Ö.500-480) tapınağı buluntuları ile yorumlandığında tartışma yaratır. Çünkü Metopontum D tapınağında lotus-palmet bezekli frizin hemen üstünde geisipodes de kullanılmıştır. Gruben’in önerisinin kabul edilebilirliği, geisipodesin ahşap mimari geleneklerinden süre gelen bir ugulama olmasına karşın, taş/mermer yapılarda kullanımının yapıcı bir mimari elman olmaması, yani teknik bir zorunluluk yerine süsleme kaygısı ile uygulanması değerlendirmesi ile daha da güçleşmektedir214.
Arkaik sonrası ve özellikle M.Ö.4.yy. Ion yapılarıyla değerlendirildiğinde; geisipodes, Batı Anadolu arkaik Ion yapılarında yoğun şekilde kullanılmış bir mimari eleman olarak kabul edilebilir. Ancak geisipodesi ahşap mimari geleneklerin taş yapılarda uygulama devamında statik değer taşımayan, süslemeye dayalı bir uygulama olarak süreklilik göstermesiyle değerlendirirsek, bunu Adalar ve Kıta Yunanistan Ion yapılarından tümüyle soyutlayarak, sadece Batı Anadolu arkaik Ion yapılarında kullanılmış bir mimari eleman olarak önermek yanıltıcı olabilir. Nitekim ahşap mimari yapılarda tavan kirişi kullanımı, Naksos Yria IV. tapınak ile, en azından Adalarda, Batı Anadolu ile paralellik teşkil eder. Bunun sonucunda, geisipodesin ahşap mimariden gelen geleneksel bir kullanım olduğunu önermek, aynı mimari elemanın Adalarda da kullanılmış olduğunu kabul etmek anlamına gelir.
Dostları ilə paylaş: |