584 Kaunos B2 mezarı çatısı, diğer Kaunos kaya mezarları üzerinden değerlendirildiğinde, akroterleri dışında tümüyle tamamlanmış olarak tanımlanabilir, bkz.Roos 1972, 20, 73-74, pl.5.1, 25.
627 Karia mimari projesinin en önemli yapısı olarak ortaya çıkan Halikarnassos Maussolleionu üzerinden değerlendirildiğinde, Karia bölgesinde yoğunluk gösteren iki fascialı architrav kullanımının, bölgedeki geleneksel bir mimari tasarım geleneğinin uzantısı olduğu düşüncesini öne sürmek zordur ki, Kaunos B1 mezarının architravı da üç fascialıdır. Maussolleion’ da üç fascialı architrav kullanımı yapının mimarlarından olan Pytheos ile bağlantılı olarak değerlendirilerek, Maussolleion ile Priene Athena tapınağı arasında bir bağlantı kurulabilir ve Karia’ da iki fascialı architrav kullanımının geleneksel bir uygulama olduğu, ancak Maussolleion’daki üç fascialı architravın istisna olarak, Pytheos ile bağlantılı düşünülmesi gerektiği tezi ortaya çıkabilir. Ancak kronolojik olarak değerlendirildiğinde Maussolleion’ un Priene Athena tapınağından daha erken tarihli olmasıyla bu düşünce olanaksızdır, Dinsmoor 1950, 258 ; Hellström-Thieme 1982, 45 ; Hellström 1994, 38 ; Svenson-Evers 1996, 141-142
628 Priene Athena tapınağı, M.Ö.350 yılından biraz sonra planlanmış ve inşa faaliyeti bu tarihlerde çok fazla ilerlememiş olmalıdır, Hellström-Thieme 1982, 46. Bu durum Pytheos ile bağlantılı düşünülen mimari yeniliklerin, Karia yapılarında, Priene Athena tapınağıyla eş tarihli veya biraz önce ortaya çıktığını işaret eder.
629 Bazı görüşler, Hekatomnid dönemde Karia’ da ortaya çıkan ve homojen olduğu düşüncesiyle Ionia ile bağlantılı görülen yeniliklerin, Pytheos bağlantılı olduğunu savunur, bkz.Pedersen 1994, 21.
630 Pytheos’ un Maussolleion’da çalıştığı kabul edilirse, mimari detaylar bakımından bu yapıyla yakın benzerlik içinde olan Labraunda Zeus ve Priene Athena tapınaklarıyla da Pytheos bağlantısı kurulabilir. Ancak özellikle Labraunda kutsal alanındaki en erken tarihli yapı olarak değerlendirlen Andron B’ nin mimari detaylarındaki farklılıklar, Labraunda’ da Pytheos dışında çalışan en az bir mimarın daha varlığını gösterir, Hellström 1994, 52. Andron B’ deki tasarım çizgilerinin, Pytheos ile bağlantılı görülen architrav soffiti kullanımı gibi bir detaydan yoksun olması nedeniyle Pytheos dışındaki bir mimarla, Satyros’ la bağlantılı olabileceği söylenebilir. Andron B’ nin Hekotomnid dönem inşa faaliyeti içinde, Maussolleion’ dan daha erken tarihli, serinin ilk yapısı olması nedeniyle, Satyros’ un Maussolleion ve Labraunda inşa faaliyetlerinde baş mimar, Pytheos’ un ise onun yardımcısı olduğu düşünülebilir. Buna bağlı olarak Pytheos’ un, Maussolleion ve Labraunda tecrübelerini sentezleyerek, ustalık döneminde Priene Athena tapınağını yapmış olabileceği önerisi sunulabilir.
636 Yapılarda işlevsel olmamasına karşın kullanılan geisipodes, özellikle Karia kaya mezarlarındaki büyük boyutlu uygulamalarıyla cephedeki çatı mimarisi betimlemelerinde fazlasıyla ön plana çıkmaktadır. Bu özellik M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Ion yapıları çatı mimarisinde geisipodes kullanımının gelenekselleşmiş bir mimari süsleme detayı olarak önemli olduğu düşüncesini destekler niteliktedir.
637 Tüm çatı yüksekliği; kendi yüksekliklerini de içererek, architrav ile geisonun arasında kalan blokların toplam yüksekliği olarak değerlendirilmiştir.
638 Roos 1972, 73-75.
639 Aynı düşünce, Kaunos kaya mezarları içerisinde çatı yükseklikleri birbiriyle yakın olan B4, B6, B8, B10, C2, C12 mezarlarında kullanılan diş sayısıyla da desteklenebilir. Belirtilen mezarlarda toplam çatı yüksekliği yaklaşık 50-70 cm arasındadır ve geisipodeste kullanılan diş sayısı 16-18 arasında değişir. B2 mezarının geisipodesinde kullanılmış olan diş sayısının 19 olmasıysa, mezarın çatı yüksekliğinin diğer mezarlardan fazla olarak 195 cm olmasıyla bağlantılıdır. C2 mezarında ise çatı yüksekliği 40 cm, kullanılan diş sayısı 20 dir, bkz. Roos 1972, 74.
640 M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Ion yapıları grubu içerisinde pramidal şekilli dört yöne eğimli çatısı nedeniyle alınlık kullanılmayan tek örnek Halikarnassos Maussolleionu dur. Maussolleion’ da görülen pramidal çatı kullanımı ise, yüksek podyum gibi, Batı Anadolu’ da M.Ö.6.yy. ortasından beri devam eden ve orijini muhtemelen Mısır etkili olan bir gelişimin sonucu olmalıdır, bkz. Waywell 1980, 5-8.
641 Hekatomnid mimari yapılanması etki alanında yer alan ve araştırmaların azlığı nedeniyle geri planda kalmış olmasına karşın, Ionia Rönesans’ ı içerisinde önemli yer teşkil eden bir diğer merkez Amyzon dur, Pedersen 1994, 24. Amyzon’ da yer alan M.Ö.4.yy.’ a ait in-antis planlı dor düzeni tapınağa ait olabilecek, tapınak alanına yakın bir Roma yapısında devşirme olarak kullanılmış olan alınlık merkez bloğunda da kalkan şeklinde kabartma uygulanmıştır (Levha.18-b).
646 Kaunos kaya mezarları içerisinde, Ion düzeni cephe tasvirli olan örneklerin çoğunluğunda akroter uygulanmıştır. Mezarların, B2 mezarıyla da, büyük oranda destek gören yukarıdan aşağıya doğru yapılmış olması teorisi, akroterler üzerinden değerlendirildiğinde de güç kazanır. Mezarların bitmeyen örneklerinde dış kontürleri işlenmiş olan akroterler, detayların dış kenarların işlenmesi aşamasında veya daha sonra yapılmış olabileceğini işaret eder, Roos 1972, 77.
647 Pedersen 1994, 25. M.Ö.4.yy. Batı Anadolu mimarisinde, özellikle Karia’ da, Ion düzeni yapılara, grid planlama gibi yeni buluşlar dışında, eklenen Dor düzeni detaylar yüzyılın mimari gelişmeleri olarak ön plana çıkmaktadır. Yapılar nitelik ve nicelik bakımından değerlendirildiğinde, M.Ö.4.yy. Ege mimarisinde ön plana çıktığı anlaşılan Batı Anadolu; Kıta Yunanistan, Adalar gibi Ege’ nin farklı coğrafyalarında yaşayan mimarlar için cezbedici bir uygulama alanı olmuş ve bu nedenle farklı gelenekli mimari çizgileri takip eden mimarlar Hekatomnid inşa programında çalışmak üzere bölgeye gelmiş olabilirler. Bunun sonucunda bazı Kıta Yunanistan Dor düzeni etkileri, yapılmaya başlanan Ion düzeni yapılara detay kullanımlarda eklenmiş olabilir, Pedersen 1994, 23-24. Teknik alanda, yapıların planlaması ve üçüncü boyut tasarımlarında oldukça önemli noktalara ulaşmış olan Kıta Yunanistan mimari etkileri ve geleneksel yaklaşımları, uygulama alanı olan Batı Anadolu Ion yapılarında modernize edilerek kullanılmış olabilir. Ancak Andron B ve A’ da tüm çatı mimarisinin Dor düzeninde inşası üst düzey uygulama cesaretine sahip yenlikçi bir anlayışın sonucu olmalıdır. Ion ve Dor düzeninin karışık kullanımı Batı Anadolu mimarisinde Priene agorasında kutsal (kuzey) stoada ve Amyzon’ da tapınak alanında görülen trigliph frizi blokları yanında birkaç parça halinde mevcut olan geisipodes blokları ile belki Amyzon’ da olmak üzere tekil örneklerde uygulanmıştır, bkz. Rumscheid 1994, kat.no.305.1-7, taf.165.1.
648 Hellström 1994, 50. Labraunda Oikos’ ta kullanılan Dor düzeni, Dor mimarisi ayak sistemi yerine, Labraunda’ daki Ion düzeni yapılarda tespit edilen yaklaşık 1.85’ lik Ion mimarisi ayak birim ölçüsüyle tasarlanmıştır, bkz. Thieme 1989, 85.
649 Ion mimarisinde Attika, Samos ve Ephesos olmak üzere en az üç etki alanının varlığını kabul eden görüşler mevcuttur, bkz. Pedersen 1994, 27. Andron B ve A’ nın sütun başlıklarının pulvinuslarındaki bitkisel bezeme, Ephesos arkaik Artemision’ da görülmezken, en erken örneği Samos Polykrates tapınağındadır. Dinsmoor, Halikarnassos’ ta ele geçen M.Ö.5.yy. antemionlu sütun tamburlarının, Erechteion bağlantılı, Attika etkilerini yansıttığını düşünür, Dinsmoor 1950, 223. Ancak çift “S” bandlı bu tamburlar da Samos Polykrates tapınağı modelli olmalıdır. Bunun yanında, M.Ö.4.yy. Batı Anadolu Ion yapılarında kullanılan Dor düzeni mimari etkiler Attika menşeli olarak görülebilir. Ancak bu etki alanlarının birbirleriyle olan bağlantısında mimarlar ve mimarlık atölyeleri konuları henüz net olarak belirlenememiştir.
650 Hellström, Andron B’ nin mimarı ve Pytheos olmak üzere, Ionia Rönesansı’ nı yaratan iki mimarın varlığını ortaya koyar, bkz. Hellström 1994, 52. Ancak Maussolleion’ da Satyros ve Pytheos’ un birlikte çalıştığı ve Priene Athena tapınağıyla Pytheos bağlantısı kabul edilirse, Labraunda kutsal alanı yapılarındaki Maussolleion ve Priene Athena tapınağı benzerlikleriyle, Labraunda inşa programında bu iki mimarın etkin olduğu düşünülebilir. Bu nedenle bu üç faaliyet alanı bir mimari atölyenin etki bölgesi olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda ikinci mimari atölye etki bölgesi Ephesos olarak değerlendirilebilir.
651 Ege mimarisi kapsamında değerlendirilen yapılarda anteler arasında sütun kullanımı, anteler arasında kullanılan iki sütunlu tasarımıyla in-antis plan geleneğine özgüdür. Anteler arasında ikiden fazla sütun kullanımı ise fazla yaygın olmamasına karşın, erken örnek olarak M.Ö.530 tarihli Naksos Sangri Demeter tapınağında karşımıza çıkar. Labraunda Oikos ve Kaunos B2 mezarı da benzer planlama sistemini yansıtır.
652 Dönem içinde çalıştığı düşünülen mimari atölyelerinin; mimar, heykeltraş, taş ustaları gibi elemanları dönem içinde değişmiş ve hatta yeni bir grup oluşturulmuş olabilir. Bu değişiklikler aynı mimari atölyenin inşa ettiği iki yapı arasında farklılıklar ortaya koyabilir ve bu nedenle farklılıklar ve benzerlikler üzerinden mimari atölyeler bağlantısı kurmanın olanaksız olacağı düşünülebilir, Hellström-Thieme 1982, 55. Ancak mimari atölyenin patronunun, olasılıkla mimar, sıklıkla değişmemesi ve mimari atölyenin inşa teknikleriyle, kullandığı dekoratif unsurların gelenekselleşmesi gibi olasılıklar gözardı edilmemelidir.
653 Ephesos Artemis tapınağı arkaik evresi çatısına ait buluntu olmaksızın, deneme çizimine, Hogarth tarafından üç fascialı architrav eklenmiştir, bkz. Hogarth 1908, pl.XIII.
654 Halikarnassos Maussolleionu ile yakın tarihli Labraunda Andron B’de architrav soffiti kullanılmamıştır, Hellström 1994, 51.
656 Batı Anadolu arkaik Ion yapılarında friz, Naksos Yria Dionysos tapınağı IV. evresi (M.Ö.580/70-550), Delos Naksos’ lular Oikosu (yaklaşık M.Ö.560), Naksos Sangri Demeter tapınağı (yaklaşık M.Ö.530) ve Paros A tapınağında (yaklaşık M.Ö.530) düz, Siphnoslular Hazine Binasında (M.Ö.525) kabartmalı olarak architrav üzerinde mimari bir eleman olarak yer alır.
657 Didyma Apollon tapınağı arkaik evresine ait Gorgon kabartmalı köşe blokları konusunda Gruben’ in önerisi doğru kabul edilirse, Nereidler Anıtı kabartmalı architravının, Didyma Apollon tapınağı architravlarıyla benzer olduğu düşünülebilir. Benzer bir diğer arkaik uygulama, dor düzeninde olmasına karşın, Assos Athena tapınağı kabartmalı architravlarında da izlenebilmektedir, Gruben 1963, 142-146, frgt.31, 32, abb.34, 35 ; Schattner 1996, abb.1-7 ; Dinsmoor 1950, 257 ; Martin 1971, 335 ; Ridgway 1997, 82, pl.18.