Abdal (Bak. Fütüvvet)



Yüklə 2,51 Mb.
səhifə35/52
tarix27.12.2018
ölçüsü2,51 Mb.
#86799
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   52


BAYEZİD, I. (Saltanatı: 1389 - 1402) Osmanlı padişahlarının büyüklerindendi. Yıldırım lâkabını, daha şehzade iken savaşlarda gösterdiği çabuk hareket yüzünden kazanmıştı. 1350 da Gülçiçek Hatun'dan dünyaya geldi. Babası I. Mu-rad'ın Kosova meydanında şehit edilmesi üzerine tahta geçti. (1389). Hükümdar olduktan s&nra Sırp kralı, Lazar'ın oğlu Istefan'la yaptığı bir and-laşma ile Sırbistan bütüniyle Osmanlılara bağlı bir hükümet şekline girdi. Istefan'-ın kızkardeşi Mariya Despina'yı da zevce olarak aldı. Osmanlıların büyümesi, Anadolu Selçuklu devletinin mirası üzerine kurulmuş öbür Türk beğliklerini telâşa düşürdü. Karaman - oğlu'nun teşvikiyle ayaklanan Saruhan, Menteşe ve Gcrmiyan beğleri ordusu Osmanlılara yenildi ve memleketleri Osmanlı ülkesine katıldı. (Her biri için kendi maddelerine bak). Rumeli'de Eflâk beği saldırganlık yaptığından Bayezid oraya da yetişti. Eflâk Osmanlı egemenliği altına girdi. Osmanlılara bir türlü başeğmeyen Karaman - oğlu Alâeddin Bağ, padişahın Rumeli'de savaşmasını fırsat bilerek Osmanlı kumandanı Timurtaş Paşa'yı esir etti. Bayezid, lâkabına yakışacak bir hızla Anadolu'ya koşup Karaman - oğlunu yakaladı ve öldürttü. Anadolu beğliklerinin çözülmekte olduğunu gören Yıldırım, Tokat, Sivas, Kayseri ve Kastamonu'yu alarak Osmanlı sınırlarını Malatya ve Erzincan'a kadar genişletti. Yıldırım'ın bir ordusu İstanbul'u kuşatırken başka bir ordusu da Bizans'a ait olan Selanik ve Rumeli Yenişehri taraflarında ilerliyordu. Osmanlıların Macar hudutlarına dayandığını gören Macar kralı Zigismund; Papa ve Avrupa devletlerine başvurarak, Fransız, Macar, Alman, Leh ve daha bir çok hıristiyan şövalyelerden oluşan yetmiş bin kişilik bir ordunun başında Osmanlı sınırı Tuna'yı geçip Niğbolu'yu kuşattı. Padişah gene yıldırım gibi Niğbolu'ya yetişti. Burada yapılan büyük meydan savaşında düşman yenilerek Osmanlılara karşı hazırladıktan Üçüncü Haçlı seferi de boşa gitti. Macar kralı canını güç kurtardı. Esir edilen Fransız soyluları bir hayli kurtuluş fidyesi karşılığı salıverildi. (1396). Niğbolu zaferi dolayısı ile komşu islâm memleketlerinden tebriker geldi. Bu tebriklerde Yıldırım için Sultan-ı İklim-i Rnnı (Romalıların hâkim oldukları toprakların Sultanı) deniliyordu. Bu savaştan sonra Osmanlı padişahlarına sultan denil' meye başlanmıştır. Niğbolu'dan dönen padişah, İstanbul kuşatmasını şiddetlendirdi. Anadoluhisarı bu kuşatma sırasında yapılmıştır. (Bak. Güzelcehisar). Bu sırada Doğudan büyük bir tehlike Osmanlı devletini tehdit ediyordu. Aksak Timur (Timurlenk) büyük bir ordu ile Türkistandan kalkıp Iran, Irak ve Surı-yeyi ele geçirdikten sonra Anadolu'ya musallat olmuştu. Timur'un yüz altmış bin kişilik ordusuyla Ankara civarında yapılan Çubuk Meydan Savasında —Yıldırım'-ın arslanlar gibi savaşmasına rağmen— gerek Osmanlı ordusunun azlığı (Yetmiş bin), gerekse Osmanlı ülkesine yeni katılmış Anadolu beğliklerine ait askerlerin ihaneti yüzünden Yıldırım yenildi ve esir düştü. (20 Temmuz 1402). Yıldırım yenilince, Timur ordusu bütün Anadolu'yu eline geçirdi. Eski beğlik-ler yeniden kuruldu. Yıldınm'ın şehzade-rinden Süleyman, Isa, Musa, Mehmed birbirleriyle taht kavgalarına tutuştular. (Mustafa ile Ertuğrul babalarıyla beraber esir düşmüşlerdi). Osmanlı devleti çok zor anlar geçirdi. Nice kan dö.küle-rek alınmış olan bir çok yer elden çıktı. Nerede ise Osmanlı imparatorluğu dağılıyordu. Bu devre Osmanlı tarihinde Fetret devri denir. (Fetret devri, iki pa-dişahsız geçen devir manasına gelmektedir. On iki yıl sürmüştür). Yıldırım esirliğe dayanamadı; 8 ay sonra Akşehirde öldü (1403). Bayezid Osmanlı Padişahlarının içinde asker olarak başta gelen kumandanlardandır. Ana-dolunun birliğini sağlamakta büyük hizmeti vardır. içkiye fazla düşkün olması yüzünden son zamanlarda sinirleri bozulmuş, soğukkanlılığını kaybetmişti. Bu yüzden lüzumsuz bir inatla kendisinden kat kat üstün düşmanla Ankara savaşında karşılaşmış ve yenilmişti. Sonunda esir olmayı nefsine yediremeyerek intihar etmiştir. Bilinen hanımları; Devlet Hatun (Germiyen - oğlu Süleyman Şah'ın kızı), Prenses Olivera (Kosova'da öldürülen Sırp kralı Lazar'ın kızı), Prenses Köstendil Bulgar Prensi Konstantinin üç kızından biridir. Çocukları; Mehmed Çelebi (Devlet Hatun'dan), Ertuğrul, Emir Süleyman, Musa Çelebi, Mustafa Çeiebi (Düzmece). Kasım Çelebi, Hundi Hatun, Fatma Hatun, Paşa Melek ve adı bilinmeyen bir kızıdır. (FETRET DEVRİ) Kardeş kavgaları ile geçmiştir. Yıldınm'ın şehzadelerinden Süleyman (1402 -1410) Rumeli'de hükümdar oldu. Bu arada, fırsattan istifade, Osmanlılara çullanan Macar kralım bile yendi. Süleyman'ın elinden Rumeli'yi alan kardeşi Musa Çelebi (1410 -1413) İstanbul'u kuşatmaya kalkıştı. İsa Çelebi, Balıkesir'de saltanat sûrdu (1402 -1404). Mehmed Çelebi ise, gerek kendi gayreti, gerekse Bayezid Paşa ile hocası Sofu Bayezid'in zekâları sayesinde 12 sene süren kardeşlerarası saltanat kavgalarından sonra kardeşlerini yenerek rakipsiz Osmanlı tahtına geçti (1413)M.Sertoğlu.

MEHMED ÇELEBİ, I (Saltanatı: 1413 - 1421) Mehmed Çelebi. Ankara Savası sırasında henüz 15 yaşında idi. Germiyan -oğullarından Süleyman Şah'ın kızı Devlet Hatun'dan doğmuştur. (1387). Babasının esareti sırasmda Amasya'ya kaçıp Timur'un elinden kurtulmuştu Saltanat psşinde koşan kardeşleriyle kavga ederken bir taraftan da Anadolu beğ-likleriyle savaşarak Çankırı, Tosya, Samsun'u aldı. Eflâk işlerine karışan Macar krallığına akıncılar gönderdi. Osmanlılar ilk defa Çslebi Mehmed zamanında Venediklilerle Gelibolu önünde bir deniz savaşı yaptılarsa da başarı elde edemediler (1416). Simavnah Şeyh Badraddin müridlerini ayaklandırarak devletin başına büyük bir dert açmıştı. Sonunda adamları dağıldı, kendisi de yakalandı ve asıldı. .Timur belasından yakılıp yıkılan memleketin belini doğrul) ması için Çelebi Mehmet çok çalıştı. En sonunda, pek azı dışarıda kalmak şartiyle, babasının ç'zdiği sınırlar içindeki toprakları g-ny Os manh egemenliği altında toplayabildi. Henüz otuz dört yaşında iken vefat etti (1421). Kendisi Bursa'da yap'ırdığı Yeşü-cami'nin karşısındaki o nef's Yeşil türbede gömülüdür. Çelebi Mehmed, son derece akılh bir adamdı. Osmanlı imparatorluğunun ikinci kurucusu sayılır. Kuvvetli azim sahibi, verdiği sözü tutar, ciddi, kıvmet bl'r bir devlet adamı idi. Aynı zamanda gaye; kahramandı. Yirmi dört kere savaşa girmiş, kırk kere yaralannrşt'r. Bilinen eşi Emine Hatun'dur. (Dul-kadır - oğlu Süli Beğ'ın kızı). Çocukları: Murad (Emine Hatun'dfn). Mustpfa, Ah-med. Yusuf. Mahmnd. Kas'tn. Hatic°. Ayşe. Selçuk. Sultan Hatun. Hafsa Hatun ve ismi bilinmeyen iki kızıdırM.Sertoğlu.



MURAD, II. Saltanatı (Birinci defa: 1421 - 1444) (İkinci defa: 1446 - 1451) II Murad'ın ilk hükümdarlık zamanı, Osmanlı tarihlerinin Düzmece Mustafa diye adlandırdıkları Yıldırım Bayezid'in oğullarından Mustafa Çelebinin ortaya ç> kardığı karışıklarla geçti. Mastafa Çelebi, babası ile esir olmuş ve S^markana'a götürülmüştü. Çelebi Sultan Mehmed zamanında memlekete dönerek saltanat iddiasında bulunmuş ise de takip edilince Rumlara sığınmış, genç padişah n tahta çıkışını vesile ederek Rumlarnı yardım yle yine baş kaldırmıştı. Uzun muharebelerden sonra yakalanıp öldürüldü. Bu gails bastırıldıktan sonra Bizans İmparatorundan hıncalmak için İstanbul kuşatıldı (1423). Her kuşatmayı hile ile atlanmaya çalışan Bizanslıar bu kuşatmayı da gene hile ile savdılar. Bu sefer de Çelebi Mehmad'in küçük oğlu Mustafa'yı kışkırttılar. Karaman vs Germiyan beğlerinin yardımını gören Mustafa Çelebi işi büyüttü. Murad mecburen muhasarasını kaldırarak âsi kardeşi ve müttefikleri üzerine yürüdü. Ordularını yenerek Karaman ülkesinden başka öbür beğlikleri tamamen Osmanlı idaresi altına aldı. Böylelikle ikinci defa Anadolu'da Türk birliği sağlanmış oldu. Rumsli'de de Macarlar ve Sırplar üzerine sefer açıldı. Sırbistan'ın tam itaati sağlanıp Macaristan istilâ edildi. Ayrıca Yanya vilâyeti ele geçirildi. Ne yazık ki, bunca zafer kazanın ordu, Erdel voyvodası Hunyadi Yanoş'a Hermanştad, Va-zag, Morava, îzladi mevkilerinde birkaç defa yenildi. Bu yenilgiler üzerine Ma-carlarla Segedin sulhu yap'ldı. (Ocak 1444). Sırbistan, Eflâk ülkeleri Macaristan egemenliğine geçti. Sultan Murad gerek bu yenVgi, gerak-se bu kötü sulh andlaşmalarmdan müteessir olarak ve 23 senelik padışahlığın verdiği yorgunluk sonucu tahtı 14 yaşındaki oğlu Mehmed'e bırakıp Manisa'ya çekildi. Osmanlı ordusunun bu sen yenilgisin-denden cesaret alan Papa, yeni padişahın çocukluğuna da güvenerek Türkleri Avrupa'dan büsbütün açmak maksadiyle bir Haçlı seferi daha düzrnledi. Türkleri daha önce yenmiş olan Hunyadi'nin kumandası altında Macar, Ulah ve diğer Avrupalılardan meydana gelen büyük bir ordu Tuna'yı geçip Varna'yı kuşattı. Tehlikeyi gören vezirler Sultan Murad'a koştular. Murad, dökülen kanlar pahasına yaratılmış olan Türk varlığını korumak için hemen başkumandan olarak ordunun başına geçip Varna'ya koştu. Yapılan büyük meydan Savaşında Haçlılar fena halde bozguna uğratıldı. Ak Şövalye adiyle meşhur olan Hunyadi Yanoş bile canını güç kurtarabildi (Kasım 1444). II. Murad Edirne'ye dönünce oğlu yine padişahlığa devam etmişti, kendisi tekrar Manisa'ya çekilmiş, fakat yeniçerilerin isyanı üzerins ikinci defa olarak padişahlığa dönmüştür (1446). Varna muharebesinden sonra İskender Bağ adlı bir Arnavut sergerde ile uğraşıldı. Ordunun Arnavutluktaki muha-rsbelsrini fırsat bilen Hunyadi, Varna yenilgisinin acısını çıkarmak üzere bir Haçlı ordusu daha hazırlayarak Türklere saldırdı. İki ordu Kosova ovasında karşılaştılar. İkinci Kosova meydan muharebesi üç gün sürdü. Türkler arslanlar gibi çarpışarak bu savaşı da kazandılar. (17 Ekim 1448). Murad bu zaferden sonra Edirneye dönüp bir düğün tertip etti ve oğlunu evlendirdi. Sulh ve sükûnla geçen birkaç yıldan sonra 49 yaşında öldü. Cenazesi Bur-sa'da yaptırdığı camiin yanındaki türbesine defnedildi. II. Murad'm Edirne'de ve Bursa'da camileri vardır. Gözü b;raz şehlâ, açık alınlı, orta boylu idi. Âlimleri ve şairleri çok sever, onları himaye ederdi. Zevk ve safa ile devlet işlerini ve düşmanla mücadeleyi dengeli bir şekilde yürütmesini bilmiştir. Babası ve oğlu kadar azimli olmamakla beraber olgun bir hükümdardı. Tehlike zamanlarında eğlenceyi terkederek ordunun başına gîçm'ştir. Osmanlı hükümdarlarının büyüklerindendir. Bilinen eşleri: Alimo Hatun (Candar-oğlu İbrahim B?ğ'in kızı), Mara Hatun (Sırp kralı Brankoviç'in kızı). Hü-mâ Hatun'dur. Çocukları da; Ahmed Alâeddin. Orhan, Hasan, Mehmsd (Fatih). Küçük Ahmed. Fatma Sultan ve adı bilinmeyen beş kızı vardıM.Sertoğlu.

MEHMET (Fatih), II. Saltanatı (Birinci defa: 1444 - 1446) (ikinci defa: 1451 - 1481) Osmanlı padişahlarının yedincisi ve en büyüklerindendir. (Doğ. 14£0). Babasının ölümü üzerine 21 yaşında üçüncü defa tahta çıktı. Annesi, henüz hakkında bir bilgi olmayan Hümâ Halundur. Bu tarihlerde Osmanlı devleti Tu-na'dan Kızılırmak'a kadar gsnlşlemlş, arada yalnız İstanbul şehri kalmıştı. İstanbul, çocukluğundan beri Fatih'in rüyalarına giren, hayalinde yaşıyan bir şehirdi. Bütün arzu ve emeli İstanbul'u, dünyanın bu en güzel şehrini almaktı. Padişah olunca da bu emelini, gerçekleştirmek üzere bütün gücü ile çalışmaya başladı. İlk önce, Karadenlzden Bizansa gelecek yardımı kesmek için Yıldırım Bayezid'in yaptırdığı Anadoluhisarı-mn karşısında Rumelihlsarını yaptırdı. A-şılmaz diye şöhret bulan İstanbul surlarım dövmek üzere de o vakte kadar görülmemiş büyüklükte toplar döktürdü. Nihayet büyük bir ordu ila İstanbul'u kuşattı (6 Nisan 1453). Elli üç gün süren kuşatma sırasında Türk askeri tarihlere şan veren kEhramaıı-Iıklar yarattı. Bizanslılar Galata ile Saray-burnu arasına zincir gererek Türk donanmasının Halice girmesine engel olmuşlardı. Fatih yetmiş parça gemiyi karadan kızaklar üstünde yürüterek Do'mabahçe'den Halic'e indirdi ve Bizanslıları hayretler içinde bıraktı. Nihayet muhasaranın elli üçüncü günü muzaffer Türk ordusu Top-kapı ve Eğrikapı üzerinden İstanbul'a girdi (29 Mayıs 1453). İstanbul'un alınmas'yls tarihte eski bir devir (orta zaman) kapanıp yeni çağ açıldı. Bin senelik Roma İmparatorluğu da böylece tarihe karışmş oldu. Fatih, Bizanslılar elinde harap bir hale gelmiş şehrin iman için gereken tedbirleri aldıktan sonra, Belgrad müstesna olmak üzere, bütün Sırbistan, Mora, Bosaa ve Hersek ile Arnavutluk ülkelerini Osmanlı memleketine kattı. Eflâk ve Boğdan da hıristiyan beğler tarafından idare edilerek Türk egemenliği altına girdi. Batıdaki pürüzleri temizleyip doğuya dönerek Osmanlı bütünlüğü arasında kalmış İsfen-diyar ve Karaman beğlikkrini tamamiyle ortadan kaldırdı. Pontus İmparatorluğu a-diyle Trabzon'da hükümet süren Bizans artığına da son verdi (1461). Fatih'in kumandanlarından Gedik Ahmed Paşa Kırım'ı aldı (1475). Büyük bir Türk hükümdarı olan Akkcyunlu padişahı Uzun Hasan ile Erzincan civarında Otlukbeli denen yerde yapılan büyük savaşı da (1473) Fatih kazandı. Artık Osmanlı İmparatorluğu Toroslara kadar genişlemişti. Fatih devrinde Rodos kuşatılmış ise de alınamamıştır (1480). Bu devirde Türk akıncıları İtalya ve Avusturya içlerine kadar at oynanmışlardı. Büyük Fatih, yeni bir savaşın hazırh-.ğı içinde iken 51 yaşında Gebze'de vefat etti (1481). Kendisi İstanbul'da gömülen ilk padişahtır. Türbesi Fatih'te yaptırdığı camiin avlusundadır. Orta boylu, geniş omuzlu, bütün Türkler gibi gövdesi bacaklarından uzun, kaşları yüksek ve kavisli, çehresi beyaz üzerine gayet âteşin bir sakai ile süslü, saçı, sakalı siyah ve kıvırcık, boynu kısa ve ön tarafa eğik, alnı açık, gözleri parlak, burnu şahin gagası biçiminde kemikli idi. 28 yıllık hükümdarlığı sırasında 2 imparatorluk, 14 devlet, 200 şehir fethederek Fatih unvanını kazanmıştı. Azmi ve iradesi çok yüksekti. Bir işe karar verirken a--cele etmez, lâkin verdiği kararı kesin olarak yürütürdü. Tehlikeli zamanlarda soğukkanlılığı ile meşhurdu. Aynı zamanda âlim ve şairdi. Arapça ve Farsçadan 'başka Latin, Yunan ve İbrani dillerini bilirdi. Devrin âlimlerini herhangi bir mesele hakkında huzurunda münakaşa ettirmekten çok hoşlanırdı. Yeni imparatorluğun ihtiyaçlarını duyarak yeni kanunna- meler hazırlatmıştır. Bilinen eşleri: Setti Mükrime Hatun (Dulkadir-oğlu Süleyman Beğ'in kızı), Çiçek Hatun, Hatice Hatun (Zağanos Mehmed Paşa'nın kızı), Anna (Trabzon kra'ı David Komnen'in kızı), Helen (Mora Despotunun kızı), Tamara (Phrantzes'in kızı), Gülbahar Hatun (Karaman-oğlu İbrahim Beğ'in kızı) dır. Çocukları da: Mustafa, Bayezid (Mükrime Hatun'dan), Cem (Çiçek Hatun'dan), Gevher ve ismi bilinmi-yen iki kızıdırM.Sertoğlu.

BAYEZİD, II Saltanatı: (1481 - 1512) Fatih'in oğlu II. Bayezid, babasının ölümü üzerine tahta geçti. Dulkadir-cğiu Süleyman Beğ'in kızı Sitti Mükrime Hatun'dan dünyaya gelmişti (1452). II. Bayezid gençliğinde sefahata düşkünlüğünden dolayı ihtar alınca, kendisini sofuluğa vermiş, bu yüzden Veli lâkabını aîmıştı. Mizaç ve değer bakımından kardeşinden zayıf olduğu için ne ordu, ne de halk tarafından sevilmiştir. Bu yüzden hareketli ve değerli bir asker olan küçük kardeşi Cem, saltanatı Bayezid'in elinden almak için çok uğraştı. Fakat Cem yenilerek önce Mısır'a, sonra Rodos şövalyelerine sığındı. Oradan İtalya'ya geçirilerek Papa'nın Bayezid'den aldığı altınlar karşılığı esir tutuldu, sonr \ Papa tarafından Fransa kralı VIII. Sarfa teslim edilmeden önce Napoli'de 1495 de zehirlenerek öldürüldü. II. Bayezid'in saltanatı sırasında büyük zaferler kazanılmış. Cem olayının yatışmasından sonra Boğdan beği ile yapılan savaş sonunda Kili ve Akkerman kaleleri alınarak Osmanlı topraklan Kırım'la birleşmiş oldu. Mısır Memlûkleri ve Leh kralı ile yapılan savaşta kesin bir sonuç alınamadı. Venediklilerle süren dört yıllık savaş sonunda da Venedik Balkanlardaki bütün müstemlekelerini Osmanlılara bıraktı. (1499 -1502). Ordunun bu durgunluğuna karşılık Türk akıncıları Macaristan, Bosna ve Mora'da değerli savaşlar yaptılar. Bu arada Iran hükümdarı Şah İsmail'in kışkırttığı bir Anadolu isyanı da güçbelâ bastırıldı ve isyanın elebaşısı olan Şah Kulu öldürüldü. Babalarının gevşekliğini gören şehzadeler birbirleriyle taht kavgalarına giriştiler. O zaman Trabzon valisi olan küçük Şehzade Selim, babasından tahtı almak ü-zere baş kaldırdı. Birkaç başarısızhktan sonra Yeniçerilerin yardımıyla Bayezid taht'tan indirilerek Yavuz Selim tahta çıktı. Az bir zaman sonra da inzivası olan Di-metoka'ya giderken Bayezid vefat etti. Türbesi İstanbul'da yaptırdığı Bayezid camii yanındadır. II. Bayezid âlim ve şair bir hükümdardı, iyi bir hattattı da. Şehzade iken içki ve afyona düşkündü. Padişah olunca ise dindar bir hayat sürdü. Dinen yasak olan şeylere müsamaha etmedi. Bunun için Bayezid devrinde, Fatih zamanın fikir serbestliği, resim ve heykel sevgisi kalmamıştır. Bununla beraber âlim ve sanatkârları her vesile ile korurdu, ilk zamanlarda ordunun başında harplere gitmiş, sonraları bu işleri vezirlerine ve kumandanlarına bırakmıştı. Bütün sofuluğuna rağmen Bayezid, o zaman ispanya'da topyekûn katledilen Müslümanlara Cem olayları dolayısiyle e-lini uzatamamıştır. Daha seğhğında iken oğullan arasında başlıyan taht kavgaları yüzünden saltanatı kaybetti. Bilinen eşleri; Ayşe Hatun (Dulkadir-oğlu Alaüddevle'nin kızı), Hüsnüşah Hatun (Karaman-oğuîlarından Nasuhi Beğ kızı). Bülbül Hatun'dur. Çocukları da; Korkud, Ayn-ı Şah Sultan . (Akkoyunltı Göde Ahmed'in eşi) Abdullah, Ahmed, Şehinşah (Hüsnüşah Hatun'dan), Gevger Mülük Sultan (Dukakin - zade Ahmed Paşa eşi). Şehzade Şah Sultan. Alemşah, Selim (Ayşe Hatun'dan), Mahmud, Hatice Sultan. Selçuk Sultan, Hüma Sultan (Bâli Paşa eşi), Sofu Fatma Sultan ve Meh-med'dirM.Sertoğlu.

SELİM (YAVUZ), I. Saltanatı (1512 - 1528) Yavuz, Türk tarihinin iftihar edeceği büyük devlet adamlarından biridir. Amasya'da Ayşe Hatun'dan dünyaya gelmiştir (1467) Şehzadeliği sırasında Trabzon'da vali iken kendisinden yaşça büyük olan kardeşleri Korkud ve Ahmed'in tahta çıkmağa hazırlandıklarını duyunca Kırım hanından da yardım görerek Kırım yoliy-le Rumeli'ye geçmiş, babası II. Bayezid'-le yaptığı savaşı kaybetmişti. Fakat dâvasında ısrar ederek 1512 de babasını tahttan indirip yerina geçti. Kardeşleriyle yaptığı savaşları sonunda hepsini ortadan kaldırdı. Yavuz'un tahta çıktığı sıralarda komşu iran'ın başında aslı Türk olan Şah ismail Safevi bulunuyordu. Bir şeyhin oğlu olan Şah ismail 14 yılda 14 hükümet yıkarak büyük bir devlet kurmuş, başında bulunduğu şii mezhebi dolayısiyle de Osmanlı İmparatorluğu içinde bir çok taraftar kazanmıştı. Bundan başka Osmanlılar aleyhine Mısır sultanı Kansu Gavrı ile de birleşmişti. Yavuz, Doğu'dan gelen bu büyük tehlikeyi tam zamanında önlemek için büyük bir ordu ile İran'a yürüdü. Memleket içindeki kırk bin Şah İsmail taraflısını kılıçtan geçirdikten sonra Çaldıran msvkiinde Şah ismail ordusuyla savaşa tutuştu. Yenilen Şah, tahtını ve eşini bırakıp kaçtı. (Ağustos 1514). Bu zafer üzerine Van, Bitlis, Diyar-bekir, Erzincan, Bayburt, Erzurum ile Dulkadir - oğlu beyliğinin Maraş ve Elbistan şehirleri Osmanlı idaresine geçti. Asya'da büyük bir Türk - islâm imparatorluğu kurmayı düşünen Yavuz Çaldıran zaferinden sonra Mısır'a döndü. ( zamanlar Filistin ve Suriye arazisi Haleb'e kadar Mısır Türk kölemenlerinin elinde idi 1516 senesinin Ağustosuma Halep civarında Merc-i Dabık mevlide Mısırlı-hlarla yapılan büyük meydan savaşını da Yavuz kazandı. (Bak. Merci Dabık). Ha-leb. Şam üzerinden Suriye ve Flistin topraklarına inildi. Gazze galibiyetinden sonra Mısır kapılarına dayandı. Rıdaniye savaşından sonra (1517) Ocak ayında Mısır tamamiyle Türkler.n eline geçti. O zaman Mısır'a bağlı olan Hicaz kııas.yle İslâm Halifeliği de bu suretle Yavuz'un eline geçmiş oldu. Mısır seferinden İstanbul'a dönen Yavuz, büyük bir donanma hazırlattı. Bu hazırlıklar sırasında şîrip-.nçe hastalığına tutularak, babasiyle ilk defa savaş için karşılaştığı Çorlu'da vefat etti. Türbesi İstanbulda kendi adını taşıyan camiin yanındadır. Yavuz sek.z sene, sekiz ay saltanat sürmüş olmasına rağmen çok büyük işler başarmıştır. Boyu uzun, kemikleri kalın, sakalsız, iri bıyıklı, ağzı ve çenesi geniş, heybetli bir kumandandı. Eski Türk geleneklerine uyarak yalnız bir kulağına halka küpe takardı. Yavuz, devlet işlerinde çok sert ve merhametsizdi. Verdiği emirleri takip eder, hiç müsamaha tanımazdı. Kızdığı zaman sadrıâzamlarını bile cezalandırırdı. Kötü bir haber alınca atına biner, kırlarda tek basma dolaşıp avunurdu. Lâkin bütün sertliğine rağmen çok kadir bilir bir insandı. Adam seçmekte çok usta idi. Yüksek bir kumandan olan Yavuz, aynı zamanda hem âlim hem de çok üstün bir şairdi. Arap ve Fars dillerini iyi bilirdi. Şiirlerini Fars dilinde yazmıştır. Ulemayı sever ve sayardı. Yavuz denizciliğe de meraklıydı. Gelibolu tersanesini İstanbul'a nakletmiş ve büyük bir donanma kurmuştu. Bilinen eşleri; Hafsa Hatun, Ayşe Sultan, Kırım Hanı Mengli Giray'ın ismi bilinmeyen kızı. Çocukları da; Fatma Sultan (Kara Ahmed Paşa'nın eşi), Hatice Sultan (ibrahim Paşa'nın eşi) Şah Sultan, (Lûtfi Paşa eşi), Hpfize Sultan (İskender Paşa - zade Mustafa Paşa eşi), Süleyman (Hafsa Hatun'dan), Kırım Hanı Saadet Giray'ın zevcesi olan bir kızdırM.Sertoğlu.

SÜLEYMAN, I. (KANUNİ): Saltanatı (1520 - 1566) Yalnız Osmanlı padişahlarının değil, dünyada görülen hükümdarların en muh-teşc-mlerindendir. Devrenin Avrupası ondan Grand (Büyük), Le Magmf.que (Muhteşem) Süleyman diye bahs ederdi. Hafsa Hatun'dan dünyaya gelmiş (1495) ve babası Yavuz Selim'in ölümü üzerine 26 yaşında tahta geçmiştir. Şam'da isyan eden Canberdi Gazali gailesi giderildikten sonra ilk seferi olan Belgrad kuşatmasını başarı ile sona erdirerek Macaristan ve Orta Avrupa yolunun anahtarı olan bu mevki almış cl-du (1521). Ertesi seno Rodos kalesiyle adanın tamamını zaptetti (1522). Macar kralı II. Layoş, büyüyen Osmanlı tehlikesine karşı, Mukaddes Roma -Germen imparatoru Charles - Quint (Şarlken) in kardeşi Avusturya Arşidükü Ferdinand'la akrabalık kurmakla tacım ve memleketini emniyete aldığ m sanıyordu. Yine onların teşvikiyle rahat durmamaya başladı. Bu sırada, Charles Qu-int'in eline esir düşen oğlu François'mn kurtarılmasını rica eden Fransız ana kraliçesinin müracaatı da bahane edilerek Macaristan üzerine yüründü. Mohaç meydan savaşı zaferi ile (15~6) Laycş'un krallığına son verildi. Başkenti Budin'e girildi.. (Bak. Mohaç). Fakat birkaç sene sonra. Arşidük Ferdinand'ın Macar tacı üzerinde hak iddia ederek Budin'i alması üzerine Macaristan'a y-niden yüründü. Budin'in geri al'nmasından scnra Avusturya üzerine yürüyüp Viyana'ya kadar gidildi ve burası kuşatıldı (1529). ilerleyen mevsim ve muhasara toplarn-n bulunmaması şehrin alınmasma imkân vermedi. Avusturya'yı. 1532 yılındaki A?m«n seferi dize getirdiğinden sulh yapıldı (1533). Kanuni Süleyman'ın batıdaki bu işlerle uğraşmasından faydalanmak isteyen iranlılar Osmanlı topraklarına tecavüzlerde bulunuyorlardı. Bu tarafa, 1533 - 35 yıllarında Irakeyn seferi, 1548 - 49 seferi ve 1553 -1555 Nahçivan seferi yap'larak Kars, Van. Musul, Bağdacl. Basra şehirleri ve bölgeleri alındıktan başka Iran içlerine Tebriz va Sultaniye've kadar birkaç defa girildi. Sonunda iranlıların sulh isteği üzerine Amasya'da yapılan (1555) anlaşma ile Fatih devrinden beri süregelen huzursuzluğa son verildi. Batıda 1537 den itibaren yine hareket bağladı ve Arnavutluğa yapılan sefer başarılı olmakla beraber Korfu alınamadı. Kanuni 15o8 de Boğdan üzerine yürürken, denizlerde Hadım Süleyman Paşa, Sü-veyjtcn hareket ederek Yemen ve Adeni alıp Hindistan'da Diu kalesini kuşatmıştı. Yine aynı yılda, devlet hizmetine girerek Batı Cezayir-i kazandıran Barbaros Hayreddin de Preveze Deniz (1538) zaferi ile Akdeniz'i Türk gölü haline getirmişti. Fransa'nın isteği üzer^na Marsilya ve Toulon'a gönderildi. Sonradan, Turgud (Reis), Piyale Paşalar aynı yoldan yürüyerek Trablusgarb'ı, daha bazı yerleri kazanmışlardır. Yalnız Malta seferi başarılı olamadı (1565). Akdenizdeki bu hareketlere karşılık Hind Okyanusunda da, Pirî Reis, Murad Reis, Ali Şeydi Reisler Hadım Süleyman Paşa'nın yerini tuttular. Macaristan'da Osmanlıların himayesindeki kral Yanoş Zapolyai'nin ölümüyle (1540), Avusturya'lı Ferdinand'm buraları yine işgale kalkması, Budin ve Pes.-te'yi kuşaitması üzerine Kanunî 1541 seferini yaparak Macaristan,ı Türk topraklarına kattı ve eyalet haline getirdi. Kısa bir zaman sonra Ferdinand yine Budin ve Peşte'yi kuşattı ise de, padişah 1543 seferiyle onu tekrar kaçmak zorunda bıraktı. Kanuni'nin son seferi, Sigstvar kalesinin zaptıdır. Fakat bu son seferde hastalanarak kuşatma sırasında, 72 yaşında vefat etti (1566). Cenazesi İs'anbul'a getirilerek Sinan'a yaptırdığı Süleymaniye camii yanındaki türbesine defnedildi. Sultan Süleyman, büyük bir asker, kudretli bir idareci, bulunmaz bir teşkilâtçı idi. Devrinde Osmanlı İmparatorluğu dünyanın en güçlü devleti haiine gelmişti. Süleyman, Orhan ve Fatih ZEmanların-daki kanun ve nizamları yeter bulmayarak yeniden kanunlar hazırlattı. Büyük ülkesinin idarî taksimatını düzenledi. 13 önemli savaşta hazır bulunmuştur. Memleketini, Sinan gibi büyük mimarlar eliyle camiler, kervansaraylar, köprüler ve mimarî eserler ile süslemiştir. Devrinde çok kıymetli âlimler ve şairler yetişmiştir. Kendisi de şair ve kültürlü bir insandı. Bilinen eşleri; Mahidevran (Gül-bahar), Hürrem Sultan (Roksalan), Gülfem Hatun'dur. Çocukları da; Abdullah Murad, Mahmud, Mustafa (Mahi Dev-ran'dan) ve Hürrem'den dünyaya gelen Mehmad, Selim, Bayezid, Cihangir, Mihrimah (Rüştem Paşa eşi), ile ufak yaşta ölen Raziye'dirM.Sertoğlu.

SELİM, II. (SARI) Saltanatı (1566-1574) Devrin kudretli sadnâzamı Sokullu Mehmed Paşa, babasının ölümünü, kendisi Kütahya'dan yetişip İstanbul'da tahta geçinceye kadar askerden saklamayı başarmıştır. Selim, Hürrem Sultan'dan dünyaya gelmişti. (1524) ve tahta çıktığında 42 yaşında idi. İçkiye ve eğlenceye düşkün olmakla beraber devlet işlerini Sokul-lu'ya bıraktığından devri oldukça başarılıdır. Koca Sinan, Özdenrroğlu Osman, Kılıç Ali Paşalar isyan eden Yemen'i (1567-1571) ve ayrıca Tunus'u (1574) kazandırdılar. Lala Mustafa Paşa da Kıbrıs fatihi oldu (1570-1571). İnebahtı (Lepanto) denk savaşı (1571) devrinin büyük bir yenilgi-sidir. Yarım kalan Süveyş va Don-Volga kanalı teşebbüsleri de zamanında yapılmıştır. Kısa bir hastalıktan sonra İstanbul'da vefat ederek Ayasofya csm'i yanında Mimar Sinan'a yaptırdığı türbesine defnedil-miştir (1574). Sultan Selim, sarısın, mavi gözlü, kumral sakallı idi. Rengi bakımından annesi Hürrem Sultan'a benz«r, bundan dolayı Osmanlı tarihlerinde Sarı Sel'm d-'ye a-nılır. Belinden asgğısı uzun ve heybetli görünüşlü olan Sultan Selim'in dilinde hafif bir tutukluk vardı. Yay çekmede pek mahirdi. Edebî kültürü de yüksekti. İstanbul'da ölen ilk padişahtır. Bilinen eşi: Nûr-Banu Sultan'dır. Çocukları; Esmahan Sultan (Sokullu Mehmed Paşa eşi), Osman, Gevherhan Sultan (Pi-yale Paşa eşi)', Şah Sultan (Zal Mahmud Paşa eşi), Fatma Sultan (Siyavuş Paşa eşi), Mustafa, Murad, Süleyman, Cihangir, Mehmed ve Abdullah'dırM.Sertoğlu.


Yüklə 2,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin