İslam Tarihi'nde Gerçeğe Giden Yol


İHTİYAR İNANCININ FAYDALARI



Yüklə 2,16 Mb.
səhifə45/50
tarix31.05.2018
ölçüsü2,16 Mb.
#52233
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   50

İHTİYAR İNANCININ FAYDALARI


Dünya hayatında, yaşayışında ve akibetinin ne olacağında hürriyet ve özgürlüğünün olmadığına inanan bir insan ile bunun tam aksini düşünen birisi arasında bir çok farklılıklar vardır.

Birinci kişi, bu inanç ile birlikte kendi faaliyet ve çabalarına değer vermez ve herşeye karşı teslim olur. Böyle bir insan nefsani isteklere kapılan ve şehevi duygularına esir olan birisi olur ve hayatında başarılı olamaz. Zira nefsani istek ve arzularına ve vüku bulan dengesizliklere karşı mücadele ruhuna sahip değildir. Böyle bir inanç gün be gün sahibini geriye doğru iter ve onun bedbaht olmasına sebep olur.

Ama ikinci şahısa gelince; ikinci şahısa göre, bu şahsın yaşam tarzı ve şekli onun kendi iradesi ile gerçekleşir ve her şey karşısında onun iradesi tesirli bir rol oynar. İstediği takdirde, daima işlerin kesinliğini kendi irade ve ihtiyarı dahilinde görür. Dileği zaman istediğini yapar veya terkedebelir.

Şüphesiz bu şahısın hayat ve yaşamındaki başarısı çok fazla olacaktır. Zira kendisini iç ve dış etkenlere karşı esir olarak görmemektedir.

Kısacası, insan bu iman sayasinde Allahın yaratıcılığını, kudret ve hakimiyetini tanımış olur. Böylece ruhu güç kazanmış olur, ahlak duyguları yükselir, hayata büyük bir güçle atılır ve başarıdan başarıya ulaşır. Çünkü yüce Allahın kaza ve kaderine razı olan bir kimse, hiçbir şeyden yılmaz, sebeplere sarılmayıda kaza ve kaderin bir gereği bilir. Bir işte başarısızlığa uğrayacak olsa, “Bundan kim bilir Allahın ne gibi gizli hikmetleri vardır” diye düşünür. Allahın kazasına razı olur ve ümitsizliğe düşmez, azminde gevşeklik olmaz, heyecama kapılmaz, huzur içinde üzüntü çekmeyen bir kalb ile hayat alanındaki çalışmasını sürdürür.

Zira şöyle buyuruyor;“Kim Allaha güvenirse, Allah ona yeter.”1

Netice olarak diyoruz ki; İnsan kendi irade ve ihtiyarı ile işi kazanır, yüce Allahda işi yaratır. Bu dünya bir imtihan yurdudur. Allahu Teala hikmeti gereği olarak insanlara güç ve kudret vermiştir. Bu sebeplede insanı sorumlu ve yükümlü tutmuştur. İnsan yaratıcısının bu ihsan ve lütfunu hayırlı işlerde sarfederse hayır (mükafat) görür. Kötü yoldada harcarsa kötülük karşısına çıkar ve azaba düçar olur.

Bunun için insanların görevi, kendi hayatlarını kurtarıp parlak ve nurani bir hayata kavuşmak için hem düyaya ve hemde ahirete ait işlerini güzelce yapmaya çalışmaktır. Aksine “kaza ve kader ne ise o meydana gelir” deyip bu çalışma, gayret ve çabayı terketmek asla caiz olamaz. İslam dini ne böyle bir görüşü ve nede tembellik ve gevşekliği tasvib etmez. Allahu Teala şöyle buyuruyor; “İnsana ancak çalıştığı vardır.” 2



KAZA VE KADER HAKKINDA BİRKAÇ SORU VE CEVAP

Sorular şunlardan ibarettir;



  1. Şeytan insana daima vesvese edip onu kötü yola çektiği ve ona hakim olduğu halde, insan muhtardır demek doğrumudur?

  2. Kötü bir çevrede bulunan veya büyüyen insanda böyledir; Böyle bir insan kötü, bozulan çevre ve toplumda fesad ve şerden başka bir şey görmemesine rağmen, nasıl olurda kendi ihtiyarına göre amel edebilir?

  3. Peygamberlerin daveti kendisine ulaşmayan ve uzak bölgelerde, dağlarda, ormanlarda... yaşayan bir insan ne yapmalıdır?

_________________________

  1. Talak, 3

  2. Necm, 39




  1. Zinadan dünyaya gelen zinazadenin günahı ve suçu nedir? Zinazade neden başkalarının suçu ve günahından dolayı şerri seven ve şerr yapan olsun?

Birinci ve İkinci Sorunun Cevabı :

Allahu Teala insanların dünya hayatında İlahi kaide ve kavramlara göre yaşayıp kendilerini kötülük ve günahlardan arındırmaları için hüccetini onlara tamamlamıştır. İnsana akıl, irade ve ihtiyar nimetlerini ve iyinin, kötünün sonuçlarının ne olacağının vadesini vererek bahane ve özür yolunu insana yapamıştır. Misak ayetinde şöyle buyuruyor; “Kıyamet günü biz bundan habersizdik demeyesiniz.”1

İnsan acıktığı zaman nasıl içindeki açlığı hissediyor ve biliyorsa ve karnını doyurmak için nasıl bundan gafil olmu- yorsa, hakiki sebep sahibini ve sebebi doğuranı da tanımak için, insanda marifet taleb fıtratı vardır.

Üçüncü Sorunun Cevabı:

Bu sorunun karşısında, en güzel cevap Allahu Tealanın şu buyruğudur; “Allah herkese ancak gücü yettiği kadar sorumluluk yükler.”2

Dördüncü Sorunun Cevabı:

Zinadan dünyaya gelen zinazade dahi kötüyü ve şerri yapmaya mecbur değildir. Ama zina eden erkek ve kadının zina halindeki ruh yapıları kötüdür. Onlar o halde kendilerini toplumsal ve ahlaki kaide ve kanunlara karşı hain görürler. Şunu gayet iyi bilmektedirler ki, toplum onların yaptığını çirkin ve kötü olarak görmekte ve eğer onları bu halde görseler onlara düşman kesileceklerini ve onlara kötü gözle bakacaklarının farkındadırlar. İyi, salih ve şerefli insanların bu işten nefret ettiklerini iyi bilmektedirler.

_________________________


  1. Araf, 172

2- Bakara, 286

Zina edenlerin bu ruhi yapısı ve içlerindeki kabusları nutfede kötü eser bırakır ve veraset kanunu yoluyla çocuğa intikal eder ve neticede çocuğu şerri ve kötüyü seven ve iyiliklere ve iyilere düşman kesilen birisi eder.

Bu kötü işin neticesinin en açık örneği Ziyad b. Ebih ve onun oğlu İbni Ziyad’dır. Bunlar kendi hükümet dönemlerinde Irakda yapılmaması gerekenleri yaptılar. Özellikle İbni Ziyad, İmam Hüseynin şehadetinden sonra, O melunun emriyle İmam Hüseyn ve yaranının bedenlerine çok kötü şeyler yaptılar, onların kesilen başlarını şehirlerde dolaştırdılar. Peygamberin yakınlarını esir ünvanında Kufeye ve Şama götürdüler...

Bu yapılanların hiçbir geçerli cevabı yoktur. Bunların tek sebebi, onun şerri sevmesiydi. Bu yüzden o, islami değerlere göre yüce değeri olan peygamber hanedanının insanlar arasındaki azametini düşürmek onları itibarsız kılmak istiyordu. Evet o, tam manasıyla şerri seven ve iyiliklere düşman olan birisiydi.

İşte bunlardan dolayı, zinazade ile helalzadenin farklılıklarının olduğunu kabul etmemek mümkün değildir. Ama bunların tamamının yanısıra bunların hiçbirisi (zinazade-helalzade) yaptıkları iyi işler ve kötü işlerde mecbur değildirler.

Bu ikisi genç ve yaşlı olan iki insan misali gibidir; Şöyleki genci zinaya sürükleyecek kuvvetler ve zemineler ihtiyara nazaran daha fazladır. İşte bu genç mazur olması için zine etmeye mecbur değildir. Aksine, eğer zina zeminesi genç için müsaid olurda, genç: “Rabbinin makamına varmaktan korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran (olursa), şüphesiz onun mekanı cennettir.”1


_________________________

  1. Naziat, 40



Yüklə 2,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin