Mahkeme Heyeti Başkan Köksal Şengün ile Üye Hâkimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 02 Haziran 2010 tarihli oturum açıldı



Yüklə 419,67 Kb.
səhifə3/6
tarix12.01.2019
ölçüsü419,67 Kb.
#95321
1   2   3   4   5   6

Mahkeme Başkanı:" Tabi.”

Duruşmaya 13:15’e kadar ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Bu arada bir kısım sanıklar müdafileri Av. Ali Rıza Dizdar, Av. Şule Gökyay Ağazade ve Av. Aydın Metin’in de geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Ali Rıza Dizdar söz almadan konuştu:”Sayın Başkan, 180. sayfaya kadar bugün özet ve okumayla gelecek akşamüstü de ben 350 sayfalık savunmasının yazılı metnini size takdim edeceğim.”

Sanık Levent Ersöz tekrar huzura alındı.

Video Konferans Yoluyla Sorgu ve Savunmasına Kaldığı Yerden Devamla.

Mahkeme Başkanı:" Buyurun.”



Sanık Levent Ersöz:”Sağ olun Sayın Başkanım. Aynı sayfanın 6. paragrafında görüşmenin devamında ile başlayan ve sonu DYP böyle bir durumda en iyi adres galiba dediği şeklinde biten hususlar. İddianamede belirtildiği gibi şahıs kurum olarak yaptığı çalışmalar kapsamında bize anlattıklarını danışmanlığını yaptığı Mehmet Ağar’a da anlattığını ve mecliste gurup kurabilmesi için Mehmet Ağar’ın siyaseten neler yapması gerektiğini söylediğini ifade etmiştir. İktidar partisi milletvekillerinin mensup oldukları eski partiler ve onların koparılması ile ilgili konu görüşülmemiştir. Zaten İddianamede, AKP içerisinde mensup oldukları eski parti itibariyle verdiği ileri sürülen rakamlar toplandığında da, daha önce konuşulmadığını söylediğim toplam rakama ulaşmadığı görülmektedir. Anlatımında bir yerde huzursuzluk varsa, kişilerin daha ılımlı, gerilimsiz, yerlere gideceğini, geçmişte de bunun örneklerinin yaşandığını, anlattığını vurgulamıştır. Bunun üzerine ben, hangi siyasetçi veya partinin bunu yapacağını öğrenmek maksadıyla kim sorusunu yönelttim Aldığım cevap bir kurum adı olunca da devam etmedim. Metin incelendiğinde görülecektir. Şahsın anlattığı konuların kişiyi tanımamamız ve bize inanılmayacak türden konuşmalar olarak gelmesi nedeniyle, hem konuyu doğru anlayabilmek, hem de kişinin doğru söyleyip söylemediğini kontrol edebilmek için sorular yöneltilmiştir. Aynı sayfa 7. paragrafta geçen Ali Müfit Gürtuna hakkındaki hususlar. Görüşmede İsmail Yıldız Ali Müfit Gürtuna’nın DYP’ye geçebileceğini söyledi ancak Ali Müfit, Ali Müfit beyi mutlaka koparmamız lazım şeklinde bir ifadesi olmadı. Ancak metin içerisine yerleştirilen bu ifade yine büyük harflerle yazılmış ve koparma parçalamaya çalışma gibi anlam verilmeye çalışılmıştır. Aynı sayfanın 8. paragrafında görüşmenin devamında Mehmet Ağar’ı ile başlayıp engellenmesinin gerektiğini söylediği anlaşılmıştır ile biten hususlar. Bu konuşmaların içeriğine bakıldığında, anlattığı konuların meclis aritmetiği içinde grup kurabilmesi için danışmanı olduğunu ileri sürdüğü Mehmet Ağar’a neler yapılması gerektiğini anlatması şeklindedir. Bu husus iddianamede şahsın anlatımı olarak açıkça ifade edilmiştir. Ancak, milletvekillerinin milli ve dini duygularını oynayalım şeklinde bir konuşması olmamıştır. Tarafımızdan hiçbir yönlendirme, yorum veya talepte bulunulmamış, AKP’nin bölünmesi gibi bir konuya atıfta bulunulmamış, ima bile edilmemiş, o da bu anlamda konuşmamıştır. Şahıs daha ilk görüşmede niçin bunları anlatmak ihtiyacını hissetti diye düşünebilirsiniz. Siyasetin merkezi Ankara’da, her gün, her köşesinde, her seviyeden insanın politika konuştuğu başkentte köşe yazarlığı yapan, işi araştırma ve danışmanlık olanların bulunduğu bir yerde, devletin resmi bir kurumuna gelmiş bir kişinin kendisini güçlü göstermek ve karışı tarafa da benim şurayla irtibatım vardır diyebilmek içindir. İstihbaratçı olarak biz bunu böyle algılarız. Bu şahsında ben şahsında İsmail Yıldız’ı tenzih ederim ama konu politika olunca dururum. 738, 738. sayfa 3. paragrafta 22 Kasım 2003 tarihinde Kıvanç Değirmenci kod adlı İsmail Yıldız ile başlayan çok fazla deşifre olmadan götürmeye çalışıyoruz dediğiyle biten hususlar. Şahsa DYP’nin yapacağı kampa katılmak üzere isim verebileceğim ifadesi doğru değildir. Toplantının hangi tarihte, nerede yapıldığı, kimlerin katıldığıyla ilgili bilgimiz yoktur. Böyle bir konuyla da ilgilenmedik. Çünkü böyle bir görevimiz yoktur. Konuşmada; İsmail Yıldız HSBC Bankası ve İngiliz Konsolosluğundaki patlama ile ilgili olarak, Amerikalıların bu işi ordu yaptı şeklinde yaptıkları propagandayı istihbarî bilgi olarak vererek, propagandanın ve olayın maksadının AKP’yi güçlendirici bir eylem niteliğine bürünebileceğini anlatmış ve Amerikalıların bazı konuları AKP ile müzakere etmeye başladığını ve bir kısmında mutabık kalmak üzere olduklarını söylemiştir. Metinde bu husus açıkça görülmektedir. Benim burada alabildiniz mi onları sorum müzakere edildiğini söylediği konu içindir. Hiçbir konu görüşülmemişken, daha önceden aralarında konuştukları AKP ile ilgili bir şeyi kastederek ifadesi sadece medyumluk ve senaristlikle özdeşleşecek bir yaklaşımdır. Yoksa AKP’nin sözde parçalanıp bölünmesi ile ilgili değildir. İddianameyi hazırlayanlar her şeyi bölüp parçalama üzerine inşa ederek, zorlama yorumlarla önemli konuları atlayarak, çarpıtarak yazmışlardır. Bu da basit bir örneğidir. Aynı sayfa 4. paragrafta görüşmenin devamında, AKP’nin dağıtılması ile başlayıp yaptıkları planları konuştuklarıyla biten hususlar. Şahsın AKP’yi tehdit edebilecek tek güç Silahlı Kuvvetlerdir şeklinde beyanı olmamıştır. Tehdit olarak algılanabilecek başka bir ifadesi de yoktur. Ancak şahıs yapılan eylemin, Ordu tarafından yapıldığı propagandası neticesinde, eylemin AKP’yi güçlendirecek bir niteliğe bürünmesi ve her şeyin artı değer olarak yansıtılmaya çalışılması sonucu haksızlık yapılan ve kara propaganda ile halk nezdinde ki imajı zedelenmeye çalışılanın Silahlı Kuvvetler olduğunu ve bu durumun da Silahlı Kuvvetlerce önlenebileceğini anlatmak istemiştir. Bu yöndeki düşüncesini anlatmıştır. Yoksa AKP’nin sözde tehdit edilmesi, düşürülmesi için güç kullanımı olarak algılanabilecek bir beyanı olmamıştır. Patlama olayları hakkında Amerikalıların yaptıkları propaganda vasıtasıyla AKP’ye puan kazandırılması ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin imajının zedelenmeye çalışıldığı şeklindeki bazı konularda ki bunlar ana konu iken, bu husus değiştirilerek partinin sözde parçalanıp bölünmesine yönelik bir ifade olarak yazılmıştır. Şahsın beyanındaki AKP-ABD arasındaki müzakereler gizlenmeye çalışılmıştır. Görüşmenin ilerleyen bölümünde şahıs, müzakere edilen konunun ülkenin parçalanması, Kürt devletinin kurulması olduğu ve bu konuda Amerikalıların AKP’ye verdiği destekten söz etmektedir. Verilen istihbarî bir bilgi vardır. Konuşmanın ilerleyen bölümlerinde, benim tarafımdan şahsın konuşmasını ve daha önce anlattıklarının doğruluğunu teyit maksatlı bir soru yöneltilmiştir. Yani diyorsunuz ki bu işi Ordu yapıyor diye propaganda yapıyorlar ki AKP’yi güçlendirsin. Yani AKP’yi bunlar alaşağı etmek istiyorlar, onun için bir kaos ortamı yaratıyorlar diyor. Cevapta da Evet, aynen öyle, Paşam. Kaldı ki, görüşme metni içindeki bu konuların geçtiği bu bölüm ve diğer bölümlerin hiç birinde AKP’nin dağıtılması, hükümetin düşürülmesi şeklinde veya normal bir insanın öyle algılayabileceği ifade de yoktur. Bu bölümde de ne Mehmet Ağar’dan ne de Cem Uzan’dan bahsedilmemiştir. Konu kasıtlı olarak, saptırılarak önünüze getirilmiştir. Metin incelendiğinde açık olarak görülecektir. Aynı sayfanın 5. paragrafında bu çerçevede İsmail Yıldız’ın Mehmet Ağar’ı başlayıp önemli ölçüde tamamlanmak üzere dediği ile biten hususlar. İsmail Yıldız’ın Mehmet Ağar’ı ne şekilde yönlendirdiğini anlattığı, fakat Mehmet Ağar’ın bunu değerlendiremediği şeklindeki husus metnin 8’nci sayfasındadır ve iddia edildiği gibi AKP’yi bölme, parçalamayla hiç alakası yoktur. Konu HSBC Bank olayı ilgililerinin yakalanıp İslami bağlantıları tespit edilecek, çık TV programında bu böyle olacaktır şeklinde konuşmasını istemesi ve eline bir konuşma metni vermesi ancak Mehmet Ağar’ın bunu değerlendirememesidir. Ancak bu konu da yine çarpıtılarak yazılmıştır. Benim Mehmet Ağar’ı davet ile ilgili konuşmam da eksik ifade edilerek, şahsın danışmanlık statüsünü sorgulama istediğim göz ardı edilerek, ifademden, siyasi yönlendirme yaptığım ve kişiyle işbirliği yaptığım intibaı uyandırılmak istenmiştir. Benim Ağar’a Şırnak Milletvekili ile mesaj gönderdiğimiz ve onu anlaması lazım ifademden sonraki bölümde; Sen de şimdi onun danışmanı olduğuna göre, onun danışmanı olarak görünüyorsun ifadesi yukarıda bahsettiğim sorgulamaya matuftur. Ancak kendisinden net bir cevap alamadık. Gerçekte Mehmet Ağar’a hiç kimseyle hiçbir mesaj gönderilmemiş ve hiçbir görüşmemiz de olmamıştır. İsmail Yıldız’ın Mehmet Ağar’ın danışmanı olarak kendisine yaptığı çalışmayı sorduğunu, ancak kafasının karışık olduğunu ve etrafında çevrilen dolapların farkında olduğunu, iyi bir çıkış yapabilmesi için çelişkiden kurtulması gerektiğini düşündüğünü, ifade etmiştir. İddianamede belirtilen, milletvekili transferi ile ilgili tüm hususlar gerçek dışıdır, görüşülmemiştir. Ancak metinlerde, hep bu partinin parçalanması ve hükümetin düşürülmesi senaryosu kurgulanacak tarzda oynanmıştır. Şahıs konuşmalarında danışmanı olduğu kişi için yaptığı çalışmaları anlatırken yapıyoruz, gitmemiz gibi nitelemelerle konuşmaktadır. Bu nitelendirmelere iddianameyi hazırlayanlarca sanki danışmanı olduğu kişiyle değil de bizimle beraberce planlama yapıldığı anlamı yüklenmiştir. Böyle bir şey yoktur. Aynı sayfanın 6. paragrafında görüşmenin devamında ile başlayıp durumdayız dediği ile biten hususlar. Metin incelendiğinde, kendisinin iş dünyası, akademisyenler, gazeteciler ve milletvekilleriyle görüşerek danışmanı olduğu Mehmet Ağar adına yaptığı çalışmaları anlattığı görülecektir. Bu konuşma karşısında tarafımdan, çalışmaları karşılığında ne elde ettiğini öğrenmek için Hava değişiyor mu şeklinde sorum olmuştur. Bütün bu konularda bir partiyi parçalama ve hükümeti düşürmenin iması bile yoktur. Sayın Başkan; Meclis içinde, Türk Siyasi tarihinde, milletvekili transferinin ve parti değiştirmelerin örnekleri çoktur. Etik olup olmadığına bakmadığınızda bunun hiçbir zaman iddia edildiği şekilde ne hükümeti düşürmek, ne de yasama organının görevini yapmasına engel teşkil edecek bir durum olmayıp, demokratik kurallar içerisindeki olağan ve yaşanmış hususlardır. Çok yakın bir zamanda da bir partinin kapatılması sonucunda grup kurabilmeleri için bu yol yine kullanılmıştır. Konuşmalarda, işi siyasal, sosyal araştırmalar ve danışmanlık olan bir kişinin, Ankara’da politikanın merkezinde, kendi görüşlerini paylaşması, çalışmalarını, bizim tarafımızdan yönlendirme olmaksızın, anlatması kadar doğal bir şey yoktur.Aynı sayfanın 7 paragrafında görüşmenin ilerleyen bölümlerinde ile başlayıp kullanılabileceğini düşünüyorum dediği ile biten hususlar. Şahıs konuşmalarında, ilerleyen bölümlerde, İddianamede belirtildiğinin aksine İstanbul’daki patlama olayları ile ilgili edindiği bilgileri bizimle paylaşmıştır. O dönemde, Belediye’de üst düzey bir görevlinin anlatımlarına göre, İstanbul’da 30 civarında kamyonet olduğunu, 4’ünün patlatıldığını, 26’sının kaldığını, bunların köprü ve araba vapurlarına yönelik eylemlerde kullanılabileceğini ve benzeri. HSBC ve Konsolosluk olayının arkasından benzeri bir olay olursa, ülkede siyasi ve ekonomik krizin ortaya çıkabileceği ve bu kapsamda oluşabilecek siyasi durum ve hareketlilik konusundaki öngörülerini anlatmıştır. Bu kapsamda bazı siyasi parti mensupları ile ilgili bilgiler vermektedir. Bu konuşmalarda Genç Partinin bir alternatif olabileceğini düşündüğünü söylemiş, ancak Hükümeti yıkma girişimi var, AKP’yi zayıflatıcı bir faktör olarak kullanılabileceği ve hükümetin düşürülmesinde kullanılabileceği gibi konulardan bahsetmemiştir. Aynı sayfanın 8. paragrafında görüşmenin devamında Mehmet A ile başlayıp EAX olduğunu söylediği ile biten hususlar. Daha önce ifade ettiğim gibi, kişi kendi işiyle ilgili öngörülerini ve bilgilerini aktarıyor, ancak tarafımızdan söylediklerine hiçbir katkı yapmamamıza rağmen değerlendirme yaptıkları gibi ifadeler kasıtlı olarak kullanılmaktadır. Böyle bir şey söz konusu değildir. Kaldı ki şahıs, kendi düşüncelerini iktidar partisinin yönetiminden isimlerini verdiği kişilere aktardığını da beyan etmiştir. Metnin 22’nci sayfasında bu görülmektedir. Ayrıca konuşma metni üzerinde oynanırken, Genç Parti konusunda çelişkiye düştüklerini fark etmemişler, önce alternatif olur, sonra olmaz demişlerdir. 739. sayfa 2. paragrafta görüşmenin devamında ile başlayıp olabilir paşam dediği ile biten hususlar. İsmail Yıldız’la yapılan görüşmelerde, hiçbir zaman bir partinin dağıtılması, parçalanması gibi konular konuşulmamıştır. Kendisi DYP’nin güçlenebilmesi, lider olacak kişinin ikna edilerek, kendi çizdiği profildeki danışmanlık çerçevesinde hareket etmesine yönelik çalışmalarını anlatmıştır. Yine aynı sayfanın 3. paragrafında görüşmenin ilerleyen bölümlerinde İsmail Yıldız’ın ile başlayıp zorunda değilsin dediğim dedim dediği ile biten hususlar. Bu husus da az önce arz ettiğim çerçevedeki gibidir. Milletvekillerinin şahsi durumları ilgili konu konuşulmamıştır. Sadece, DYP’nin siyasette etkin konuma gelmesi için uğraş verdiğini bu anlamda M. Ağar’ın kişiliği ve irtibatlarının önemli olduğu, ancak inanması gerektiği üzerinde konuşmuştur. Aynı sayfanın 4. paragrafında görüşmenin devamında İsmail Yıldız’ın AKP’nin ile başlayıp normal şartlar altında dediği ile biten hususlar. Bu konuda az önce arz ettiğim çerçevededir. AKP’nin dağıtılması, düşürülmesi gibi ifadeler metne monte edilmiştir. Kendisi danışmanlığını yaptığı parti için, daha önce geçtiği gibi, medya mensupları, işadamları ve akademisyenlerle görüşmeler yaptığını ifade etmiştir. Burada sözünü ettiği aşamalı plan, bize değil danışmanı M. Ağar’ın seçim propagandası için medyanın ellerindeki malzemeyi nasıl aşamalı olarak yayınlanacağı yayınlayacağı ile ilgili yöntemleri anlatmasına ilişkindir. Bu çalışmalarda bahsettiği donelerde beyanına göre Melih Gökçek’in kendisine AKP ile ilgili yaptırdığını söylediği çalışmalarının esaslarıdır. Metnin 24’ncü sayfasında bu açıkça görülmektedir. Bu konuşmada AKP’den istifa, ayrılma gibi bir ifadesi olmamıştır. Aynı sayfanın 5. paragrafında görüşmenin içerisinde İsmail Yıldız’ın AKP’nin dağıtılması ile başlayıp Aydın D’nin dediği ile biten hususlar. İddianamede sürekli olarak, her cümle, her kelime, her nokta virgül, hep iktidar partisinin dağıtılması için konuşulduğu, plan yapıldığı gibi vurgulanarak kurgulanmıştır. Böyle bir şey kesinlikle yoktur. Bu görüşmeleri yaptığımız zaman, benim İstihbarat Başkanlığında üçüncü ayımdı. O dönem ülke gündemi zor, çalkantılı bir süreçten geçiyordu ve sürekli bilgiler geliyordu. İstihbaratçı olarak bizlere düşen de bu bilgilerden istifade ederek ve haberleri istihbarat çarkından geçirerek gerçek olabilecek hususlarda, kendi birimlerimizi istihbari faaliyetler açısından yönlendirmek, bilgilendirmektir. Öğrenme ve teyit amaçlı sorularımız ve konuşmalarımız olmuştur. Ancak, yukarıda İddianamede yazılı türden konuşmalar yoktur. Sadece medya mensuplarının genel yapısı ve sıkıntılarını içeren konuşmalar değiştirilerek bu şekle sokulmuştur. Orijinal metinler üzerinde oynamalar yapılmıştır. Aynı sayfanın 6. paragrafında görüşme içerisinde ayrıca Can A ile başlayıp Hayrullah dediği ile biten hususlar. Bu kişiler bu kişiler bazında öğrenme ve tanıma maksatlı, bir konuşmadır ve dava konusu ile ilgisi yoktur. Ayrıca, kişilerin birileri tarafından kullanılması gibi ifade söz konusu olamaz. 7. paragraftaki görüşme içerisinde ayrıca ANAP’lı Ali Talip Ö ve Nesrin N hakkında konuştukları İsmail Yıldız’ın Nesrin N’nin CİA ajanı olduğunu ve gayri milli olduğunu söylediği hususu. Kişinin bize, bilgiler verdiği kişiler olmuştur. Kişiler hakkında bilgiler verdiği olmuştur ancak bu kişiler hakkında bir konuşma olmamıştır. Aynı sayfanın 8. paragrafında görüşmenin sonlarına ile başlayıp söylediği anlaşılmıştır ile biten hususlar. Şahsın, anlatımlarında sürekli yaptım, hazır gibi ifadelerle belirttiği şeylerin doğruluğunu teyit için kendisine anlattıklarını belge olarak görmek konusundaki isteğimiz dile getirilmiştir. Haberin istihbarat haline getirilmesi için teyit edilmesi çok önemlidir. Bunun yollarından birisi de gerçek bilgileri elde edip kendi unsurlarınızla doğrulatmaktır. Aksi takdirde bu iddianamede olduğu gibi, teyit edilmeden gönderilen bir bilginin, yıllarca da teyit edilmeden, doğru gibi kabul edilerek suçsuz insanların zan altında bırakılması sonucunu doğurur ki bu kabul edilemez. Ancak bizim gibi düşünmeyen ve kendisine gelen isimsiz bir mektup ve ekindeki CD’leri bu davaya temel teşkil ettiren kuruluşun bir istihbarat teşkili olduğunu gördüğümüz için çok üzgünüm. Ayrıca, bizimle görüşmesini deşifre etmesi halinde de kendi çalışmalarında sıkıntıya girebileceği düşüncesiyle dikkat etmesi söylenmiştir. İddianamede İsmail Yıldız’ın diğer konularda da çok ketum olacağını söylediği ifadesi yer almaktadır. Hâlbuki şahıs, bizimle görüşme konusunda ketum olduğunu söylemektedir ve bu hususu Paşam, benim bu konularda ketum olduğumu öğrenmişsinizdir şeklindeki sözleriyle ifade etmişken, İddianameyi hazırlayanlar tapelerde olmayan diğer konularda da ifadesini yazarak, sanki şahısla başka konularda ilişkimiz olduğu intibaını kasıtlı olarak yaratıp Mahkemeyi etkilemek istemişlerdir. Bu bölümün başlangıcında çözüm metinlerinde oynandığını belirtmiş ve her ifadeye AKP’nin dağıtılması, parçalanması ve hükümetin düşürülmesi anlamı yüklenerek iddianameye yazıldığını ifade etmiştim. Bu konuda spesifik bir örnek vermek istiyorum. Olmadığını söylediğim burada Cem kullanılabilir paşam, hükümetin düşürülmesinde. Cem çok rahat kullanma makamı haline getirilebilir. İfadesi metnin 26’ncı sayfasına yerleştirilmiş. Yine metnin 14’ncü sayfasına konuşma aralarına sıkıştırılmış Hükümeti yıkma girişimi var ifadesi, metnin 15’nci sayfasına yerleştirilmiş AKP’yi hükümeti zayıflatıcı bir faktör olarak kullanılabileceği ifadesi bir araya getirilerek iddianameye konulmuştur. Bunun gibi daha birçok örnek var, metinlerle iddianamedeki yazılışlar karşılaştırıldığında açık olarak görülmektedir. Şahıs bizimle iki kez görüşmüş, hiçbir belge vermemiştir. Verdiği bilgilerin büyük bölümünün açık kaynaklara dayanan bilgiler olduğu tespit edilmiş, diğer bilgiler ise teyit edilememiştir. Elde edilen bilgiler hiçbir zaman kişilere ve siyasal oluşumlara karşı kullanılmamıştır. Yaptığı ve bize anlattığı tüm çalışmalar bizim dışımızdadır. Şahsı, gazetede yazdığı bir yazı nedeniyle çağırdığımızı ifade etmiştim. Daha sonraki görüşmede maksadının, danışmanlık yaptığı ve yapacağı kişilere karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri konusunda hassas olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin herhangi bir kademesiyle yakın ilişki içerisinde olduğu izlenimi vererek güçlü olduğu intibaı yaratmak olduğu şeklinde değerlendirilmiştir. Bedrettin Dalan’ı bize getirmesi yukarıda ifade ettiğim maksada yönelik olup oradaki konuşmaları da bu çerçevededir. İsmail Yıldız’la emekli olduktan sonra bir kez görüştüm. Kendisinin bürosunun bulunduğu binada olan bir şirketin sahibini ziyaretimde SESAR’ın ofisinin olduğunu gördüm ve şirket telefonunu çalışanından aldım. Sorguda görüşme nedenimin üniversitedeki bir olay olduğu şeklindeki beyanımın içeriği şudur: Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Ali Y. isimli bir doçentin olup olmadığı, varsa nasıl biri olduğunu öğrenmek içindi. Çünkü adı geçen şahıs, bir dostuma yurtdışındaki bir iş konusunda, hukuki konularda danışmanlık yapmak istemiştir. Şahsın güvenilip güvenilmeyeceğini öğrenmek için ricada bulundum. Bunun dışında aramızda başka bir konu görüşülmemiştir. Konuşma içeriğine İlhan Özcan tanıktır. Tuncay Özkan’la yapılan görüşme; iddianame’nin 739 ila 742’nci sayfalarında 16 Aralık 2003 tarihinde Tuncay Özkan’la Levent Ersöz arasında yapıldığı ileri sürülen bir görüşme çözümü ve içeriğinden söz edilmektedir. Bu görüşme çözümü olduğu iddia edilen Word belgesi de Ek Klasör 115’de yer almıştır. Ancak benim Tuncay Özkan’la görüşmem yoktur. Sorgumda da görüştüğüm kişileri ifade etmiştim. O kişiler içinde Tuncay Özkan yoktur. Kendisini Jandarma Genel Komutanlığı Karargahında da hiç görmedim. Bu Word belgesinin kimler tarafından hazırlandığını da bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla kendisiyle 30 Ağustos Resepsiyonunda karşılaştık ve ayaküstü kısa bir sohbet yaptık. Onun dışında hiçbir karşılaşmamız ve irtibatımız olmamıştır. Tuncay Özkan da bu hususu ifadesinde teyit etmektedir. Kendisi ile ilgili konu Mehmet Emin Karamehmet’le yaptığımız görüşmede geçmiştir. Mehmet Emin Karamehmet’le yapılan görüşme: 742. sayfanın 2. paragrafında 17 Aralık 2003 günü Mehmet Emin K. İle başlayıp komutanımız hassas bir insan tanıyorsunuz değil mi dediği ile biten hususlar. Sayın Başkan; Mehmet Emin Karamehmet’le görüşmemiz jandarma genel komutanı tarafından emredilmiştir. Birazdan içeriğini açıklayacağım. Ancak üzüldüğüm nokta, iddianameyi hazırlayanların, bu görüşmeyi iddianamenin birçok yerinde, sözde Ergenekon terör örgütünün talimatı ve medyayı yönlendirmek için Tuncay Özkan’ın işe alınması üzerine baskı yapıldığı şeklinde niteleyerek yazmalarıdır. Devletin resmi bir kuruluşunu terör örgütü ve karargâhını da terör üssü olarak gösterilmesini şiddetle reddediyorum. Asıl hedefin jandarma genel komutanlığı üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu açıktır. Jandarma genel komutanı Tuncay Özkan’ın tekrar işe alınma ihtimali olup olmadığını ve Ergün Poyraz’a yardımcı olup olmayacağını öğrenmek için Mehmet Emin Karamehmet’i davet ederek konuşmamızı emretti. Görüşmede ifade edeceğim hususları bizzat dikte ettirdi ve tarafımdan Mehmet Emin Karamehmet’e iletildi. Zaten bunu görüşme içerisinde birkaç kez ifade ettim. Sözlerimin içinde talimat niteliğinde veya o anlam yüklenebilecek hiçbir husus yoktur. Zaten bir terör örgütü talimatı olsaydı göreve dönmüş olurdu. Buradaki görüşmenin başlangıcında, Grup hakkında basında çıkan haberler üzerine sohbet ortamında konuştuk ve bilmediğimiz, medyada çarpıtılan konularda kendilerinden bilgi aldık. Bu konuşmalar da İddianameye Mehmet Emin Karamehmet’le ticari konuları ve ekonomik sıkıntıları ile ilgili görüşmeler yaptıkları şeklinde geçmiştir. Buradaki metin çözümünde de oynama yapılmıştır. Şöyle ki: Kendisini bu konuda rahatlatmamız lazım. Komutanım sizin söylediğinize çok üzüldü, bir anda böyle bir şey söyleyince, komutanımız hassas bir insan, tanıyor musunuz ifadesi metne eklenmiştir. Çünkü bu ifadenin hemen öncesinde Komutanımıza sizinle görüştüğümüzü ifade edeceğim diyorum. Yani bizim Mehmet Emin Karamehmet’le görüşmeden önce sanki aralarında görüşmüşler de, komutan üzülmüş ve ardından bizim kanalımızla baskı yapılıyormuş şeklinde kasıtlı bir intiba yaratılmak istenmiştir. Jandarma genel komutanına görüşmemizi emrettiği konuların kimden, nereden intikal ettiğini bilmiyorum. Görüşme esnasında, Kurmay Başkanı tarafından makamına çağırılmam nedeniyle, görüşmeyi kısa kesmek zorunda kaldık ve Ergün Poyraz’la ilgili konuyu konuşamadık. Bu hususu da Komutana ve Kurmay Başkanına arz ettim. Mehmet Emin Karamehmet ifadesinde jandarma genel komutanlığı ile emekli olduktan sonra görüştüğünü ifade etmiştir. Ayrıca, kendisi ifadesinde, beni tanımadığını, Tuncay Özkan’ın tekrar işe alınması konusunda ricada bulunduğumu ve reddettiğini, Tuncay Özkan’ın işten kovulmasına Mehmet Şener Eruygur’un çok üzüldüğünü, benim söylediğimi anlatmıştır. İfadesinde, bir sefer de tahminimce telefonla aradı demiş ise de, biz şahısla yukarıdaki nedenle bir kez yüz yüze görüştük, telefonla hiç görüşmedik Nuray Başaran’la ilgili görüşme konuları, Sayın Başkan; Nuray Başaran’la 26 Aralık 2003 tarihinde görüştük. Bu görüşme kendi talebi üzerine olmuştur. Randevu talebinin komuta katına arzını müteakip davet edilmiştir. Kendisinin 17 Şubat 2009 tarihli Savcılık ifadesinde randevu ve diğer iddia ettiği konulara, iddianamede geçen hususları cevapladıktan sonra ayrıca açıklayacağım. 743. sayfa 3. paragrafta 26 Aralık 2003 tarihinde Nuray B ile başlayıp olarak anlattığı ile biten husus. Kendisi mensup olduğu grubun Ankara temsilcisi olması nedeniyle, hem sade bir vatandaş, hem gazeteci, hem de grubunun temsilcisi olarak yaşadıkları sıkıntılardan söz etti. Grubunun yurtdışındaki yatırımları, ülkeye katkıları ve karşılaştıkları zorlukları dile getirdi. Buradaki konuşmalar içinde geçen iki hususa açıklık getirmek istiyorum. Birincisi, Grubun Karadeniz Bölgesinde Park Projesi olduğundan, Jandarmadan rapor istendiğinden ve jet hızıyla çıktığından, ancak bir bakanlıktan çıkmadığından söz etmiştir. Konu başkanlığımla ilgili değildir. Kendisini daha önce hiç görmedim, tanışmadım. Görüşme metninin başlangıcında da aynı hususlar yazılıdır. Karargahın başka birimlerine gelmiş olabilir ancak bilmiyorum. İkincisi, ülkenin ekonomik sıkıntıları, vatandaşın ekonomik sıkıntılarından konuşulurken kendisi, Başbakan’ın şanslı olduğunu, iyi bir ortam olduğunu vurgulaması üzerine, tarafımdan kendisine bu ülkenin potansiyeli açısından, geleceği açısından bu şanslarını inşallah iyi kullanırlar. Yani hiçbir dönemde uzun yıllardır, neredeyse yarım asra yakın bir dönemdir, böyle bir ortam olmamıştı. Yani böyle bir parlamento hiç çıkmamıştı. İnşallah şanslarını iyi kullanırlar şeklinde bir ifadem mevcuttur. Görüşme metninin 9’ncu sayfasında bu husus görülmektedir. Ben bu ifadeyi ilk kez karşılaştığım bir gazeteciye söylüyorum. Böyle bir parlamento aritmetiğinin şans ve ülke yararına olabileceğini ifade ederken, iddianameyi hazırlayanlar, bizim partiyi bölüp, parçalamak, hükümeti düşürmek, darbeye teşebbüs etmek gibi abuk sabuk, soyut iddialarla suçlamaktadırlar. Bu nasıl bir tezattır bunu niçin görmezden gelmektedirler? Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde, Levent Ersöz’ün medyadaki vaziyetlerin nasıl olduğunu sorduğu, ifadesine yer verilmiştir. İşi gazetecilik olan ve bir gazetenin ve grubun Ankara Temsilcisine böyle bir sorunun sorulmasında ne gariplik var, anlayamadım. medyada vaziyet nasıl sorusunun neresi suç veya neresi medyayı yönlendirme. Ama aklı fikri tek bir kurguya noktalanmış olanların iddianamede bunu belirtmelerini garipsemiyorum. İstihbaratçının işi gereği, karşısındaki kişinin mesleğini bilerek ve kendi isteği ile gelen bir kişinin anlatmak istediği hususları konuşabilmesine fırsat vermek için sorulmuş bir sorudur. Herhangi bir kasıt yoktur. Aynı sayfanın içerisinde Nuray B’nin Tuncay Özkan’dan ile başlayıp giremezsin dediğini ve kovduğu ile biten ve 4. paragrafta daha sonra Tuncay Özkan’la yaşadığı sorunu Mesut Y’ye anlattığını Mesut Y’nin de Tuncay’la bir şeyin varsa ben hallederim dediği ile biten hususlar. Görüşmenin bu bölümleri şahsın anlatımları şeklinde geçmiştir. Tarafımızdan hiçbir kişi veya kuruluşu işaret edecek bir ifade, açıklama, yorum veya yönlendirme yapılmamıştır. 744. sayfa 1. paragrafta da görüşmenin devamında Tuncay Özkan’ın ile başlayıp yanlış cevap ile biten hususlar. Biraz önce arz ettiğim çerçevede cereyan etmiştir. Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde bir dönem Tuncay Özkan ve Mesut Y.’ın devlet içerisinde çete oluşturduklarını söylediği ifadesi vardır. Bu ifadenin neye dayanarak söylendiğini, Tuncay Özkan’ın yazdığı bir kitaptan mı kaynaklı olduğunu sorduk. O da, hayır İstanbul’da bir kurumla, bir yerde ekip olmuşlar diye cevap vermiştir. Sormamızın nedeni, ağır ve suçlayıcı bir ifade olması ve varsa kanıtını öğrenebilmek içindi. Ancak konuşmasından yeterli bilgi sahibi olmadığını anladık. Görüşmenin devamında, Nuray B.’ın medyanın çok sesli olabilmesi gerektiğini, kendilerinin grup olarak Cumhuriyet gazetesini maddi açıdan desteklediklerini, ekonomik kriz yaşadıkları bir dönemde Cumhuriyet Gazetesinin yüzde 40 hissesini aldıklarını söylediği. Sayın Başkan; İddianameyi hazırlayanlar, bizlerin iki gazeteciyle yaptığımız görüşmeleri, sözde örgütün talimatları doğrultusunda ve medyayı kontrol altına almak ve yönlendirmek maksadıyla yapıldığını sürekli vurguluyorlar. İddianamede yazılan bu bölüme gelen kısımda şahsın verdiği bir takım istihbarî bilgiler mevcut ve önemli. Bu bilgileri verdiği kişi kim? Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı yani resmi devlet görevlisi. Orda geçen konuşmalar bizzat gazetecinin yaşadığı olaylar ve bunu sadece bizimle değil, başka kuruluşlarla da paylaşmış. Metin içinde var. O zaman soruyorum bu nasıl devasa bir örgüttür ki herkesin bildiği bir şeyi öğreniyor ve konuşmada tek bir talimat, yorum, yönlendirme yokken bizler böyle haksız suçlamalara maruz kalıyoruz. Şahsın, medya çok sesli olabilmeli ifadesi de benim biraz sonra şahsın savcılık ifadesindeki beyanlarıyla ilgili bölümde arz edeceğim görüş üzerinedir.

Naip Hakim Hüsnü Çalmuk:”Başkanım serum takılacakmış bir 10 dakika ara verilim mi?”


Yüklə 419,67 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin