Vergi konseyi katma değer vergiSİ Çalişma grubu raporu (tartişmaya açik taslak metiN) haziran 2017


TÜRKİYE’DE KDV KANUNUNUN GENEL ÇERÇEVESİ



Yüklə 1,23 Mb.
səhifə3/14
tarix30.07.2018
ölçüsü1,23 Mb.
#64536
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14

2.6. TÜRKİYE’DE KDV KANUNUNUN GENEL ÇERÇEVESİ


Türkiye’de KDV uygulamasına 25.10.1984 tarih ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanun ile 01.01.1985 tarihinden itibaren geçilmiştir. Ancak KDV konusundaki ilk çalışmalar 1970 yılında başlamıştır. İlk olarak 2. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda bu öneri yer almış, daha sonraki bütün planlarda da katma değer vergisine geçileceği bir temenni olarak belirtilmiştir. İlk tasarı 1972 yılında hazırlanmıştır. 3065 sayılı Kanun, KDV konusunda hazırlanan 8. tasarıdır. 7. Tasarı, Danışma Meclisi’nde kadük olmuştur.

KDV, GVK hükümlerine göre tanımlanan ticari, zirai ve serbest meslek faaliyeti kapsamında bulunan tüm mal teslimleri ile hizmet ifalarının ilk üretiminden nihai tüketiciye satılıncaya kadar geçtiği her aşamada satıcı fiyatı üzerine ve bu fiyatla orantılı olarak konulan ve bir önceki aşamada yüklenilen KDV’nin indirilmesine imkan veren genel bir tüketim vergisidir. Ayrıca, her nevi ithalat da KDV’nin konusuna girmektedir. Kısaca, bir işletme kapsamında yapılan her çeşit mal ve hizmet satışı KDV’ye tabidir.


2.7. KDVK’NIN TEMEL ÖZELLİKLERİ2


KDVK, esas itibariyle yukarıda genel olarak belirtilen KDV’nin özelliklerini taşımaktadır. Ancak bu Kanunla sadece uygulamayı basitleştirmek ve genel prensiplerden sapmamak kaydıyla bazı özel düzenlemelerde öngörülmüştür. 3065 sayılı Kanun’un temel özellikleri aşağıda belirtilmiştir:

Katma Değer Vergisinin Konusu

Genel olarak KDV’nin konusu, milli ekonomide iktisadi işletmeler çerçevesinde malların teslimi ve hizmet ifasıyla ithalattan ibarettir. Ancak, 3065 sayılı Kanununun tedvin tarzı itibariyle farklılıklar arz etmektedir.

3065 sayılı Kanun 1. maddesinden itibaren GVK’nın bazı hükümlerine atıfta bulunulmaktadır. Bu yaklaşımın nedeni, Kanunun uygulamaya başlamasıyla birlikte, fazla engellerle karşılaşmamak ve mükelleflere bu Kanuna intibakta kolaylıklar sağlanmasıdır.

Mükellefler GVK’ya göre durumlarını bildiklerinden KDV karşısındaki konumlarını hiçbir güçlükle karşılaşmadan kolaylıkla tespit edebilmektedirler.

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun konusu genel olarak;



a) Türkiye’de GVK hükümlerine göre ticari, zirai ve serbest meslek faaliyeti kapsamında malların teslimi ve hizmetlerin ifasıyla,

b) Her türlü mal ve hizmet ithalatından

teşekkül etmektedir.

Kanun’un 1.maddesinde bu genel çerçeveye ilave olarak yürürlükten kaldırılan 8 vergi kanununda öngörülen vergi konuları da sayılmış ve verginin rekabet eşitsizliğini bozması halinde isteğe bağlı mükellefiyete imkân tanımıştır.

Diğer taraftan, ithalat mutlak surette vergiye tabi tutulmaktadır. Başka bir deyimle ithalatın özel sektör veya kamu sektörü tarafından yapılması, ticari amacının olup olmaması fazla önemli değildir.



  1. -Verginin Konusu Gelir Vergisindeki Esaslara Göre Belirlenmiştir

Verginin konusu ile ilgili olarak GVK hükümleriyle kurulan bu paralellik, aynı zamanda mükellefiyetin tesisinde de bulunmaktadır. Prensip olarak bir gerçek veya tüzel kişi beyannameli gelir veya kurumlar vergisi mükellefi değilse, KDV’nin de mükellefi olmayacaktır. GVK’nın hükümlerine göre ticari, zirai, serbest meslek faaliyeti ve gayrimenkul sermaye iradı (haklar) dolayısıyla gerçek usulde GV mükellefleri ile KV mükellefleri KDV’nin de mükellefi olacaklardır.

  1. Dış Ticaret İşlemlerinde Vergileme

Dış ticaret işlemlerinde destinasyon (varış ülkesi) prensibi benimsenmiştir. Buna göre ihracat işlemleri her türlü vergi yükünden arındırılıp tam istisna kapsamına alınırken, ithalat ise istisnasız olarak vergiye tabi tutulmuştur.

  1. - Tam İstisna Kapsamındaki İşlemler

İhracat, deniz, hava ve demir yolu taşıma araçlarının teslimi ile transit taşımacılık ve diplomatik temsilciliklere yapılan teslim ve hizmetler tam istisna kapsamına alınmıştır. Bu kapsamdaki mal ve hizmet teslimleri vergiye tabi olmadığı gibi, bu teslim ve ifalar dolayısıyla yüklenilen KDV’leri varsa mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV’den indirilir. Vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen KDV bu işlemleri yapanlara iade olunur.

  1. - Katma Değer Vergisi Oranları

KDVK Tasarısında madde hükmü gereğince KDV nispeti vergiye tabi her işlem için %10’dur şeklinde idi. Bu hüküm TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan aynen geçmiş, ancak tasarının Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri sırasında Bakanlar Kurulu bu nispeti sadece temel gıda maddeleri için 0 ( sıfır)’a kadar indirmeye yetkili kılınmıştır. Bakanlar Kurulu bu yetkisini hemen kullanmıştır. Daha sonra Bakanlar Kurulu’na vergi oranını 4 katına kadar çıkarma ve indirme yetkisi tanınmıştır.

Halen genel oran olarak %18, indirilmiş oran olarak ise %1 ve %8 olmak üzere 3 oran uygulanmaktadır.



  1. İndirilemeyen KDV İade Edilmeyip Ertesi Döneme Devreder

KDV Kanununa göre bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur, iade edilmez. KDV Kanunu ile her işletmenin bir katma değer yaratacağı ve istisnai durumlar dışında Devlete bir miktar KDV ödeyebileceği prensibini benimsemiş ve dolayısıyla sadece tam istisna kapsamındaki işlemler ile Bakanlar Kurulu’nca vergi nispeti indirilen mal ve hizmetler için iadeye imkan verilmiştir.

Bir tek KDV oranının uygulanması halinde bu prensip kolaylıkla uygulanabilir. Esasen KDV uzmanları mükellef ve idareye sağladığı kolaylıklar nedeniyle uygulamanın ilk yıllarında sadece tek oranın uygulanmasını önermişlerdir. Ancak zamanla oran sayısı artmış ve işlemler çeşitlenmiştir iade konusu daha da önem kazanmaya başlamıştır.



  1. KDV Uygulamasında Düzenlenen Defter ve Belgeler

KDV uygulamasında mükelleflerin ayrı defter tutmaları ve belge düzenlemeleri öngörülmemiştir. Bu konuda gelir ve kurumlar vergisi için öngörülen defter ve belgeler bu vergi için yeterli görülmüştür.

  1. ATİK’ler İçin Yüklenilen KDV İndirim Konusu Yapılır

Kanun yürürlüğe girdiği tarihte amortismana tabi iktisadi kıymetlerin (ATİK) KDV, bunların aktife girdiği veya kullanılmaya başlandığı vergilendirme döneminden itibaren 5 yılda ve 5 eşit miktarda indirim konusu yapılmakta idi. Daha sonra bu süre 3 yıla indirilmiştir.

Halen ATİK’ler için yüklenilen KDV satın alındığı vergilendirme döneminde bir defada indirim konusu yapılabilmektedir.



2.8. KDV KANUNU UYGULAMALARININ AB MÜKTESEBATI

ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ

Vergi Konseyi tarafından 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu yapılmasını öngören kanun teklifi hazırlanmasının temel hedefinde Avrupa Birliği müktesebatına uyum için yapılması gereken düzenlemeler ve KDV Kanunu uygulamasında görülen eksiklikler ve aksaklıkların ve mükellef ile Gelir İdaresi arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklar değerlendirilerek çözüm önerileri geliştirilmesi amacıyla hazırlanan Rapora ek olarak konunun AB müktesebatı ve mükellefler tarafından şikayet konusu yapılan uygulamalar açısından da bir değerlendirmesi yapılmış ve öne çıkan hususlara aşağıda yer verilmiştir.



Avrupa Birliği Müktesebatına Uyumu Konusunda Yapılması Gereken Çalışmalar

3 Ekim 2005 tarihi itibariyle Türkiye ile AB arasında başlatılan müzakere sürecinin önemli konularından olan 16 no’lu vergi faslına ilişkin işlemler, halen Maliye Bakanlığının koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Dolaysız vergilerin yakınlaştırılması, dolaylı vergilerin uyumlaştırılması, gümrük ve eş etkili vergilerin

kaldırılması, ortak gümrük tarifesinin uygulanması, çifte vergilendirme ve vergi kaçakçılığının önlenmesi, vergisel konularda idari yardımlaşma konuları fasıl kapsamında yer alan ana başlıklar olmuştur

Bu bağlamda 30 Haziran 2009 tarihinde açılmasına karar verilen vergilendirme faslının kapanışı için Ortaklık Anlaşmasına Ekli Protokolün tam olarak uygulanması; müktesebata uyum açısından KDV ve ÖTV alanlarında kayda değer ilerleme sağlanması; yeterli idari kapasiteye sahip olunması; KDV Bilgi Değişim Sistemi (VIES) ve ÖTV Dolaşım Kontrol Sistemi (EMCS) başta olmak üzere bilgi teknolojileri ile ilgili tüm karşılıklı bağlantı sistemlerini geliştirmede yeterli ilerlemenin kaydedilmiş olunması şeklinde dört adet kapanış kriteri belirlenmiştir.

KDV sistemimiz; asgari % 15’lik genel oran dışında, indirimli en fazla iki oran belirlenmiş olması şartına uymaktadır. Fakat indirimli oran konusunda %1’lik uygulamamız, Avrupa Birliğindeki indirimli oranın en az % 5 olması konusundaki prensip ile çakışmaktadır. Yine Avrupa Birliğinde, indirimli oran uygulamasının H listesindeki mal ve hizmetlerde olduğu göz önüne alınırsa, indirimli oran uyguladığımız mal ve hizmetlerin kapsamında da uyum sorunumuzun olduğu görülmektedir.

Diğer taraftan Avrupa Komisyonunun Türkiye’ye ilişkin İlerleme Raporlarına baktığımızda:



  • 2006 yılı Türkiye İlerleme Raporunda; dolaylı vergilendirme alanında çok sınırlı bir ilerleme olduğundan hareketle, Türkiye’nin mevzuatını kısmen uyumlaştırdığı, müktesebattan farklı KDV uygulamalarının yapısal nitelikte olduğu ve bunlar arasında, muafiyetler, özel düzenlemeler ve indirimli oranların uygulanmasının bulunduğu belirtilmiştir. Yine tekstil ürünleri için, indirimli yüzde 8 oranının uygulamaya konulmasıyla, Türkiye’nin müktesebattan daha fazla uzaklaştığı da ifade edilmiştir.

  • 2007 yılı ilerleme raporunda ise: KDV alanında kısmi uyumlaştırmanın gerçekleştirildiği; yapı, oranlar, muafiyetler ve özel düzenlemeler alanında dikkate değer farklıklıların devam ettiği; Türkiye’nin tekstilde ve hazır giyimde fason üretim, lokantacılık hizmetleri, bakım evlerinde ve huzurevlerinde sunulan hizmetlere indirimli oranlar uygulaması başlattığı; %1 indirimli oranın bazı tarımsal ürünler bakımından genişletildiği belirtilmiş ve söz konusu değişikliklerin müktesebata aykırı olduğu belirtilmiştir.

  • Türkiye’nin KDV mevzuatının AB müktesebatı ile kısmen uyumlu olduğunu belirten 2008 yılı ilerleme raporunda ise; yapı, muafiyetler, özel uygulamalar

ve indirimli oran uygulamaları alanlarında daha ileri düzeyde uyum gerekmekte olduğu söylenmiştir.

  • 2009 yılı ilerleme raporunda da; toptan ve perakende satışlarda farklı KDV oranlarının uygulanması konusu başta olmak üzere, yapı, muafiyetler, özel uygulamalar ve indirimli oran uygulamalarında daha fazla uyumun gerektiği tespit edilmiştir.

  • Nihayet 2010 yılı ilerleme raporunda ise; Türkiye’nin KDV mevzuatının AB müktesebatıyla tam uyumlu olmadığı; indirimli oranlara ilişkin yapı, muafiyetler, özel planlar ve uygulamaların daha fazla uyumlaştırılması gerektiği vurgulanmıştır.

Avrupa Komisyonunun 2006’dan 2010 yılına değin Türkiye’ye ilişkin yayınladığı ilerleme raporlarının içeriğinden; Türkiye’nin KDV oranları açısından AB müktesebatına genelde uyumlu olduğu, fakat var olan uyumun tam olarak sağlanamadığı ifade edilmiştir.

3 – KDV KANUNU’NDA VE UYGULAMALARINDA YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ :

    1. DEVREDEN KDV. NİN İADE EDİLEMEMESİ SORUNU

    2. İHRACATTA VE İNDİRİMLİ ORAN UYGULAMASINDA YAŞANAN İADE / MAHSUP SORUNLARI

    3. TAHSİL EDİLEMEYEN HASILAT KDV’NİN İADESİ

    4. KDV ORAN SORUNLARI

    5. ARSA KARŞILIĞI KONUT VE İŞYERİ TESLİMLERİNE İLİŞKİN SORUNLAR

    6. KUR FARKLARI SORUNU

    7. BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ İSTİSNASININ KALDIRILMASI VE KDV SİSTEMİNE EKLENMESİNE İLİŞKİN SORUNLAR

    8. GRUB KDV BEYANNAMESİ VERİLMESİ

    9. KÜÇÜK İŞLETMELERDE KDV UYGULANMASINA İLİŞKİN SORUNLAR

    10. GÜMRÜK İDARESİ VE MALİYE BAKANLIĞI UYGULAMA FARKLARINDAN DOĞAN SORUNLAR

    11. DİR KAPSAMINDAKİ UYGULAMALARDA YURT İÇİNDEN YAPILAN TEDARİKLERLE İLGİLİ YAŞANAN SORUNLAR NEDENİYLE DIŞ PAZARLARDAN YAPILAN İHTALATIN DAHA CAZİP OLMASI SORUNU

    12. SERBEST MESLEK KAZANÇLARINDA VERGİYİ DOĞURAN OLAY ANI İLE GELİR VERGİSİ ARASINDAKİ UYUMSUZLUK SORUNU

4- KATMA DEĞER VERGİSİNDE AB VE DÜNYA UYGULAMALARI

4.1. VERGİYE TABİ İŞLEMLER VE MÜKELLEF

a) Temel Sorular

1- Sınırları esas alan teslim ve hizmetler ile ithalat işlemlerini esas alan vergilendirme kriterinden farklı bir uygulama bulunmakta mıdır?

2- Tadat yöntemiyle belirlenmiş özel vergiye tabi işlemler nelerdir?

3- AB Topluluk sınırları ve ülke sınırları ayrımının vergilendirmeye etkisi bulunmakta mıdır?

4- Vergiden istisna edilen mükellefler var mıdır?

b) Ülke Uygulamaları

4.2. GRUP MÜKELLEFİYETİ

İngiltere

Grup şirketleri (genel kontrol aranıyor) tek bir KDV mükellefiyeti açılabilir ve tek beyanname verebilir. Bu durumda grup içi alım satımlar KDV’ye tabi değildir. Grup üyeleri tüm KDV işlemlerinden müştereken ve müteselsilen sorumludur.



İtalya

İki farklı KDV gruplama düzenlemesi mevcuttur.

Birincisi, grup üyelerinin ayrı KDV numaraları bulunmaktadır ve grup üyeleri arasında yapılan işlemlerde KDV hesaplanır. İsteğe bağlı uygulama, grup üyeleri arasında KDV ödemelerinin ve geri ödemelerin telafi edilmesini sağlar.

Bir veya daha fazla şirket kontrol eden bir kurum, bir KDV grubu oluşturmak için başvuruda bulunabilir. Kontrol eden şirket grubun bir parçasını oluşturmalıdır, ancak kontrol ettiği tüm şirketlerin dahil edilmesi gerekli değildir. Bu düzende, KDV grubu tek bir vergiye tabi kişi olarak muamele görmez. İtalya'da KDV'ye kayıtlı olan AB birimleri, bir İtalyan KDV grubunun parçası olabilir.

İkincisi, tüm grup üyeleri kendi KDV durumlarını kaybeder ve grup üçüncü kişilerle yapılan işlemler için vergiye tabi kişidir. Grup üyeleri arasındaki işlemlerde KDV uygulanmaz.

Almanya

“Mali, ekonomik ve organizasyonel entegre” açıdan bağlı olan iştirakler için Almanya bir üst tüzel kişilik adına kayıtlarına izin vermektedir. Aşağıdaki şartlar uygulanır.



  • KDV grubunun kontrol eden üyesi, bir şirket, genel ortaklık veya tek bir girişimci dahil olmak üzere her tür tüzel kişilik olabilir.

  • KDV grubunda kontrol edilen üye bir şirket veya genel ortaklık olmalıdır. Genel ortaklıklardan ise ancak Ulusal Yargılama standartlarına göre bazı şartları yerine getirenler kabul edilir.

KDV yetkilileri, kurumların entegrasyon için uygun olup olmadığını belirlemek için aşağıdaki ölçütleri uygularlar:

  • “Mali Entegrasyon” için ana ortaklığın (KDV grubunun kontrolündeki ortak) bağlı ortaklıklarda çoğunluk oy hakkına sahip olup olmaması,

  • "Ekonomik entegrasyon", yan kuruluşların, grubun genel işine göre bir varlık veya bölümler gibi hareket etmesi anlamına gelir.

  • "Örgütsel entegrasyon", kontrol edilen işletmelerin bağlı ortaklıklarda yönetim gücünü kullanma araçlarına sahip olması durumunda ortaya çıkar.

Entegrasyon koşulları sağlanırsa, yan kuruluşlar ve kontrol edilen kişiler otomatik olarak KDV amaçlı grup olarak değerlendirilir. Bağlı ortaklık, bir girişimci veya ayrı bir vergiye tabi kişi olarak görülmez. Sonuç olarak, grup içi işlemler KDV kapsamı dışındadır ve buna göre herhangi bir KDV hesaplanmaz. Bağlı ortakların artık ayrı ayrı KDV beyannamesi vermesine gerek olmayıp, işlemleri için ana ortaklığın beyan vermesi yeterlidir. Ancak bu kurallar, sadece grup varlıkları arasındaki yerel malzemeler için geçerlidir (yani, kapsam dışındaki mallar KDV’ne dâhildir). Buna ek olarak, KDV gruplamasının etkileri Almanya ile sınırlıdır.

KDV gruplandırması, belirli Topluluk içi uyum yükümlülükleri için geçerli değildir. Her yan kuruluşun kendi KDV Kimlik Numarasına sahip olması ve Topluluk içi malzeme tedarik etmesi durumunda kendi Avrupa Satış Listesini hazırlaması gerekmektedir. Topluluk içinde yapılan işlemlere ait iadelerde bildirimler ana ortaklık veya bağlı ortaklıklar tarafından da yapılabilir.



Fransa

KDV ödeme grubu oluşturulması mümkündür. KDV ödeme grubu konsolide ödeme bakımından tek bir kişilik olarak kabul edilir. KDV yükümlülükleri ve grup üyeleri tarafından alınan girdi KDV grup içinde telafi edilir. Bununla birlikte, KDV grubunun her üyesi kendi KDV beyannamesini bilgi amaçlı göndermelidir. Grup içi işlemler KDV’ye tabidir.



İsveç

Finans sektöründeki şirketler ile gelir vergisi amacıyla "bir kurum ilişkisi" nde olan şirketler bir KDV grubu oluşturabilir. Bir KDV grubu oluşturulursa, vergi yükümlülüğünü gerektiren bir işle uğraşırsa, grup vergiden sorumludur. Sadece İsveç'te sabit bir işletmeye sahip şirketler, İsveç KDV grubunun bir parçası olabilir. Bir KDV grubu, "finansal açıdan ekonomik ve organizasyonel" olarak birbirlerine yakından bağlı olan vergiye tabi kişiden oluşur. Bu üç gereklilik de yerine getirilmelidir. Geçerli kurallar şunlardır:

• Bir şirket diğer şirketlerin % 50'den fazlasına sahipse, iki şirket arasında bir "finansal bağ" bulunmaktadır.

• Şirketler sürekli olarak mal veya hizmet alışverişinde bulunarak "ekonomik bağlantı" oluşturmaktadır.

• Grup üyelerinin müşterek yönetim ya da ortak pazarlama gibi bazı ortak idari işlevleri varsa "örgütsel bir bağ" mevcuttur.



Hollanda

Hollanda'da kurulan vergilendirilebilen kişiler (sabit kuruluşlar da dahil olmak üzere üyeler) "mali, ekonomik ve örgütsel bağlarla" yakından ilgiliyse bir KDV grubu oluşturabilirler. Bir KDV grubunun, yazılı bir talebinin ardından verilecek bir vergi dairesi kararı artık gerekmemektedir. Yasal kesinlik açısından, grup kaydı şartlarını yerine getiren kişilerin vergi dairesine bilgi vermeleri önerilir.

KDV gruplarında üyeler tek bir vergiye tabi kişi olarak ele alınır. Sonuç olarak, KDV grubu üyeleri arasındaki işlemlerde KDV hesaplanmaz. Bir Hollanda KDV grubunun üyeleri tek bir KDV beyannamesi verebilir veya üyeler tek tek beyanname verebilir. Bir KDV grubunun her üyesi, KDV'nin ödenmesi için müştereken ve müteselsilen sorumludur.

İspanya

KDV grup uygulamasına izin verilmekle birlikte üyelerin ayrı ayrı mükellefiyet tesisi ettirmesi gerekir.



Grup Kaydı Uygulaması Olmayan Ülkeler: Çin, Rusya, Kore, Portekiz

4.3. KÜÇÜK İŞLETMELERDE KDV MÜKELLEFİYETİ

Küçük işletmelere özel KDV kolaylıkları var mıdır?

Toplam KDV geliri içinde bu işletmelerin payı nedir?

Bizdeki basit usul gibi istisna düzenlemeleri varsa kriterleri nedir?

KDV uygulamasında bazı küçük mükelleflerin, işletmenin cirosuna bağlı olarak belirlenen limitler çerçevesinde (Türkiye’deki basit usul ve vergiden muaf esnaf uygulamasına benzer) verginin dışında tutulması sağlanmaktadır.

İngiltere:

KDV hariç yıllık vergilendirilebilir cirosu 150 bin sterlinin altındaki küçük işletmeler için özel bir muhasebe sistemi vardır. (Flat Rate Scheme/götürü). Bu rejimde bu kapsamdaki mükellefler KDV dahil toplam ciroları üzerinde sabit bir oranda KDV hesaplarlar. Oranlar işletmenin faaliyette bulunduğu sektöre göre %4-14,5 arasında değişir. Yıllık cironun (KDV hariç)bu tutarı geçmesi halinde bu uygulama son bulur. Diğer özel muhasebe kullananlar, perakendeciler, ikinci el ticareti ile uğraşanlar, tur operatörleri, altın ticareti yapanlar ile çiftçilerdir.



Portekiz

Defter tutma zorunluluğu olmayan, ithalat-ihracat ve benzeri faaliyet yapmayan ve cirosu 10.000 € yu geçmeyen (perakende 12.500 €) işletmeler teslimlerinde KDV hesaplamaz. Girdi KDV yi indirme hakları yoktur.



Çin

Sabit Oran: Küçük işletmelerin teslim ve hizmetlerinde %3 vergi oranı uygulanır. Bu işletmelerin İndirim hakları yoktur. Bu işletmeleri tanımlayan yıllık ciro bazlı bazı eşikler belirlenmiştir. (basit usule tabi olmanın şartları gibi)



Rusya Kayıt için eşik yoktur. Ancak işletmeler KDV hesaplama ve ödeme yükümlülüğünden muaf tutulur. Muafiyet birbirini izleyen son 3 ay içinde satış tutarı RUB2 milyonu geçmeyen işletmelere uygulanır. İdareye bildirim yapılması gerekir. Bu işletmeler KDV hesaplamaz ve beyanname vermez ve alımlarında ödedikleri girdi KDV sini indiremezler. Ancak ithalatta KDV öderler.

Mükellefiyet Eşikleri

Ülke

Para Birimi

Kayıt için Genel Eşik

Uzaktan Satış Eşiği

Küçük İşletme İstisnası

Fransa

EUR

Yok

35 000

82 800

42 900

33 100

Almanya

EUR

Yok

100 000

17 500

İtalya

EUR

Yok

35 000

25 000

30 000

40.000

45 000

50 000

Hollanda

EUR

Yok

100 000

Yok

Portekiz

EUR

Yok

35 000

10 000

12 500

İspanya

EUR

Yok

35 000

Yok

İsveç

SEK

30 000

320 000

30 000

İngiltere

GBP

83 000

70 000

83 000

Rusya

RUB

Yok

Yok

Yok

Çin

CNY

5 000

Yok

 

Kore

KRW

Yok

Yok

48 000 000

Yüklə 1,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin