Müminlerin Emiri hz. Ali (a s)



Yüklə 0,98 Mb.
səhifə17/37
tarix31.10.2017
ölçüsü0,98 Mb.
#23329
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   37

MISIR'DAKİ OLAYLAR


Mısırlılar, Osman aleyhine Medine'ye yürüdükleri vakit, ashâbın ululanndan olup Yemâme savaşında şehid düşen Ebû-Huzeyfe'nin oğlu Muhammed Mısır'da kalmış ve hükûmeti eline almıştı.

Muhammed, babasından pek küçük yetim kalmış, Osman tarafından büyütülmüştü.

Bir gün her nasılsa içki içmiş, Osman'ın emriyle kendisine şeriatin hükmü olan seksen sopa vurdurulmuştu. Bundan sonra Muhammed, bir daha böyle bir harekette bulunmamış, ibâdet yolunu tutmuştu.

Osman'dan vâlilik istedikçe senin kaabiliyetin yok cevabını aldı. Nihâyet savaşa katılmak üzere Mısır'a gitmek için izin aldı. Mısır'a gidip vâli Ebi-Serh oğlu Abdullah'la beraber deniz savaşlarında bulundu.

Vâlinin bâzı kötülükleri halk arasında dedikodu konusu olunca Muhammed, Ebû-Bekr'in oğlu Muhammed'le birleşerek bu dedikodulara katıldı. Vâli bunlardan şikâyet edince Osman, Ebû-Ebubekir'in oğlunu, babasına ve kız kardeşine bağışlamak gerek. Ebû-Huzeyfe'nin oğluysa benim oğlum demektir, o bir Kureyş yavrusudur diye

165


mektup göndermişti. Vâli, evet ama demişti, bu yavru tüylendi, bir uçması kaldı.

Osman'ın Muhammed'e, kendi aleyhinde bulunmaması için otuz bin dirhemle bir yük elbise göndermişti. Muhammed, bunları Mescide götürüp ortaya döktü, ey halk dedi, Osman, din işlerinde kayıtsızlıkta bulunmam için bana bunlan rüşvet olarak yollamış. Bu sözler halka pek fena te'sir etmiş, onların ayaklanmalarını hızlandırmıştı.

Hz. Ali Mısır'a Ubâda oğlu Sa'd'in oğlu Kays'ı vâli tâyin etti, maiyetine bir de ordu verdi. Kays, Medine'den götüreceğim askerle Mısır'a giremezsem bundan böyle giremem. Bu askeri sen, mühim işlerinde kullan deyip vidâ' ederek yedi adamıyla yola düştü, Mısır'a vardı.

Mescitte minbere çıkıp Hz. Ali'nin emrini okudu, Ey halk dedi, biz Peygamberimizden sonra en hayırlı bildiğimiz kişiye bey'at ettik, siz de ona, Allah'ın kitabı ve Rasûlullah'ın sünneti üzere bey'at edin.

Mısırlılar, hemen bu sözleri kabûl edip itâat ettiler. Kays, her tarafa memurlar göndererek Mısır ülkesine hâkim oldu. Ancak haribta nahiyesinde sahâbeden Hâris oğlu Yezid'le muhalled oğlu Mesleme, Osman'ın kanını istemekte ısrâr edip bey'at etmediler. Yezid, Bedir savaşında bulunmuş olan sahâbedendi. mesleme de Mısır fethinde bulunmuş, sonradan Muâviye tarafından Mısır ve Mağrip vâlisi tâyin edilmişti.

Kays, bunları bey'ate cebredersem gidip Muâviye'ye uyarlar, o da bunlann nüfûzundan faydalanir düşüncesiyle üstlerine düşmedi.

166

Muâviye, Hz. Ali Şam üzerine yürürse Kays da Mısır askerleriyle arkadan gelir diye korku içindeydi, mutlaka Kays'ın Mısır'dan ayrılmasına bir çare bulmak zorundaydı. Çünkü Kays, Ansâr'ın ulularından Ubâde oğlu Sa'd'in oğlu olduğu gibi, Hz. Peygamber zamanında savaşlarda Ansarın bayraktanydı, Hz. Peygamber'in hizmetinde bulunurdu, çok akıllıydı, idareci biz zattı, aynı zamanda cesâreti de vardı, gerçekten yiğitti.



Muâviye, ona mektuplar yazdı, vaadlerde bulundu, tehdid etti. Kays, aldanır göründü, onu aldatmaya çalıştı. Hâsılı bu iki zekâ, çarpışmaya başlamıştı, fakat birisi, öbürünü alt edemiyordu.

Muâviye, onu kandıramıyacağını anlayınca başka bir yola saptı, Şamlılara, Kays bizdendir, bizimledir. Haribta'dır Osman'ın kanını istiyenleri besliyor. Ayrıca bize gizli gizli mektup göndermekte demeye başladı. Hattâ Kays'ın ağzından, Osman'ın kanını ben de istemekteyim diye bir mektup da düzdü, Şamlılara okudu.

Bu sözler dalga dalga yayıldı. Ebû-Bekir'in oğlu Muhammed'le Ebû-Talib oğlu Ca'fer'in oğlu Muhammed'in kulaklarına kadar geldi. İkisi de kalkıp Hz. Ali'ye gittiler ve bu söylentileri haber verdiler.

Hz. Ali'ye, oğulları Hasan ve Huseyn'le Ca'fer oğlu Abdullah, ey Mü'minler Emiri dedi, şüpheli yolu bırak, şüphesiz yola, git; Kays'i Mısır'dan azlet. Hz. Ali, böyle söylentilere inanmam buyurdu. Fakat o sırada Kays'ın, Haribta'da bulunup bey'at etmiyenlerin ahvâlini bildiren ve onlara şimdilik dokunmadığını belirten bir mektubu geldi.

Ca'fer oğlu Abdullah, bu da korkanm Sa'd'in onlara bir müsâadesi olmasın, ey Mü'minler Emiri, Kays'e emret,

167


onlarla savaşsın dedi. Hz. Ali de bu söz üzerine Kays'e bir mektup yazıp savaşmasını emretti.

Kays, bu mektuba cevap olarak gönderdiği mektupta, sana zaran olmayanlarla savaşmamı emretmene şaştım. Onlarla savaşa girişirsek düşmanlarına yardım ederler. Çekilip kendi hâllerinde oturdukça onlan hâllerine bırakmak en doğru harekettir diyordu.

Hz. Ali, bu mektubu okuyunca Abdullah, gene Kays'in azlini tavsiye etti. Nihâyet Hz. Ali Kays'i azletti, yerine Ebû-Bekir'in oğlu Muhammed'i Mısır'a vâli tâyin etti.

Muhammed, Mısır'a gidince emirnameyi okudu. halka güzel sözler söyledi, hükûmeti ele aldı.

Kays Mısır'dan çıktı, Medine'ye gitti. Orda oturmak niyetindeydi, fakat Mervan, kendisine kötü muâmelede bulundu. Bu yüzden Huneyf oğlu Sehl'le Medine'den çıkıp Kûfe'ye gitti, Hz. Ali'ye ulaştı.

Muâviye, bunu haber alinca Mervan'a, Ali'ye yüz bin erle yardim etseydin bence Kays'in Ali'nin yanina gitmesinden ehvendi diye ağır bir mektup yolladi.

Kays, Hz. Ali ile görüşüp Mısır ahvâlini bir bir anlatti. Bundan sonraki olaylar da onun sözlerini, fıkirlerini gerçekleştirdi. Bu yüzden Hz. Ali'nin ona güvenci arttıkça arttı.

Muhammed, işe başlamasından bir ay sonra Haribta'da tarafsiz bir hâlde oturup duranlara, ya itâat edin, yahut burdan gidin diye haber yolladi. Onlar, hele durun, işin sonu nereye varacak, görelim dedilerse de Muhammed kabul etmedi. Bunun üzerine silâha sanldılar. Böylece Mısır'da, gitgide Muâviye'ye taraftar bir topluluk meydana gelmiş oldu.

168

AS OĞLU AMR MUAVIYE'YLE BİRLEŞİYOR


Arap dâhilerinden sayılan As oğlu Amr, Osman'in evi kuşatılınca işin nereye varacağını anlamış, oğulları Abdullah'la Muhammed'i alarak Filistin'e gitmişti. Ordaki evinde, hiç kimseyle görüşmeyerek bir yalmzhk hayati sürüyordu.

Osman'in ölümünü duyunca hüngür hüngür ağlamıştı. Talha'nın halifeliğini isterken Hz. Ali'nin halife olduğunu duyunca da pek cam sıkılmıştı, pek korkmuştu. Talha'yla Zübeyr'in isyânını duyunca sevinmişti, ümitlenmişti. Cemel savaşının sonucu, onu kederlere garketmişti. Nihâyet Muâviye'nin Hz. Ali'ye bey'at etmediğini duyunca ne yapalım diye oğlu Abdullah'a sormuştu.

Abdullah, babasından önce Müslüman olmuş bir zattı. Din hukuk bilgisini iyi bilirdi. Dedi ki: Ebu-Bekr ile Omer senden râzı olarak bu dünyâdan göçtüler. Halk, tek bir fikir etrafinda toplanincayadek evinden çıkma.

Öbür oğlu Muhammed, Arap yiğitlerindendi. Babasına sen dedi, bu kavmin ululanndansin, bu iş sensiz bitmez, bitmemesi de gerektir.

169

Amr, Abdullah dedi, sen bana âhiretimce hayirh olani tavsiye ettin, Muhammed'se dünyamca faydali olan yolu gösteriyor.



Fakat Abdullah da Hz. Ali'nin aleyhinde bulunanlardandi; bu tavsiyesi, zamâna göre bir siyâsetten başka bir şey değildi.

Sonra Şam'a gitmeye karar verdi. Abdullah, mutlaka bir yere gideceksen Kufe'ye gidelim dediyse de o, Ali'nin bizim gibilere ihtiyacı yok. Yiğitlikte, üstünlükte, ilk Müslüman oluşta, Hz. Peygambere yakınlıkta onun eşi bulunmaz. Bizim işimize Muâviye gelir. Oğlun babaya itâati de farzdır, haydi, kalkın, gidelim dedi.

İki oğluyla beraber Şam'a gelen Amr'a Muâviye büyük iltifatlarda bulundu, ona da, oğullarına da ihsanlar da bulundu.

Amr'in Şam'a gidişi, bir rivâyette Muâviye'nin mektubu üzerinedir. Muâviye ona, Abdullah'il-Becli oğlu, Ali'den mektup getirdi, ben onu oyalamaktayım. Sen gelinceyedek bu işe bir son vermeyeceğim. Hemen gel diye mektup göndermişti.

Amr'ın Verdan adlı bir kölesi vardı. Şam'a gidip gitmemek hususunda onunla görüşmüştü. Verdan, Ali'de âhiret var, dünyâ yok, Muâviye'de dünyâ var, âhiret yok; sense ikisinin arasında kalmışsın demiş ve evinde otur, din ehli üst olursa seni bağışlarlar, dünyâ ehli üst olursa zâten onlar sana muhtaçtır, ergeç başvururlar diye tavsiyede bulunmuştu.

Fakat Amr, bütün bunlara ehemmiyet vermeyerek Şam'a gitti ve Muâviye'nin fıkir ortağı oldu, üst olduğu

170

takdirde ölünceyedek Mısır vâliliğinde kalmasını da şart koşmuştu.



Amr, Muâviye'den hoşlanmaz, Muâviye de Amr'ı sevmezdi. Böyle olduğu hâlde menfaat, ikisini de Hz. Ali aleyhinde birleştirmişti. Amr, bir gün Muâviye'ye, ikimizi birleştiren, ne Osman'ın yakınlığıdır, ne ona olan sevgimiz; bizi, dünyâya bağlılığımız birleştirdi demişti.48

Muâviye, Şama gelen Amr'a iltifatlarda bulundu ve ondan üç şeyi nasıl başarabileceğini sordu. Bu üç işin birincisi, bundan önce Osman'ın son zamanlarında ve ondan sonra Mısır'da başına buyruk hüküm süren Huzeyfe oğlu Muhammed hakkında yapılması gereken işti.

Muhammed, bir aralık Muâviye tarafından tutturulmuş, hapsedilmişti. Fakat bir yolunu bulup kaçmıştı. Muâviye, ondan çekinmekteydi.

İkincisi, Hz. Ali ile savaşa giriştiği zaman Bizans İmparatorunun, Arap ülkesine, bilhâssa Suriye'ye saldıracağından korkuyordu.

Üçüncü ve en çetin mesele de Hz. Ali ile savaşmaktı. Amr, birinci müşkül, pek kolay halledilir dedi, onun ardından adamlar yolla, tutulursa ne âlâ, fakat tutulmazsa da o bir şey yapamaz. İmparatordan da korkma. Suriye'de ne kadar Hristiyan esir varsa hepsini âzâd edip memleketlerine yollamak vaadiyle onunla bir uzlaşma yap Asıl güç olan, Ali ile savaşmaktır. Çünkü o, ilk Müslümandır. Hz. Peygamberle yakınlığı vardır. Üstünlüğü, bilgisi, temizliği, olağanüstü yiğitliği herkesce

48- İbnü'l-Esir: Al-Kâmil, Kahire, 1290, c.3, s. 118.

171

malümdur halkın çoğu, onu senden üstün bulur. Onun için düzene baş vurarak çareler aramak gerek.



Muâviye, peki, ne yapalım deyince Amr, Sımt'al-Kındı oğlu Şurhabil'i buraya çağır, bu işte onu kullanırız demişti.

Şurhabil, Hz. Peygamber'e ulaşmıştı. Muâviye, onu Humus diyârına vâli tâyin etmişti. Hz. Ali'nin elçisi Cerir'le arası açıktı.

Muâviye, Amr'ın tavsiyesine uydu. Şurhabil'i çağırdı, gene onun tavsiyesiyle muhtelif yerlere sekiz on adam dizdi. Şurhabil gelirken bunlar, birer birer karşısına çıkıyor, Hz. Ali'nin, Osman'ı öldürttüğüne dair türlü türlü sözler söylüyorlardı. Ancak birinin sözü, öbürünün sözünü tutmamakta, fakat hepsi de Osman'ın ölümünden Hz. Ali'yi suçlu bulmaktaydı.

Şurhabıl, tevatür derecesine varan bu rivâyete tamamiyle inanmıştı. Şam'a gelince Muâviye'nin huzûrunda da bir çok adam, Osman'ı Ali'nin öldürttüğüne şehâdet etti. Bunun üzerine Şurhabil, bu hususta hiçbir şüphem kalmadı dedi, eminim artık, Osman'ı Ali öldürtmüş. Sonra Muâviye'ye dönerek eğer dedi, ona bey'at edersen seni Şam'dan çıkannz.49

Muâviye, nasıl olur da ben size karşı gelebilirim? Ben de sizdenim, siz benim elim, ayağımsınız dedi. Şurhabil, o halde dedi, Cerir'i Şam'dan çıkar. Muâviye, acele etme dedi, hele bir Şam ülkesini dolaş, herkes bize uysun, ondan sonra Cerir'i göndeririz.

Bunun üzerine şair bir zât olan Şurhabil, Şam ülkesindeki şehirleri, köyleri, obaları birer birer dolaştı.

49- Şurhabil için Al-İstiâb'a bakınız, c.2, s. 605.

172


Her gittiği yerde, Ali, Osman'ı mazlûm olarak öldürtmüş, bütün İslâm ülkesini zaptetmiş, şimdi de asker toplamakta, gelip bütün Şam halkını kesecekmiş. Ona Muâviye'den başka kimse karşı duramaz. Hepiniz birleşin, ona uyun meâlinde sözler söylüyor, şiirler okuyordu.

Evvelce de söylediğimiz gibi Beşir oğlu Nu'man Osman'ın kanlı gömleğini ve zevcesi Naile'nin kesik parmaklarını Şam'a götürmüştü. Muâviye onları ulu camiin minberi üstüne koymuştu. Cuma günleri ağlaya-ağlaya halka göstermekte, ziyâret ettirmekteydi.

Amr, bunlan dâima gözönünde bulundurma, sakla. Savaş vakti halka göster de hiddetleri, heyecanları yeni baştan artsın dedi. O da Amr'ın bu husustaki tavsiyesini tuttu.

Bu sıralarda Muâviye'nin gönderdiği adamlar, Havran tarafında Huzeyfe oğlu Muhammed'i tutup öldürdüler. Muâviye, bir derrten kurtuldu.

Bizans İmparatorunun Şam ülkesine hücum edeceği haberini alınca da ona: "Eğer Şam'a geleceğine dair duyduğum haber doğru çıkarsa arkadaşımla (Hz. Ali ile) uzlaşırım, onun ordusuna kumandan olurum, and olsun Tann'ya, senin üstüne öyle bir gelirim ki, hükûmetinin merkezi olan İstanbul'u yıkıp yakar, kapkara kömür ederim. Seni de yerden havuç söker gibi tutup ülkenden çeker çıkanrım, domuz çobanı yapanm meâlinde bir mektup gönderip sindirdi. Savaş tedârikine koyuldu.

173


Yüklə 0,98 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin