Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə113/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   109   110   111   112   113   114   115   116   ...   260
En’âm Suresi
90


أُولَٰئِكَ

İşte onlar



الَّذِينَ هَدَى

hidayet ettikleridir



اللَّهُۖ

Allah'ın


فَبِهُدَاهُمُ

onların yoluna



اقْتَدِهْۗ

uy


قُلْ

de ki


لَا أَسْأَلُكُمْ

sizden istemiyorum



عَلَيْهِ

ona karşılık



أَجْرًاۖ

bir ücret



إِنْ

değildir


هُوَ

O


إِلَّا

sadece


ذِكْرَىٰ

bir öğüttür



لِلْعَالَمِينَ

alemlere
















Türkçe Transcript (*)

Ulâ-ike-lleżîne heda(A)llâh(u)(s) febihudâhumu-ktedih(k)kul lâ es-elukum ‘aleyhi ecrâ(an)(c) in huve illâ żikrâ lil’âlemîn(e)

Ali Bulaç Meali

İşte Allah'ın hidayet verdikleri bunlardır; öyleyse sen de onların bu hidayetlerine uy. De ki: 'Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur'an), alemlere bir 'öğüt ve hatırlatmadan' başkası değildir.'

Edip Yüksel Meali

Bunlar, ALLAH'ın doğru yola ulaştırdıklarıdır. Onların yoluna uy. De ki: "Ben buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu, sadece tüm halklara bir mesajdır."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Bunlar, Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların hidayetine uy. De ki:"Ben ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece bütün âlemlere bir öğüttür.

Süleyman Ateş Meali

İşte onlar, Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Onların yoluna uy ve de ki: "Ben ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece alemlere bir öğüttür."

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte böyleleri, Allah'ın yol gösterdiği kimselerdir. Sen de onların yolunu izle ve şöyle söyle: "Ben şu yaptığıma karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O sadece âlemlere bir öğüttür."

Yusuf Ali (English)

Those were the (prophets) who received Allah.s guidance: Copy the guidance they received; Say: "No reward for this do I ask of you: This is no less than a message for the nations."

M. Pickthall (English)

Those are they whom Allah guideth, so follow their guidance. Say (O Muhammad, unto mankind): I ask of you no fee for it. Lo! it is naught but a Reminder to (His) creatures.

En’âm Suresi
91


وَمَا قَدَرُوا

tanıyamadılar



اللَّهَ

Allah'ı


حَقَّ

hakkıyla


قَدْرِهِ

O'nun kadrini



إِذْ

zira


قَالُوا

dediler


مَا أَنْزَلَ

indirmedi



اللَّهُ

Allah


عَلَىٰ بَشَرٍ

insana


مِنْ شَيْءٍۗ

bir şey


قُلْ

de ki


مَنْ

kim


أَنْزَلَ

indirdi


الْكِتَابَ

Kitabı


الَّذِي جَاءَ بِهِ

getirdiği



مُوسَىٰ

Musa'nın


نُورًا

nur


وَهُدًى

ve yol gösterici olarak



لِلنَّاسِۖ

insanlara



تَجْعَلُونَهُ

siz onu haline getirip



قَرَاطِيسَ

parça parça kağıtlar



تُبْدُونَهَا

gösteriyorsunuz



وَتُخْفُونَ

ve gizliyorsunuz



كَثِيرًاۖ

çoğunu da



وَعُلِّمْتُمْ

ve size öğretildiği



مَا

şeylerin


لَمْ تَعْلَمُوا

bilmediği



أَنْتُمْ

ne sizin


وَلَا آبَاؤُكُمْۖ

ne de babalarınızın



قُلِ

de


اللَّهُۖ

Alah


ثُمَّ

sonra


ذَرْهُمْ

bırak onları



فِي خَوْضِهِمْ

daldıkları bataklıkta



يَلْعَبُونَ

Oynayadursunlar








Türkçe Transcript (*)

Vemâ kaderû(A)llâhe hakka kadrihi iżkâlû mâ enzela(A)llâhu ‘alâ beşerin min şey-/(in)(k)kul men enzele-lkitâbe-lleżî câe bihi mûsâ nûran vehuden linnâs(i)(s) tec’alûnehu karâtîse tubdûnehâ vetuḣfûne keśîrâ(an)(s) ve’ullimtum mâ lem ta’lemû entum velâ âbâukum(s)kuli(A)llâh(u)(s) śümme żerhum fî ḣavdihim yel’abûn(e)

Ali Bulaç Meali

Onlar: 'Allah, beşere hiç bir şey indirmemiştir' demekle Allah'ı, kadrinin hakkını vererek takdir edemediler. De ki: 'Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de (parça parça) kâğıtlar üzerinde yazılı kılıp (bir kısmını) açıkladığınız ve çoğunu gözardı ettiğiniz kitabı kim indirdi? Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir.' De ki: 'Allah.' Sonra Onları bırak, içine 'daldıkları saçma uğraşılarında' oyalanıp-dursunlar.

Edip Yüksel Meali

"ALLAH hiç bir insana bir şey indirmez," demekle ALLAH'ı gereği gibi değerlendirmediler. De ki: "Halka bir hidayet ve ışık olarak Musa'nın getirdiği kitabı kim indirdi -ki göstermek için onu kağıtlara yazdığınız halde çoğunu gizliyordunuz. Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyleri onun yoluyla öğrendiniz-?" "ALLAH" de ve onları daldıkları sapıklıkta bırak, oynayadursunlar.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onlar: "Allah insanlara hiçbir şey göndermemiştir" demekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar. De ki: Musa'nın insanlara aydınlık ve hidayet olmak üzere getirdiği, sizin parça parça kâğıtlara çevirdiğiniz, bir kısmını belli ettiğiniz, birçoğunu gizlediğiniz; sizinle babalarınızın, sayesinde bilmediğiniz birçok şeyleri öğrendiğiniz Kitab'ı kim gönderdi? (Onlara karşı sen) "Allah" de. Sonra onları bırak, boş laflara dalarak oyalansınlar.

Süleyman Ateş Meali

Allah'ı şanına yaraşır biçimde tanıyamadılar, zira "Allah, insana bir şey indirmedi" dediler. De ki: "Öyleyse Musa'nın, insanlara nur ve yol gösterici olarak getirdiği, ki siz onu parça parça kağıtlar haline getirip gösteriyorsunuz, çoğunu da gizliyorsunuz- ve ne sizin, ne de babalarınızın bilmediği şeylerin size öğretildiği Kitabı kim indirdi?" "Alah" de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey vahyetmemiştir." dediler. De ki: "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Siz o kitabı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah!" de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar.


Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   109   110   111   112   113   114   115   116   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin