Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə112/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   108   109   110   111   112   113   114   115   ...   260
En’âm Suresi
85


وَزَكَرِيَّا

Zekeriyya'ya



وَيَحْيَىٰ

Yahya'ya


وَعِيسَىٰ

Îsa


وَإِلْيَاسَۖ

ve İlyas'a da



كُلٌّ

hepsi


مِنَ الصَّالِحِينَ

iyilerden idi





Türkçe Transcript (*)

Vezekeriyyâ veyahyâ ve’îsâ veilyâs(e)(s) kullun mine-ssâlihîn(e)

Ali Bulaç Meali

Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir.

Edip Yüksel Meali

Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'a da... Hepsi de iyilerden idi

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'a da (hidayet ettik). Hepsi de salih kullarımızdandı.

Süleyman Ateş Meali

Zekeriyya'ya, Yahya'ya, Îsa ve İlyas'a da (yol göstermiştik). Hepsi iyilerden idi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas... Hepsi iyilik ve barış için çalışanlardandı.

Yusuf Ali (English)

And Zakariya and Yahya(905) and Jesus and Elias: all in the ranks of the righteous: *

M. Pickthall (English)

And Zachariah and John and Jesus and Elias. Each one (of them) was of the righteous.

En’âm Suresi
86


وَإِسْمَاعِيلَ

İsma'il'e



وَالْيَسَعَ

el-Yesa'a



وَيُونُسَ

Yunus'a


وَلُوطًاۚ

ve Lut'a da



وَكُلًّا

hepsini


فَضَّلْنَا

üstün kıldık



عَلَى الْعَالَمِينَ

alemlere



















Türkçe Transcript (*)

Ve-ismâ’île velyese’a veyûnuse velûtâ(an)(c) vekullen feddalnâ ‘alâ al’âlemîn(e)

Ali Bulaç Meali

İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık.

Edip Yüksel Meali

İsmail, El-Yasa', Yunus ve Lut'a da... Hepsini halklara üstün kıldık.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İsmail, Elyesa, Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kıldık.

Süleyman Ateş Meali

İsma'il'e, el-Yesa'a, Yunus'a ve Lut'a da (yol gösterdik), hepsini alemlere üstün kıldık.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İsmail, Elyesa', Yûnus ve Lût... Hepsini âlemlere üstün kıldık.

Yusuf Ali (English)

And Isma´il and Elisha,(906) and Jonas, and Lot: and to all We gave favour above the nations: *

M. Pickthall (English)

And Ishmael and Elisha and Jonah and Lot. Each one of them did We prefer above (Our) creatures,


En’âm Suresi
87


وَمِنْ آبَائِهِمْ

babalarından



وَذُرِّيَّاتِهِمْ

çocuklarından



وَإِخْوَانِهِمْۖ

ve kardeşlerinden bazılarını da…



وَاجْتَبَيْنَاهُمْ

onları seçtik



وَهَدَيْنَاهُمْ

ve onları ilettik



إِلَىٰ صِرَاطٍ

yola


مُسْتَقِيمٍ

doğru



















Türkçe Transcript (*)

Vemin âbâ-ihim veżurriyyâtihim ve-iḣvânihim(s) vectebeynâhum vehedeynâhum ilâ sirâtin mustekîm(in)

Ali Bulaç Meali

Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik.

Edip Yüksel Meali

Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir çoğunu seçip doğru yola ilettik.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da (üstün kıldık). Onları seçtik ve doğru yola ilettik.

Süleyman Ateş Meali

Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da... Onları seçtik ve onları doğru yola ilettik.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir kısmını da... Onları seçtik ve onları dosdoğru bir yola kılavuzladık.

Yusuf Ali (English)

(To them) and to their fathers,(907) and progeny and brethren: We chose them, and we guided them to a straight way. *

M. Pickthall (English)

With some of their forefathers and thee offspring and thee brethren; and We chose them and guided them unto a straight path:

En’âm Suresi
88


ذَٰلِكَ

İşte bu


هُدَى

hidayetidir



اللَّهِ

Allah'ın


يَهْدِي

doğru yola iletir



بِهِ

bununla


مَنْ يَشَاءُ

dilediğini



مِنْ عِبَادِهِۚ

kullarından



وَلَوْ

eğer


أَشْرَكُوا

ortak koşsalardı



لَحَبِطَ

boşa giderdi



عَنْهُمْ

onlar


مَا

şeyler


كَانُوا

oldukları



يَعْمَلُونَ

yaptıkları

















Türkçe Transcript (*)

Żâlike huda(A)llâhi yehdî bihi men yeşâu min ‘ibâdih(i)(c) velev eşrakû lehabita ‘anhum mâ kânû ya’melûn(e)

Ali Bulaç Meali

Bu, Allah'ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri 'onlar adına' boşa çıkmış olurdu.

Edip Yüksel Meali

ALLAH'ın hidayeti böyledir. Kullarından dilediğini ve/veya dileyeni ona ulaştırır. Ortak koşsalardı yaptıkları boşa çıkardı. *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İşte bu, Allah'ın doğru yoludur. Kullarından dilediğini o doğru yola iletir. Eğer onlar Allah'a ortak koşsalardı, yaptıkları bütün amelleri boşa giderdi.

Süleyman Ateş Meali

İşte bu, Allah'ın hidayetidir, kullarından dilediğini bununla doğru yola iletir. Eğer (onlar Allah'a) ortak koşsalardı, yaptıkları (güzel) şeyler hiç olur, giderdi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Allah'ın yol göstermesidir bu. Kullarından dilediğini bununla iletir iyiye ve güzele. Eğer onlar şirke bulaşsalardı yapıp ettikleri kendilerine yararsız hale gelirdi.

Yusuf Ali (English)

This is the guidance of Allah. He giveth that guidance to whom He pleaseth, of His worshippers. If they were to join other gods with Him, all that they did would be vain for them.

M. Pickthall (English)

Such is the guidance of Allah wherewith He guideth whom He will of His bondmen. But if they had set up (for worship ) aught beside Him, (all) that they did would have been vain.

En’âm Suresi
89


أُولَٰئِكَ

İşte onlar



الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ

verdiğimiz kimselerdir



الْكِتَابَ

Kitap


وَالْحُكْمَ

hüküm


وَالنُّبُوَّةَۚ

ve peygamberlik



فَإِنْ

eğer


يَكْفُرْ

inkar ederse



بِهَا

bunları


هَٰؤُلَاءِ

şimdi şunlar



فَقَدْ

mukakkak


وَكَّلْنَا

biz vekil bırakmışızdır



بِهَا

bunlara


قَوْمًا

bir toplumu



لَيْسُوا بِهَا

bunları etmeyecek



بِكَافِرِينَ

inkar













Türkçe Transcript (*)

Ulâ-ike-lleżîne âteynâhumu-lkitâbe velhukme ve-nnubuvve(te)(c) fe-in yekfur bihâ hâulâ-i fekad vekkelnâ bihâ kavmen leysû bihâ bikâfirîn(e)

Ali Bulaç Meali

Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp-küfre sapıyorlarsa, andolsun, biz buna (karşı) inkâra sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır.

Edip Yüksel Meali

İşte onlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer şu halk, bunları inkar ederse, biz onları inkar etmeyecek bir toplumu yerlerine geçiririz.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İşte onlar, kendilerine kitap, hüküm (hikmet ve hükümranlık) ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Bunlar, ona inanmayacak olurlarsa, yerlerine, onu tanımamazlık etmiyecek bir toplum getiririz.

Süleyman Ateş Meali

İşte onlar, kendilerine Kitap, hüküm ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Şimdi şunlar, (yani Kureyş kavmi), bunları inkar ederse, (bilsinler ki) biz, bunları inkar etmeyecek (koruyacak) bir toplumu, bunlara vekil bırakmışızdır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte bunlardır kendilerine kitap, hükmetme gücü ve peygamberlik verdiklerimiz. Şimdi şu insanlar bütün bunları inkâr ederlerse biz, bunları inkâr etmeyecek bir topluluğu onlara vekil ederiz.

Yusuf Ali (English)

These were the men to whom We gave the Book, and authority, and prophethood: if these (their descendants) reject them,(908) Behold! We shall entrust their charge to a new people who reject them not. *

M. Pickthall (English)

Those are they unto whom We gave the Scripture and command and prophethood. But if these disbelieve therein, then indeed We shall entrust it to a people who will not be disbelievers therein.


Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   108   109   110   111   112   113   114   115   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin