Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə196/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   192   193   194   195   196   197   198   199   ...   260
Türkçe Transcript (*)

Fekeżżebûhumâ fekânû mine-lmuhlekîn(e)

Ali Bulaç Meali

Böylece onları yalanladılar ve yıkıma uğrayanlardan oldular.

Edip Yüksel Meali

İkisini yalanladılar ve sonuç olarak yok edilenlerden oldular.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Böylece onları yalanladılar, bu yüzden de helâk edilenlerden oldular.

Süleyman Ateş Meali

Onları yalanladılar ve helak edilenlerden oldular.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İkisini de yalanladılar, böylece helâk edilenler arasına katıldılar.

Yusuf Ali (English)

So they accused them of falsehood, and they became of those who were destroyed.

M. Pickthall (English)

So they denied them, and became of those who were destroyed.

Mü’minûn Suresi
49


وَلَقَدْ

andolsun


اٰتَيْنَا

biz verdik



مُوسَى

Musa\ya


الْكِتَابَ

Kitabı (Tevrat\ı)



لَعَلَّهُمْ

belki onlar



يَهْتَدُونَ

doğru yolu bulurlar diye























Türkçe Transcript (*)

Velekad âteynâ mûsâ-lkitâbe le’allehum yehtedûn(e)

Ali Bulaç Meali

Andolsun, biz Musa'ya kitabı verdik, belki hidayete ererler diye.

Edip Yüksel Meali

Doğruyu bulurlar diye Musa'ya Kitabı vermiştik.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Andolsun biz Musa'ya belki onlar yola gelirler diye, o kitabı da verdik.

Süleyman Ateş Meali

(Sonra Musa, İsrail oğullarını Mısır'dan çıkardı. İsrail oğulları) Doğru yolu bulsunlar diye biz, Musa'ya Kitabı (Tevrat'ı) verdik.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun, Mûsa'ya o Kitap'ı vermiştik ki, hidayete erebilsinler.

Yusuf Ali (English)

And We gave Moses the Book, in order that they might receive guidance.(2905) *

M. Pickthall (English)

And we verily gave Moses the Scripture, that haply they might go aright.

Nâzi’ât Suresi
15


هَلْ اَتٰيكَ

sana geldi mi?



حَد۪يثُ

haberi


مُوسٰىۢ

Musa\nın





Türkçe Transcript(*)

Hel etâke hadîśu mûsâ

Ali Bulaç Meali

Musa'nın haberi sana geldi mi?

Edip Yüksel Meali

Sana Musa'nın tarihi ulaştı mı?

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Musa'nın haberi sana geldi mi?

Süleyman Ateş Meali

Musa'nın haberi sana geldi mi?

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ulaştı mı sana Mûsa'nın haberi?

Yusuf Ali (English)

Has the story(5927) of Moses reached thee? *

M. Pickthall (English)

Hath there come unto thee the history of Moses?



Nâzi’ât Suresi
16


اِذْ

hani


نَادٰيهُ

ona seslenmişti



رَبُّهُ

Rabbi


بِالْوَادِ

vadi\de


الْمُقَدَّسِ

kutsal


طُوًىۚ

Tuva\da























Türkçe Transcript(*)

İż nâdâhu rabbuhu bilvâdi-lmukaddesi tuvâ(n)

Ali Bulaç Meali

Hani Rabbi ona, kutsal vadi Tuva'da seslenmişti:

Edip Yüksel Meali

Rabbi, kutsal Tuva vadisinde ona seslenmişti:

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Hani Rabbi ona kutsal vaadi Tuva'da seslenmişti:

Süleyman Ateş Meali

Hani Rabbi ona Kutsal Vadi'de, "Tuva"'da ünlemişti:

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Hani, Rabbi ona, kutsal vadide, Tuva'da seslenmişti:

Yusuf Ali (English)

Behold, thy Lord did call to him in the sacred valley of Tuwa:-(5928) *

M. Pickthall (English)

How his Lord called him in the holy vale of Tuwa,


Nâzi’ât Suresi
17


اِذْهَبْ

git


اِلٰى فِرْعَوْنَ

Fir\avn\a



اِنَّهُ

çünkü o


طَغٰىۘ

azdı





Türkçe Transcript(*)

İżheb ilâ fir’avne innehu taġâ

Ali Bulaç Meali

'Firavun'a git; çünkü o, azdı.'

Edip Yüksel Meali

"Firavun'a git; o azdı."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Haydi, demişti, git Firavun'a, çünkü o çok azdı."

Süleyman Ateş Meali

Fir'avn'a git, çünkü o azdı.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Firavun'a git! İyice azdı o."

Yusuf Ali (English)

"Go thou to Pharaoh for he has indeed transgressed all bounds:(5929) *

M. Pickthall (English)

(Saying:) Go thou unto Pharaoh Lo! be hath rebelled


Nâzi’ât Suresi
18


فَقُلْ

de ki


هَلْ لَكَ

ister misin?



اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ

arınmayı





Türkçe Transcript(*)

Fekul hel leke ilâ en tezekkâ

Ali Bulaç Meali

Ona de ki: “Temizlenmek ister misin?'

Edip Yüksel Meali

"Ona de ki: Arınmayacak mısın?"

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

De ki: İster misin arınasın?

Süleyman Ateş Meali

De ki: Arınmağa gönlün var mı?

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"De ki ona: "Arınıp temizlenmeye ne dersin?"

Yusuf Ali (English)

"And say to him, ´Wouldst thou that thou shouldst be purified (from sin)?-

M. Pickthall (English)

And say (unto him): Hast thou (will) to grow (in grace)?


Nâzi’ât Suresi
19


وَاَهْدِيَكَ

seni ileteyim



اِلٰى رَبِّكَ

Rabbine


فَتَخْشٰىۚ

O\ndan korkasın






Türkçe Transcript(*)

Ve ehdiyeke ilâ rabbike fetaḣşâ

Ali Bulaç Meali

'Seni Rabbine yönelteyim, böylece (O'ndan) korkmuş olursun.'

Edip Yüksel Meali

"Seni Rabbine ileteyim de saygılı olasın."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Seni Rabbinin yoluna ileteyim de ondan korkasın.

Süleyman Ateş Meali

Seni Rabbin(in yolun)a ileteyim de O'ndan korkasın. *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Seni Rabbine kılavuzlayayım da gönülden ürperesin!"

Yusuf Ali (English)

"´And that I guide thee to thy Lord, so thou(5930) shouldst fear Him?´" *

M. Pickthall (English)

Then I will guide thee to thy Lord and thou shalt fear (Him).


Nâzi’ât Suresi
20


فَاَرٰيهُ

ona gösterdi



الْاٰيَةَ

mu\cizeyi



الْـكُبْرٰىۘ

büyük





Türkçe Transcript(*)

Fe-erâhu-l-âyete-lkubrâ

Ali Bulaç Meali

(Musa) Ona büyük mucizeyi gösterdi.

Edip Yüksel Meali

Ona büyük mucizeyi gösterdi.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Musa Firavun'a o büyük mucizeyi gösterdi.

Süleyman Ateş Meali

Ona büyük mu'cizeyi gösterdi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Derken, ona o en büyük mucizeyi gösterdi.

Yusuf Ali (English)

Then did (Moses) show him the Great Sign.(5931) *

M. Pickthall (English)

And he showed him the tremendous token.


Nâzi’ât Suresi
21


فَـكَذَّبَ

fakat o yalanladı



وَعَصٰىۘ

ve karşı geldi






Türkçe Transcript(*)

Fekeżżebe ve ’asâ

Ali Bulaç Meali

Fakat o, yalanladı ve isyan etti.

Edip Yüksel Meali

Fakat o yalanladı ve karşı geldi.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Fakat Firavun yalanladı, karşı geldi.

Süleyman Ateş Meali

Fakat o yalanladı, karşı geldi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ama o yalanladı, isyan etti.

Yusuf Ali (English)

But (Pharaoh) rejected it and disobeyed (guidance);

M. Pickthall (English)

But be denied and disobeyed,


Nâzi’ât Suresi
22


ثُمَّ

sonra


اَدْبَرَ

sırtını döndü



يَسْعٰىۘ

çalışmağa koyuldu






Türkçe Transcript(*)

Śumme edbera yes’â

Ali Bulaç Meali

Sonra (karşı yönde) çaba harcayıp sırtını döndü.

Edip Yüksel Meali

Sonra, sırtını döndü, (aleyhte) çaba gösterdi.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Sonra koşarak dönüp gitti.

Süleyman Ateş Meali

Sonra sırtını döndü; (Musa'nın getirdiklerini iptal etmek için) çalışmağa koyuldu.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sonra, sırtını döndü; koşuyordu.

Yusuf Ali (English)

Further, he turned his back, striving hard (against Allah..

M. Pickthall (English)

Then turned he away in haste,



Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   192   193   194   195   196   197   198   199   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin