Tâ-Hâ Suresi
9
وَهَلْ أَتَاكَ
sana geldi mi?
|
حَدِيثُ
haberi
|
مُوسَىٰ
Musa'nın
|
Türkçe Transcript (*)
|
Vehel etâke hadîśu mûsâ
|
Ali Bulaç Meali
|
Sana Musa'nın haberi geldi mi?
|
Edip Yüksel Meali
|
Musa'nın haberi sana ulaştı mı?
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
(Habîbim!) Musa'nın (başından geçen hayat) hikayesi sana geldi mi?
|
Süleyman Ateş Meali
|
Musa'nın haberi sana geldi mi?
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ulaştı mı sana Mûsa'nın haberi?
|
Yusuf Ali (English)
|
Has the story of Moses(2540) reached thee? *
|
M. Pickthall (English)
|
Hath there come unto thee the story of Moses?
|
Tâ-Hâ Suresi
10
إِذْ
hani
|
رَأَىٰ
görmüştü
|
نَارًا
bir ateş
|
فَقَالَ
demişti
|
لِأَهْلِهِ
ailesine
|
امْكُثُوا
siz durun
|
إِنِّي
ben
|
آنَسْتُ
gördüm
|
نَارًا
bir ateş
|
لَعَلِّي
belki
|
آتِيكُمْ
size getiririm
|
مِنْهَا
ondan
|
بِقَبَسٍ
bir kor
|
أَوْ
yahut
|
أَجِدُ
bulurum
|
عَلَى
yanında
|
النَّارِ
ateşin
|
هُدًى
bir yol gösteren
|
Türkçe Transcript (*)
|
İż raâ nâran fekâle li-ehlihi-mkuśû innî ânestu nâran le’allî âtîkum minhâ bikabesin ev ecidu ‘alâ-nnâri hudâ(n)
|
Ali Bulaç Meali
|
Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti: 'Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici bulurum.'
|
Edip Yüksel Meali
|
Bir ateş görmüştü ve ailesine, "Burada durun, ben bir ateş gördüm. Olur ki size ondan bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum," demişti.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Hani o bir ateş görmüştü de, ailesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ateş ilişti, belki size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum" demişti.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Hani (o) bir ateş görmüştü de ailesine: "Siz durun ben bir ateş gördüm, belki ondan size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösteren bulurum" demişti.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Hani, bir ateş görmüştü de ailesine şöyle demişti: "Bekleyin! Gözüme bir ateş ilişti. Olabilir ki, ondan size bir kor parçası getiririm, yahut onun üzerinde bir kılavuz bulurum."
|
Yusuf Ali (English)
|
Behold, he saw a fire:(2541) So he said to his family, "Tarry ye; I perceive a fire; perhaps I can bring you some burning brand therefrom, or find some guidance at the fire."(2542) *
|
M. Pickthall (English)
|
When he saw a fire and said unto his folk: Wait! I see a fire afar off. Peradventure I may bring you a brand therefrom or may find guidance at the fire.
|
Tâ-Hâ Suresi
11
فَلَمَّا أَتَاهَا
o(ateşin yanı)na gelince
|
نُودِيَ
kendisine diye seslenildi
|
يَا مُوسَىٰ
Ey Musa!
|
Türkçe Transcript (*)
|
Felemmâ etâhâ nûdiye yâ mûsâ
|
Ali Bulaç Meali
|
Nitekim ona gidince, kendisine seslenildi: 'Ey Musa.'
|
Edip Yüksel Meali
|
Oraya varınca, "Ey Musa!," diye seslenildi.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ateşe vardığı zaman şöyle çağrıldı: "Ey Musa!
|
Süleyman Ateş Meali
|
(Musa), o(ateşin yanı)na gelince kendisine "Ey Musa!" diye seslenildi.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Onun yanına geldiğinde kendisine "Mûsa!" diye seslenildi.
|
Yusuf Ali (English)
|
But when he came to the fire, a voice was heard: "O Moses!
|
M. Pickthall (English)
|
And when he reached it, he was called by name: O Moses!
|
Tâ-Hâ Suresi
12
إِنِّي
şüphesiz ben
|
أَنَا
ben
|
رَبُّكَ
senin Rabbinim
|
فَاخْلَعْ
çıkar
|
نَعْلَيْكَۖ
pabuçlarını
|
إِنَّكَ
çünkü sen
|
بِالْوَادِ
vadide
|
الْمُقَدَّسِ
kutsal
|
طُوًى
Tuva'dasın
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
İnnî enâ rabbuke faḣla’ na’leyk(e)(s) inneke bilvâdi-lmukaddesi tuvâ(n)
|
Ali Bulaç Meali
|
'Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva'dasın.'
|
Edip Yüksel Meali
|
"Ben, evet Ben senin Rabbinim. Sandallarını çıkar. Çünkü sen kutsal vadide, Tuva'dasın."
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
"Ben şüphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar, çünkü sen kutsal bir vadi olan Tuvâ'dasın."
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ben, (evet) ben senin Rabbinim! Pabuçlarını çıkar. Çünkü sen, kutsal vadide, Tuva'dasın.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
"Benim ben, senin Rabbin! Hadi, pabuçlarını çıkar; sen kutsal vadide, Tuva'dasın."
|
Yusuf Ali (English)
|
"Verily I am thy Lord! therefore (in My presence)(2543) put off thy shoes: thou art in the sacred valley Tuwa.(2544) *
|
M. Pickthall (English)
|
Lo! I, even I, am thy Lord. So take off thy shoes, for Lo! thou art in the holy valley of Tuwa.
|
Tâ-Hâ Suresi
13
وَأَنَا
ve ben
|
اخْتَرْتُكَ
seni seçtim
|
فَاسْتَمِعْ
şimdi dinle
|
لِمَا يُوحَىٰ
vahyolunanı
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ve enâ-ḣtertuke festemi’ limâ yûhâ
|
Ali Bulaç Meali
|
'Ben seni seçmiş bulunuyorum; bundan böyle vahyolunanı dinle.'
|
Edip Yüksel Meali
|
"Ben seni seçtim, öyleyse vahyolanı dinle."
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
"Ben seni seçtim, şimdi (sana) vahyolunacak şeyleri dinle."
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ben seni seçtim, şimdi vahyolunanı dinle.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
"Ve ben seni seçtim; o halde vahyedilecek olanı dinle!"
|
Yusuf Ali (English)
|
"I have chosen thee: listen, then, to the inspiration (sent to thee).
|
M. Pickthall (English)
|
And I have chosen thee, so hearken unto that which is inspired.
|
Tâ-Hâ Suresi
14
إِنَّنِي
muhakkak ben
|
أَنَا
ben
|
اللَّهُ
Allah'ım
|
لَا
yoktur
|
إِلَٰهَ
tanrı
|
إِلَّا
başka
|
أَنَا
benden
|
فَاعْبُدْنِي
bana kulluk et
|
وَأَقِمِ
ve kıl
|
الصَّلَاةَ
namaz
|
لِذِكْرِي
beni anmak için
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
İnnenî ena(A)llâhu lâ ilâhe illâ enâ fa’budnî veekimi-ssalâte liżikrî
|
Ali Bulaç Meali
|
'Gerçekten Ben, Ben Allah'ım, Ben'den başka ilah yoktur; şu halde Bana ibadet et ve beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl.'
|
Edip Yüksel Meali
|
"Ben, evet Ben ALLAH'ım; Benden başka tanrı yoktur. Bana kulluk et ve Beni anmak için namazı gözet." *
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Şüphesiz ben Allah'ım, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Muhakkak ben, (evet) ben Allah'ım, benden başka tanrı yoktur.(Yalnız) bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
"Hiç kuşkulanma ki ben Allah'ım! İlah yoktur benden başka! O halde bana ibadet et ve namazını/duanı, beni hatırlayıp anmak için yerine getir."
|
Yusuf Ali (English)
|
"Verily, I am Allah. There is no god but I: So serve thou Me (only), and establish regular prayer for celebrating My praise.
|
M. Pickthall (English)
|
Lo! I, even I, am Allah. There is no God save Me. serve Me and establish worship for My remembrance.
|
Tâ-Hâ Suresi
15
إِنَّ
mutlaka
|
السَّاعَةَ
Sa'at
|
آتِيَةٌ
gelecektir
|
أَكَادُ
neredeyse
|
أُخْفِيهَا
onu gizleyeceğim
|
لِتُجْزَىٰ
cezalanması için
|
كُلُّ نَفْسٍ
herkesin
|
بِمَا
şeylerle
|
تَسْعَىٰ
peşinde koştuğu
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
İnne-ssâ’ate âtiyetun ekâdu uḣfîhâ lituczâ kullu nefsin bimâ tes’â
|
Ali Bulaç Meali
|
'Şüphesiz, kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir. Herkesin harcadığı çabanın karşılığını alması için, onun (koşup haberini) neredeyse gizleyeceğim.'
|
|
Dostları ilə paylaş: |