Neleri GÖremiyoruz


ENERJİ MİMARLIĞI MI, O DA NE ?



Yüklə 1,29 Mb.
səhifə11/27
tarix25.10.2017
ölçüsü1,29 Mb.
#13027
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   27

5.1.1. ENERJİ MİMARLIĞI MI,

O DA NE ?

Konu başlığı bu araştırma kapsamında gündeme geldiğinde, özellikle akademik çevrelerde "Enerji mimarlığı diye bir şey olamaz !. Olsa olsa enerji ve mimarlık denilebilir !" düşüncesi hakim görünüyordu.. Aradan geçen süre içinde tarafımızdan yapılan çeşitli aktarımlar ve yayınlanan makaleler ile artık ne denmek istediği anlaşılmışa benziyor.. Bu konunun yerleşik bir disipline dönüşmesi, mimarlığın olmazsa olmaz bilgi birikimi sayılması biraz daha zaman alacağa benzer. Fakat özellikle üniversite buluşmalarında karşılaştığımız gençlerin konuya üst düzeydeki ilgileri çok ümit verici.. Konuyu sahiplenme duygusu ile "bu ülkeyi yönetenler bu gerçeklerden haberdar değil mi ?" " biz bu bilgilerin yaygınlaşması için ne yapabiliriz ?" diye sormaları, yakın bir gelecekte "enerji mimarlığı"nın başarılı ürünlerini mimarlık dünyasına kazandıracağımızın işaretleridir..


Enerjiyi "elektrik" ve "sıcak su" ile sınırlı bir çerçevede tanıyanlar, sesin de renklerin de düşüncenin de hatta giderek iki ve üç boyutlu cisimlerin de bir enerji biçimi olduğunu düşünmelidirler. Ve sadece planlama becerisi ile ne büyük enerji tasarrufu sağlanabileceğini, doğal döngüye ne büyük katkıları olacağını öğrendiklerinde yani bu başlığın sadece camyünü ve çift cam arasında gidip gelen kısır tartışmaları içermediğini anladıklarında "Enerji Mimarlığı" ile neyi kastettiğimizi hissedeceklerdir..
Bir zamanlar haksız rekabete yol açan "mimar- mühendis" diye bir ünvan olmaz diyorduk. İki disiplin de ayrı ayrı alınmadı ise gerçekten böyle bir şey olamazdı ve karşı çıkış haklı idi. Sanırım bu sefer, "enerji"nin çağrıştırdığı bilgiler, "işin içine yine mi mühendislik giriyor ?" kaygısını doğurdu ve sırça köşkünde huzur içinde yaşayan mimarların canını sıktı. Bu güne kadar; brütalist akım, pop art, post modern mimarlık diye, ya da tümden gelen tüme varan etiketleri altında, az biraz felsefi ama bol şekilsel kurgulamaları tartıştık. Çoğunlukla, projeyi yapan müellifin umursamadığı bu zoraki ayrıştırmaları pek sevdi meslektaşlarımız. Her kurgulanan projeyi sanal bir şemsiyenin altına sokmak gerekti sanki. Yoksa bazı etiket sever dostlarımız, biçimselliği aşan bilimselliği ve zihinsel fantezileri yaşam döngüsüne indirgeyen felsefeyi yorumlamakta güçlük mü çekiyorlar ?.
"Enerji mimarlığı" derken sanki "lamba mimarlığı" demişim gibi yadırgandığımı hissediyorum. Dünyanın fiziksel sonunu büyük bir iştahla hazırlayan insanlar, 50-60 yıl içinde tükenecek olan, sera etkisini yaratan ve kuvvetlendiren fosil yakıtları kullanmakta ısrar ederek kendi sonlarını da çabuklaştıran insanlar, sera oluşturmuyor diye ölümcül atıklara sahip nükleer enerjiyi zaman zaman baş tacı eden insanlar ve onlar adına karar veren mimarlar artık şunu düşünmelidirler. Çağdaş mimarinin konstrüksiyon kurucu mu yoksa konstrüksiyon bozucu mu olması gerektiği tartışmaları önceliğini yitirmiştir. Çünkü bu aymaz gidişle, "olmayan" insanlığa hizmet edecek, "olmayan" bir mimarinin, konstüksiyonu da "olmayacaktır !" Kendimizi, adeta zenginler kulübünün kapalı kapıları arkasında; yaşam kavgası, geçim kaygısı, açlık ve sefalete kulaklarını tıkamış, mimari akımları pahalı şaraplar gibi uygun raflara ve serin mahzenlere yerleştirmeye çalışan toplumsal şımarıklara benzetiyorum.
Bu bir var olma savaşıdır. Ve bu savaşta en önemli görev mimarlara düşmektedir. Çünkü en büyük güç onların elindedir. Çünkü enerjinin tüketildiği mekanları kurgulamak öncelikle mimari bir etkinliktir. Dünyada üretilen enerjinin % 25'i ulaşım hizmetlerinde % 25'i sanayide, % 50'si binaların içinde tüketilmektedir.
Ulaşım ve sanayi yatırımlarının bile mimari olmadığını savunmak zorken, geri kalan yarısının doğrudan bizi ilgilendirdiğini görmemek olası değildir. "Bu bizim derdimiz değil" demek, bir otomobilin motor gücüne, mukavemetine, benzin sarfiyatına hatta fiyatına boş verip sadece kaporta ve boyası ile uğraşmak demektir.. Üzülerek görüyorum ki bu yaklaşım, sadece ülkemizde değil dünya genelinde bile yer yer süregelen bir davranıştır. Bunun yanında

özellikle bizim gibi, kaynak israfına tahammülü ve yanlış yaparak öğrenme lüksüne sahip olmayan "gelişmekte olan" ülkelerde, mimarlığın bu tarz salon sohbetlerine çok daha meraklı olduğumuz gözlenmektedir.


Şunu söylemek gerekiyor sanırım. Endişeye yer yok!.

"Enerji Mimarlığı" örneğin Post Modern gibi, moda akım olabilmekten fazla içerik taşımayan bir eğilimin yerini hiçbir zaman almayacak. Çünkü zaten o her zaman var olacak. Onu bir tarz veya ekol olarak algılamak yanlış olur. Bu bir; mimarlığa ya da dünyaya bakış biçimidir. Ortaçağ mimarlığı, yirminci yüzyıl mimarlığı gibi genellemelerin belki de yirmi birinci yüzyıldaki karşılığıdır. Örneğin ortaçağı; yerellik ve içe dönüklük, yirminci yüzyılı; modernlik ve globallik ile nitelerken, içinde bulunduğumuz yüzyılı da enerji öncelikli ve doğal döngüye uyumlu olarak yorumlamak doğru olur demek istiyorum. "Bana ne enerjiden !" deme cesaretini gösterenlere ise, hiç enerji kullanmadan bir süre yaşamayı denemelerinin öneririm.
Bence, klasik tıp ile alternatif tıbbın çatışmasının benzerini yaratmasak iyi olur. Ancak yapacak bir şey kalmadığında doğal yöntemlere başvurmayı deneyen tıbbi çaresizliğe benzer tutumlar sergilemeyelim derim. "Enerji Mimarlığı" bir anlamda alternatif mimarlıktır. Fakat geleneksel mimarlıkla çatışmayan, onu destekleyen ve tamamlayan bilgileri kullanacaktır. Gelin işe başlarken bu barışı sağlayalım. "Enerji Mimarlığı", kalıcı olmayı doğal olanaklarda arar. Dönüşümlü ve yenilenebilir olmayı öngörür. Güneş, rüzgar gibi zaten var olan enerjilerin bize aşırı gelen boyutlarından korunmak değil onlara uyum sağlayıp yararlanmaktır kaygısı. Dalgalarla boğuşmak yerine onlara uyum sağlayarak sörf yapmayı yeğler.. Her türlü doğal devinim "enerji" içerir. Enerji mimarlığı bundan böyle, doğal döngünün enerjisini yapı ölçeğinde insanların hizmetine sunan bir bilim dalı olacaktır.
5.1.2. ENERJİ SORUNLARI..
Enerji sorunları bu güne kadar, mimari alanda tasarruflar, geçirgenlik katsayıları ve üretime ilişkin konular olarak algılandı.. Bunları tartışırken sanki enerjiyi, var oluş nedenlerinden soyutlayıp sanal bir platforma yerleştirdik."Dış hava sıcaklığı şu olursa, geçirgenlik katsayısı bu olursa, güneş şu açıyla gelirse, camlar çift kat olursa" gibi at gözlüklerinin dar açısı içinde panoramik, kapsamlı ve doğru bir kavrayış olası değil.. Galiba o yüzden bu konulara ilişkin mimari çözümler ve elde edilen başarı oranı son derece düşük.. Başımızı kumdan çıkaramazsak, saygıdeğer malzeme ve yapı hocalarının rakam kalabalığı ve detaylar içinde boğulmak kaderimiz olacak !..
"Acıkan insan yemek yer" düz mantığı ile, sadece doyurucu yemek tarifleri ile ilgilenirsek "sağlıklı beslenme" hayal olur. Nelerin yenip, nelerin yenmemesi gerektiğine dikkat etmezsek bizi bekleyen ya mide fesadı ya da yiyecek zehirlenmesidir.

Enerjinin temelinde yatan sorunlarla ilgilenmediğimiz ve bilgilenmediğimiz, broşüründen seçip malzeme ve araç kullanmağa devam ettiğimiz sürece başımıza gelecekler daha farklı olmayacaktır.. Gelin biraz yukarıdan bakalım olan bitene.. Nereden çıkmış bu enerji sorunu ? Nereye doğru gitmektedir ?..


Tarihsel süreç ve geleceğe ait prodüksiyonlar hakkında fikir sahibi olmaya çalışmalıyız. Çağın en önemli sorununa, yaşamın çekirdeği "enerji" ye, tribündeki seyirci gibi kalmamalıyız. Bu işin mücadelesini sürdüren takımın içinde aktif görev almalıyız. Muhtemelen 21. yüzyılda "enerji mimarlığı" diye adlandırabilecek ekolün öncüleri ve kullanıcıları olmalıyız !..

5.2. EKOLOJİK MİMARİ


Yüklə 1,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   27




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin