İki Soru
Birinci Soru: Allah-u Teala niçin yalnızca insanın yaratılışını meleklere açıklamıştır?
Cevap: İnsan, maddi yapısı en iyi maddelerden oluşan özel bir varlıktır. "En güzel surette" Onun yaratılışına ilahi ruhdan üflenmiş ve onun yaratılışından sonra Allah kendini övmüştür. "Allah pek yücedir. "2 ve insan göklerin, yerlerin ve dağların bile kabul etmediği emaneti kabul etmiştir, bütün semavi cisimler onun görüş/bakış güzelliği ve süsü içindir, o ilk günden itibaren İblis'i rezil ve zelil etmiş, melekleri kendine secde edenlerden kılmıştır.
İkinci Soru: Daima hazır, nazır ve kayyum olan Allah, halifeye niçin gereksinim duymuştur?
Cevap: İnsanın halifeliği Allah’ın gereksinimi ve acizliğinden kaynaklanmamaktadır, aksine bu makam insanın keramet ve fazilet mertebesindendir. Ayrıca yaratılış düzeni araçlarla gerçekleşmektedir. Yani Allah, herşeyi direkt yaratmaya kadir olduğu halde işleri idare etmek için vasıtalar karar kılmıştır ve bu araçlardan bazısı şunlardır:
a: Her ne kadar gerçek müdebbir Allah ise de “Allah idare eder”, melekleri varlığı idare etmekle görevlendirmiştir: “emri idare edenler”
b: Her ne kadar şifa bağışlayan O ise de “şüphesiz ki o şifa verir”, balda da şifa bağışlayıcı bir özellik karar kılmıştır: “Onda şifa vardır”
c: Her ne kadar gayb ilmi O’na mahsussa da “Gaybi sadece o bilir”, o ilimden bir bölümünü bazı salih kullarına da vermiştir. “Resullerden seçtiği dışında”
O zaman insan, Allah'ın halifesi olabilir ve ona itaat, Allah’a itaat gibidir. “Kim Peygambere itaat ederse şüphesiz ki Allah’a itaat etmiştir. ”, ona biat etmek de Allah'a biat gibidir. “Şüphesiz ki sana biat edenler Allah’a biat etmiştir. ” ve ona muhabbet de Allah’a muhabbet gibidir. “Sizi seven Allah’ı sevmiştir. ”
وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَـؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ (31)
31- “Ve Adem'e bütün isimleri öğretti, sonra onları meleklere gösterdi. “Eğer sözünüzde samimi iseniz bunların isimlerini bana söyleyin” dedi. ”
Tefsir
Allah-u Teala tüm esmayı1(hakikatler ve varlık aleminin esrarı) Adem’e öğretti. Mecme'ul-Beyan'da İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: "Tüm yerler, dağlar, vadiler, nehir yatakları ve hatta altımızda bulunan şu sergi bile Adem’e tanıtıldı ve sonra Allah onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: . “Eğer sözünüzde samimi iseniz bunların isimlerini bana söyleyin”
Mesajlar ve Nükteler
1- Başkalarını aydınlatmak için en iyi metot, farklılıklar ve liyakatleri göstermektir.
2- İnsanın tüm ilimleri öğrenmek için, yeterli liyakati vardır. “Hepsini”
3- İnsanın üstünlüğü sadece ibadetle değil, ilimle de olabilir. “Ve Adem’e öğretti. ”
4- Melekler daha fazla ibadet ediyordu, Adem’in ise daha fazla ilmi vardı. Allah’ın halifelisi olma makamının ibadetten çok ilimle ilişkisi vardır.
5- Hakiki öğretmen Allah’tır ve kalem, beyan, üstat ve kitap ise eğitim ve öğretimin araçlarıdırlar.
6- Melekler kendilerini ilahi hilafet makamına daha çok layık görüyorlardı. “Doğru sözlü iseniz”2
قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ (32)
32- “Cevap verdiler “Sen münezzehsin, öğrettiğinden başka bizim bir bilgimiz yoktur. şüphesiz Sen hem bilensin, hem Hekim'sin. ”
Mesajlar ve Nükteler
1- İlimsiz sorudan dolayı hemen özür dilemek bir değerdir. “Sen münezzehsin. ”
2- Kendini yüksek ve yüce görmek dengeli olmalıdır. “Tespih ve takdis ediyoruz. ” diyenler bile şöyle dediler: “Hiçbir ilmimiz yoktur. ”
3- Melekler, en yüce edep türünü sergilediler. "Sen münezzehsin, ilmimiz yoktur, sadece bize öğrettiklerin, şüphesiz ki sen, hikmet ve ilim sahibi sensin... " gibi kelimeler hep edebin göstergesidir.
4- Cehaletinizi ikrar ediniz. “Hiçbir ilmimiz yoktur. ”
5- İlmi sadece O’ndan biliniz. “Bize öğrettiğin. ”
6- Hem diğerlerinin sözlerine ikrar ediniz ve hem de her şeyi tesadüf kabul etmeyiniz. “Sen ilim ve hikmet sahibisin. ”
7- Allah'a tespih, tövbenin giriş kapısıdır. “Sen münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru”1 ve “Yarabbi, münezzehsin, sana tövbe ettim”2
8- Kibir ve inatçılık bedbahtlığın sırrıdır, ama hata sonrası özür dilemek insanı kurtarıcıdır. İblis “Ben ondan hayırlıyım” dedi ve itaatsizlik etti. Melekler dediler: “Biz tespih ediyoruz. ” Ama hakikat aydınlanınca özür dileyerek şöyle dediler: “Sen münezzehsin, bir ilmimiz yok”
قَالَ يَا آدَمُ أَنبِئْهُم بِأَسْمَآئِهِمْ فَلَمَّا أَنبَأَهُمْ بِأَسْمَآئِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ (33)
33- “Allah “Ey Adem onlara isimlerini söyle. ” dedi. Adem isimlerini söyleyince, Allah “Ben göklerin ve yerin gaybini biliyorum, sizin açıkladığınızı ve gizlemekte olduğunuzu da bilirim, diye size söylememiş miydim?” dedi. ”
Mesajlar ve Nükteler
1- Layık olan kabiliyetlere ortaya çıkma fırsatı veriniz. “onlara isimlerini söyle”
2- Meleklerin ilmi sınırlıdır. Müfessirlere göre, “Size söylememiş miydim” cümlesi “Öğrettiğinden başka bizim bir bilgimiz yoktur. ” cümlesiyle aynı konuyu ifade etmektedir.
3- İnsanın ilmi kapasitesi sınırlı değildir. Her ne biliyorsa, yeniden ve daha fazla şeyler öğrenebilir.
4- Melekler dediklerinden ayrı bazı şeyleri de gizlediler. “gizlediklerinizi de”
وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ (34)
34- “Meleklere, “Adem'e secde edin” demiştik, iblis müstesna hepsi secde ettiler, o ise kaçındı, büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu. ”
Dostları ilə paylaş: |