KONTROL BİLİMİ VE ÖĞRENME-FEEDBACK YAPARAK ÖĞRENME
Önce, sistem kontrol bilimi nedir onu görelim: “İstenilmeyen neticelerin meydana gelmesini engelemek için, sebebi (girdiyi) kontrol altında tutarak, neticeyi (çıktıyı) kontrol edebilmek” sistem kontrol biliminin esasını oluşturur [4]. Bunun için de, daima, sistemin iki kutbu arasında geriyle haberleşmeyi sağlayan, normal informasyon akışına zıt bir haberleşme ağının bulunması gerekir. Çünkü, mevcut durumu temsil eden kutbun, kendisi aracılığıyla sisteme alınan girdiyi (dolayısıyla da kendi kendisini) kontrol altında tutabilmesi için, diğer kutupla-sistemin çıktısını gerçekleştiren motor unsurla- haberleşme halinde olması, onun durumunu her an bilmesi gerekmektedir. Ancak bundan sonradır ki, yani, sistemin çıktısını oluşturan kutuptan alınan informasyonlara göredir ki, mevcut durumu temsil eden kutup tarafından, ya istenilmeyen sonuçların engellenmesi için girdi üzerinde negatif bir etkide bulunulur (frene basılır), ya da, elde edilen sonucu desteklemek-onun devamını sağlamak için girdi desteklenir (gaz verilir). Bu iki işleme negatif ve pozitif olarak geriyi besleme (feedback yapma) diyoruz. Bir örnek üzerinde konuyu biraz daha yakından ele almaya çalışalım:
Şek.46
Kova s=1 seviyesindeyken mevcut sistemi AB olarak gösteriyoruz (kolaylık olsun diye buna S1 sistemi diyelim ve bunu belirli bir sinapsa benzetelim. Vana açılıyor ve tıpkı presinaptik nöronun aksonundan elektriksel bir impulsun sinapsa gelmesi gibi, girdi olarak sisteme su alınmaya başlanıyor. Kovaya su doldukça kovanın aşağıya doğru hareket etmesi ise postsinaptik nöronun aksonunda bir aksiyonpotansiyelinin oluşmasına benzer (çıktı). Sonuç mu? Suyun etkisiyle yay gerilecek ve kova s=1 den s=2 seviyesine doğru inmeye başlayacaktır. Kova s=2 deyken meydana gelen yeni sistemi S2 olarak gösterirsek, bu da gene, aynen, yeni bir sinapsın oluşmasına benzer. Mevcut sinapsa gelen yeni bir informasyon buradaki bilgiyle değerlendirilmiş ve yeni duruma uygun yeni bir sinapsın oluşması için genler harekete geçmiştir131.
Ama, eğer biz, kovanın s=1 den s=2 ye inişini, yani, S1’ den S2’ ye geçişi engellemek-kontrol altında tutmak- istiyorsak, eğer bu bizim için istenilmeyen bir sonuçsa, bunun için kovanın altına, gerekli yere bir anahtar koyarız. Öyle ki, kovaya su akıpta yay gerilerek kova bu anahtara değince, hemen devre kapansın ve örneğin vanayı kapatacak bir motor çalışmaya başlasın. Böylece su kesilecek ve mevcut durumun muhafazası sağlanmış olacaktır. Vanayı kapatan motorun işini biz kendimizle de halledebiliriz. Yayın gerilimini izleyerek-gözümüzle- gerekli noktaya gelince vanayı elimizle kapatırız. Önemli olan mekanizmanın aslıdır.
Aynı mekanizma beyinde sinaptik kontrolde de kullanılmaktadır. Bütün mesele, çıktıdan alınacak mesaja göre girdiyi kontrol altında tutarak çıktıyı kontrol edebilmektir.
Şek.47
Günlük hayatın akışı içindeki duygusal deneyimlerde (duygusal öğrenme sürecinde) sık sık hatalar yaparız. Çünkü duygusal davranışlar planlı davranışlar değildir. Özü bakımından o anın içinde oluşan reaksiyonlardan kaynaklanırlar. Bunlar şüphesiz daha önceki deneyimlerimizin süzgecinden de geçerek ortaya çıkarlar ama eğer, „hatalarımızdan öğrenerek doğruyu bulma“ mekanizmasına sahip olmasaydık, hiç gelişme-ilerleme olmazdı, hep aynı hataları yaparak döner döner aynı yerde kalırdık! Çok şükür ki evrim süreci böyle bir mekanizma oluşturarak, gelişmenin, ilerlemenin yolunu açmıştır.
„Hatalarımız“ dediğimiz şeyler, istenilmeyen sonuçlara yol açan davranışlarımızdır. Peki neden hata yapıyoruz, neden davranışlarımızla istenilmeyen sonuçlara neden olabiliyoruz? Duygusal deneyimler dünyasında genellikle sadece kendimizi düşünürüz. Bu alandaki davranışlarımız sadece kendi istek ve arzularımızı gerçekleştirmeye yöneliktir. Ama bize göre sadece bize ait olan davranışlarımız, aynı zamanda çevreyi etkileyen ve bu etkiye karşı bir tepki-reaksiyon oluşturan bir etken durumundadır da. İşte, hatalarımızın kaynağı da burada yatar zaten. Davranışlarımızın, aynı zamanda çevreyi etkileyerek reaksiyon uyandırabilecek bir etken olduğunu unuttuğumuz an hata yapmaya başlarız. Belirli bir andaki istek ve arzularımızın davranışlarımızın muhtemel sonuçlarını önceden görebilmemize engel olduğu anlardır bunlar. Çünkü o an sadece kendi isteklerimizi düşünmüşüzdür. Davranışlarımızın meydana getireceği sonuçları hesaba katmamışızdır (yani hiç feedback yapmamışızdır).
Peki ya daha önceki deneyimlerimiz? Elbette ki daha önceki deneyimlerimizden yararlanırız. Ve muhtemelen daha önce yaptığımız hataları tekrar yapmayız da. Ama, duygusal deneyimler dünyasında henüz daha plan yaparak problem çözme anlayışı olmadığı için, öğrenme süreci tek yanlıdır, sınırlıdır. Bir olay ve yapılan bir hata, duygusal bir deneyim olarak kayıt altına alına alındığı için, buradan öğrenilecek şeyler de sadece bu olayla sınırlı kalacaktır. Örneğin, bir kaynaktan su içmeye giden bir hayvan burada bir saldırıya uğradığı zaman, onun buradan öğreneceği şey, sadece yer ve zamana bağlı olarak bu olayla sınırlıdır. Bu yüzden de bir dahaki sefere en fazla daha dikkatli olmaya çalışır ve örneğin sabah değil de öğleden sonra gider oraya. Başka birşey gelmez elinden. Çünkü bu olaydan çok fazla birşey öğrenememiştir.
Basit girdi-çıktı (input-output) ilişkileriyle oluşan duygusal deneyimlerimiz bir zincirin halkaları gibi ucuca eklenerek günlük yaşamın sürekliliğini oluştururlar. Her durumda, duygusal reaksiyona neden olacak bir etken-informasyon- ortaya çıktığı zaman (girdi), daha önceki deneyimlerimize ilişkin bilgilerimizi de kullanarak buna cevap veririz (çıktı). Sonra, biz de bu davranışımızla çevreyi etkilemiş olacağımız için (girdi), bu sefer de buna karşı etkileştiğimiz nesneden bir raaksiyon-cevap oluşur (çıktı) ve bununla uğraşırız. Ve bu zincir böyle uzanır gider. Duygusal yaşam zinciridir bunun adı. Her durumda amaç, yaşamı devam ettirmek için mevcut dengeyi korumak, mümkünse daha iyi yaşam seviyelerine ulaşmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için, hatalarımızdan da öğrenerek zamanla daha da olgunlaşırız, davranışlarımızı daha iyi kontrol altında tutmayı öğreniriz. Bu şekilde öğrendiğimiz yeni bilgiler, mevcut sinapsların internöronlar aracılığıyla (bu internöronlar daha çok aktif hale getirici, ya da frenleyici olabilirler) geliştirilmesiyle-takviye edilmesiyle kayıt altına alınırlar.
Geriyi besleyerek (feedback yaparak) problem çözme ve öğrenme mekanizması bilişsel faaliyette-öğenme sürecinde daha da önemli bir yer tutar. Duygusal öğrenme sürecinde yapılan geriyi beslemeler daima daha önce yapılan deneyimlere dayanırlar. Her seferinde, daha önceki benzer olaylarda bir hata ya da bir başarı elde etmişsek ancak bundan yararlanarak feedback yapma şansımız olur. Bilişsel öğrenme sürecinde ise feedback mekanizması çok daha kapsamlı bir şekilde kullanılır. Bu durumda feedback, her aşamada, plan yapma ve problem çözme sürecinin vazgeçilmez bir aracıdır.
En baştan, plan yapma aşamasından başlayalım. Feedback yapmadan plan yapılamaz! Eldeki materyalleri mevcut bilgilerle yoğurarak belirli bir sonuca ulaşmak için çaba sarfetmektir plan yapmak. Ki bu da ancak problemi feedback yaparak çözmeye çalışmakla mümkündür. Yani daha plan yaparken başlıyor feedback yapmak. Çünkü feedback, bir problemi zihinde çözmenin “düşünme” adını verdiğimiz mekanizmasıdır. Öte yandan, problem çözmek öğrenmektir. Çünkü ancak bilinen şeyler problem olmaktan çıkarlar. Bu nedenle, plan yaparken, eldeki materyali ön bilgilere dayanarak bir sonuca varmaya çalışırken, daima feedback mekanizmasına başvururuz. İstenilen sonuçların elde edilebilmesi için, ya da istenilmeyen sonuçların ortaya çıkmasına engel olabilmek için gereklidir bu. Bu şekilde, süreci, olması gerekene göre yöneterek amaca giden yolda ilerlemeye çalışırız.
Ama, bilişsel faaliyet mekanik bir süreç değildir. Yani sadece en başta yapılan bir planla bu planı hayata geçirecek bir programdan oluşmaz! Programın hayata geçirildiği aşamalar da da, feedback yapılarak, işlerin gerçekten plana uygun olarak yürüyüp yürümediği kontrol edilir. Eğer yol boyunca daha önceden hesaba katılmamış faktörler ortaya çıkarsa, şöyle yaparsak ne olur, böyle yaparsak nasıl olur diye sorular sorulup cevaplar aranarak bu problemler de çözülmeye çalışılır. Bu nedenle, bir planın -ve bu planı gerçekleştirmek için yapılan bir programın- temellerini oluşturan bilgiler, daha önceden, plan yapılırken sahip olunan genel bilgiler oldukları kadar, planın uygulanması süreci esnasında feedback yapılarak üretilen bilgilerdir de. Bilişsel bilgi üretimi mekanizması, her somut durumda eldeki mevcut bilgilerden yola çıkarak, feedback yoluyla bunlardan mevcut duruma uygun aktüel bilgilerin üretilmesi esasına dayanır. Hiçbir plan mutlak ve mükemmel değildir! Çünkü her plan o anki veriler ve koşullar-çevre koşulları- esas alınarak yapılır. Daha sonra, uygulama süreci esnasında koşullarda meydana gelebilecek değişiklikler, planın akışını etkileyecek düzeyde olmasalar da, devamlı planda küçük değişikliklerin yapılmasına neden olurlar. Bu nedenle, uygulama sürecinde ortaya çıkabilecek bu türden problemlerin çözümü için sürekli feedback yapılması gerekir. Her aşamada, meydana gelen sonuçların planda öngörüldüğü gibi olup olmadıkları bu şekilde kontrol edilir. Eğer aksamalar varsa bunların nedenleri araştırılır. Ortaya çıkan problemler çözülerek ilerlenilir. Öyle ki, sonunda, inşa işlemi bittiği zaman ortaya çıkan bina, hiçbir zaman, sadece başlangıçtaki planın yüzde yüz uygulanmış şekli olmaz. Mutlaka yol boyunca elde edilen bilgiler de vardır onun içinde.
Herşey aynen ana rahmine düşen bir organizmanın oluşumu sürecine benziyor değil mi! Çünkü burada da aynı şey oluyor. Kendi içinde belirli bir DNA planını taşıyarak ana rahmine düşen döllenmiş bir yumurta da, burada, çevreyle ilişkileri içinde feedback yoluyla öğrenerek gelişiyor.. Bu anlamda her çocuk, kendi binasını inşa etme sürecinde elindeki inşaa planına bakarak çevreyle etkileşmeye çalışan, feedback yapıp öğrenerek yol alan, kendini üreten bir öğrencidir. Eğer öğrenme süreci, çevreden alınan informasyonların eldeki bilgilerle işlenmesi süreciyse, bilinçli ya da bilinçsiz olarak yapılan zihinsel feedback de bu sürecin vazgeçilmez bir parçasıdır. Herşey, tıpkı, belirli bir hedefe doğru giden bir arabayı kullanmaya benziyor! Fren yapıp, direksiyonu kullanarak, ya da gaz vererek ilerlenilir bu yollarda!.
Dostları ilə paylaş: |