Türk tekke şİİRİ Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı Kapak Ebrusu



Yüklə 0,56 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə23/81
tarix31.12.2021
ölçüsü0,56 Mb.
#112073
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   81
Turk Tekke Shiiri 2013

YUNUS EMRE ÜZERİNE NOTLAR
Prof. Dr.Faruk K. TİMURTAŞ
Yunus  Emre  için  birçok  kimseler  “ozan”  deyimini 
kullanıyorlar. Büyük halk ozanı Yunus Emre deniyor. Yunus Emre 
“ozan” değildir. Çünkü, Türkçe olup olmadığı tespit edilemeyen, 
etimolojisi belli olmayan ozan kelimesi, Türk kültür tarihinde bir 
ara, saz beraberliğinde şiir söyleyen kimseler, yani “saz şairleri” 
için  kullanılmıştır.  İslâmiyetten  önceki  devrenin  “şaman,  kam, 
baskı”ların  yerine  “Ozan”  denmiştir.  Ozan’ın  yerini  ise,  daha 
sonra  “saz  şâiri”  ve  “âşık”  tutmuştur.  Ozan  kelimesi  ayrıca, 
“geveze,  boşboğaz,  çenesi  düşük,  saçma  sapan  söz  söyleyen” 
manası da ifade etmiştir.
Yunus için ozan denmesi yanlıştır. O, bir saz şairi değildir. 
Şair  kelimesini  Arapça  asıllıdır  diye  beğenmeyip  yerine,  başka, 
bir manaya gelen ozan kelimesini kullanmak isabetli bir hareket 
sayılamaz.  Fakat,  nedense  bir  ozan  modasıdır  almış  gidiyor. 
Yalnız,  Yunus  Emre  için  değil,  başka  şairlerimiz  için  de  ozan 
deyimine yer veriliyor. Böylece Mevlânâ da, Fuzûlî de, Bakî de, 
Şeyh Galip de, Abdülhak Hâmid de, Mehmet Âkif  de, başkaları 
da hep ozan oluyor. Halbuki, bunların hiç birisi ozan değil. Ozan, 
yâni “saz şâiri” olan Karacaoğlan, Dertli, Zihni, Dadaloğlu v.s. 
Ama, yıllardır bu yanlış tekrarlanıp duruyor. Mevlânâ için şahsen 
kaç kere ben, “büyük Türk düşünürü ve ozan’ı” demeyip “büyük 
Türk mutasavvıfı ve şairi” diyelim diye uyardım. Lâkin, en aklı 
başında sandıklarımıza  bile tesir etmedi. Anlaşılan, moda, akla 
olduğu bâzan ilme de galip geliyor.
Yunus için “halk şairi” deyiminin de pek yerinde olmadığı 
kanaatindeyim.  Yunus  halk  içinden  yetişmiş  ve  halka  da  hitap 
edem  bir  şair  olmakla  beraber,  bir  halk  şairi  değildir.  Tekke 
şairidir, şiirlerini saz refakatinde söylememiştir; İlâhiler suretinde 
terennüm  etmiştir.  Onun  için  belki  “mutasavvıf   halk  şairi”dir 
denilebilir. Fakat doğrusu, o yalnız halkın değil, hepinizin şairidir. 
Hepimizin hattâ bütün insanlığın...
Bütün  insanlığın  şairi  denince  hatıra  hemen  onun 
“hümanistliği”  gelir  ve  ortaya  bu  hususla  ilgili  başka  bir  yanlış 
anlaşılma meselesi- çıkar. Yerli yabancı birçok edebiyatçılar, hattâ 


35
araştırmacılar  Yunus’taki  insan  sevgisini  ve  onun  bağlı  olduğu 
dünya görüşünü bilerek ve bilmeyerek ters bir şekilde anlamış ve 
anlatmışlardır. Yunus, bu adamlarca Doğu âleminde ve Türklük 
dünyasında benzeri olmayan, bu köklerle ilgisiz bir hümanist ve bir 
kozmopolit olarak yorumlanmakta ve bu suretle gösterilmektedir. 
Bilhassa yabancı kimseler ayrıca Türklük ve İslâmlık âlemlerinin 
insan sevgisinden mahrum bir anlayışa sahip olduğunu, Yunus’un 
nasılsa ortaya çıktığını ileri sürüyorlar. Bütün bu görüşler baştan 
aşağı yanlıştır. Yunus Emre İslâm tasavvufunun esasını teşkil eden 
ve  Türkün  günlük  hayatında  hâkim  unsur  olarak  görünen  ve 
tam manisiyle yaşanan insan sevgisini, insana verilen değeri dile 
getirmiştir.
Yunus Emre’nin hümanizmasının kaynağını başka yerlerde 
aramak  manasızdır.  Onda  görülen  bu  insan  sevgisi  tamamıyla 
İslâm  dininin  esaslarına  ve  bunu  en  iyi  şekilde  tatbik  eden 
Türk  milletinin  değer  hükümlerine  dayanmaktadır.  Kur’ân-ı 
Kerim’de  “müminler  birbirinin  kardeşidir”  buyrulmuştur.  Hz. 
Peygamberimizin ise, “Ey Allahın kulları, hepiniz kardeş olun”, 
“Kendisi  için  sevdiği  şeyi  mümin  kardeşi  için  de  sevmeyen 
tam  mümin  olamaz”,  “Birbirinize  kin  tutmayınız,  birbirinizi 
kıskanmayınız,  birbirinize  sırt  çevirip  alâkasız  davranmayınız” 
gibi  hadisleri  vardır.  İslâmiyette  “İnsan”ın  çok  büyük  değeri 
vardır, İslâm insanı “zübbe-i âlem” ve “eşref-i mahlûkat” olarak 
kabul etmektedir.
Yunus  Emre  de,  başkaları  gibi,  İslâmın  insan  anlayışını  ve 
görüşünü, hayat telâkkisini anlatmıştır. Onun büyüklüğü bunları 
ifade  edişteki  kudretinden  ileri  gelmektedir.  İslâm  tasavvufunu 
ve  İslâm’ın  insan  telâkkisi  ve  görüşünü  Fars  dilinde  en  güzel 
şekilde  Mevlânâ,  Türkçede  ise  Yunus  Emre  ifade  etmiştir. 
Yunus’un büyüklüğü buradadır. Yoksa, tasavvufu, vahdet-i vücut 
görüşünü, insan sevgisini işleyen pek çok kimse çıkmıştır. Yunus 
Emre, İslâm’ın ve Türkün insanını, köyden, kentten çizgiler ve 
levhalar içerisinde dile getirmiş; “varlığın birliği” felsefesini çok 
sade, fakat derin şekilde işlemiştir. Yunus Emre, Türkçeyi en güzel 
şekilde kullanan, onu yeni bir edebiyat dili hâline getiren büyük 
şairimizdir.
(Türk Yurdu, sayı:319 İstanbul, 1966)


36

Yüklə 0,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin