Dinler Tarihi de Mezhepler Tarihi’nin yaptığı gibi klâsik dönemde
Kelam ilmi ile birlikte çalışmış, yanlış inanç ve uygulamaları kaynaklarında
tespit ederek kelamcılara veri sağlamıştır. Şehristânî’nin el-Milel ve’n-Nihal adlı eserinde görüldüğü gibi bazı kaynaklar, muhtevalarında Mezhepler
Tarihi ile Dinler Tarihi’ni birleştirmişler, İslâm kökenli mezhepleri inceleme
yöntemlerini diğer dinlere bağlı mezhepleri incelerken de uygulamışlardır. Tarihte teşekkül etmiş bazı İslâm mezheplerinin diğer dinî sistemlerin
inanç ve pratiklerinden yoğun şekilde etkilendikleri bilinmektedir. Aynı etki-
leşimler günümüzde de bazı akım ve gruplar için devam etmektedir. Bahâilik
örneğinde olduğu gibi bazı İslâm kökenli oluşumlar bağımsız bir din olmaya
doğru evrilmektedir. Bu nedenlerle Dinler Tarihi ile Mezhepler Tarihi’nin
işbirliği modern dönemde de betimleyici metodu esas almak suretiyle kaçınıl-
maz olarak sürecektir.
Mezheplerin inançlarına ait kavramların, terminolojik bakiyelerin, gele-
neklerin, ritüellerin yani fenomenlerin incelenmesinde Din Fenomenolojisi disiplini Mezhepler Tarihi’ne yardımcı olur. Genel olarak dinî ilimler, kendi
disiplinlerinin konu ve yöntemlerine göre dinî verileri çalışırlar. Fakat söz
konusu verilerin temel özleriyle ilgilenmezler. Bu temele iniş ameliyesi Din
Fenomenolojisi’nin ilgi alanıdır. Bu disiplin, dinleri veya mezhepleri diğer-
leri ile karşılaştırmaya kalkışmaz. Tasvirci bir yöntem kullanmaz. Benzer
olay ve olguları (fenomenleri), ortaya çıktıkları dinler, mezhepler veya diğer
dinî yapılar içinde bulur, çıkarır, onları biraraya getirerek gruplar halinde ele
alır, mukayeseler yapar ve böylelikle onları anlamaya çalışır.
Bunları yaparken Din Fenomenolojisi, Dinler Tarihi’nden ve Mezhepler
Tarihi’nden veri sağlar. Vardığı sonuçlardan, her iki bilim dalı da istifade
eder. Bu istifade tenâsüh, hulûl, mehdilik, ikrar, takiyye, ric’at, mut’a gibi
kavram, terminoloji, inanç, mitos, ritüel ve geleneklerin derinlikli olarak
anlaşılmasında vazgeçilmez değerdedir (Büyükkara, 2005).
Mezhepler ve dinî gruplar sosyal gerçeklikler olduklarından Din