56
fazla bir varlık gösterememiştir. Batılı müsteşriklerden bazıları ikinci hicri
asırdaki bu duraklamayı Mu‘tezilîler'in, Abbâsîler'in ilk döneminde Ehl-i
Beyt’ten Muhammed Nefsüzzekiyye'nin başlattığı isyana verdikleri destek
sebebiyle mâruz kaldıkları baskıyla irtibatlandırırken, Kâdî Abdülcebbâr
bunu, Mu‘tezile'nin cebir itikadına karşı çıkışı sebebiyle gördüğü baskıya
bağlamıştır.
Bu arada Mu‘tezile'nin ortaya çıkışını iç âmiller yanında İran dinleri,
Yahudilik, Hıristiyanlık ve Yunan felsefesi gibi dış etkenlerle açıklayan ilim
adamlarının bulunduğu da hatırlanmalıdır. Bütün bunlar göz önüne
alındığında Mu‘tezilî fikirlerin ortaya çıkışında birbirine paralel iki faktörün
etkili olduğunu söylemek mümkündür: 1. Mürtekib-i kebîre, Allah'ın sıfatları,
iradî fiiller, Kur'an'ın mahlûk oluşu gibi tartışmalar üzerindeki iç siyasî ve
fikrî ihtilâflar. 2. Varlığın mahiyeti, cevher, araz, hareket, sükûn gibi konular
üzerindeki dış felsefi etkenler.
Mu‘tezile'nin gelişmesi Abbasîler döneminde olmuştur. Halife Mansûr ile
Amr b. Ubeyd arasındaki dostluk bilinmektedir. Mehdî'nin hilafeti
döneminde, Mu‘tezile'nin mücadele metodundan ve iknâ gücünden istifade
edilmek istenince, Mu‘tezile, Abbasîler’in adeta resmi mezhebi niteliğini
kazanmaya başladı. Oldukça yaygınlaşan Allah'ı inkâr fikrinin önüne geçmek
ve zındıklar ile mücadele etmekte Mu‘tezile metodunun daha geçerli
olacağına inanan bazı idareciler, Mu‘tezile görüşlerini âlimlere ve diğer
insanlara zorla kabul ettirmeye çalıştılar. Hârûn Reşîd'in iktidara gelmesiyle
Mu‘tezilîler itibarlarını arttırdılar. Mu‘tezilî âlimlerin bilgisine ve ikna
gücüne önem veren halife, bazılarını tebliğ ve irşad için Bizans’tan Çin'e
kadar uzanan birçok bölgeye gönderdi. Bu dönemde Kaderiyye telakkisini
benimseyen Yahya b. Hamza el-Hadramî Şam kâdılığına getirildi.
Mu‘tezilîler Halife Emîn'in tahta çıkmasıyla biraz nüfuz kaybına uğradılar ve
kardeşiyle yaptığı iktidar mücadelesinde onu değil Me'mûn'u desteklediler.
Me'mûn, Arapçılığa karşı İranlılar ve Türkler'den, Sünnîliğe ve Şîa'ya karşı
da Mu‘tezilîler'den istifade etme siyaseti güttü. Bişr b. Mu'temir, Sümâme b.
Eşres ve İbn Ebî Duâd gibi Mu‘tezile âlimleri halifeyi etkileyerek
mezheplerini sarayın resmî ideolojisi haline getirdiler. Özellikle vezirliğe
tayin ettiği İbn Ebî Duâd'ın telkinleriyle Kur'an’ın yaratılmış (mahlûk)
olduğu fikrini benimseyen Halife 218 (833) yılından itibaren bu fikri
reddeden kadılara ve âlimlere baskı uyguladı (
mihne). Halife Mu'tasım ve
Halife Vâsık devirlerinde de aynı uygulama devam etti. 232'de (847) iktidara
gelen Halife Mütevekkil, devletin Mu‘tezile'yi destekleme siyasetine son
verdi. Böylece Mu‘tezile'nin yükselişi durdu.
Teoride ferdin hürriyetini savunan Mu‘tezile, uygulamada baskıcılığa
destek vermesi nedeniyle çöküşe sürüklenmeye başladı. Neticede “
cüz’ün lâ
Dostları ilə paylaş: