270 /
Yrd. Doç. Dr. Muharrem YILDIZ
Mehmet Mekin MEÇİN
EKEV AKADEMİ DERGİSİ
karşı hayranlıklarını gizleyememiş (Allen,1996:449) ve din fenomenolojisine getirdiği
sistematik yenilikler yüzünden onu “sistematik din fenomenolojisinin kurucusu” kabul
etmişlerdir ( Alıcı, 2005: 88).
Leeuw’a göre fenomenoloji,
henüz fenomene dönüşmemiş cennet yahut cehennem
gibi alanlarla ilgilenemez. Fenomenolojinin ilgileneceği alan, fenomenlerin dünyası olan
görülen âlem, yeryüzüne ait olan görüngülerdir, asumana ait bilinmezler değil. Eğer fe-
nomenolojinin din hakkında söyleyeceği bir şey varsa ancak fenomene nüfuz ederek öze
dair bir şey söyleme cesaretini gösterebilir. Çünkü ona göre fenomenoloji teoloji değildir.
Nitekim teoloji Tanrı hakkında konuşmaktadır ki bunu fenomenoloji yapamaz. Eğer fe-
nomenoloji Tanrı hakkında konuşursa Tanrı ya özne ya da nesneye indirgenmiş olacaktır.
Hâlbuki Tanrı ne öznedir ne de nesne. Her ne kadar Tanrı, dini tecrübeyi yaşayan ve ilahi
vahye karşılık veren erkek ve kadını gözlemliyor olsa da, vahyin kendisi erişilmez olarak
kalacaktır. Bundan dolayı o şöyle der: “Biz asla Tanrı’nın sözlerini herhangi bir pür ente-
lektüellikle anlayamayız: Bizim anladığımız şey, sadece kendi yanıtımızdır…” (Sharpe,
2002:129) Son tahlilde fenomenoloji, “
Yukarıdaki’nin (Tanrı’nın) sevgisiyle rızıklanma-
sına rağmen kendini yeryüzünde, evinde hisseder” (Alıcı, 2005: 87).
Dostları ilə paylaş: