Peşaver geceleri


Âl-i Muhammed Hakk’ın Feyiz Vesileleridirler



Yüklə 3,04 Mb.
səhifə26/185
tarix27.05.2018
ölçüsü3,04 Mb.
#51853
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   185

Âl-i Muhammed Hakk’ın Feyiz Vesileleridirler


Biz şialar, Âl-i Muhammed (aleyhim’us- selam) işlerimizi yalnız başlarına ve kendileri hallediyorlar demiyoruz. Aksine O’nları Allah’ın salih kulları biliyor ve Allah’ın feyzine ulaşmak için birer vasıta olarak kabul ediyoruz. Bizim O’nları vesileler olarak kabul etmemiz, Resulullah (s.a.a)’in emrettiği içindir.

Hafız: Resulullah (s.a.a) nerede O’nları vesileler kılmamızı emretmiştir? Bu ayetin Âl-i Muhammed’e ait olduğunu nereden söylüyorsunuz?

Davetçi: Birçok hadiste Resulullah (s.a.a), tehlikelerden kurtulmak için Ehl-i Beytine tevessül etmemizi emretmiştir.

Hafız: O hadislerden aklınızda olanlardan bazılarını söyleye bilir misiniz?

Davetçi: Vesileden maksat Hz. Peygamber’in Ehl-i Beyt’idir; buna delilimiz, Hafız Ebu Naim İsfehani’nin “Nüzul’ul- Kur’ân fi Aliyyin” (Ali’nin hakkında nazil olan ayetler) adlı eserinde, Hafız Ebubekr Şirazi “Ma Nezele Min’el- Kur’ân’i fi Aliyyin” (Kur’ân’dan Ali hakkında nazil olan şeyler)’de, İmam Ahmed Sa’lebi kendi yazdığı tefsirde naklettikleri şeylerdi. Onlar şöyle diyorlar:

Bu ayet-i kerime (Maide/35)’deki vesileden amaç, Hz. Peygamber’in Ehl-i Beyt’idir. Bu konuda Resulullah (s.a.a)’den birçok hadisler naklolunmuştur.

Büyük alimlerinizden İbn-i Ebi’l- Hadid Mütezili “Şerh-i Nehc’ul- Belağa” adlı eserinin 4. Cildinin, 39. sayfasında, Hz. Fatıma (a.s)’ın hutbesinden bu ayete delil olarak bir cümleyi aktarıyor. Hz. Fatıma (a.s) “Fedek” olayında Muhacir ve Ensar’a yönelik bir hutbe okumuştur. Bu hutbenin başlarında Hz. Fatıma (a.s) şöyle buyuruyor: “Göklerde ve yerde ne varsa, azameti ve nuru için ibadet edilen Allah’a hamd ediyorum. Bütün vesilelerin hedefi O’dur ve O’nun insanların içindeki vesilesi biziz.”


Sekaleyn Hadisi


Hz. Peygamber’in pâk Ehl-i Beyt’ine tevessül edip O’nlara sarılmanın sağlam delillerinden birisi de Sekaleyn hadisidir. Bu hadisi, hem Sünniler, hem de şialar sahih senetlerle mütevatir olarak nakletmişlerdir. Resulullah (s.a.a) o hadisin bir yerinde şöyle buyuruyor:

...Eğer onlara sarılırsanız, benden sonra asla sapmazsınız.”



Hafız: Bu hadise mütevatir ve senedi sahih demekle galiba hata yapıyorsunuz. Çünkü bu bizim büyük alimlerimizin yanında malum değildir. Büyük şeyhimiz sünnet ve cemaatın kıble ve kâbesi Muhammed bin İsmail Buhari Kur’ân’dan sonra en sahih olan kendi muteber sahihinde (Sahih-i Buhari) bu hadisi nakletmemiştir.

Davetçi: Ben hata yapmadım. Aksine bu hadisin muteber olduğunu alimleriniz kesin olarak kabul etmektedirler. Hatta İbn-i Hacer-i Mekki gibi çok mutaassıp birisi dahi bu hadisin sahih olduğuna itiraf etmiştir. Şüphenizin giderilmesi için “Savaik’ul- Muhrika”nın ikinci faslının sonlarına doğru 89 ve 90. sayfalarında 11. babdaki 4. ayetin aşağısında Tirmizi, Ahmet bin Hanbel, Taberani ve Müslim’den hadisler naklettikten sonra şöyle diyor: “Bil ki, Sekaleyn’e (Kur’ân ve Ehl-i Beyt ) sarılma hadisi birçok yollarla 20’den fazla sahabeden nakledilmiştir.”

Daha sonra şöyle diyor: “Bazıları Resulullah (s.a.a)’in bu hadisi veda Haccı’nda Arafat’ta iken, bazıları Medine’de ölüm döşeğinde ve odası sahabelerle dolu olduğu zaman, bazıları Gadir-i Hum’da, bazıları da Tâif’ten döndükten sonra buyurduğu konusunda ihtilaf etmişlerdir.”

Daha sonra kendi görüşünü şöyle açıklıyor: “Bu ihtilafların arasında her hangi bir çelişki yoktur. Resulullah’ın (s.a.a) adı geçen bütün yerlerde, Kur’ân’ın ve Ehl-i Beyt (a.s)’ın azametini ispat etmek için bu hadisi defalarca buyurmasında bir sakınca yoktur.”

Taassuptan Uzak Olmak Saadete Sebep Olur


Hadis Sahih-i Buhari’de yoktur öyleyse zayıftır sözüne gelince, bu söz birçok yönden red olmuş ve alimlerin kabul etmediği bir şeydir. Eğer Buhari, hadisi nakletmemişse, karşılığında öteki büyük alimlerinizin geneli nakletmişlerdir. Hatta Sahihi-i Buhari’yle aynı seviyede olan Sahih-i Müslim ve diğer Sihahlar bunu (Sahih-i Buhari’nin dışında) genişçe nakletmişlerdir.

Ya sihahları ve muteber kitaplarınızı bir kenara atacak ve akidenizi yalnızca Sahih-i Buhari’de yazılanlarla sınırlandıracaksınız; ya da öteki alimlerinizin de kendi zamanlarında Ehl-i Sünnetin en adil, en alim ve en bilgin insanlar olduklarını itiraf edip onları da kabul edeceksiniz. Özellikle de Sihah-ı Sitteyi yazanları. Böyle olunca da eğer bir hadis Sahih-i Buhari’de bazı sebeplerden dolayı nakledilmemiş ve ötekilerde nakledilmiş olursa, o zaman onu kabul etmek zorundasınız.



Hafız: Buhari’nin üstünde durmamızın her hangi özel bir sebebi yoktur. Yalnızca Buhari çok ihtiyatlı ve hadis nakletmekte titiz olduğundan, senet veya metin yönünden sakıncalı veya akla uygun olmayan hadisleri nakletmemiştir.

Davetçi: Siz Ehl-i Sünnet’in yaptığı hatalardan biri de, “bir şeyi sevmek, insanı kör ve sağır eder” kaidesi esasına göre işte buradadır. Buhari hakkında guluv ediyorsunuz (yani onu sahip olduğu makamdan yüksekte görüyorsunuz). Onun çok dakik olduğunu ve Sahihinde getirdiği her hadisin çok muteber, hatta vahiy gibi olduğunu zannediyorsunuz. Halbuki zannettiğiniz gibi değildir. Buhari hadislerin senedinde getirdiği birçok kişi (ravi) merdut (reddedilmiş), menfur (nefret edilmiş), kezzap (yalancı) ve uydurukçu insanlardır.

Hafız: Aslında sizin bu sözleriniz merdut ve menfurdur. Siz Buhari gibi birisinin ilmi makamına ihanet ediyorsunuz. (Yani Ehl-i Sünnet ve cemaatin hepsine ihanet ettiniz.)

Davetçi: İlmi bir eleştiri ihanet ise, öyleyse hadisleri dikkat ve titizlikle incelemiş olan, muteber Sahihlerdeki, özellikle Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki birçok hadisin senedinde uydurukçu, kezzap ve merdut (sözlerine itibar olmayıp reddedilen) birçok kişinin olduğunu söyleyen büyük alimleriniz de, ilim makamına ihanet etmiş ve merdut insanlardır.

Hadis kitapları konusunda dakik ve titiz davranırsanız iyi olur. Onları okuduğunuz zaman guluv ederek; “Buhari ve Müslim onları nakletmiş, öyleyse hepsi sahih ve doğrudur” demeyin.

Sihah-i Sitte, özellikle de Sahih-i Müslim ve Buhari’ye guluv gözüyle bakan siz ve diğer alimler, önce onlardaki hadisleri eleştirip sahihlerle sahih olmayanları belirten kitaplara bir baş vurursanız iyi olur. Böylece Buhari’nin azametini, hadis nakletmekteki dikkatinin ne derecede olduğunu görürsünüz.

Eğer Süyuti’nin “El-Leali’l- Mesnua fi Ehadis’il- Mevzua” eserine, Zehebi’nin “Mizan’ul- İ’tidal” ve “Telhis’ul- Müstedrek” adlı kitaplarına, İbn-i Cevzi’nin “Tezkiret’ul- Mevzuat”ına, Ebubekir Ahmed bin Ali Hatip el-Bağdadi’nin yazmış olduğu “ Tarih-i Bağdadi” ye ve kısaca “Rical” konusunda büyük alimlerinizin yazmış oldukları kitapları okursanız, beni suçlamaz ve “Buhari’ye ihanet ettin” demezsiniz.



Yüklə 3,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   185




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin