Prof. Dr. Bahri Öztürk İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Öğretim Üyesi


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Delillerin İkamesi Delillerin ikamesi ve reddi



Yüklə 3,06 Mb.
səhifə38/52
tarix02.11.2017
ölçüsü3,06 Mb.
#26979
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   52

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM


Delillerin İkamesi

Delillerin ikamesi ve reddi


Madde 213- Delillerin ikamesi, tanıkların ve bilirkişinin dinlenmesi ve diğer ispat araçlarının ortaya konulması demektir.

Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ikamesine başlanır. Ancak, sanığın sorgusunun yapılmamış olması delillerin ikamesine engel olmaz. Sonradan gelen sanığa, ikame edilen deliller bildirilir.

İkamesi istenilen herhangi bir delil aşağıda yazılı hâllerde reddolunabilir:

1. Delil ikamesi kanun hükümlerine aykırı ise,

2. Delilin belli, açık bir hususa ilişkin olması nedeniyle ikamesi gereksiz ise,

3. Delil ile ispat edilmek istenilen olayın karara etkisi yoksa veya sanık lehine önceden sabit olmuş bir duruma ilişkin ise,

4. Delil hiçbir suretle maksada elverişli değilse,

5. Delilin elde edilmesi olanağı yoksa,

6. Delil ikamesi istemi davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa,

7. Sanığı şüpheden kurtaracak önemli bir iddia ileri sürülüp de bu iddiada belirtilen olay, ispatı gerektirmeyecek nitelikte ise.

Üçüncü fıkra hükmü, hâkim tarafından yürütülen soruşturmada veya 183 üncü madde gereğince duruşma hazırlığında veya ilk olarak duruşmaya davet edilip dinlenmeleri istenilen tanıklar ve bilirkişiler hakkında ve diğer ispat araçlarının ortaya konulması hâlinde de uygulanır.

Cumhuriyet savcısı, katılan, sanık veya avukatı birlikte rıza gösterirlerse, tanığın veya bilirkişinin dinlenmesinden veya başka herhangi bir delilin ikamesinden vazgeçilebilir.

Katılan, yalnız kişisel haklarını ispat için gösterdiği delilden her zaman vazgeçebilir.


AÇIKLAMA:





DELİL VE VAKIANIN GEÇ İKAME VE İRAT EDİLMESİ

MADDE 239 - Bir delilin veya ispat olunacak vakıanın geç irat edilmesi, ikamesi talebinin reddine sebep olmaz.

Bununla beraber dinlenecek şahidin veya ehlihibrenin ismi hasma geç tebliğ edilmiş yahut ispat edilecek hâdise hasım tarafı için lâzımgelen malâmatı elde etmeğe vakit müsait olmıyacak derecede geç bildirmişse hasım tarafı delillerin ikamesi hitam bulmazdan evvel malûmat almak üzere duruşmanın talikını istiyebilir.

Reisin veya mahkemenin emriyle davet olunacak şahitler ve ehlihibre hakkında Cumhuriyet Müddeiumumisi ve maznun dahi bu hakkı haizdirler.

Bu talepler hakkında mahkeme kanaatine göre karar verir.







DELİL VE OLAYIN GEÇ BİLDİRİLMESİ

MADDE 207. - (1) Delilin ortaya konulması istemi, bunun veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez.


Delil ve olayın geç bildirilmesi

Madde 215- Delil toplanması istemi, delilin veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez.

Dinlenecek tanık veya bilirkişinin adı katılana, sanığa veya Cumhuriyet savcısına geç tebliğ edilmiş veya ispat edilecek olay adı geçenlere gereken bilgileri elde etmeye olanak vermeyecek derecede geç bildirilmişse, delillerin ikamesi sona ermeden önce bilgi almak üzere duruşmanın ertelenmesi istenebilir.

Mahkeme başkanı veya hâkim emriyle davet olunacak tanıklar ve bilirkişiler hakkında Cumhuriyet savcısı, katılan ve sanık da bu hakka sahiptirler.

Bu istemler hakkında mahkemece karar verilir.




AÇIKLAMA:




SORGU SIRASINDA MAZNUNUN MAHKEMEDEN ÇIKARILABİLECEĞİ HALLER

MADDE 240 - Maznunun yüzüne karşı şeriklerinden birinin veya bir şahidin hakikatı söylemiyeceğinden korkulursa, mahkeme sorgu ve dinleme sırasında o maznunun mahkeme salonundan çıkarılmasını emredebilir.

Şukadar ki maznun tekrar getirildiği zaman gıyabında yapılan söz ve işlerin esaslı noktaları kendisine bildirilir.







SORGU SIRASINDA SANIĞIN MAHKEME SALONUNDAN ÇIKARILABİLMESİ

MADDE 200. - (1) Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.

(2) Sanık tekrar getirildiğinde, tutanaklar okunur ve gerektiğinde içeriği anlatılır.


Sorgu sırasında sanığın mahkemeden çıkarılabilmesi

Madde 206- Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.

Sanık tekrar getirildiğinde, tutanaklar okunur ve gerektiğinde içeriği anlatılır.




AÇIKLAMA:





ŞAHİDİN VE EHLİHİBRENİN DİNLENDİKTEN SONRA MAHKEMEDEN UZAKLAŞMALARI

MADDE 241 - Şahitler ve ehlihibre dinlendikten sonra ancak reisin emir ve müsaadesiyle mahkemeden çıkabilirler. Bunun için evvelce Cumhuriyet Müddeiumumisine ve maznuna sorulur.









TANIĞIN DURUŞMA SALONUNDAN AYRILMASI

MADDE 208. - (1) Tanıklar, dinlendikten sonra ancak mahkeme başkanı veya hâkimin izniyle duruşma salonundan ayrılabilir.





AÇIKLAMA:





DURUŞMA SIRASINDA OKUNACAK SÜBUT SEBEPLERİ

MADDE 242 - Sübut sebepleri olarak kullanılacak senetler ve sair evrak duruşma sırasında okutturulur.

Evvelce verilmiş olan mahkûmiyet ilâmlariyle adlî sicil hulâsaları ve şahsi ahval sicilleri hakkında dahi bu suretle muamele olunur. Bu hüküm keşif ve muayeneyi tazammun eden zabıt varakaları hakkında da caridir.







DURUŞMADA OKUNMASI ZORUNLU BELGE VE TUTANAKLAR

MADDE 209. - (1) Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adlî sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı belgeler, duruşmada okunur.

(2) Sanığa veya mağdura ait kişisel verilerin yer aldığı belgelerin, açıkça istemeleri halinde, kapalı oturumda okunmasına mahkemece karar verilebilir.





AÇIKLAMA:





DELİLİN BİR ŞAHİTTEN İBARET OLMASI

MADDE 243 - Bir vakıanın delili bir şahidin şahsi malûmatından ibaret ise bu şahit duruşma esnasında dinlenir.

Şahidin daha evvelce şahadetini ihtiva eden zabıt varakalarının ve yazılı beyanlarının okunması şifahi şahadet yerine geçemez.







DURUŞMADA OKUNMAYACAK BELGELER

MADDE 210. - (1) Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez.

(2) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişi, duruşmada tanıklıktan çekindiğinde, önceki ifadesine ilişkin tutanak okunamaz.





AÇIKLAMA:




ZABIT VARAKALARININ OKUNMASİYLE İKTİFA OLUNABİLECEK HALLER

MADDE 244 - Bir şahit veya ehlihibre yahut maznunun şeriklerinden biri vefat etmiş veya akıl hastalığına tutulmuş veya meskeni bulunmamış olursa evvelce alınan ifadesini havi zabıt varakasının okunmasiyle iktifa olunabilir. Evvelce mahkûm olan şerik hakkında dahi hüküm böyledir.

(Değişik fıkra: 3206 - 21.05.1985) 162 ve 216 ncı maddelere göre dinlenen tanık ve bilirkişilere ait tutunağın okunmasıyla da yetinilebilir.

Zabıt varakalarının bu suretle okunması ancak mahkeme karariyle olur. Bu kararda zabıt varakalarının okutturulmasını icap ettiren sebepler ve ifadesi okutturulan şahsın evvelce yeminle dinlenmiş olup olmadığı beyan olunacaktır. Bu hükümler şahit ve ehlihibrenin yeniden dinlenmesi halinde yeminin lüzumuna dair olan hükümleri değiştirmez.







DURUŞMADA OKUNMASIYLA YETİNİLEBİLECEK BELGELER

MADDE 211. - (1) a) Tanık veya sanığın suç ortağı ölmüş veya akıl hastalığına tutulmuş olur veya bulunduğu yer öğrenilemezse,

b) Tanık veya sanığın suç ortağının duruşmada hazır bulunması, hastalık, malûllük veya giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle belli olmayan bir süre için olanaklı değilse,

c) İfadesinin önem derecesi itibarıyla tanığın duruşmada hazır bulunması gerekli sayılmıyorsa,

Bu kişilerin dinlenmesi yerine, daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanaklar ile kendilerinin yazmış olduğu belgeler okunabilir.

(2) Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanık veya müdafii birinci fıkrada belirtilenlerin dışında kalan tutanakların okunmasına birlikte rıza gösterebilirler.





AÇIKLAMA:





ŞAHİTLİKTEN ÇEKİNME HAKKINI SONRADAN KULLANAN ŞAHİDİN İFADESİ

MADDE 245 - Duruşmadan önce dinlenipte ilk defa olarak duruşma esnasında şahitlik etmekten çekinmek hakkını kullanan şahidin yazılı ifadesi dahi okunmaz.









DURUŞMADA OKUNMAYACAK BELGELER

MADDE 210. - (1) Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez.

(2) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişi, duruşmada tanıklıktan çekindiğinde, önceki ifadesine ilişkin tutanak okunamaz.





AÇIKLAMA:




ŞAHİT VE EHLİHİBREYE EVVELCE MAZBUT İFADELERİN OKUNABİLECEĞİ HALLER

MADDE 246 - Şahitlerden veya ehlihibreden biri bir vakıayı hatırlayamadığını beyan ederse evvelki şahadetini muhtevi olan zabıt varakasının o vakıaya mütaallik olan kısmı okunarak meseleyi hatırlamasına yardım edilir.

Şahidin son şahadetiyle evvelki ifadesi arasında tenakuz bulunupta duruşmayı kesmeksizin başka suretle telif veya izalesi mümkün olmazsa mazbut ifadesi okunabilir.







TANIĞIN ÖNCEKİ İFADESİNİN OKUNMASI

MADDE 212. - (1) Tanık, bir hususu hatırlayamadığını söylerse önceki ifadesini içeren tutanağın ilgili kısmı okunarak hatırlamasına yardım edilir.

(2) Tanığın duruşmadaki ifadesiyle önceki ifadesi arasında çelişki bulunduğunda, evvelce alınmış ifadesi okunarak çelişkinin giderilmesine çalışılır.





AÇIKLAMA:





MAZNUNUN EVVELCE MAZBUT İFADESİNİN OKUNABİLECEĞİ HALLER

MADDE 247 - Maznunun hâkim tarafından tanzim kılınan zabıt varakasındaki ifadesi ikrarına delil olmak üzere okunabilir.

Maznunun evvelki ve sonraki ifadeleri arasında tenakuz bulunupta duruşmayı kesmeksizin başka suretle telif veya izalesi mümkün olmasa mazbut ifadesi okunabilir.







SANIĞIN ÖNCEKİ İFADESİNİN OKUNMASI

MADDE 213. - (1) Aralarında çelişki bulunması halinde; sanığın, hâkim veya mahkeme huzurunda yaptığı açıklamalar ile Cumhuriyet savcısı tarafından alınan veya müdafiinin hazır bulunduğu kolluk ifadesine ilişkin tutanaklar duruşmada okunabilir.





AÇIKLAMA:





İFADELERİN OKUNDUĞUNUN ZAPTA YAZILMASI

MADDE 248 - 246 ve 247 nci maddelerde beyan olunan hallerde okuma keyfiyeti ve bunu icap ettiren sebepler Cumhuriyet Müddeiumumisinin veya maznunun talebi üzerine zabıtnameye yazılır.







CMK da yoktur.




AÇIKLAMA:





RAPORLARIN VE DİĞER EVRAKIN OKUNMASI

MADDE 249 - Maznunun tavru hareketine dair şahadetnameler müstesna olmak üzere başka bir şahadetname veya mütalâayı muhtevi olarak resmî dairelerden yazılı evrak ile muayeneyi havi tabip veya ehlihibre raporları okunabilir.

Bu raporlar üzerine istizaha lüzum görülürse imza edenlerin yazılı veya şifahi olarak fennî mütalâaları alınır. Şukadar ki keşif ve muayeneye dair olan mütalâalar bir heyet tarafından verilmişse mahkeme duruşma esnasında heyetin mütalaasını beyan etmek vazifesini âzasından birine vermeği o heyete teklif edebilir.






RAPOR, BELGE VE DİĞER YAZILARIN OKUNMASI

MADDE 214. - (1) Bir açıklamayı ve görüşü içeren resmî belge ve diğer yazılar ve fennî muayene ve doktor raporlarının okunmasından sonra gerekli görülürse belge ve diğer yazılar veya raporda imzası bulunanlar, açıklamada bulunmak üzere duruşmaya çağrılabilirler.

(2) Açıklama ve görüş veya rapor bir kurul tarafından verilmişse mahkeme, kurulun görüşünü açıklamak üzere görevi, üyelerden birine vermeyi kurula önerebilir.

(3) Bilimsel görüşlere ilişkin açıklama, bu Kanunun 68 inci madde hükümlerine göre yapılır.





AÇIKLAMA:





DİNLENME VE OKUNMADAN SONRA MAZNUNA NE DİYECEĞİNİN SORULMASI

MADDE 250 - Şahidin, ehlihibrenin veya şerikinin dinlenmesinden ve herhangi bir varakanın okunmasından sonra bunlara karşı bir diyeceği olup olmadığı maznuna sorulur.








DİNLENME VEOKUMADAN SONRA DİYECEĞİN SORULMASI

MADDE 215. - (1) Suç ortağının, tanığın veya bilirkişinin dinlenmesinden ve herhangi bir belgenin okunmasından sonra bunlara karşı bir diyecekleri olup olmadığı katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine sorulur.





AÇIKLAMA:





MÜDDEİUMUMUMİNİN, MAZNUN VE MESULÜ BİLMALİN İDDİALARI VE SÖZLERİ

MADDE 251 - (Değişik: 3006 - 08.06.1936) Delillerin ikame ve münakaşası bittikten sonra söz davacıya ve ondan sonra Cumhuriyet Müddeiumumisine, sonra mesulü bilmale ve daha sonra da hemen maznuna verilir.

Cumhuriyet Müddeiumumisi maznuna ve maznun ve müdafii de Cumhuriyet Müddeiumumisine cevap vermek hakkını haizdirler. Reisin müsaadesile davacı ve mesulü bilmal de cevap verebilir. En son söz maznunundur.

Maznun namına müdafi tarafından müdafaada bulunsa dahi müdafaaya ilâve edecek başka bir şey olup olmadığı maznuna sorulur.









DELİLLERİN TARTIŞILMASI

MADDE 216. - (1) Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine veya kanunî temsilcisine verilir.

(2) Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcisinin açıklamalarına; sanık ve müdafii ya da kanunî temsilcisi de Cumhuriyet savcısının ve katılanın veya vekilinin açıklamalarına cevap verebilir.

(3) Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir.





AÇIKLAMA:





TERCÜMAN BULUNDURULACAK HALLER

MADDE 252 - Maznun Türkçe bilmiyorsa bir tercüman vasıtasiyle hiç olmazsa Cumhuriyet Müddeiumumisinin ve müdafiin son iddia ve müdafaalarının neticeleri kendisine anlatılır.

Sağır veya dilsiz olan maznuna bunlar yazı ile bildirilemiyecek olursa 58 inci madde mucibince muamele olunur.







TERCÜMAN BULUNDURULACAK HALLER

MADDE 202. - (1) Sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa; mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir.

(2) Engelli olan sanığa veya mağdura, duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar, anlayabilecekleri biçimde anlatılır.

(3) Bu madde hükümleri, soruşturma evresinde dinlenen şüpheli, mağdur veya tanıklar hakkında da uygulanır. Bu evrede tercüman, hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından atanır.


AÇIKLAMA:







DURUŞMANIN BİTMESİ VE HÜKÜM

MADDE 253 - (Değişik: 1696 - 05.03.1973) Duruşmanın sona erdiği tefhim olunduktan sonra hüküm verilir.

Sanığın beraatine veya mahkûmiyetine, davanın reddine veya düşmesine ve muhakemenin durmasına dair kararlar hükümdür.

Aynı konuda, aynı sanık için evvelce verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava var ise davanın reddine karar verilir.

Kovuşturmanın ve dolayısiyle muhakemenin yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın gerçekleşmediği anlaşılırsa, gerçekleşmesini beklemek üzere, muhakemenin durmasına karar verilir.

Ceza Kanunun birinci kitabının dokuzuncu babında davanın düşmesi sebebi olarak gösterilen haller varsa veya muhakeme şartının gerçekleşmeyeceği anlaşılırsa davanın düşmesine karar verilir.



Derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma veya düşme kararı verilemez.






İKİNCİ KISIM

KAMU DAVASININ SONA ERMESİ


BİRİNCİ BÖLÜM

DURUŞMANIN SONA ERMESİ VE HÜKÜM

MADDE 223. - (1) Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.

(2) Beraat kararı;

a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,

b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,

c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,

d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,

e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması,

Hallerinde verilir.

(3) Sanık hakkında;

a) Yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici nedenlerin bulunması,

b) Yüklenen suçun zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi,

c) Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,

d) Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi,

Hallerinde, kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.

(4) İşlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen;

a) Etkin pişmanlık,

b) Şahsî cezasızlık sebebinin varlığı,

c) Karşılıklı hakaret,

d) İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı,

Dolayısıyla, faile ceza verilmemesi hallerinde, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.

(5) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilir.

(6) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunur.

(7) Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.

(8) Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.

(9) Derhâl beraat kararı verilebilecek hâllerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez.

(10) Adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır.





AÇIKLAMA:





DELİLLERİ TAKDİR SALAHİYETİ

MADDE 254 - Mahkeme irat ve ikame edilen delilleri duruşmadan ve tahkikattan edineceği kanaate göre takdir eder.

(Ek fıkra: 3842 - 18.11.1992) Soruşturma ve kovuşturma organlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri deliller hükme esas alınamaz.







DELİLLERİ TAKDİR YETKİSİ

MADDE 217. - (1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.

(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.





AÇIKLAMA:





ADİ HUKUK MESELELERİNDE CEZA MAHKEMELERİNİN SALAHİYETİ

MADDE 255 - (Değişik: 3006 - 08.06.1936) Bir fiilin suç olup olmaması, adi hukuka müteallik bir meselenin halline bağlı ise ceza mahkemesi bu meseleye dahi ceza işlerindeki usul ve deliller için mer'i kaidelere göre karar verir.

Bununla beraber mahkeme, muhakemeyi talik ve hukuk davası açılması için alâkadarlara bir mehil verebilir.

Hukuk mahkemesinden bu babda bir hüküm çıkmasını da bekliyebilir.

Ceza mahkemelerinde son tahkikat esnasında suçtan zarar görenlerle maznunların yaşlarında ceza hükümleri bakımından lüzum görülecek tashihlerin Nüfus Kanunundaki usule göre icrası ceza mahkemesine aiddir. Bu babda verilecek karar esas hükümle birlikte temyiz olunabilir.







CEZA MAHKEMELERİNİN EK YETKİSİ

MADDE 218. - (1) Yüklenen suçun ispatı, ceza mahkemelerinden başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise; ceza mahkemesi bu sorunla ilgili olarak da bu Kanun hükümlerine göre karar verebilir. Ancak, bu sorunla ilgili olarak görevli mahkemede dava açılması veya açılmış davanın sonuçlanması ile ilgili olarak bekletici sorun kararı verebilir.

(2) Kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde; mahkeme, ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü verir.

 





AÇIKLAMA:




HÜKÜM VE KARARLARDA LAZIM OLAN REY MİKTARI

MADDE 256 - Mahkemece hüküm ve kararlar ittifak veya ekseriyetle verilir.

Muhalefet sebeplerinin zambıtnamede gösterilmesi mecburidir.






KARAR VE HÜKÜMLERDE GEREKLİ OY SAYISI

MADDE 224. - (1) Mahkemece karar ve hükümler oybirliği veya oyçokluğuyla verilir.

(2) Karşı oya tutanakta yer verilir; gerekçesi de tutanakta gösterilir.




AÇIKLAMA:





HÜKMÜN MEVZUU VE SUÇU TAKDİRDE MAHKEMENİN SALAHİYETİ

MADDE 257 - (Değişik: 3006 - 08.06.1936) Hükmün mevzuu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibarettir.

(Değişik 2. fıkra: 3206 - 21.05.1985) Fiili takdirde mahkeme, iddia ve müdafaalarla bağlı değildir.







HÜKMÜN KONUSU VE SUÇU DEĞERLENDİRMEDE MAHKEMENİN YETKİSİ



MADDE 225. - (1) Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.

(2) Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.





AÇIKLAMA:





SUÇUN MAHİYET VE VASFININ DEĞİŞMESİ

MADDE 258 - (Değişik: 3006 - 08.06.1936) (Değişik 1. fıkra: 3206 - 21.05.1985) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir halde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun temas ettiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.

Ceza Kanununda tayin edilmiş olup cezanın artırılmasını icab edecek mahiyette bulunan hallerin ilk defa duruşma sırasında serdedilmesi halinde dahi aynı hüküm caridir.

(Değişik: 3206 - 21.05.1985) Sanık, iddianamede yazılı suçtan daha ağır bir madde hükmüne maruz bırakıldığını veya ikinci fıkrada gösterilen nitelikte yeni ileri sürülen hallerin mevcudiyetini bildirerek, savunmasını hazırlayamadığı itirazında bulunacak olursa, mahkeme, duruşmanın başka güne bırakılmasına karar verir.

Bundan başka mahkeme vaziyette hasıl olan değişiklikler neticesinde iddia ve müdafaayı lâyıkıle hazırlamak için muhakemenin talikine lüzum görürse gerek taleb üzerine ve gerek kendiliğinden muhakemeyi talik edebilir.

(Ek 5. fıkra: 1696 - 05.03.1973) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirmeler varsa müdafie yapılır. Müdafi sanığa tanınan haklardan onun gibi faydalanır.

(Ek 6. fıkra: 2369 - 07.01.1981) (Değişik: 3206 - 21.05.1985) İddianamede gösterilen suçun temas ettiği kanun maddelerinde belirtilen cezadan daha az bir ceza verilmesini gerektiren hallerde sanık, meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmez veya davetiye tebliğ edilemez ise bu maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz.







İKİNCİ BÖLÜM

SUÇ NİTELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK

SUÇUN NİTELİĞİNİNDEĞİŞMESİ

MADDE 226. - (1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.

(2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.

(3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.

(4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır.

 





AÇIKLAMA:





DURUŞMA SIRASINDA SANIĞIN YENİ

BİR SUÇUNUN ORTAYA ÇIKMASI

MADDE 259 - (Değişik: 3206 - 21.05.1985) Sanığın, iddianamede yazılı suçtan başka bir suç işlemiş olduğu duruşma sırasında ortaya çıkarsa, Cumhuriyet savcısının talebi ve sanığın muvafakatıyla her ikisi birlikte hükmolunmak üzere bu suç, duruşması yapılmakta olan işle birleştirilebilir.

Yeni suç mahkemenin yetkisi haricinde olur veya kendisine göre daha üst bir mahkemenin görevine dahil bulunursa yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.





CMK da yoktur.






AÇIKLAMA:





HÜKMÜN ESBABI MUCİBESİNDE GÖSTERİLMESİ LAZIMGELEN NOKTALAR

MADDE 260 - Maznun mahkûm olursa hükmün esbabı mucibesinde mahkemece suçun kanuni unsurları olmak üzere sabit ve muhakkak addedilen vakıalar gösterilir; eğer delil başka vakıalardan istintaç edilmiş ise bunlar dahi hükümde söylenir.

Duruşma sırasında Ceza Kanununda muayyen olup cezanın kaldırılmasını veya tahfif veyahut teşdidini mucip olacak mahiyetteki hallerin vücudu serdedilmiş ise hükmün esbabı mucibesinde bu hallerin sabit addedilip edilmediği gösterilir.

Bundan başka mahkûmiyete dair hükmün esbabı mucibesi Ceza Kanununun tatbik olunan maddesini veya ceza miktarının tâyinine hâkimi sevkeden halleri muhtevi olur.

Ceza Kanunu umumi surette daha hafif bir cezanın tatbikını esbabı muhaffife vücuduna bağlı kılmış ise bu sebeplerin vücudu kabul veya reddolunduğu takdirde hükmün esbabı mucibesi bunlara mütaallik kararları dahi gösterir.

Kanun yollarına müracaata salâhiyeti olanlar bu haklarından vaz geçtiklerini beyan ederlerse suçun kanuni unsurlarını gösteren vakıaların ve tatbik edilen kanun maddesinin söylenmesi yeter.

Beraet halinde hükmün esbabı mucibesi maznunun isnat olunan suçu işlediğinin sabit olmamasından mı yoksa sabit ve mütehakkik addedilen suçun kanunda bir mahkûmiyeti istilzam edemediğinden mi beraetine hükmolunduğunu gösterir.






HÜKMÜN GEREKÇESİNDE GÖZTERİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

MADDE 230. - (1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:

a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.

b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.

c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62 nci maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.

d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.

(2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.

(3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.

(4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir.





AÇIKLAMA:




HÜKMÜN NE SURETLE TEFHİM OLUNACAĞI

MADDE 261 - (Değişik: 3206 - 04.06.1985) Hükmün tefhimi duruşmanın sonunda, en az 268 inci maddede belirtilen hüküm fıkrasının duruşma tutanağına geçirilerek okunması ve gerekçenin başlıca noktalarının sözlü olarak bildirilmesi suretiyle olur.

Hüküm fıkrası ayakta dinlenir.

Hükmün tefhimi sırasında sanık hazır bulunduğu takdirde, varsa kanun yolları kendisine bildirilir.









HÜKMÜN AÇIKLANMASI

MADDE 231. - (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.

(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.

(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.

(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.





AÇIKLAMA:





VAZİFESİZLİK KARARI VERİLMİYEN HAL

MADDE 262 - (Değişik: 3006 - 08.06.1936) Mahkeme, duruşmada anlaşılan vasıf ve mahiyetini ileri sürerek davanın görülmesi derecesi dun bir mahkemeye aid olduğundan bahisle vazifesizlik kararı veremez.









GÖREVSİZLİK KARARI VERİLEMİYECEK HAL

MADDE 6. - (1) İddianamenin kabulünden sonra, yargılamanın alt dereceli bir mahkemeye ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilemez.





AÇIKLAMA:





VAZİFESİZLİK KARARI VERİLMESİ LAZIM GELEN HAL VE NETİCESİ

MADDE 263 - (Değişik: 3206 - 04.06.1985) Duruşmalarda sanığa yüklenen suçun, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.

Bu karar aleyhine Cumhuriyet savcısı acele itiraz yoluna başvurabilir.







GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMESİ GEREKEN HAL VE SONUCU

MADDE 5. - (1) İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.

(2) Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.




AÇIKLAMA:





DURUŞMA TUTANAĞI

MADDE 264 - (Değişik: 3206 - 21.05.1985) Duruşma için tutanak tutulur ve mahkeme başkanı ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır. Mahkemece gerekli bulunduğunda duruşma safahatı, mahkemenin uygun ve lüzumlu göreceği teknik araçlarla tespit olunabilir. Bu tespite dayanılarak sonradan düzenlenecek duruşma tutanaklarının, duruşma safahatına uygun olduğu, mahkeme başkanı ve tutanağı düzenleyen zabıt kâtibi tarafından tasdik edilir.

Mahkeme başkanının özürü bulunursa tutanak üyelerin en kıdemlisi tarafından imzalanır.





Duruşma tutanağı

MADDE 219. - (1) Duruşma için tutanak tutulur. Tutanak, mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır. Duruşmada yapılan işlemlerin teknik araçlarla kayda alınması halinde, bu kayıtlar vakit geçirilmeksizin yazılı tutanağa dönüştürülerek mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.

(2) Mahkeme başkanının mazereti bulunursa tutanak, üyelerin en kıdemlisi tarafından imzalanır.




AÇIKLAMA:





MUHAKEME ZABITNAMESİNİN İHTİVA EDECEĞİ NOKTALAR

MADDE 265 - Muhakeme zabıtnamesi

1 - Duruşmanın icra kılındığı yer ve tarihi,

2 - Hâkimlerin, Cumhuriyet Müddeiumumisinin, zabıt kâtibinin ve varsa tercümanın adını,

3 - İddianamede tavsif edildiği gibi suçun ne olduğunu,

4 - Maznunların, müdafilerin, dâvacıların adlarını,

5 - Muhakemenin açık mı yoksa gizli mi olduğunu ihtiva eder.





Duruşma tutanağının başlığı

MADDE 220. - (1) Duruşma tutanağının başlığında;

a) Duruşmanın yapıldığı mahkemenin adı,

b) Oturum tarihleri,

c) Hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin adı ve soyadı,

Belirtilir.

Duruşma tutanağının içeriği

MADDE 221. - (1) Duruşma tutanağında;

a) Oturumlara katılan sanığın, müdafiin, katılanın, vekilinin, kanunî temsilcisinin, bilirkişinin, tercümanın, teknik danışmanın adı ve soyadı,

b) Duruşmanın seyrini ve sonuçlarını yansıtan ve yargılama usulünün bütün temel kurallarına uyulduğunu gösteren unsurlar,

c) Sanık açıklamaları,

d) Tanık ifadeleri,

e) Bilirkişi ve teknik danışman açıklamaları,

f) Okunan veya okunmasından vazgeçilen belge ve yazılar,

g) İstemler, reddi halinde gerekçesi,

h) Verilen kararlar,

i) Hüküm,

Yer alır.





AÇIKLAMA:





ZABITNAMEDE YAZILACAK DİĞER NOKTALAR

MADDE 266 - Zabıtname kısaca duruşmanın cereyanı ile neticelerini ve muhakeme usulünün esaslı merasimine riayet olunduğunu vuzuhla gösterir

Duruşma esnasında okunulan evrak ve vesikaların neden ibaret olduğunu ve dermeyan edilen iddiların hulâsalarını ve verilen kararlarla hüküm fıkrasını ihtiva eder.

Duruşma bir sulh mahkemesinde cereyan etmişse zabıtname sorgularla şahitlerin beyanatının hulâsalarını vda ihtiva eder.

Duruşma sırasında hâdis olan bir vakıayı tesbit etmek yahut bir şahadet ve beyanı tamamiyle yazmak iktiza ederse reis öylece yazılmasını ve okunmasını emreder. Bunların okunduğu ve yazılan hususun tasdik olunduğu veya ne gibi itirazlar edildiği zabıtnameye geçirilir.






Duruşma tutanağının içeriği

MADDE 221. - (1) Duruşma tutanağında;

a) Oturumlara katılan sanığın, müdafiin, katılanın, vekilinin, kanunî temsilcisinin, bilirkişinin, tercümanın, teknik danışmanın adı ve soyadı,

b) Duruşmanın seyrini ve sonuçlarını yansıtan ve yargılama usulünün bütün temel kurallarına uyulduğunu gösteren unsurlar,

c) Sanık açıklamaları,

d) Tanık ifadeleri,

e) Bilirkişi ve teknik danışman açıklamaları,

f) Okunan veya okunmasından vazgeçilen belge ve yazılar,

g) İstemler, reddi halinde gerekçesi,

h) Verilen kararlar,

i) Hüküm,

Yer alır.





AÇIKLAMA:




ZABITNAMENİN İSPAT KUVVETİ

MADDE 267 - Duruşmanın nasıl yapılacağı hakkındaki kanuni merasime riayet edilip edilmediği ancak zabıtname ile ispat olunabilir. Zabıtnamenin bu kısmına karşı yalnız sahtelik iddiası yapılabilir.









Duruşma tutanağının ispat gücü

MADDE 222. - (1) Duruşmanın nasıl yapıldığı, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığı, ancak tutanakla ispat olunabilir. Tutanağa karşı yalnız sahtecilik iddiası yöneltilebilir.





AÇIKLAMA:





HÜKMÜN ESBABI MUCİBESİ VE HÜKÜM FIKRASININ İHTİVA EDECEĞİ NOKTALAR

MADDE 268 - Hükmün esbabı mucibesi tamamiyle zabıtnameye dercedilmemişse tefhimden üç gün içinde dâva dosyasına raptolunur.

Hüküm ve kararlar buna iştirak eden hâkimler tarafından imzalanır.

Hükmün beyan edilmesinde, hâkimlerden biri imza edemeyecek halde ise mâniin sebebi reis tarafından ve bununda bulunmaması halinde hükümde hazır bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.

(Değişik 4. fıkra: 3206 - 21.05.1985) Hüküm fıkrasında; 253 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurmanın mümkün olup olmadığını tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.

Hükümlerin ikinci nüshaları ve hulâsaları reis ve zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mahkeme mühriyle mühürlenir.









Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar

MADDE 232. - (1) Hükmün başına, "Türk Milleti adına" verildiği yazılır.

(2) Hükmün başında;

a) Hükmü veren mahkemenin adı,

b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,

c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,

d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,

Yazılır.

(3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.

(4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.

(5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.

(6) Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.

(7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir.





AÇIKLAMA:



YEDİNCİ FASIL
GAİPLERİN MUHAKEMESİ

GAİBİN TARİFİ

MADDE 269 - Meskeni bilinmeyen veya yabancı memlekette sakin olupta salahiyetli mahkeme huzuruna celbi mümkün olmıyan yahut bu surette davetin neticesiz kalacağı kuvvetle anlaşılan maznun gaip sayılır.








BEŞİNCİ KİTAP

Özel Yargılama Usulleri

BİRİNCİ KISIM

Gaiplerin ve Kaçakların Yargılanması, Tüzel Kişilerin Soruşturmada ve
Kovuşturmada Temsili, Bazı Suçlara İlişkin Muhakeme Usulü


BİRİNCİ BÖLÜM

Gaiplerin Yargılanması

Gaibin tanımı ve yapılabilecek işlemler

MADDE 244. - (1) Bulunduğu yer bilinmeyen veya yurt dışında bulunup da yetkili mahkeme önüne getirilemeyen veya getirilmesi uygun bulunmayan sanık gaip sayılır.

(2) Gaip hakkında duruşma açılmaz; mahkeme, delillerin ele geçirilmesi veya korunması amacıyla gerekli işlemleri yapar.

(3) Bu işlemler naip hâkim veya istinabe olunan mahkeme aracılığıyla da yapılabilir.

(4) Bu işlemler sırasında sanığın müdafii veya kanunî temsilcisi veya eşi hazır bulunabilir. Gerektiğinde, mahkemece barodan bir müdafi görevlendirilmesi istenir.





AÇIKLAMA:




GAİP HAKKINDA DURUŞMA AÇILMASI

MADDE 270 - Bir gaibin aleyhinde tahkikata mevzu teşkil eden suç para cezasını veya müsadereyi yahut her ikisini istilzam ederse duruşma açılabilir.

Bu bapta 271'den 277 nciye kadar olan madde hükümleri tatbik olunur.






MADDE 195. - (1) Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.





AÇIKLAMA:




MADDE 271 - (...) (Madde 271, 11.2.1959 tarih ve 7201 sayılı Kanunun 62. maddesi hükmü gereğince yürürlükten kaldırılmıştır.)




CMK da yoktur.

Tasarıda yoktur.

AÇIKLAMA:


Yüklə 3,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin