BÖLÜM 3: MEVCUT ÇEVRESEL PROBLEMLER – ÖNEMLİ DERECEDE ETKİLENME OLASILIĞI BULUNAN ALANLARIN ÇEVRESEL ÖZELLİKLERİ – ABP UYGULANMAMASI HALİNDE ÇEVRENİN GÖSTERECEĞİ GELİŞİM 3.1 ETKİLENME OLASILIĞINA SAHİP ALANLARIN MEVCUT ÇEVRESEL PROBLEMLERİNİN VE ÇEVRESEL ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ
Ankara Bölge Planı için önceki SÇD Kapsam Belirleme Raporu’ndan elde edilen bulgulara göre oluşturulan bu Bölümde, ABP hazırlığı kapsamı içinde yer alan söz konusu arazideki kilit çevresel problemlere dair genel bir bakış sunulmaktadır. Aşağıdaki tablo, ABP uygulamasını etkileyebilecek veya bu uygulamadan kaynaklanabilecek/ortaya çıkacabilecek kilit çevresel problemleri içeren “özel sorunlar”ı göstermektedir.
Tablo : ABP’de dikkate alınan Özel Sorunlar
Özel sorunlar
|
ABP uygulamasında ve/veya sonraki ABP revizyonunda dikkate alınması gerekenler (2018)
|
Orta/uzun dönem planlamada (10/20 yıl) için olası seçenekler
|
1. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
| -
İldeki su dengesini etkileyen yağış ve buharlaşma oranlarının değişmesi
-
Yüzey suyu kaynaklarının azalması
-
Sektörel (örn. içme-kullanma, endüstriyel vb.) su tüketimi modelinin etkilenme olasılığı
-
Kuraklık sıklığının ve yoğunluğunun artması
-
Taşkınların sıklığında ve ölçeğinde artış olasılığı
-
insan sağlığı üzerindeki riskler ve mülkler ve altyapılar üzerindeki riskler
| -
İklim değişikliğinin il üzerindeki ve su kaynaklarının (hem yüzey hem de yeraltı suları) dengesi ve durumu üzerindeki etkileri konusunda yapılan analizlerin derinleştirilmesi ve kapsamlarının genişletilmesi
-
İklim değişikliğine uyum önlemlerinin dahil edilmesi
-
Risk altına girme olasılığı bulunan alanlarda gelişme uygulamalarından kaçınılması
-
Ankara’daki, potansiyel tehlikelere maruz kalabilecek olan ve mevcut ve gelecekteki gelişme çalışmaları ile bağlantılı olarak bu tür tehlikeler sonucu ortaya çıkabilecek risklerden etkilenme olasılığı bulunan yaşam alanlarının, ekonomi kaynaklarının, kamu hizmeti alanlarının ve tarihi, sosyo-kültürel ve doğal değerlerin tespit edilmesi.
Kentin bu tür risklere direnç gösterebilmesini sağlamak için hasar ve risk azaltımı önlemleri uygulanması.
| -
Ankara İli İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planı (Etki Azaltımı ve Uyum önlemlerini kapsayan ve entegre eden)
-
Orta vadeli (5-10 yıllık) kentsel planlama ve yönetimde, kentsel düşük karbon yaklaşımının ve senaryosunun benimsenmesi
-
Başlıca ekonomi (tarım, turizm) sektörlerinde ve evlerde etkili su kaynakları yönetimi. su tasarrufu kampanyaları ve çok-sektörlü eylemler planlanması.
|
2. JEOLOJİ ve TOPRAK
| -
Toprak erozyonu (kuraklıklar)
-
Atık su (vahşi çöp toplama alanları/düzenli deponi alanları) ve arıtılmamış atık su kaynaklı toprak kirliliği
-
Kırsal alanlarda, tarım ilaçları ve gübre kullanımı sonucu oluşan toprak kirliliği
-
Kentsel ve endüstriyel atıksular nedeniyle oluşan toprak kirliliği
-
Tarımsal amaçlı kullanılacak arazilerde azalma
| -
Toprak erozyonu ve toprak kirliliğini azaltıcı önlemler alınması
-
Tarımsal alanlarda ve ormanlık alanlarda erozyonla mücadele amaçlı projeler hazırlanabilir.
-
Bütün vahşi çöp toplama alanlarının kapatılması ve iyileştirilmesi; atık yönetimi uygulamalarının geliştirilmesi (sadece düzenli deponi alanlarında)
| -
Kentsel düzeyde arazi kullanımında yapılacak değişikliklere çevre kriterlerinin entegre edilmesi.
|
3. SU
| -
Su kaynaklarına erişim - su kaynaklarına talebin artması ve su kaynaklarında azalma olasılığı
-
Sektörel su tüketimi için yeterli miktarda su olmaması veya su kıtlığı durumunda (örn. içme-kullanma, tarımsal, endüstriyel vb.)
-
Noktasal ve yayılı kaynaklı su kirliliği, herhangi bir amaç için kullanımın kısıtlanması
-
Su kütlelerinin ve ekosistemlerin kirlenmesi ve bozulması (örn. Tuz Gölü)
-
Tarımdan gelen nitrat nedeniyle yeraltı suyu kirliliği
-
Tarımsal sulama ve/veya başka faaliyetler için yeraltı suyu çekilmesi
-
Çeşitli kaynaklardan dolayı oluşan yeraltı suyu kirliliği
-
Su tabakası seviyesinin düşmesi - su temini kapasiteleri üzerindeki kısa vadeli ve uzun vadeli etkiler ve diğer ekonomik faaliyetler için olası sonuçlar
| -
Su kütlelerinin durumunun korunması ve iyileştirilmesi ve yeni Avrupa Direktifleri’nde ve ulusal şartnamelerde ve planlama makamları tarafından hazırlanan en son taşkın riskleri yönetimi kılavuzları gibi kılavuzlarda yapılan değişikliklerin yansıtılması amacıyla politikaların ve hedeflerin ABP’de güncellenmesi
-
Gelecekteki taleplerin ve iklim koşullarındaki olası değişiklikler dikkate alınarak, yeterli oranda su kaynağı bulunmasını sağlamak
-
Su kaynaklarının ana ekonomi sektörlerinde ve evlerde (tarım, turizm) etkin yönetimi
-
AAT’ler inşa edilmesi, kanalizasyon şebekesi eksik olan yerlerde şebekelerin tamamlanması
-
Tarım faaliyetleri için yeraltı suyu çekilmesinin kontrol altına alınması.
-
Tarım kaynaklı su kirliliğinin azaltılması
| -
Su tasarrufu yöntemlerinin ve teknolojilerinin kullanımının teşvik edilmesi ve seçilmesi ve tarımsal sulama ve endüstriyel üretim gibi sektörel uygulamalarda verimin artırılması
|
4. EKOSİSTEMLER ve BİYOÇEŞİTLİLİK
| -
İklim değişikliğinin/kuraklığın ekosistemler ve biyo-çeşitlilik üzerine olumsuz etkileri
-
Yeni yatırım projelerinin potansiyel etkileri (yeni yerleşim bölgeleri, endüstriyel gelişim, AAT’ler, vb.)
-
Batı/kuzey alt bölgelerde gelişen turizmin ekosistemler ve peyzaj üzerine potansiyel etkileri
-
Mogan Gölü etrafındaki ekosistemleri ve turizm potansiyelini olumsuz yönde etkileyen inşaat faaliyetlerinin ve taşocaklarının sayısının artması
-
Sulak alanların azalması
| -
Hassas doğal yaşam alanları ve İlgili ABP önlemleri arasındaki olası uyumsuzlukların belirlenmesi
-
Yerleşim alanları yapılmasının önüne geçilerek sulak alanların korunması
| -
Söz konusu hassas yaşam alanlarının taşıma kapasitesinin değerlendirilmesi ve sonuçların planlamaya entegre edilmesi
|
5. NÜFUS ve ALANSAL DOKULAR
| -
Planlansız ve nüfus eğilimlerine uygun olmayan kentsel kalkınma
| -
Ankara ili’nin büyüyen nüfusu, çekici bölgelerin sınırlı sayıda uygun arazi üzerine inşa edildiği kompakt bir kent yaratılması amaçlayan, dengeli ve sürdürülebilir konut politikası ile desteklenmelidir.
-
Daha sürdürülebilir ulaşım biçimlerini, toplu taşımanın daha fazla kullanılmasını ve toplu taşımada önemli iyileştirmeleri teşvik edici daha iyi bir arazi kullanımı ve ulaşım entegrasyonunun sağlanması gerekmektedir
| -
Ankara’nın gelecekteki gelişim, rekreasyon, miras ve biyoçeşitlilik gereksinimleri arasında bir denge oluşturulmalıdır.
|
6. HAVA KALİTESİ
| -
Ankara’daki kentsel alanların çoğunda trafikten kaynaklanan hava kirliliği
-
Ankara’daki kentsel alanlarda ısıtma sistemlerinden kaynaklanan hava kirliliği
-
Endüstriyel tesislerin ve termal enerji santrallerinin neden olduğu hava kirliliği
-
Sera gazı emisyonu ve iklim değişikliğine olan katkıların artışı (Bkz. yukarıdaki konu)
| -
Kentsel trafik sınırlamaları konusunda önlemler alınması (yayalara ayrılmış geniş alanlar, trafik sınırlama dönemleri ve politikaları, kent ulaşımında eko-yakıt kullanımı, vb.)
-
Kentsel alanlarda ısıtma sistemlerinin veriminin artırılması
-
Kısa vadede, kentsel alanlarda enerji tasarrufu/verimi politikaları uygulanması
| -
Orta vadeli (5-10 yıllık) kentsel planlama ve yönetimde, kentsel düşük karbon yaklaşımının ve senaryosunun benimsenmesi
-
Endüstriyel bölgeler ve tesisler için Çevre Yönetimi Sistemleri benimsenmesi
-
Kolektif, temiz ve etkili ulaşım biçimleri ve seçenekleri konusuna odaklanılması
|
7. ATIK YÖNETIMI
| -
Ankara ilinin çeşitli bölgelerinde kısmi atık toplama ve yönetimi
-
Ankara ilinin çeşitli bölgelerinde, doğru bir şekilde uygulanmayan atık azaltımı, seçimi/ayrıştırılması ve yeniden kullanımı için politikalar
-
Düzensiz (vahşi) çöp sahalarının yakınlarında olası toprak ve su/yeraltı suyu kirliliği
-
Üretim döngüsünden kaynaklanan ikincil madde eksikliği
-
Sağlıksız kentsel çevre
| -
Il genelinde doğru katı atık yönetimi sistemlerinin yaygınlaştırılması (düzenli atık sahalarından atık ayırma ve yeniden kullanımına kadar)
| -
Ileri atık yönetimi sistemleri ve altyapılarının planlanması
|
8. SOSYAL UNSURLAR ve İNSAN SAĞLIĞI
| -
Kent merkezlerinde yoğunlaşmış dengesiz bölgesel gelişme
-
Az gelişmiş alt bölgelerde geçim olanaklarının eksikliği nedeniyle göç ve nüfus kaybı
-
Kırsal alanlardan yoğun bir şekilde göç olması nedeniyle kentsel yoksulluğun artması
-
Hava kirliliği nedeniyle ortaya çıkan hastalıklarda artış
-
Su kirliliği ve atıksu arıtım tesislerinin kapasitelerinin yetersiz olması nedeniyle ortaya çıkan hastalıklarda artış
-
Organik ve toksik kirlilikle bağlantılı hastalıklarda artış
-
Sağlık tesislerinin kapasitelerinin yetersiz olması
| -
Yerel ekonominin harekete geçirilmesi ve kırsal sürdürülebilir kalkınmanın özendirilmesi
-
Güvenli su temini ve arıtımı sağlanması
|
|
9. KÜLTÜREL MİRAS
| -
Tarımdaki modernizasyonun (örn. şarap üretiminin modernizasyonu) tarihi değerler taşıyan varlıklara olan etkileri
-
Kırsal peyzaj üzerindeki etkiler
-
Yeni neslin yerel kültürel kimliğini kaybetmesi
| -
İl düzeyindeki kültürel miras sisteminin, kentsel ve kırsal alanların bütün kültür/kimlik unsurlarının dahil edilmesi ve bağlantılandırılması ile, net bir şekilde belirlenmesi
| -
İlgili bütün koruma stratejilerinin/önlemlerinin belirlenmesi
|
Çevre bileşenlerinin bazıları için öngörülen kilit çevresel problemlere ilişkin daha detaylı bilgi aşağıda verilmiştir. ABP’nin potansiyel etkilerine yönelik değerlendirmenin (bkz. Bölüm 5), tespit edilen bu kilit çevresel problemlere odaklandığı dikkate alınmalıdır.
1. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EĞİLİMLERİ– TAŞKIN RİSKLERİ
Tespit edilen iklim değişikliği eğilimlerine göre, aşağıdaki özel problemler (hepsi tamamen Ankara’ya özel) öngörülebilir:
-
Alçak dağlarda kar örtüsünde ve yüzey suyu kaynaklarında azalma olasılığı.
-
Kentsel taşkınların, kuraklıkların ve sıcaklık dalgalarının yüksek sıklıkta ve ciddi derecede olması olasılığı.
-
Halkın klima ve klimalı tesislere olan talebinde artış olması; elektrik şebekelerindeki aşırı yükleme, soğutma için elektrik talebinde artış olması/enerji temininin güvenilirliğinde azalma olması sonucu meydana gelen elektrik kesintileri.
-
Bazı zararlı böcekler ve hastalık taşıyıcıların çeşitlerinin ve etkilerinin çoğalması ve yüksek sıcaklıklarda ortaya çıkan kene hastalıklarının artması.
-
Yaz aylarındaki zaten çoğunlukla kısıtlı olan nem oranı nedeniyle tarım ve su kaynakları üzerinde ağır etkiler meydana gelmesi.
Taşkınların sıklığında ve yoğunluğunda değişiklikler olacağı ve bunun Ankara genelinde önemli hasarlara yol açabileceği beklenmektedir. Şiddetli yağışların yoğunluğunda artışın, Sakarya Nehir Havzası’nda ve Ankara da dahil olmak üzereTürkiye’nin bazı bölgelerinde aşırı derecede ve daha sık taşkınlara yol açması olasıdır. Ankara’nın kentsel bölgelerinde aniden meydana gelen taşkınların ekonomik maliyeti özellikle çok daha yüksek olabilir. Taşkınlar, fiziksel (örn. yaralanmalara) ve ruhsal (stres ve depresyon) bozukluklara yol açabilir. Taşkınlarla İlgili olarak aşağıdakiler özel sorunlar olarak gösterilebilir:
-
Son simülasyonlar, Türkiye ve Ankara’da nehir (fluvial) taşkını riskinin 21. yüzyıldaki iklim değişikliği ile azalması ile İlgili olarak büyük uyum göstermektedir.
-
Öngörülere göre, ısınmanın kış mevsiminde daha az kar toplanması ile sonuçlanacak ve dolayısıyla erken ilkbahar taşkınları riski de daha düşük olacaktır.
-
Kentsel yüksek ve ani taşkın riski, can ve mal kaybı yaşanması ve çevrenin zarar görmesi tehdidini artırır ve rekreasyon ve ulaşım fonksiyonlarındaki kayıpların artmasına yol açabilir.
-
Taşkın sıklığındaki ve büyüklüğündeki değişikliklere ilişkin tahminler son derece belirsiz olsa da küresel ısınmanın, hidrolojik döngüyü yoğunlaştırması ve Türkiye’nin büyük kısmında taşkın olaylarının oluşmasını ve sıklığını artırması öngörülmektedir.
Ankara gibi hızlı bir şekilde büyüyen ve çeşitli arazi koşullarında gelişim gösteren kentlerde, endüstri tesisleri ve bu tür tesislerde kullanılan kompleks teknolojiler çalışanlar ve civarda yaşayan halk için çok yüksek kaza riski yaratmıştır. Son yıllarda hızlı bir kentleşme yükü taşıyan Ankara’da, her alanda potansiyel afet riski artmaktadır. Ayrıca, etrafı dağlarla çevrili olan Ankara, küresel iklim değişikliği, deprem, toprak kayması, taşkın ve kuraklık tehditleri ile birlikte, artan nüfusun ve sanayinin kısıtlı su havzalarına rağmen yüksek orandaki su talebinde bulunması durumu ile de karşı karşıyadır. Dolayısıyla, Ankara’da doğal, teknoloji kaynaklı veya insan kaynaklı afetler nedeniyle oluşacak potansiyel hasarlar mal ve insan hayatı açısından muazzam boyutlara ulaşabilir. Özetle, Ankara Kenti büyük bir tehlike havuzudur.
Büyük afetler, yangın veya kimyasal serpintiler gibi ikincil afetlere neden olabilir. Dolayısıyla, bütüncül afet yönetimi, afet hazırlığında bütün afetlerin dikkate alınmasını gerektirir.
Sürdürülebilir kentsel drenaj sistemleri gibi önlemler uygulanarak, arazi kullanımı değişikliklerinin taşkın riskine yol açmamasının garanti altına alınması gerekmektedir. İklim değişikliği sonucu artan taşkın risklerinin, ulusal kılavuzlara göre doğru planlama ve risk yönetimi önlemleri ile ele alınması gerekmektedir.
2. SU VE YERALTI SUYU – ATIKSU YÖNETİMİ
Ankara ili Türkiye’deki 3 akarsu havzası içinde kalmaktadır. Bunlar; Sakarya, Kızılırmak ve Konya Kapalı Havzalarıdır. İldeki önemli su kaynakları; Kızılırmak nehri havzasının büyük bir bölümü ve Delice, Acıçay, Devres çayı gibi büyük kolları, Sakarya havzasının bir bölümü ve Kirmir çayı, Ankara çayı gibi büyük kolları, Batı Karadeniz havzasının bir bölümü, Konya kapalı havzasının bir bölümü ve Büyük Melen, Küçük Melen, Gerede çayıdır.
İl merkezinde Sincan ilçesi civarındaki Tatlar Atıksu Arıtma Tesisi sayesinde Ankara’daki tüm atıksular arıtılmakta (hem evsel, hem de 4 adet OSB’nin) ve Ankara Çayına deşarj etmektedir.
Ankara Bölge Planı, su kaynaklarının etkin şekilde korunmasıyla ilgili olarak çok detaylı önerilerde bulunmamakla birlikte, şehrin genel yerleşimi ve nüfus yoğunluğuna bağlı olarak kritik merkezler aşağıda açıklanmaktadır.
Ankara’daki başlıca su kütleleri aşağıda verilmiştir:
Mogan Gölü: (yerel adıyla Gölbaşı)
Mogan Gölü, kirlilik nedeniyle içme, kullanma ve sulama suyu olarak yararlanılamayan, Ankara’nın 20 km güneyinde yer alan sığ bir göldür. Gölün kuzey yarısı rekreasyonel faaliyetlerle çevrilidir. Ticari balıkçılığın yasak olduğu gölde, kuş gözlemciliği, sportif balıkçılık, kürekçilik, yelkencilik ve doğa fotoğrafçılığı gibi faaliyetler yapılmaktadır. Göl, yazları genellikle kuruyan küçük dereler ile beslenmekte, göl suyu kuzeydoğusundaki regülatör kontrolünde Eymir Gölüne akmaktadır.
Mogan Gölü yer altı suyu beslemesi oldukça düşük olup, su girdisi düzensiz rejimli ve yazları genelde kuruyan dereler vasıtasıyla olmaktadır. Bu derelerin en önemlileri havzanın doğu-kuzey-batı kesimlerinde yer alan Sukesen, Başpınar, Gölova, Yavrucak, Çolakpınar, Tatlım, Kaldırım ve Gölcük dereleridir.
Gölün güneyindeki yaklaşık 750 hektarlık bir bataklık ve ıslak çayırlık alan, birçok farklı hayvana, özellikle de kuş türlerine yaşama ortamı sağlamaktadır. Mogan Gölü, özel çevre koruma alanı statüsünde olup (1990’dan beri) son yıllarda gölün rehabilitasyonu ve korunması için birçok çalışma yapılmaktadır.
Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi; Ankara ili, Gölbaşı ilçesine bağlı 1 belde ve 10 köyden oluşmaktadır. Ankara’ya yakınlığı nedeniyle yoğun bir kentsel-endüstriyel kirlilik baskısı altında bulunan Mogan-Eymir Gölleri ile yakın çevresinde bulunan sulak-bataklık alanlar, ekolojik ve rekreasyonel önemleri nedeniyle, Çevre Kanununun 9. maddesine dayanılarak 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak tespit ve ilan edilmiştir.
Deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 1000 m. olan bölgede, yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk, az yağışlı karasal iklim tipi hakimdir. Bölgede ortalama yıllık yağış 500 mm. civarındadır. Yıllık sıcaklık ortalamaları en düşük –5 °C olarak Ocak-Şubat, en yüksek 25 °C olarak Temmuz-Ağustos aylarında ölçülmektedir. Bu nedenle bölge bitki örtüsü bakımından bozkır görünümlüdür.
Gölbaşı Özel Çevre Koruma bölgesinde en önemli doğal unsurlar olan Mogan-Eymir gölleri havzası yaklaşık 971 km2 büyüklüğünde, genelde düz, yer yer orta engebeli bir havzanın güney alt ucunda alüvyoner setlerin arkasında oluşmuş doğal baraj gölleridir. Mogan Gölünün ortalama yüzey alanı 5 km2, Eymir Gölünün yüzey alanı ortalama 1,2 km2 civarındadır. Göllerin içerisinde bulundukları havzanın (971 km2) oldukça geniş olması, göllerin yüzey alanı ve su hacimlerinin havzalarına göre oldukça küçük olması, bu göllerin üzerindeki kirlilik baskısını artıran en önemli doğal etken olmaktadır.
Mogan Gölünün ortalama derinliği 2,8 m. civarında olup, deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 972,6 m’dir. Yaklaşık 5 m’lik bir derinliğe sahip olan Eymir Gölü’nün deniz seviyesinde ortalama yüksekliği ise 967.60 m’dir.
Bölgedeki “Sulak-Bataklık Alanlar” sayısız bitki ve hayvan türünün yaşayabilmesi için, bağımlı olduğu suyu ve birincil üretimi sağlayan, canlı tür ve çeşitliliğinin beşiğidir. Bu nedenle birçok canlı türünün yaşamını devam ettirebilmesi için stratejik öneme sahiptirler. Mogan-Eymir Gölleri ve sulak-bataklık alanları; 227 kuş türü tarafından barınma, üreme, konaklama amaçlı kullanılan ve ülkemizde Ramsar’a aday gösterilen önemli kuş alanlarındandır. Bu kuş türlerinin 40’ı bölgede üremekte, 30’u bütün yıl gözlenmekte diğerleri göç zamanı veya sadece göl çevresinde görülmektedir.
Bölgedeki ekolojik dengeleri korumak ve koruma kullanım kararlarına esas olmak amacıyla 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı hazırlanmıştır. Bu planda, sulak bataklık alanlara kesin koruma yasağı getirilmiş olup, “...bu alanlara hiçbir tesis yapılamaz ve bilimsel araştırmalar sonucunda belirlenecek yöntemler dışında alanın mevcut dokusuna müdahalede bulunulamaz...” hükmüne yer verilmesi ile bölgede ekolojik değerler ön plana çıkarılmıştır.
Şekil : Mogan ve Eymir Göllerini Havadan Görünüşü
Tuz Gölü:
Ankara il sınırları içinde kalan göllerden Tuz Gölü, ülkenin tuz ihtiyacının yarısından fazlasını sağlamaktadır. Gölü besleyen yüzeysel su kaynakları çok sınırlıdır ve konumu itibariyle ülkenin en az yağış alan yerlerindendir. Göle karışan Konya DSİ drenaj kanalına yakın zamana kadar Konya Merkez kanalizasyon şebekesi arıtılmamış atıksularını deşarj etmekteyken son 6 yıldır, arıtılmış atıksu deşarjı yapılmaktadır.
Göle ayrıca; güneyden Bağlıca ve Kırdelik Suları, Eşmekaya kaynakları, Aksaray’dan gelen Uluırmak, Cihanbeyli’den gelerek batıdan gölü besleyen İnsuyu ile Aksaray ili sınırlarından doğan ve Şereflikoçhisar ilçesinden geçerek doğudan Tuz Gölü’ne dökülen Peçenek Çayı dökülmektedir. Ancak bu suların tamamına yakını yazın kurur ve göle ulaşamaz. Aşırı buharlaşmanın da etkisiyle gölün tamamına yakını kurumaktadır.
Şekil : Tuz Gölü Özel Koruma Alanı Haritası
Çubuk I Barajı:
Çubuk Barajı, Ankara'nın 11 km kuzeyinde, Çubuk Çayı üzerinde 1930-1936 yılları arasında inşa edilmiş içme-kullanma ve sanayi suyu temini ve taşkın kontrolü amaçlı inşa edilmiş Cumhuriyet döneminin ilk barajıdır. Yıllar içerisinde artan kirlilik ve baraj çanağının alüvyonlarla dolması nedeniyle içme suyu temin etme vasfını kaybettiğinden, 1994’den beri Ankaralılara sadece mesire yeri olarak hizmet etmektedir.
Dostları ilə paylaş: |