Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla Orijinal adı: Adab’us Salat Merhum İmam Humeyni (r a) Yayımlayan: İmam Humeyni’nin (r a) Eserlerini


Altıncı Bölüm Mübarek Tevhid Suresinin Tefsirinden Bir Parça



Yüklə 1,26 Mb.
səhifə55/68
tarix27.07.2018
ölçüsü1,26 Mb.
#60516
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   68

Altıncı Bölüm

Mübarek Tevhid Suresinin Tefsirinden Bir Parça


Bil ki bu mübarek tevhid suresi, hadisi şeriflerde de yer aldığı üzere Hak Teala’nın nispetlerini beyan etmektedir. Nitekim Kafi kitabında da senedi İmam Sadık’a varan bir hadiste şöyle yer almıştır: “Yahudiler Resulullah’a (s.a.a) şöyle dediler: “Bizler için Rabbinin nisbetlerini (niteliklerini) beyan et.” Bunun üzerine Resulullah üç gün bekledi ve onlara cevap vermedi ve daha sonra: “Kulhuvellahu ehad… (De ki Allah birdir. )” ayeti nazil oldu. 4

Bu açıdan insanların aklı; bu ayetlerin hakikatlerini, inceliklerini ve sırlarını anlamaktan acizdir, ama buna rağmen marifetler ehlinin nasiplendiği ve ehlullahın kalbinin elde ettiği gerçekler, soyut aklın ölçülerine sığmayan şeylerdir.

Sevgilinin ömrüne yemin olsun ki bu mübarek sure; ruh göklerinin, karartılar yeryüzünün ve nefsaniyet dağlarının taşımaktan aciz kaldığı emanetlerdendir. Bu emaneti ancak kamil insan taşıyabilir. Zira kamil insan imkan sınırlarını aşmış, kendinden geçmiştir. Ama yine de işin içinde bir müjde vardır ve bu müjde ahir zaman ehlinin gözlerini aydınlatmakta, marifet ehlinin kalbine güven bağışlamaktadır. Bu müjde Kafi’de yer alan bir hadistir ve bu hadiste Ali b. Hüseyin’e (a.s) tevhid sorulunca şöyle buyurduğu yer almıştır: “Aziz ve celil olan Allah ahir zamanda derin görüşlü bir topluluğun geleceğini bilmekteydi. Bunun üzerine kulhuvellahu ehad ve Hadid suresinin “alimun bizatissudur” ayetine kadar olan ayetleri nazil buyurmuştur. Dolayısıyla ondan başkasını kasteden kimse helak olmuştur.”1 Bu hadis-i şeriften de anlaşıldığı üzere bu ayetlerin ve bu mübarek surenin anlaşılması, derin düşünenlerin ve ince görüşlü kimselerin hakkıdır. Tevhid ve marifetin derinlikleri, incelikleri ve sırları burada gizlidir. Hak Teala ilahi ilimlerin inceliklerini, ehli için nazil buyurmuştur. Tevhidin ve ilahi marifetlerin sırlarından nasibi olmayan kimselerin bu ayete bakma hakkı yoktur. Bu ayetleri anladıkları sıradan anlamlara yükleme ve tahsis kılma hakkına sahip değildir.

Mübarek Hadid suresinin ilk ayetlerinde tevhidden, uluhiyyet ve tecrid sırlarının yüce marifetleri gizlidir. Hiç bir ilahi kitapta, marifet ehli ve kalp ashabının sayfalarında benzeri yoktur. Eğer nübüvvetin doğruluğunun ve son peygamberin getirdiği şeriatin kemale erdiğinin doğruluğu için sadece bu ayetler bile olsaydı, marifet ve görüş ehli kimseler için yeterliydi. Zira bu marifetler beşerin aklından üstün ve insani düşünce çerçevesi dışındadır. Bu yüzden söz konusu ve benzeri ayetler nazil olmadan önce, Kur’an’ın kapsadığı marifetlerin, insanlar arasında bu türden bir geçmişi yoktu ve bu sırlara hiç kimse erememiştir. Şimdi ilimleri ilahi vahiy çeşmesinden kaynaklandığı halde, alemdeki büyük filozofların kitapları da günümüzde mevcuttur. Bunlardan en büyüğü ve incelikli olanı ise değerli ve büyük filozof Aristoteles’in Esolojya2 adlı kitabıdır. Filozofların büyüklerinden biri olan Şeyh’ur Reis Ebu Ali Sina, zamanın dahisi olmasına rağmen onun karşısında baş eğmiş ve küçüklük izharında bulunmuştur. Aristo’nun fikri eserlerinden biri mantık ve kaidelerinin tanzimidir. Bu açıdan da ona muallim-i evvel (ilk öğretmen) demişlerdir. Şeyh’ur Reis şöyle diyor: “O büyük insan, mantığın kaidelerini düzenleyince hiç kimse onun bu kaidelerine itiraz edemedi veya bir eklemede bulunamadı.” Bütün bunlara rağmen Aristo o değerli kitabı, rububiyet marifeti hakkında yazmıştır. Bakınız o kitabın başından sonuna kadar, rububiyet makamını tanıtma noktasında, Hadid suresinin evvelindeki bu ayet gibi veya bu büyük tevhid sırrından bir eser görebilecek misin? Ve bu da Allah-u Teala’nın sözüdür: “Evvel, ahir, zahir ve batın O’dur.”1 Veya şu sözün bir benzeri onların tümünün sözlerinde var mıdır: “Nerede olursanız o sizinledir.”2 Derin düşünceli marifet sahibi kimselerin de bildiği gibi, bu ayetlerde bir çok sırlar mevcuttur. Allah-u Teala ahir zaman ehline büyük bir sırrı en değerli ifadelerle beyan etmiş ve onlara lütufta bulunmuştur. Her kim dünyadaki dinlerin marifetlerine ve her yaygın dinin büyük filozoflarına müracaat eder ve onların yaratılış ve ahiretin hakkındaki bilgilerini; İslam dininde, büyük İslami filozofların ve yüce ariflerin beyan ettikleri bilgilerle kıyaslayacak olursa, bu marifetlerin Kur’an-ı Kerim’in marifetler nurundan ve son Peygamber’i ile Ehl-i Beyt’inin hadislerinden kaynaklandığını tastik eder. Ehl-i Beyt de bu bilgileri Kur’an’ın nurlu kaynağından istifade etmişlerdir. O zaman da insan, İslami irfan ve felsefenin eski Yunan’dan kaynaklanmadığını anlar. Aslında onlarla hiçbir benzerliği de yoktur. Evet bazı İslam filozofları Yunan felsefesi esasınca hareket etmiştir. Örneğin Şeyh’ur Reis bunlardandır. Ama Şeyh’ur Reis’in felsefesi; rububiyet, yaratılış ve ahireti tanıma hakkında marifet ehli nezdinde bir kabul görmemiştir ve marifet ehli nezdinde onların bir değeri yoktur.

Özetle İslam filozoflarının bugünkü felsefesini ve marifet ehlinin büyük öğretilerini Yunan felsefesine isnat etmek, filozofların kitaplarından habersizliğin göstergesidir. Örneğin değerli İslam filozofu Sadr’ul Müteellihin (kuddise sırruhu), değerli üstadı Muhakkik Damat (kuddise sırruhu) değerli öğrencisi Feyzi Kaşani (kuddise sırrıhu), değerli öğrencisi Feyz, değerli arif İmani, Kadı Said Kummi (kuddise sırruhu) gibi filozofların kitaplarından haberdar olmamanın göstergesidir. Hakeza ilahi sahifelerin marifetlerinden ve Masum’ların (a.s) hadislerinden habersizliğin ifadesidir. Ne yazık ki bu kimseler her felsefeyi, Yunan’a isnat etmiş, İslam filozoflarının Yunan felsefesine tabi olduğunu sanmıştır.

Biz mübarek tevhid suresinin inceliklerini ve bu yüce ayetlerin bazı işaretlerini “Kırk Hadis Şerhi” kitabında beyan ettik. Ayrıca bunun özetle yorumunu da Sırru’s Salat kitabında açıkladık ve burada da kısaca yazmaktayız. Tevekkül sadece Allah’adır.

O halde diyoruz ki, bu surenin bismillah’ı eğer surenin kendisine ait ise –nitekim Hamd suresinde de bu ihtimali kabul ettik- o zaman belki de Hak Teala’nın nispetlerinin şerhini ve tevhid sırlarının beyanını, insanın kendi enaniyeti ve kendisine ait bir dille açıklaması mümkün değildir. Sâlik olan kimse kendi örtüsünden dışarı çıkmadıkça, mutlak meşiyet ve feyz-i mukaddes’in meşiyyet makamıyla tahakkuk etmedikçe ve mutlak hüviyette fani olmadıkça tevhidin sırlarını asla derkedemez.

Kul” (De ki) emri, büyük berzahiyet makamıyla cem ehadiyetinin emridir; cem ve tafsilin bir aynasıdır. Yani: De ki Ey Muhammed! Ey cem ehadiyetinin zuhur aynası! Zatî yakınlık makamında, veya “veya daha da yakınlaştı” mukaddes makamında, –belki de feyz-i akdes makamına işarettir- kendinden fani ve Allah’ın bekasıyla baki bir dille de ki: “Huvellahu Ehad” (Bir olan Allah O’dur).

Ey marifet ve tevhid yolunun sâliki ve miraç yolcusu! Tenzih ve tecrit aşamalarını kateden kimse! Bil ki Hak Teala’nın mukaddes zatı bizatihi zahir ve batın tecellilerden münezzehtir. İşaret, resim, sıfat ve isimden müberradır. Marifet ehlinin arzuları kibriya eteklerine uzanamamaktadır. Kalp ashabının sülûk ayağı, mukaddes dergahını vusul edememektedir. Kamil evliyaların marifetinin nihayeti, “Biz seni tanımadık” makamı idi. Sırlar ashabının seyrinin nihayeti ise, “Biz sana hakkıyla ibadet edemedik” makamıdır.1 Marifet ehlinin önderi ve tevhit ashabının emiri bu yüce makamda şöyle buyurmuştur: “İhlasın kemali ondan sıfatları nehyetmektir.”2 Sülûk ehlinin önderi, secde ehlinin efendisi ve ariflerin önderi bu yüce makamda şöyle buyurmuştur: “Sıfatlar sende yok olmuş ve vasıflar sende silinmiştir.”3 İlmî ve kavramlar sülûkunun ashabı olanlar da mukaddes zatı; “korunmuş”, “gayb”, “gizli sır”, “gaip olan Anka kuşu” ve “mutlak meçhul” olarak tanımlamışlardır. İsimler ve sıfatlar örtüsü olmaksızın zat, hiçbir aynaya tecelli etmez ve hiçbir vücud, gayb ve şuhud aleminde zuhur etmez. Ama, “Her gün bir iştedir”4 hasebiyle mukaddes zatı için, bir takım isimler, sıfatlar, cemal ve celal işleri vardır ve ahadiyyet makamında onun için zatî isimler söz konusudur ve bu da gayb makamıdır. O isimleri de zatî isimler olarak adlandırmak gerekir. Zatî isimlerin zuhuruyla feyz-i akdese tecelli etmektedir. Zatî isimler kisvesindeki bu tecelliden de vahidiyet, esma ve sıfat ve uluhiyyet makamı zuhur etmektedir.

O halde bilindiği gibi mutlak Zat-ı Mukaddes’ten sonra üç makam daha vardır: Gayb makamı ve feyz-i akdes ile tecelli makamı –ki belki de hadis-i nebevide yer alan “a’ma”5 ibaresi buna işaret etmektedir- ve cem ehadiyeti ile ism-i azamın makamı olan vahidiyet makamıdır. Detaylı kesreti ile esma ve sıfatlar makamıdır. Bu makamların detaylı açıklaması ise bu sayfalara sığmayacak kadar geniştir.

O halde bu ön bilgiler ışığında diyoruz ki, ayette geçen “huve” kelimesi, belki de zatın, zatî isimle tecellisi olan feyz-i akdes makamına işarettir ve Allah ise, ism-i azam olan esmaî cem-i ahadiyet makamına işarettir. “Ahad” ise ehadiyyet makamına işarettir. O halde ayet-i şerife bu üç makamın esmai teksir makamında, kesret içinde olmasına rağmen, hakikat hasebiyle, nihai vahdet makamında olduğunu isbat etmek istemektedir. Feyz-i akdes ile tecelli de zuhur makamı hasebiyle Allah’tır ve batınlar makamıyla ise “ahad”dir.

Belki de “huve” kelimesi zat makamına işarettir. “Huve” kelimesi gaybî bir işaret olduğundan da, hakikatte meçhule işarettir. “Allah ve ahad” kelimeleri ise vahidiyyet ve ahadiyyet makamına işarettir. O halde mutlak meçhul olan zatı, zatî isimlerle ve sıfatsal vahidiyet isimleriyle tanıtmaktadır. Hakikatte de zatın gayb olduğuna ve arzuların elinin ona ulaşamayacağına işaret etmektedir. Dolayısıyla da bir ömür zat hakkında tefekkür etmek insanın delalete düşmesine sebep olmaktadır. Ehlullahın marifetine ve Allah’ı bilen alimlerin ilmine ait olan şey ise, vahidiyet ve ehadiyet makamıdır. Vahidiyet genel olarak ehlullah ve ehadiyet ise ehlullahtan halis olanlar içindir.




Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   68




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin